Türkiye günlerdir kamuya ait şeker
fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili kararı tartışırken,
özelleştirilmesi için düğmeye basılan 14 şeker fabrikasının bağlı olduğu
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş (TÜRKŞEKER) yönetiminde Özelleştirme
İdaresi Başkanı Ahmet Aksu’nun da yer aldığı, kurumun başında da ÖİB
Başkan Yardımcısı Ergin İçenli’nin getirildiği ortaya çıktı. TÜRKŞEKER’in altı kişisen oluşan yönetim kurulunda 15 Temmuz 2016
günü göreve başlayan Aksu, daha önce de TÜPRAŞ, ERDEMİR, TÜMAŞ ve Eti
Aliminyum gibi özelleştirilen kuruluşların yönetiminde görev almıştı. Kamuoyunda büyük tepki çeken şeker fabrikalarının özelleştirilmesi
sürecinde, fabrikaların bağlı olduğu TÜRKŞEKER’in sessiz kalmasını
eleştiren Ziraat Mühendisleri Odası’ndan yapılan açıklamada, “Bu
yapı ve ortaya çıkan durum, ne yazık ki bize Osmanlı borçlarının
tahsili için kurulan ve toplanacak vergileri kendi adına tahsil eden
Duyuni Umumiye’yi hatırlatıyor. Özelleştirme İdaresi Başkan ve Başkan
Yardımcısı, üst düzey kamu bürokratları ile kurumlarına tahsilât
peşinde” görüşüne yer verildi. ŞEKER FABRİKALARI ASLINDA ÇOKTAN ÖZELLEŞMİŞ Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş’ye ait
14 şeker fabrikasının özelleştirimlesi için ihale sürecini başlattı.
Afyon, Erzurum, Alpullu (Kırklareli), Ilgın (Konya), Bor (Niğde),
Kastamonu, Burdur, Kırşehir, Çorum, Muş, Elbistan (Kahramanmaraş),
Turhal (Tokat), Erzincan ve Yozgat’ta bulunan şeker fabrikalarının,
doğrudan satış yöntemiyle teker teker özelleştirilmesi planlanıyor. Son
teklif verme tarihinin 18 Nisan olarak açıklandığı özelleştirme
programına kamuoyundan büyük tepki gelirken 14 fabrikanın bağlı olduğu
TÜRKŞEKER ise adeta sessizliğe gömüldü. TÜRKŞEKER’in bu sessizliğinin
nedeni ise Türkiye’nin en önemli kamu iktisadi kuruluşlarından (KİT)
biri olan kurumun yönetim kurulunda ortaya çıktı. TÜRKŞEKER’İN BAŞINA İKİ YIL ÖNCE ÖİB YÖNETİCİLERİ GETİRİLMİŞ TÜRKŞEKER’in altı kişiden oluşan yönetim
kurulunda yer alan isimlerden ikisinin, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
yöneticisi olduğu ortaya çıktı. TÜRKŞEKER’in Yönetim Kurulu Başkanı
Ergin İçenli, aynı zamanda asil olarak Özelleştirme İdaresi Başkan
Yardımcılığı görevini yürütüyor. Özelleştirme İdaresi Başkanı Ahmet
Aksu’nun ise TÜRKŞEKER’de yönetim kurulu üyesi olarak görev yapması
dikkat çekiyor. Ahmet Aksu’nun TÜRKŞEKER’de göreve başladığı tarih 15
Temmuz 2016. TÜRKŞEKER Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Özelleştirme
İdaresi Başkan Yardımcısı olan Ergin İçerli’nin Türkiye’nin şeker
fabrikalarının bağlı olduğu kurumun başına getirildiği tarih ise 23
Eylül 2016. MALİYE BAKANLIĞI VE BAŞBAKANLIK YETKİLİLERİ DE YÖNETİMDE TÜRKŞEKER’in diğer yönetim kurulu üyeleri ise Maliye Bakanı
Yardımcısı Dr. Cengiz Yavilioğlu, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Özer
Kontoğlu, Maliye Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Halit Öcal ve Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs’ten
oluşuyor. TÜRKŞEKER’İN BAŞINDAKİ İSİM UNAKITAN’IN ŞİRKETİNDE YÖNETİCİYDİ TÜRKŞEKER’in Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Ergin
İçenli, eski bir Maliye Bakanlığı Müfettişiydi. 19932000 yılları
arasında eski AKP’li Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın yöneticisi olduğu
BEM Dış Ticaret A.Ş.’de mali işler müdürü olarak çalıştı. Unakıtan, 2000
yılında Bem Dış Ticaret A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanıydı. Bem Dış
Ticaret, 2008 yılında naylon fatura düzenleyerek trilyonluk vergi
kaçırdığı iddialarıyla gündeme gelmişti. 20012007 arasında Abbate Giyim
Tekstil A.Ş.’de genel müdür yardımcısı olan İçenli, 20082009 yılları
arasında ise hükümete yakın Star Gazetesi ve Kanal 24’ün mali işler
koordinatörü yapıldı. İçenli, Asya Emeklilik, Güneş Sigorta ve Bileşim
Alternatif Dağıtım Kanalları ve Ödeme Sistemleri A.Ş. ve RCT Varlık
Yönetimi A.Ş.’de yöneticilik yaptı. ÖZELLEŞTİRMELER KARŞISINDA TÜRKŞEKER’İN SESİ NEDEN ÇIKMIYOR Konuyla ilgili bir duyuru yayınlayan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO),
şeker fabrikalarının özelleştirilmesine yönelik toplumun tüm duyarlı
kesimlerden haklı tepkilerin geldiğini ancak en fazla tepki göstermesi
beklenen TÜRKŞEKER’in bu konuda sesinin duyulmadığına dikkat çekerek, “Merak
uyandıran bu durumun neden kaynaklandığı anlaşılmak istediğinde, doğal
olarak öncelikle TÜRKŞEKER’in yönetiminde kimler olduğuna bakılması
gerekiyor” ifadelerine yer verdi. ‘ŞEKER KURULUNUN NEDEN KAPATILDIĞI ORTAYA ÇIKTI’ TÜRKŞEKER’in yönetim kurulunda yer alanların eğitimlerinin, konuya
sadece idari ve ticari açıdan bakabilecek nitelikte olduğu vurgulanan
ZMO’nun duyurusunda şöyle denildi: “Yönettikleri şirketin, şeker üretimi için kullandığı pancarının
ne özelikte, nasıl bir bitki ve tarımsal önemi konusundaki bilgilerinin
düzeyi göz ardı edilebilir. Ancak aslen görev aldıkları kurumlarına ve
görevlerine bakıldığında, sadece Türk Şeker’e ait fabrikaların
özelleştirilmesine bizzat TÜRKŞEKER’in karşı çıkmamasının değil, niye
özelleştirildiğinin, tartışılacak birçok yönü olmasına karşın, görece
konuyla ilgili taraflardan oluşan Şeker Kurulunun niye kapatıldığın da
cevabı da ortaya çıkıyor. YAŞANANLAR OSMANLI VE DUYUNİ UMUMİYE İLİŞKİSİ GİBİ Bu yapı ve ortaya çıkan durum, ne yazık ki bize Osmanlı
borçlarının tahsili için kurulan ve toplanacak vergileri kendi adına
tahsil eden Duyuni Umumiye’yi hatırlatıyor. Özelleştirme İdaresi Başkan
ve Başkan Yardımcısı, üst düzey kamu bürokratları ile kurumlarına
tahsilât peşinde (!) Maliye Bakanı Ağbal 40 kere düşündüğünü söylese de,
çok fazla söze gerek yok, söz ve karar halkın, vicdanların ve er veya
geç kırk birinci sözü söyleyecek köyün olacak. Bütün bunlar yaşanırken,
ülkede ithalatın önüne geçip, Türk üreticisini kalkındıracağız diyerek
‘Milli Tarım Projesini’ kamuoyuna duyuran Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın bu özelleştirme konusunda ne düşündüğü de ciddi bir merak
konusudur. Şeker fabrikalarının özelleştirilip, şeker gibi stratejik bir
üründe dışa ve çokuluslu şirketlere bağımlı hale getirilmemiz, ‘Milli
Tarım Projesi’ ile ne kadar uyumludur? ‘BU TALAN NEREYE KADAR SÜRECEK?’ Üniversitelerin, bilim insanlarının sessizlikleri, üzerlerindeki
baskılar nedeniyle bir yere kadar anlaşılsa bile, üretici örgütlerinin
sorunu ‘kıtlama şekerin gerekliliği tadında’ görüp, en büyük zararı
görecek çiftçi adına ricada bulunacaklarını ifade etmeleri,
umutsuzlukları daha da artırmaktadır. Şunu bir kez daha ifade etmek
isteriz ki; uzun yıllar önce büyük özveri ile kurulmuş ve şeker üretimi
yapmanın yanı sıra bilimsel çalışmaları da bünyesine alarak ülke
tarımına sunduğu önemli hizmetlerle ülke ekonomisine katkıda bulunmuş
şeker fabrikalarının yok edilmesi kabul edilemez. Neoliberal
politikaların bir uzantısı olan ‘özelleştirme’ canavarı değerlerimizi
birer birer yok ediyor. Bu talan nereye kadar sürecek? İşte bu soruyu
kimse yanıtlayamıyor.” Yusuf Yavuz https://odatv.com/sekerfabrikalarimegercoktanozellesmis06031825.html