Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla, 25 Ağustos’ta, eğitimi şekillendiren MEB Talim ve Terbiye Kurulu’nda 5 üye görevden alınmış, yeni başkan ve 6 üye atanmıştı.
Bu üyelerden biri olan Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Gündüz’ün, cumhuriyetin eğitim devrimlerini gerçekleştiren kadroların cesaretini “cahil cesaretine benzettiğini”, eğitim devrimlerini “Batı’ya yapılan şirinlikler” olarak nitelendirdiğini, “Harf Devrimi’nin amacının geçmişi unutturmak” olduğunu ve karma eğitim ile “sadık ve tek tip vatandaş oluşturmanın hedeflendiğini” iddia ettiği gündeme gelmişti.
Gündüz’ün, FETÖ’nün yayın organı Zaman gazetesinde dershanelerin kapatılmasını eleştirdiği, hilafet ve medreseleri de savunduğu belirtilirken, kurula atanan Prof. Dr. Mustafa Gündüz'ün, iktidara yakınlığıyla bilinen İlim Yayma Cemiyeti’nin yurtlarında söyleşiler düzenlediği ortaya çıkmıştı. Kurul başkanı olarak atanan Prof. Dr. Cihad Demirli’nin ise iktidara yakınlığıyla bilinen Önder İmam Hatipliler Derneği Yönetimi Kurulu üyeliği yaptığı kaydedilmişti.
‘YABANCILARIN DESTEĞİNİ ALARAK...’
Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre, Gündüz’ün, eğitim devrimleri ve cumhuriyet kadrolarına eleştirilerinin yanı sıra eğitime ilişkin atılımları “din üzerinden eleştirdiği” de ortaya çıktı.
Gündüz, Eğitim BirSen’in “Eğitime Bakış” dergisinin 41. sayısında yayımlanan yazısında, Nihad Sami Banarlı’ya ait “öğretmen sözcüğünün hocalığı küçük düşüren yıkıcı bir icat olduğu” savına yer verirken, Türkçeleştirme çalışmaları sırasında “sözcüklerin uydurulduğu” tezini işledi.
Yazısında, antik dönemden cumhuriyetin ilk yıllarına kadar eğitimcilere ilişkin yaklaşımları inceleyen Gündüz, “yeni kurulan cumhuriyetin ilk yıllarında, eğitimin dini mi yoksa milli mi olmasının tartışıldığını ve kısa süre içinde din ve gelenek içerikli bir eğitimin kesin olarak karşısında pozisyon alındığını” belirtti.
Gündüz, yazısının devamında ise “cumhuriyetin, dini inanışlardan kurtulmak istediğini” savunarak, “Devleti yıkan, toplumun geri kalmasına sebep olan amillerin başında dini inanışların ve geleneksel uygulamaların olduğu kabul edildiğinden, onlardan bir an önce kurtulmak icap ediyordu. İşte bu sebeple de cumhuriyet, yabancıların da desteğini alarak yeni/ideal eğitim ortamları, yeni eğitimciler ve öğrenciler tasarladı” dedi.
‘TÜM KESİMLERİ KUCAKLAMAKTAN UZAK’
Bu süreçte, eğitimcilerin adlarının ve görünüşlerinin, öncekilerden belirgin olarak farklılaştığını kaydeden Gündüz, Şapka Devrimi’ni de bu bağlamda değerlendirerek, “Bu beklentilerle maarif eğitime, muallim öğretmene, mektep okula, Darülmuallimîn öğretmen okuluna, fesler şapkaya, şehadetnâmeler diplomaya, müderrisler profesöre, Darülfünûn üniversiteye dönüştü” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet dönemi eğitiminde etkileri olan eğitimci Kâzım Nami Duru’nun öğretmenlere ilişkin önerilerine yazısında yer veren Gündüz, “geleneksel bilgi alanlarından, ahlâktan, dinden, Osmanlı şair ve yazarlarından, Selçuklu ve Osmanlı eserlerinden ve camilerden hiç bahsedilmediğini ve bu durumun oldukça manidar” olduğunu savundu. Gündüz, yazısında, “yeni toplumun yeni eğitim ve eğitimcisinin bütün toplum kesimlerini kucaklamaktan uzak” olduğunu da iddia etti.
ATAMA MECLİS’E TAŞINDI
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, MEB Talim ve Terbiye Kurulu’na yapılan atamaları Meclis gündemine taşıdı.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi veren Kaya, şu soruları yöneltti:
“Cumhuriyet devrimlerini hedef alan kişilerin Milli Eğitim Bakanlığı’na bürokrat olarak atanmalarındaki amaç nedir? Harf Devrimi’ne karşı olan kişilerin Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetim Kurulu’na atanmasındaki hedef nedir? Cumhuriyet devrimlerine karşı çıkıp, halifeliği savunan kişilerin Milli Eğitim Bakanlığı’nda üst düzey görev verilmesi ne anlama gelmektedir? Fethullah Gülen’in dershanelerin kapatılmasına karşı çıkan bir anlayışa, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetim Kurulu üyeliği verilmesindeki amaç nedir? Talim ve Terbiye Kurulu Başkan ve üyeleri neden cemaat ve tarikatlara bağlı vakıf ve derneklerde görev almış kişilerden oluşturulmuştur?”