İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Aylık Olağan Meclis Toplantısında konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Aylık Olağan Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'de ve etrafındaki coğrafyada güvenlik gündemi üzerinden şekillenen bir dünya ile daha küresel, teknolojiyle küçülen ve ticaret diplomasisi üzerinden şekillenen bir dünyanın olduğunu söyledi. Soylu, Türkiye'nin bu her iki dünyada da artık eski Türkiye olmadığını, kendine ait bir gelişime ve bir başarı hikayesine sahip olduğunu anlattı.
Soylu, geçen yüzyıldan bu yüzyıla taşınan güvenlik problemlerine küresel gelişmelerden kaynaklanan yeni problemler eklenmesine rağmen bunları başarıyla yönettiklerini kaydederek, hem Türkiye'ye ait problemleri çözme yönünde bir trend yakaladıklarını hem de gelişmiş dünyayı oluşturdukları bu problemlerle yüzleştirdiklerini belirtti.
Türkiye'nin terör örgütü PKK problemine değinen Soylu, "Türkiye gerek milli savunma sanayisinin gelişimiyle gerekse terörle mücadelede ortaya koyduğu strateji değişimiyle terör örgütüne karşı her alanda bariz bir üstünlük ortaya koydu ve bitirme noktasına geldi. 4 mevsim 12 ay operasyon halindeyiz. Geçen yılın tamamında 104 bin operasyon yapmışız. Bu yıl 11 Kasım itibarıyla operasyon sayımız 109 bin. Yine bu yıl 135 üst düzey teröristi etkisiz hale getirmişiz. Örgüte katılım tarihinin en düşük seviyesinde. Bu yıl 104. 2014'te 5 bin 580'di. Örgütte ikna ettiğimiz şu anda 4 bin 500'ün üzerinde terör örgütü mensubunun aileleriyle görüşüyoruz. Bunda yoğun bir başarı elde ettik. Şu andaki rakam 220. Yani Türkiye'de terör örgütüne 104 kişi katılmış, biz terör örgütünün içerisinde 220 kişiyi almış, adalete teslim etmişiz" dedi.
Soylu, "Terör örgütünün önemli derecede bir adamını geçenlerde ele geçirdik. Öyle şeyler anlatıyorlar ki. Belediyelere atadıkları imar müdürünü dahi Kandil belirliyor. Ondan izinsiz hiçbir şey yapamazlar. Yapılacak her ihale, alınacak her kişi, atılacak her adım, yapılacak her festival Kandil tarafından belirlenmekte. Bir santim başka bir tarafa adım atabilme kabiliyetleri söz konusu değildir. Terör örgütü Türkiye sınırı dışında tabela değiştirip PKK'yı PYD, PYD'yi SDG yapıp Batı'yla birlikte iş birliğine girdi. İçeride terörle iltisaklı belediyelere görevlendirme yaparak dışarıda da Zeytindalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatı'yla beraber her iki alana da müdahale ettik. Türkiye olarak içeride PKK'yı bitirmeye en yakın olduğumuz dönemi yaşıyoruz" diye konuştu.
İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye'nin baskısı ve operasyonel gücü sebebiyle Batılı ülkeler ve ABD'nin terör örgütü ile Ortadoğu'daki pozisyonları arasında ciddi bir ikilem yaşadıklarına işaret ederek, şunları kaydetti: "Eskiden bu terör örgütüyle mücadelemizde yalnızdık, oluşturduğu tüm problemlerle tek başımıza yüzleşiyorduk, ama bugün biz mücadelede güçlüyüz ve terör örgütünün tüm yatırımcıları, terör örgütünün açtığı dertlerle yüz yüze kalmış durumda. Artık siyaset gündemlerinde mecburen 'terör örgütü' diye bir başlık var. Tabii onlar isimleri değiştirebiliyorlar, SDG, partner falan diyorlar. Hatta Kürtler diyorlar ki Kürtlerle o örgütün ilgisi kesinlikle söz konusu değildir. Nereden biliyoruz? Sınırımızın altındaki yerlerde kendileriyle iş birliği yapmayan Kürtleri yerlerinden yurtlarından sürmelerinden anlıyoruz. Yaptıkları eylemlerle doğrudan Kürt köylülerini ve gençlerini hedef almalarından anlıyoruz. En önemlisi kendi vatandaşımızı, Kürt kardeşlerimizi tanıdığımiz için biliyoruz. O coğrafyada kimin kim olduğunu, kimin kiminle birlikte olduğunu neredeyse isim isim biliyoruz. Dolayısıyla o isimlendirmenin ve bağlantının temeli olmadığını biz biliyoruz. Sonuçta hangi isimle olursa olsun Batı'nın gündeminde PKK problemi var. İşte bu tablo, Türkiye’nin ürettiği hem operasyonel hem de diplomatik kabiliyetle ilgilidir. Eskiden sahada kazanırdık ama masada kaybederdik. Şimdi ortaya koyulan iradeyle hem sahada hem masada sürekli mesafe alan bir Türkiye tablosu var."
DEAŞ'ın küresel bir terör örgütü olduğuna dikkati çeken Soylu, örgütün eylemlerinden yaşanan can kaybı noktasında dünyada en çok zarar gören ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.
Soylu, "Türkiye bununla Fırat Kalkanı Harekatı'yla göğüs göğüse çarpıştı. 3 bin 60 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdi. Hiçbir Batılı ülkenin DEAŞ'la böyle bir mücadelesi söz konusu değildir. DEAŞ'ın videolarını gördükleri zaman Avrupalılar 3 gün alışveriş merkezine gidemedi, akılları altüst oldu. Türkiye Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinden onları temizledi ve süpürdü. Bu işle ilgili en büyük tehdit bizim üzerimizde olmasına rağmen süpürdü. Operasyonlar gerçekleştirdik." diye konuştu.
IŞİD'E KARŞI 239 OPERASYON
Soylu, sınır güvenliğinde önemli tedbirler aldıklarını ifade ederek, 2020'nin sonu veya 2021'in ortasında tüm sınırların gerek fiziki sistemlerini gerekse de elektrooptik kulelerini, aydınlatma, sensör ve gece görüş kameralarıyla hayal edilemeyecek bir noktaya taşıyacaklarını söyledi.
Soylu konuşmasına şöyle devam etti; "Sadece 1 Eylül31 Ekim tarihleri arasında DEAŞ'a karşı 239 operasyon yaptık ve 726 kişiyi gözaltına aldık. YTS ile mücadele kapsamında 76 bin 665 kişiye ülkeye giriş yasağı getirdik. Batılı ülkeler için DEAŞ, sadece Ortadoğu'da olmak için bir bahaneydi. DEAŞ'la mücadeleleri, 'mış' gibi yapmaktan ibaretti. Zarfta çatışıyorlardı, mazrufta petrol pazarlığı yapıyorlardı. Oysa bugün kendi paylarına düşen sorumluluklarla yüzleşiyorlar. Kendi vatandaşları olan teröristleri geri alma konusunda nazlanıyorlar. Şimdi mecburen alıyorlar, almasalar da biz kapının önüne koyarız. Yani Türkiye, DEAŞ'la mücadelede operasyonel bir kabiliyet üretti, hem meselesini çözdü hem de Batı'yı bu sorumluluğa gerçek anlamda dahil etti."
AVRUPA'YA GÖÇMEN ELEŞTİRİSİ
Avrupa'nın göçmenler konusundaki tavrını eleştiren Soylu, "Zannettiler ki denizden gelemezler. Sınırları aşamazlar, bu problemlerin kendilerine yaklaşamayacağını zannettiler. Kabul edip etmemek bir yana politikaları yaklaştırmamaktı. Kıtaya ayak basmalarına müsaade etmemeye gayret ettiler. Buna izin veren hükumetlerle kendi içlerinde kavga ettiler. Bütün çağrılara kulak tıkadılar ya da yaklaştırmama çerçevesinde sözde çareler ürettiler. Bana neyin medeniyetini anlatıyorsun. Sen Libya'da çetecilerle anlaştın, Avrupa'ya oradan kaçak göç gelmesin diye çetecilere onları en ilkel sözde hapishanelerde tutturdun, işkence ettin. Sonra 'Buradan gelirlerse işkenceyi görürler. O nedenle bu hattı kullanmayın, Avrupa'ya gelmeyin.' korkusunu yarattın. Bunun parasını nereden verdin? AB fonlarından. Kime verdin? Çetecilere. Hani işkence yoktu, hani insan hakları. Bunu gerçekleştirenler de bunlara para verenler, bunu gerçekleştirenler. Orada illegal şekilde bu meseleyi yapanlar tarih önünde de mahkeme önünde de hesap verecektir. Hiç kaçarları, göçerleri yoktur. Avrupalı olmak Batılı olmak bunlardan yoksun kılınmak anlamına gelmez. İnsanlık adına bunun hesabını soracağız." diye konuştu.
Soylu, 2017'de 175 bin düzensiz göçmen yakaladıklarını anımsatarak, 2018'de bu rakamın 268 bin olduğunu, 2019'da da bu zamana kadar 385 bine ulaştığını kaydetti.
2016'dan beri Batıya ciddi bir Afgan göçüyle karşı karşıya olduklarını aktaran Soylu, şöyle devam etti: "2 milyon da İran da var. 'Buna kaynağında tedbir alalım.' diye defalarca söyledim. Allah'tan Afganistan ve Pakistan'la bu konudaki ilişkilerimiz iyi. İçişleri Bakanı olarak kendi arkadaşlarımdan daha çok Pakistan ve Afganistanlı mevkidaşlarımla görüşüyorum. Veya göçe kaynaklık eden ülkelerin bakanlarıyla görüşüyoruz. Sebep? Meseleyi kaynağında durdurabilmek için. Bu yıl 370 bine varan kaçak göç yakalamamız. Dünyada böyle bir şey söz konusu değil. Yunanistan yılda 400 bin kaçak göçmen yakalayacak, kepengi kapatır. Avrupa yılda 400 bin kaçak göçmen yakalayacak, kepengi kapatır. Biz 400 bin kaçak göçmen yakalıyoruz. Bu basit bir operasyon değil. Bugüne kadar bunun 80 binini geri gönderdik. Yakalayacaksın, geri gönderme merkezine göndereceksin, uçak biletini alacaksın, orayla anlaşacaksın, seyahat belgesini alacaksın, sana izin verecek, ülkesine geri göndereceksin. Bunların her biri bir operasyon. Bunların tamamını Türkiye başarılı bir şekilde yürütüyor. Bu yıl 400 bini aşacakmış gibi görünüyor. Böyle bir artış katlanılabilir bir artış değildir. Aynı zamanda kronik problemlere de bir işarettir. Batı ne bu insanları ne de orada oluşturduğu problemi görmek istemiyor. Kimse kusura bakmasın, Avrupalı da Amerikalı da bu işin ceremesini bizim kadar çekmek zorundadır. Bu ülkenin insanı kadar bu millet kadar çekmek zorundadır. Göçe kaynaklık eden ülkeleri o hale biz getirmedik. Kaçak göçün yoğun olduğu bölgeye bakın, oraya kimlerin askeri müdahalede bulunduğuna bakın cevabını alırsınız."
https://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/soylubizdunyaninhayretletakipettigibirgocpolitikasiyonetiyoruzh143807.html