MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in oğlu ve AKP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, Sinan Ateş suikastına ilişkin açıklamasında MHP'ye sahip çıkan açıklamasına Ayşe Ateş'ten tepki geldi.
MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in oğlu ve AKP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, Sinan Ateş suikastına ilişkin açıklama yaptı.
Türkeş, "Türk milliyetçiliği bu meselenin bir tarafı ve/veya paydaşı değildir" diyen Türkeş, "Milliyetçi Hareket Partisi (Babamın Partisi) böyle bir suçla ve onu işleyen bireysel suçlularla özdeşleştirilemez. Kantara çıkartılmak istenen Türk Milliyetçiliği ve MHP kurumsal kimliği değil; ağır işleyen hukuk sistemimiz ve ona köstek olanlar olmalıdır. Keza Cumhur İttifakı ve onun değerli yöneticileri de bu kirli suç organizasyonlarından varestir. Bu kargaşadan muhalefete de ekmek çıkmaz. Bırakın adi suçlular hak ettikleri şekilde yargılansınlar" ifadelerini kullandı.
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’ten AKP’li Tuğrul Türkeş’in "babamın partisi ile cinayet özdeşleştirilemez" sözlerine yanıt geldi.
Ateş X’ten verdiği yanıtta “Biz de tam 18 aydır şunu söylüyoruz: Suç şahsidir. Bu suça karışan her kim varsa mevki makam gözetilmeksizin yargı önüne çıkarılmalı, çıkarılmasının önü açılmalıdır. Kim suçlu, kim suçsuz buna BAĞIMSIZ yargı karar vermelidir” İfadelerini kullandı.
Ateş “Eğer bir siyasi baskı yoksa soruşturmaya bir müdahale olduğunu açıkça gözler önüne seren gelişmelerin sorumlusu kimdir” ifadelerini kullandı.
Ateş’in açıklaması şöyle:
Başbuğ Alparslan Türkeş’in kıymetli evladı, AK Parti Ankara Milletvekili Sayın Yıldırım Tuğrul Türkeş’e,
Sayın Vekil’im, anlayan için birçok anlam, ihtar ve nasihat barındıran bu metne büyük ölçüde katıldığımı, birçok maddenin altına düşünmeden imzamı atacağımı bilmenizi isterim.
Biz de tam 18 aydır şunu söylüyoruz: Suç şahsidir. Bu suça karışan her kim varsa mevki makam gözetilmeksizin yargı önüne çıkarılmalı, çıkarılmasının önü açılmalıdır. Kim suçlu, kim suçsuz buna BAĞIMSIZ yargı karar vermelidir.
Yüksek müsaadelerinizle bu siyasi cinayetin bizi büyük endişeye sevk eden ve 16 ay sonra ivedilikle harekete geçiren yanlarını tekrar paylaşacağım:
1) Bu suikast davasının ilk günlerinde şüphelilerin defalarca gözaltına alınıp serbest bırakılması ve sonunda tutuklanması sürecinin delillerin karartılmasının önünü açtığı aşikârdır. Şüpheliler bu sürecin sonunda ya telefonunun kırıldığını ya telefonunu değiştirdiğini ya da şifresini unuttuğunu beyan etmiştir.
2) Soruşturma ne zaman ilerleme kaydetse savcı değiştirilmiş, soruşturmanın ilerlemesinin başaktörü olan savcılar tenzili rütbe ile Ankara dışına gönderilmiştir. Bu gelişmelerin mevcut mahkeme heyeti üzerinde bir baskıya sebebiyet vereceği endişesi giderek artmaktadır. "Azmettirici" sıfatıyla yargılanan Tolgahan Demirbaş’ın SEGBİS sorgusu sırasında Sayın Savcı Ayhan Ay’a bu hususu işaret ederek sarf ettiği cümleler oldukça açıktır.
3) Bütün bu gelişmelere ek olarak, ortaya çıkan iddianamenin birçok eksik yanının olması, katili taşıyan araçların –dosyada olmasına rağmen plakasının gizlenmesi, sayfalarca süren ifademe üç satır yer verilmiş olması, Sinan’ın en yakın arkadaşlarının ifadelerinin iddianameye girmemesi, 17 kişinin dosyasının ayrı tutulması gibi yine bizi bu dosya üzerinde siyasi bir baskı olduğu düşüncesine iten hadiseler meydana gelmiştir.
Elbette burada şu soru doğmaktadır: Eğer bir siyasi baskı yoksa yukarıda sizinle paylaştığım ve bir müdahale olduğunu açıkça gözler önüne süren gelişmelerin sorumlusu kimdir.
Bu suçluları koruyan siyasi bir güç mevcut değilse karşımızda bir cumhuriyet savcısının resmî yazı olmadan ulaşamayacağı bilgilere bir Whatsapp mesajıyla ulaşabilen, işlediği cinayete emniyet mensuplarını karıştırabilen, yargıya müdahale gücüne sahip kapsamlı bir suç örgütü olduğu düşüncesi kuvvet kazanmaktadır.
Hâl böyleyken bu bir millî güvenlik sorunu değil midir?
Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakanlarımıza yazmış olduğum açık mektupta da buna dikkat çekmiş ve dosya üzerinde gezinen –siyasi ya da değil bu karanlık elin ortaya çıkarılmasının bu alçak suikastin bütün yönleriyle aydınlanmasına giden yol olduğunu belirtmiştim. Şüphesiz, bu karanlık elin ortaya çıkarılması akıllardaki birçok soru işaretini gidermeye fazlasıyla yetecektir.
Son olarak şuna da açıklık getirmek istiyorum: Duruşmaya kalabalık gitmek gibi bir kaygı taşımıyoruz. Çünkü haklıyız. Haklılığın görünmez bir ordusu olduğunu biliyoruz. Bizim bütün çabamız kamuoyu ilgisini canlı tutmak, sıradan vatandaşlar olmamız hasebiyle karşımızdaki karanlığın gücüne karşı siyasi partilerden hukuki destek almak üzerinedir.
Biz adaletin kalabalıklar arasında değil, duruşma salonlarında tecelli ettiğinin, edeceğinin farkında ve bilincindeyiz. Yargının bağımsızlığına gölge düşürülmemesine, suçluların korunmamasına ve adalete olan ihtiyacımızı yüksek sesle dile getirmemiz tam da bu yüzden.
halktv.com.tr
Kanal İstanbul anketinden çarpıcı sonuç!56 izlenme
ABD’den çok kritik ‘doz’ uyarısı: Aşıları karıştırmayın101 izlenme
İBB İstanbul Otogarı'nı baştan sona yeniledi!217 izlenme
Erdoğan ve Bahçeli'ye anket şoku! Cumhur İttifakı eridi33 izlenme
İkinci McKinsey skandalı!78 izlenme
HÜDA-PAR’lı yönetici tarih verip tehdit etti!29 izlenme
Berlin'de 71 Euro Bayrampaşa'da 215 Euro22 izlenme
Kiloyla alma devri bitti: Bir patlıcan 3.40, bir domates 5.75 lira34 izlenme
Prof. Dr. Ceyhan: Vaka sayılarında 10’lu rakamların altına 4-6 haftada inebiliriz
'Artık yeter' diye haykıran vatandaş, Saray'da yaşayan RTE ve avanesine açtı ağzını, yumdu gözünü!
Edirne'de KYK yurdunda su krizi: Binlerce öğrenci ayaklandı!
‘Bir aldığımız havaya vergi almıyorlar’ diyen Türk genci isyan etti: 'Allah’ım ben niye Suriyeli değilim'