Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, Başhekim Yardımcılığı görevinden alınan Ali Edizer'le birlikte son dönemde sıkça tartışılan dinsel yapılanlamalardan biri haline gelen Menzil cemaatini yazdı.
Köşesinde, cemaatin "şeyh"inin bulunduğu Adıyaman'ın Kahta ilçesindeki Menzil köyüne giden bir kadının anısına yer veren Öztürk, kadının, “Kadınlardan biri, tepsinin içerisinde şeyhin yiyip, artık bıraktığı tabağı gezdiriyordu. Bütün kadınlar bu artıktan bir parmak alabilmek için yarışıyordu. Bunun şifa olacağına inanıyorlardı. Dualarla parmaklarını ağızlarına götürüyorlardı” şeklindeki sözlerine de yer verdi.
Saygı Öztürk’ün bugünkü yazısı:
“Doğan Kitap'tan çıkan “MenzilBir tarikatın iki yüzü” kitabımda Menzil'e gelen kadınlardan, onlara uygulanan ritüelleri de dinlemiştim. Tarikat mensuplarının “Tövbe makamı” olarak adlandırdıkları Adıyaman'ın Kahta İlçesi'ne bağlı Menzil köyünde erkeklere ve kadınlara özel ayrı ritüeller var.
Kadınları sadece kadınlara ait olan bir bölümde tarikat şeyhi tarafından görevlendirilmiş olan “kadın vekiller” kabul ediyor. Kadınlarda tövbe alma işlemi ise tövbe almak isteyen kişilere bazı cümleler tekrar ettirilerek gerçekleşiyor. Şeyh, bazı günler kadınların bulunduğu camiye de gidiyor. Orada tövbe almak isteyenler için bir kadın görevli tarafından ip atılıyor. Tövbe almak isteyen sağ eliyle ipi tutuyor. Bu işlem yapılırken, şeyh kadınları görmüyor. Sadece sesini duyuyor ve toplu olarak şeyhin sözleri tekrarlanıyor.
Ben de gittiğimde “Tövbe almanın” nasıl olduğunu görmek, yaşamak istemiştim. İpi attılar. Onu sağ elinizle tutuyorsunuz. Sol elimle bu anı fotoğraflamak isterken görevliye yakalandım. Yani fotoğraf çekemedim. Ama, birlikte gittiğim Sefa Kılıç, uzaktan da olsa o fotoğrafı çekti. Hem öyle bir fotoğrafki “Menzil” kitabımın kapağında yer aldı.
Tövbe alınmasının ardından belirtilen sekiz şart adabı başlıyor. Bittikten sonra yatakhanede, sağ elini sağ yanağına koyarak sağ tarafa dönük uyuması ve hiç kimseyle konuşmaması öğütleniyor. Çünkü bu ritüelle birlikte kişinin o gece ruhsal yolculuğuyla alakalı uyarıcı bir rüya göreceği belirtiliyor. Buna inanmayan kadınların bile yüzde 90'ı o gece rüya gördüklerini söylüyor.
Menzilci Başhekim Yardımcısı Ali Edizer konusu gündeme gelince, okuyucumuz Dilek Hanım, Menzille ilgili bir anısını aktardı. İşte, “Menzil'de kadın olmak” ve yaşananlardan bir kesit:
‘Yıllar önce üniversiteden mezun olduktan sonra teyzem Adıyaman'a gidecekmiş diye duymuştum. Annemde belki biraz daha usturuplu birisi olurum diye beni de teyzemle Adıyaman'a gönderdi. Bir gün süren otobüs yolculuğunda otobüs perde ile ikiye bölünmüştü. Erkekler önde kadınlar arkada. Şeyhin olduğu yere gittiğimde ilk önce kapıda ki arabalar dikkatimi çekmişti. Her yerden, her ülkeden ve şehirden araç plakası görmek mümkündü.
Kadınların olduğu alana gittik ve önce bana göre görevli, onlara göre ‘gönüllü talebe' diye adlandırdıkları bir kızcağız bize sadece battaniye verdi. Cami tabanı gibi olan yerlerden boşluk bulduğun yere geçiyorsun. İçerisi tıpkı cami gibi, boş. Ne bir koltuk ne bir masa var. Çoluk çocuk herkes boş bulduğu yere battaniyesini seriyordu. Ertesi gün sabah erkenden şeyhi görebileceğimiz alana gittik. Sabah namazı için evinden çıkıp 10 metre kadar yürüyüp namazını kılmak için geçeceği yolda onu görebilmek için kadınlar hep birlikte oturup bekliyorlardı. Adeta şok olmuştum sonrasından daha fazla şok olacağımı bilmeden..
Şeyh kapıda görününce tüm kadınlar kafasını öne eğip hep birlikte dua etmeye başladılar. Bu dua dediğim de tabii ki bir şey istemek şeklinde. Ev, araba, kısmet vs. Sanki yüzüne baksalar taşa dönecekler gibi şeyhe bakamıyordu. Yaklaşık bir dakikalık yürüyüşünden sonra kapıdan içeri girince, kadınlarda sabah namazını kılabilmek için alandan ayrılıyor. Teyzeme, ‘Neden bu adamdan istiyorsun bir şeyleri Allah'tan istesene' dedim. Bana, ‘O peygamber soyundan geldi' dedi. (Bu arada teyzem de kızının kısmeti açılsın diye gitti, kızı da hâlâ bekar.)
Daha sonra kendi kafeteryalarında yemek yedik. Sonra yine ilginç bir şey oldu. Kadınlardan biri, tepsinin içerisinde şeyhin yiyip, artık bıraktığı tabağı gezdiriyordu. Bütün kadınlar bu artıktan bir parmak alabilmek için yarışıyordu. Bunun şifa olacağına inanıyorlardı. Dualarla parmaklarını ağızlarına götürüyorlardı.
Sonra teyzemle şeyhin evinin kapısına gittik. Tövbe aldırtma duası gibi bir şey yaptılar. Tövbe işlemi bittikten sonra görevlilerin de yardımıyla gusül almaya gittik. Soğuk su ile herkes gusül alıyordu. Suyu soğuk hissedersen günahkar, sıcak hissedersen iyi bir insan olduğuna da inanılıyordu.
Su inanılmaz soğuktu titreyerek gusül aldım. Sonra da istihare namazı kılıp kimseyle konuşmadan yatıyorsunuz. Ertesi gün aynı otobüsle geri döndük.
Şimdi 30 yaşındayım. Oraya merak ettiğim için gitmiştim. Zihniyetim o zaman da aynıydı. Tarikatlar gerçekten olmaması gereken şeyler. Çok kolay herkesi etkiliyorlar.’
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/seyhinartiklariicinbirbiriyleyaristilar1772337