AKP hükümetinin sattığı 14 şeker
fabrikası ile ilgili TMMOB Kimya Mühendisleri Odası açıklama yaptı.
Kimya Mühendisleri Odası yaptıkları açıklama ile şeker fabrikalarının
nasıl kurulduğunu ve satışa çıkarılma sürecini anlattılar. Şeker
fabrikalarının satışa çıkarılmasının ardında ise Nişanta Bazlı Şeker
(NBŞ) firmalarının olduğuna dikkat çeken Kimya Mühendisleri Odası, “Bütün
bu gelişmeler; nişasta bazlı şeker (NBŞ) olarak bilinen ve insan
vücudunun hiçbir şekilde kabul edemediği, çoğunlukla genetiği
değiştirilmiş mısır kullanılarak üretilen ve ‘canavar şeker’ olarak
bilinen sanayi tipi bir şekerin önünü açmaya yarayacaktı” dedi. NBŞ’nin insan vücuduna verdiği zararı anlatan Kimya Mühendisleri Odası, “kronik
hastalıkları salgına dönüştüren nişasta bazlı şeker/mısır şurubunun
tüketimi Fransa, Hollanda, Avusturya, İrlanda, İsveç, Yunanistan,
Portekiz, Slovenya, Danimarka ve İngiltere‘de yasak. Avrupa‘da kişi
başına NBŞ tüketimi 11,5 kg civarındayken bizde 6.5 kg civarında” ifadelerini kullandı. “Bütün bu gelişmeler sonucu daha önceleri şeker ihraç eden
bir ülke olan Türkiye 2015 yılında 170 bin ton şeker ithal etmiştir. 08
Nisan 2016 yılında şeker ithalatının önünü açabilmek için şeker
ithalatında sıfır gümrük kararı alınmıştır” denilen Kimya Mühendisleri Odası’nın açıklaması şöyle: “Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve on dört şeker
fabrikasının satılmasına dönük kararla Cumhuriyet döneminin kalkınmacı
anlayışıyla planlanmış yatırımları satılarak neoliberalizmin önündeki
son engeller de kaldırılmak istenmektedir. Bu kararla Türk tarımı ve
sanayisi yerli ve milli olmayan küresel şirketlerin egemenlik alanına
terk edilmiştir. 24 Ocak kararları ve akabinde 12 Eylül 1980 darbesi ile
Türkiye neoliberalizm bataklığına sokuldu. Doksanlı yıllardan itibaren
iyice hissedilmeye başlanan bu ekonomikpolitik sistematik
gereği,1920`lerin ikinci yarısı itibarıyla genç cumhuriyetin inşa ettiği
kurumlar çeşitli bahaneler ileri sürülerek özelleştirme adı altında ya
birilerine yok pahasına peşkeş çekildi ya da kapatılarak yok edildi. Neoliberal
kıskaçtaki 57. Hükümetin sorunları çözmek üzere IMF‘den ülkeye
kurtarıcı olarak transfer ettiği Kemal Derviş tarafından "IMF,
borç para vermek için bu yasaların çıkmasını istiyor; 15 gün içinde
çıkarmazsanız Amerika‘dan dönmem" denilerek "Kemal Derviş‘in 15 Kanunu"
olarak bilinen ve içerisinde Şeker Yasası, Tütün Yasası, Telekom Yasası,
Tahkim Yasası gibi önemli kanunlar bulunan on beş kanun dönemin cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer tarafından imzalanarak yasalaştırıldı. Şeker Yasası olarak bilinen yasanın çıkması sonucu; şeker
pazarında taban fiyat kaldırılarak fiyat belirleme özel sektörün,
fabrikaların keyfine yani piyasaya bırakıldı. Pancar üretiminde
kota dönemi başladı. Sonuç olarak köylü daha önce geçimini sağlamak
üzere yetiştirdiği pancarı ekemez oldu. Bu kanun sonrası fabrikaların
bazıları satılarak şeker ithalatının önü açıldı. 2001 krizini atlatamayan 57. Hükümetin trajik bir şekilde yıkılması sonucu kapitalizm Türkiye‘de aradığı iktidarı buldu. 2002
yılında AKP‘nin iktidar olması ile birlikte Türkiye,Cargill`in nişasta
bazlı şekeri ve kaçak şekerin işgaline uğradı. On altı yıllık AKP
iktidarı boyunca Türkiye‘de stratejik öneme sahip birçok kamu kuruluşu
yok pahasına satılarak özelleştirdi. Çıkartılan yasa ve
yönetmeliklerle tarım ve sanayideki kamu işletmeleri adeta yok edildi.
Son olarak 23.12.2017 tarihinde OHAL kapsamında Bakanlar Kurulu
tarafından hazırlanan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu kapatılarak her
şey piyasanın insafına terk edildi. 21.02.2018 tarihinde de Cumhuriyet
tarihinin kalkınmacı anlayışı ile kurulmuş olan Türkiye Şeker
Fabrikalarına ait on dört fabrikanın satışı Resmi Gazete‘de yayınlanarak
yürürlüğe girdi. Cumhuriyete ve halka ait olan kamu malı; Bor, Çorum,
Kırşehir, Yozgat, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Turhal,
Afyonkarahisar, Alpullu, Elbistan, Muş ve Burdur şeker fabrikalarının
satışının yasal olarak önü açıldı. Bütün bu gelişmeler; nişasta bazlı şeker (NBŞ) olarak bilinen
ve insan vücudunun hiçbir şekilde kabul edemediği, çoğunlukla genetiği
değiştirilmiş mısır kullanılarak üretilen ve "canavar şeker" olarak
bilinen sanayi tipi bir şekerin önünü açmaya yarayacaktı. Kronik hastalıkları salgına dönüştüren nişasta bazlı şeker/mısır
şurubunun tüketimi Fransa, Hollanda, Avusturya, İrlanda, İsveç,
Yunanistan, Portekiz, Slovenya, Danimarka ve İngiltere‘de yasak.
Avrupa‘da kişi başına NBŞ tüketimi 11,5 kg civarındayken bizde 6.5 kg
civarında. ABD Gıda ve İlaç İdaresi obeziteyi etkilediği gerekçesiyle
2008 de NBŞ kotasını %10‘dan %8‘e düşürdü. Bizde ise %10 olan kota %15‘e
çıkartıldı. Geçen yıl yapılan düzenlemelerle NBŞ kotası 312.500 tona
çıkartıldı. Oysa bu rakam Almanya‘da 56 bin ton, İspanya‘da 53 bin ton,
İtalya‘da 32 bin tondu. 2015 yılı itibariyle NBŞ üretimi için 1.7 milyon
ton mısır ithal edildi. 2015 yılında Türkiye NBŞ dışında 350 bin ton da
yapay tatlandırıcı ithalatında bulunmuştur. Ülkemizde 1998 yılında 500
bin hektarda pancar üretimi yapılırken 2015 yılında bu rakam 270 bin
hektara düştü. Aynı şekilde şeker pancarı ekimi yapan çiftçi sayısı da
450 bin aileden 120 bine geriledi. Bütün bu gelişmeler sonucu daha önceleri şeker ihraç eden bir
ülke olan Türkiye 2015 yılında 170 bin ton şeker ithal etmiştir. 08
Nisan 2016 yılında şeker ithalatının önünü açabilmek için şeker
ithalatında sıfır gümrük kararı alınmıştır. Şeker ithal edilmesini
gerektirecek bir durum olmamasına rağmen şeker ithalatını
kolaylaştıracak böyle bir kararın alınması çiftçiyi ve üretim yapan
şeker fabrikalarını zora sokmuştur. Yukarıda açıklanan nedenlerle, meslektaşlarımızın da istihdam
edildiği bu alanda şeker fabrikalarının satılma kararının alınması
gerçekte insan sağlığına zararlı, GDO‘lu mısırdan üretilen ve canavar
şeker olarak adlandırılan nişasta bazlı şeker üretimin önünü açmaya
yönelik bir harekettir. Kamuoyuna önemle duyurulur.” https://odatv.com/sekerfabrikalarininaltindahangilobivar22021801.html