New York'ta tutuklu tek sanık olarak Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı federal davada “itirafçı” olan Zarrab, hemen her cümlesinin sonuna koyduğu “*Sayın Yargıcım” ve “efendim” kelimeleriyle ifadesine devam ediyor.
Mahkemedeki ifadesinin ilk gününde AKP'yi eski ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a Euro, TL ve dolar cinsinden milyonlarla rüşvet verdiğini anlatan Zarrab, ifadesinin ikinci gününde ise, yine AKP'li İçişleri eski Bakanı Muammer Güler'e, oğlu aracılığıyla verdiği rüşveti anlattı.
Halkbank'ta kurdukları, İran parasını ABD ambargosuna takılmadan çıkarıp, İran'ın ödemelerinde kullanma sistemini, Çin'de de kurmak istediklerini anlatan Zarrab, bunun için Çin'de bir şirket kurduklarını, bankalarla temasa geçtiklerini anlattı.
Ancak Çin Bankaları'nın önce, bu ülkede kurduğu şirkete hesap açmaktan kaçındıklarını da vurgulayan Zarrab, hesap açabilmek için Türkiye'den bir referans aradıklarını, dönemin AKP'li İçişleri Bakanı Muammer Güler'den “referans mektubu aldıklarını” söyledi.
O dönemde Güler'in oğlu Barış Güler'in kendi şirketlerinde “danışman” olduğunu söyleyen Zarrab, Barış Güler'e, babası dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'den aldığı bir referans mektubu için “100 bin dolar ödediğini” de söyledi.
Zarrab itiraflarında, 20122013 döneminde Halkbank'ın yanı sıra Vakıfbank ve Ziraat Bankası'nın da İran'la altın ticaretine sokulmasının gündeme geldiğini söyleyerek, hem dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, hem de Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın kendisine “dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her iki bankaya da bu izni verdiğini” anlattıklarını söyledi. Zarrab, Erdoğan dışında her iki bankaya İran'la ticaret izninin alındığı bir başka ismin ise, dönemin Hazine Bakanı Ali Babacan olduğunu, yine Çağlayan'ın ve Aslan'ın kendisine anlattıklarını da mahkeme ifadesine dahil etti.
Zarrab dünkü duruşmada, yaptığı işleri ders anlatır gibi anlattı.
Mahkemenin ikinci gününde, ilk günkü hapishane kıyafetinin aksine sivil kıyafetle, spor bir ceket ve gömlek ile, kravatsız şekilde gelen Zarrab'a, bu iznin mahkeme Hakimi Richard Berman'ın verdiği de ortaya çıktı. Berman, “kıyafetin hassas bir konu olduğunu” vurgulayarak, “bunu karımın her gün bana sürekli ne giydiğimi sormasından biliyorum” dedi.
Zarrab, ikinci gün ifadesine, Savcılığın sorusu üzerine, sivil kıyafet giymesine rağmen, hala federal gözaltı altında olduğunu söyleyerek başladı.
Yine savcının sorduğu “Neden hapishanede değilsiniz” sorusuna ise Zarrab, “hapishanede kaldığım süre içinde tehdit edildim” diyerek yanıt verdi.
Zarrab, bir gün önce AKP'li eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a rüşvet verdiğini açıklamasının ardından ,ikinci gün de Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan'a “2 milyon Euro rüşvet verdiğini” anlattı. Aslan'ın, Halkbank'ta yapılan İran'la ticareti, “Bakan Çağlayan'ın talimatıyla gerçekleştiğini, ancak risk alanın kendisi olduğunu” söylediğini kaydeden Zarrab, bu nedenle önce Çağlayan'a sorup, onayını alarak Süleyman Aslan'a 2 milyon Euro rüşvet verdiğini söyledi.
Aslan'a verilen 2 milyon Euroluk rüşvetin, sahibi olduğu şirketlerin muhasebe kayıtlarında “yanlışlıkla Çağlayan'a ödenen paraların arasına dahil edildiğini” söyleyen zarrab, “muhasebe kayıtlarında yanlışlık yapıp, Süleyman Aslan'a verilen 2 milyon Euro'yu, Çağlayan'a karın yüzde 50'si olarak verdiğimiz para hesabının içine koymuşuz. Sonra bu yanlışlığı kayıtlarda düzelttik. Süleyman Aslan'a parayı ben kendi cebimden veriyordum” dedi.
Savcının gösterdiği liste bu şekildeydi…
Zarrab'ın Çağlayan'a verdiği paraya ilişkin hesap dökümü de mahkemede resmen “delil” olarak kayıtlara girdi. Çağlayan'a verilen paralar arasında bir tanesinin yanındaki “saatçi Yusuf” yazısını Zarrab'a soran savcı, bu kişiye verilen 200 bin Euro'nun Çağlayan için alınan bir saatin bedeli olduğunu söyledi. Savcı'nın “bu saat nedir” diye sorması üzerine ise Zarrab, “Çağlayan'a bir çok kez saat alında. Hangisi bilemiyorum” diyerek yanıt verdi.
“TAPENİN AİT OLDUĞU TELEFON KAYDINI DİNLEDİN Mİ? O KAYIT, SENİN KONUŞMANI YANSITIYOR MUYDU?”
ZARRAB HEPSİNE “EVET, YANSITIYORDU” DİYE YANIT VERDİ
1725
Aralık döneminde çok konuşulan, Reza Zarrab'ın çeşitli kişilerle
yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtları da, New York'taki mahkemede
delil oldu.
Savcı, Zarrab'ın gerek Halkbank yetkilileri, gerekse
kendi çalışanları ile o dönemde yaptığı telefon konuşmalarının
tapelerini delil olarak mahkemeye sundu, hepsini tek tek Zarrab'a sordu.
Savcı'nın,
her telefon tapesi gündeme geldiğinde, Zarrab'a “tapenin ait olduğu
telefon kaydını dinledin mi?” Ve “o kayıt, senin konuşmanı yansıtıyor
mu” sorusunu yönelterek, onay alması dikkat çekti. Zarrab tüm bu
sorulara “evet, o kayıtlar benim yaptığım telefon konuşmalarını
yansıtıyordu” dedi.
New York'taki duruşmada daha önce sadece telefon tapesi olarak mahkemeye sunulan, Zarrab'ın telefon konuşmaları, ilk kez mahkemede fiziki olarak da jüriye ve salonda hazır bulunanlara dinletildi. dinleme öncesinde de Zarrab'a, telefon konuşması CD'sini dinleyip dinlemediği, bu konuşmayı yapıp yapmadığı, konuşmaya ilişkin kaydın doğru olup olmadığı soruldu. Zarrab hepsine “evet” yanıtı verdi.
http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/tapelertekteksorulduzarrabevetefendimhepsidogru2113113/