Türkiye Barolar Birliği, tüm baro
başkanları ve baroları, Türkiye Barolar Birliği delegelerini, seçilmiş
tüm kurullarını ve tüm avukatları 24 Şubat 2018 tarihinde, Ankara’da
olağanüstü toplantıya davet etme kararı aldı. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu 9 Şubat 2018 tarihinde aldığı
kararları da kamuoyuna duyurdu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan’ın, “Türkiye Barolar Birliği’nin isminden ‘Türkiye’ kelimesinin çıkarılacağına” ilişkin ifadeleri sert bir dille eleştirilirken,
“Milli her konuda kandırılmış olan ve bunu da daha sonra
‘kandırılmışız’ diye beyan eden kişilerin, kendilerini daima zamanında
ve en milli duygularla uyaranların duruşunu sorgulama hakkı yoktur” ifadeleri kullanıldı. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun 9 Şubat 2018 tarihli ve 2018/167 sayılı kararı şöyle: “1. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın; Türkiye Barolar Birliği’nin isminden “Türkiye” kelimesinin çıkarılacağına, Bu kelimenin sadece layık olan kuruluşlar tarafından kullanılmasına izin verileceğine, Ayrıca avukatlık mesleğinin icrası için barolara üye olma zorunluluğunun da kaldırılacağına, İllerde isteyen avukatların bir araya gelerek dernek gibi istediği sayıda baro adıyla örgütlenmeler yapabileceğine, Bunların da istedikleri gibi kendi üst birliklerini
kurabileceklerine dair açıklamaları yönetim kurulumuzca
değerlendirilmiştir. 2. Sayın Cumhurbaşkanının dile getirdiği bu projenin amacı, Anayasada
yapılan Hakimler ve Savcılar Kurulu’na ilişkin değişiklikten sonra,
yargının bağımsız kalan tek ayağı olan avukatları da hükümete bağlamak,
hükümetin avukatı haline getirmektir. 3.Yönetim kurulumuz, hâkim ve savcıların bağımsızlıklarının sistemsel
güvencesinin yok edilmesinden sonra avukatları da hükümete bağlama
girişimini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yargısıyla birlikte “parti devleti”ne dönüştürmenin en ileri adımı olarak değerlendirmektedir. 4. Türkiye Barolar Birliği her koşulda ve her tehdite karşı, dönemsel olarak değil, seçim yatırımı olarak hiç değil, ilkesel olarak en milli duruşu sergilemiştir. Milli
her konuda kandırılmış olan ve bunu da daha sonra “kandırılmışız” diye
beyan eden kişilerin, kendilerini daima zamanında ve en milli duygularla
uyaranların duruşunu sorgulama hakkı yoktur. Bu sorgulamayı
yapanlar, en sağlam tartı olan Türk Milleti’nin vicdanında çoktan
sorgulanmaya başlanmıştır. Milli olmanın ilk koşulu, görevini Anayasa’ya
ve kanuna uygun olarak yapmak, Devlet yönetimine kişisel duyguları ve
kısa vadeli siyasi parti menfaatlerini karıştırmamak, her ne olursa
olsun tarafsız davranmayı başarabilmektir. 5. Cumhurbaşkanı’nın baroları ve Türkiye Barolar Birliği’ni
bölme projesine karşı çıkışımız, milli duruşumuzun, vatanımıza ve
Milletimize olan namus borcumuzun gereğidir. Bugün iktidar
gücü; milli iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
etkisizleştirilerek, kapalı kapılar ardında, sınırsız, ölçüsüz,
denetimsiz ve devletimizin tüm geleneklerine ve Anayasa’ya aykırı olarak
küçük bir azınlık tarafından kullanılmaktadır. Türkiye Barolar Birliği
ve barolarımızın, bu azınlığın son derece rahatsız olduğu hukukun
üstünlüğü, adil yargılanma, suçsuzluk karinesi, savunma hakkı, yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi temel kavram ve hakları savunması,
Anayasa’dan ve kanunun açık hükmünden kaynaklanan en temel görevidir. Türkiye
Barolar Birliği ve barolarımız bu görevi, bu hakların asli sahibi olan
81 milyon vatandaşımız ve henüz doğmamış evlatlarımız da dahil olmak
üzere tüm Türk Milleti adına üstlenmiştir. 6. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız, sadece meslek örgütü
değildir. İddia, yargılama ve savunma üçlüsünden oluşan yargının kurucu
unsurudur. Bu kurucu unsurluk görevinin dayanağı, Anayasa’daki hukuk
devleti ilkesidir. Cumhurbaşkanının dile getirdiği projenin
nihai hedefi, 81 milyon vatandaşımızın temel haklarını savunmasız
bırakmak, hukukun üstünlüğünün yerine, güç sahibi olanların üstünlüğünü
yerleştirmektir. Türk Milleti şunu çok iyi bilmektedir: Bu
amacın önündeki en büyük engel Türkiye Barolar Birliği ve
barolarımızdır. Bizim hedef alınmamızın sebebi de budur. 7. Savunma mesleği, hukuk devletinin ve her vatandaşımızın insan
haklarının güvencesidir. Avukatların hükümete bağlandığı bir düzende
savunma mesleğinden söz edilemez. Bu proje, adalet sistemini
tamamen çökertmeye yönelik olduğu için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
ve Türk Milleti’nin bekasını da doğrudan doğruya hedef almaktadır. 8. Türk Milleti bilmelidir ki; bu projeden en büyük heyecan
ve mutluluğu Türkiye’yi bölmek ve yıkmak isteyen terör örgütleri ile
onlara maddi manevi her türlü desteği veren küresel oyun kurucular
çoktan duymaya başlamıştır. Bunların eliyle ve baro adıyla
kurulacak dernekler ve onların üst birlikleri her milli meselede iç ve
dış kamuoyunu Türkiye’nin gerçekleri hakkında yanlış bilgilendirecekleri
ve fakat devlet eliyle kendilerine sıfat kazandırıldığı için etkili
olabilecekleri imkana kavuşacaktır. Nitekim bu projenin, 2013 yılında
FETÖ tarafından gündeme getirildiği hepimizin malumudur. 9. Öte yandan Türkiye Barolar Birliği’ni ve baroları bölmek, baro ve
üst birlik adıyla derneğimsi yapılar türetmek, 108.000 avukatımızı,
onların eş ve çocuklarını, 20.000 stajyer avukatımızı, Türkiye Barolar
Birliği tarafından bir kuruş kamu kaynağı kullanılmadan verilen ve
dünyada emsali olmayan sağlık yardımından, meslektaşlarımızın öksüz ve
yetimlerinin sahiplenilmesinden, yaşlı ve ihtiyaç sahibi
meslektaşlarımızı ek emeklilik ödeneğinden, iş göremez duruma gelen
meslektaşlarımızı kimseye muhtaç olmamalarını sağlayan etkili bir sosyal
yardım hizmetinden mahrum edecektir. Bu mahrumiyet, her siyasi görüşten en az yarım milyon vatandaşımızı dolaylı veya doğrudan mağdur konumuna düşürecektir. 10. Sayın Cumhurbaşkanı’nın milli menfaatlere aykırı, terör
örgütlerini sevindiren ve yargıyı tamamen yok edecek projesini dile
getirmesinden sonra mümkün olan tüm kanallar yoluyla açık ve yakın
tehlikeyi ilgili ve yetkili olmasını beklediğimiz her kişi ve makama en
yapıcı bir üslupla anlattık. Ancak projenin ısrarla yürütüldüğünü
görüyoruz. Bu sebeple olağanüstü toplanan yönetim kurulumuz,
oybirliğiyle, 24 Şubat 2018 tarihinde tüm baro başkanlarımızı,
barolarımızın Türkiye Barolar Birliği delegelerini, seçilmiş tüm
kurullarını ve tüm meslektaşlarımızı Ankara’da çok yüksek katılım
dikkate alınarak belirlenecek uygun bir salonda olağanüstü toplantıya
davet etme kararı almıştır. Toplantının tüm organizasyonu için başkanlık
divanı tam yetkilendirilmiştir. 11. Türkiye Barolar Birliği, barolarımız ve tüm avukatlarımız varlık sebebimiz olan Türk Milleti’ne emanettir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Metin FEYZİOĞLU Av. Ünsal TOKER Av. Hüseyin ÖZBEK Av. Sabiha TEKİN Av. Sabri Erdal GÜNGÖR Av. Ekrem DEMİRÖZ Av. Eyyüp Sabri ÇEPİK Av. Ali ELİBOL Av. Ahmet Şakir UZUN Av. Gültekin UZUNALİOĞLU Av. Filiz SARAÇ" https://odatv.com/sureklikandirilanlarbizimmilliligimizisorgulayamaz10021810.html