CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. KRT'de yer alan habere göre, CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘yeni paradigma’ diye pazarladığı modelin ihracat artışı ve cari fazla ayakları peş peşe çöktüğü gibi ithalatın katlanarak artması, dış ticaret açığındaki artışın yüzde 138 düzeyine ulaşması, ekonominin her alanında kontrolün kaybedildiğini gösteriyor” dedi.
Öte yandan Toprak Türkiye'de cezaevine girenlerin sayısının 10 yılda yüzde 89 arttığını belirterek "Avrupa Konseyi’nin tutuklu ve hükümlü istatistikleri, yargının, cezaevlerinin, tutuklu ve hükümlülerin sayısı ve içinde bulundukları koşulların ağırlığı açısından Türkiye’nin Rusya’dan sonra ikinci sırada yer aldığını gösterdi. Yüz kızartıcı bu ikincilik, Rusya’nın Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarıldığı göz önünde tutulduğunda birinciliğe dönüşüyor" dedi.
Toprak’ın, değerlendirmeleri şöyle:
GEMİYİ SAĞ SALİM LİMANA ULAŞTIRACAK KAPTANI BULMAK ÖNEMLİ”
“Macaristan’da 12 yıldır iktidarda olan Viktor Orban’ın, 6 muhalefet partisine karşı seçimi kazanması üzerine Türkiye siyaseti ile benzerlikler kuruluyor. İktidar medyası seçim kazanmış gibi manşetler atıyor. Oysa Türkiye ile Macaristan arasında farklılıklar söz konusu. Aday seçiminde yapılan yanlışlık ve kararsızların oyları Orban’a seçim kazandırdı. Önemli olan gemiye anketle kaptan aramak değildir, gemiyi sağ salim limana ulaştıracak kaptanı bulmaktır!
Ortak adayı, geminin emanet edileceği kaptanı belirlerken; anketlerden çıkan değil gemiyi sağ salim limana ulaştıracak kaptanı bulmak, önemli. MacaristanTürkiye arasında kurulmaya, gündeme taşınmaya çalışılan benzerlikler gerçeklerle örtüşmediği gibi, bizim ortaya koyacağımız ittifak stratejisi ve aday profili, Orban üzerinden zafer senaryoları yazanları hüsrana uğratacak ve yaptıkları hesapların tepe taklak olmasına yol açacaktır!
“İKTİDAR YİNE SORUMSUZLUK VE AYMAZLIK İÇİNDE AMA ORMANLARIMIZ TEHDİT ALTINDA”
Geçen yıl on binlerce hektar ormanlık alanın kül olmasını seyreden, envanterinde bir tane bile yangın söndürme uçağı olmadığı açığa çıkan Tarım ve Orman Bakanlığı suskun! Savunma Sanayi Başkanlığı’na verilen yangın uçağı kiralama görevi, her ay ayrı bir ihale açılmasına rağmen sonuçlandırılmış değil. İktidar yine sorumsuzluk ve aymazlık içinde ama ormanlarımız tehdit altında!
Olası orman yangını felaketinde mevcut savaş koşullarında Rusya’dan, Ukrayna’dan ve başka ülkelerden uçak bulunamayabilir, ormanlarımız kül olabilir. İktidarın hâlâ orman yangınlarına karşı bir mücadele programı yok. Türkiye geçen yıla benzer bir tabloyla karşı karşıya kalırsa vebali iktidarın ve tek adamın iznionayı olmadan adım bile atamayan liyakatsiz kamu yönetiminin omzunda olacaktır!
“TÜRKİYE’DE, CEZAEVİNE GİRENLERİN SAYISI SON 10 YILDA YÜZDE 89 ARTMIŞ”
Avrupa Konseyi’nin tutuklu ve hükümlü istatistikleri, yargının, cezaevlerinin, tutuklu ve hükümlülerin sayısı ve içinde bulundukları koşulların ağırlığı açısından Türkiye’nin Rusya’dan sonra ikinci sırada yer aldığını gösterdi. Yüz kızartıcı bu ikincilik, Rusya’nın Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarıldığı göz önünde tutulduğunda birinciliğe dönüşüyor. Türkiye’de, cezaevine girenlerin sayısı son 10 yılda yüzde 89 artmış!
İktidarın bugüne kadar çıkarttığı yargı reformu yasaları, açıkladığı yargı reformu strateji planı, insan hakları eylem planı vb. çalışmaları tamamıyla kâğıt üzerinde kaldı. Sadece Cumhurbaşkanına hakaret davalarından 100 binin üzerinde kişinin yargılandığı göz önünde tutulduğunda Türkiye’de yargının, cezaevlerinin, tutuklu ve hükümlülerin sayısı, insanların kolaylıkla suçlanması, hapse atılması vb. açısından vahim bir halde olduğunu söylemek yanlış olmaz.
“KİTLESEL REFAH KAYBI HER ALANDA YAYGINLAŞIYOR”
İktidarın yeni ekonomi modeli, ‘orta direk’ olarak tanımlanan ve ülkenin en geniş kesimini oluşturan ücretli, dar gelirli, emekli, küçük esnaf, çiftçi, KOBİ vb. çökertti. Tüketici ve üretici enflasyon artışının hiperenflasyona doğru ilerlediği somutlaştı. Enflasyon, 2018’den önceki dönemde gerçekleşen ortalama yıllık enflasyonun 7 katını aştı!
Orta direk hızla eriyor. Ücretli, maaşlı, emekli, küçük esnaf, çiftçi, KOBİ’ler enflasyon karşısında ağır gelir kayıplarıyla, kazançlarının buharlaşmasıyla, alım güçlerinin dibe doğru inmesiyle karşı karşıya. Orta direk toplum kesimleri, giderek ‘dar gelirliyoksul’ konumuna ilerlerken kitlesel refah kaybı her alanda yaygınlaşıyor!
“EKONOMİNİN HER ALANINDA KONTROLÜN KAYBEDİLDİĞİNİ GÖSTERİYOR”
Erdoğan’ın ‘yeni paradigma’ diye pazarladığı modelin ihracat artışı ve cari fazla ayakları peş peşe çöktüğü gibi ithalatın katlanarak artması, dış ticaret açığındaki artışın yüzde 138 düzeyine ulaşması, ekonominin her alanında kontrolün kaybedildiğini gösteriyor. İhracatın lokomotifi konumundaki otomobilde martta yüzde 7, üç ayda yüzde 3 düşüş yaşanırken, kayıp 500 milyon dolar! Dış ticaret açığı üç ayda 26 milyar doları aştı!
Erdoğan’a göre bu yeni paradigma ve Türkiye’ye özel yerlimilli modelle 2023’ten sonra dünyada ilk 10 ekonomi arasına girilecek! Kendilerinden başka kimsenin inanmadığı, kanımca kendilerinin de inanmadığı ancak artık söylemleri tükendiği için sürekli yineledikleri bu iddiaları, bizzat kendi uyguladıkları modelin her alanda çöken sonuçları yalanlıyor!
“HAZİNEYE YENİ BİR YÜK DAHA BİNDİRİLECEKTİR”
Enflasyon karşısında çaresizlik içindeki iktidar, bazı temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını ‘MADUROORBAN MODELİ’ ile yılsonuna kadar sabitlemeyi planlıyor. Aradaki fiyat farkının hazine tarafından üreticiye ve marketlere ödenmesini içeren bu model hayata geçirilirse, hazineye yeni bir yük daha bindirilecektir. Karaborsa, stokçuluk vb. sonuçlar ortaya çıkacaktır!
İktidar ve ekonomi yönetimi; enflasyon, yokluk, kuyruk, karaborsa felaketine yol açacak bu yöntemi, gündeminden çıkartmalıdır. Aksi halde hazineye binecek ilave yüklerle bütçe açığı artacak, enflasyon üç haneli rakamlara yükselecektir. İktidarı, halkın sırtından kaynak aktarılarak servet transferi yapılması dışında bir işe yaramayacak bu akıl dışı yöntemden yol yakınken vazgeçmeye çağırıyorum. Tıpkı KKM sisteminin yakında yeni bir kur ve döviz krizine yol açacağını öngördüğüm gibi, temel gıda ve ihtiyaç maddelerinde fiyat sabitlemesinin gıda krizine, stokçuluğa, karaborsaya, süperhiperenflasyona yol açacağı konusunda iktidarı uyarıyorum!
“TÜRK VATANDAŞLARI İÇİN ERİŞİLEMEZ DÜZEYLERE TAŞIDI”
Yabancılara 250 bin dolarlık konut satışı karşılığında T.C. vatandaşlığı verilmesi, konut fiyatlarını Türk vatandaşları için erişilemez düzeylere taşıdı. Dünyada en fazla göçmen alan ülkelerden Kanada’da hükümet, kendi vatandaşlarının öncelikli ev sahibi olabilmesi için yabancılara konut satışını yasakladı. Türkiye’de konut sahipliği karşılığında vatandaşlığın ‘kelepir’ düzeye indirilmesinden vazgeçilmelidir!
İktidarın günü kurtarmak, döviz darboğazı çaresizliğiyle getirdiği bu indirimli vatandaşlık politikası, önümüzdeki dönemde çok daha ağır ekonomiksosyal sorunları önümüze çıkartacaktır!
“ETESÜTE ERİŞİMİN ÇOK GENİŞ KESİMLER İÇİN OLANAKSIZ HALE GELDİĞİ GÖRÜNEN BİR GERÇEK”
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünya gıda enflasyonunu martta yıllık yüzde 33,6 olarak açıkladı. TÜİK’in gıda enflasyonu bunun iki katı ve yüzde 70,33! FAO, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın, önümüzdeki yıl tüm dünyada tahıl sıkıntısını ve açlık sorununu artıracağı uyarısında bulundu. Tarımsal üretimin en geniş şekilde desteklenmesi çağrılarımıza kulak tıkayan iktidar, yeniden et ve canlı hayvan ithalatını gündemine alıyor. Tarım ve Orman Bakanı, ülkede açaçık olmadığını, gıdanın siyaset malzemesi yapılamayacağını söylüyor!
2010’dan bu yana kesintisiz olarak sürdürülen et ve canlı hayvan ithalatının sorunu çözmediği, et fiyatları ucuzlamadığı gibi, on binlerce besicinin hayvancılığı terk etmesine, milyonlarca tüketicinin gramla et ve kıyma almaya mecbur kalmasına, çoğu dar gelirli aile için et tüketiminin lüks hale gelmesine neden olduğu apaçık. Buna rağmen iktidarın tek çözümü yine ithalat. Kaldı ki et fiyatları artmasa bile bugün gelinen noktada alım gücünün düşmesi nedeniyle et tüketiminin güçleşmesi yanında etesüte erişimin çok geniş kesimler için olanaksız hale geldiği görünen bir gerçek!
“BİDEN’IN ERDOĞAN İLE MESAFELİ OLMAYI SÜRDÜRECEĞİNİN GÖSTERGESİ”
NATO üzerinden ABD ve batılı ülkelerin Türkiye’ye yaklaşımında değişim gözlenirken, Biden yönetiminin attığı adımlar dikkat çekiyor. Türkiye’nin Washington Büyükelçisine göreve atandıktan 13 ay sonra Beyaz Saray’da randevu verilirken, ABD Dışişleri Türkiye’ye F16 satışı için Kongre’ye mektup yazdı. İktidarın uzun süredir talep ettiği, ABD’nin ayak sürüdüğü ikili ortak stratejik mekanizmanın kurulduğu resmen açıklandı. Hemen ardından Türkiye’ye ‘Rus oligarkların kirli paralarının havuzu olmama’ uyarısı geldi!
Biden yönetiminin attığı yeni adımlarda resmi ve kurumsal kanalları, dışişleri, savunma, ticaret bakanlığı yöneticilerini devreye sokması, Biden’ın Erdoğan ile doğrudan diyaloga girmemesi, geçen ay yapılan NATO zirvesinde ikili görüşme randevusunun gerçekleşmemesi, kanımca Biden’ın Erdoğan ile mesafeli olmayı sürdüreceğinin göstergesi. NATO müttefikliği çerçevesine oturtulan yeni ilişki sürecinin ve F16 mektubunun yanında Rus oligarklarla ilgili uyarıların eş zamanlı dile getirilmesi, dikkat çekici!
“ERDOĞAN’IN ANAYASA VE HUKUK DEVLETİ SAVUNUCUSU KESİLMESİ, OLDUKÇA SAMİMİYETSİZ”
Tunus’taki gelişmeler hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar, bu ülkeyle yeni bir krize neden oldu. Tunus, içişlerine müdahale iddiasıyla Türkiye’yi protesto etti. Türkiye’de meclisi, yargıyı, anayasa ve yasaları, muhalefeti yok sayan Erdoğan’ın Tunus’ta demokrasi, parlamento, anayasa ve hukuk devleti savunucusu kesilmesi, oldukça samimiyetsiz ve çelişkili görünüyor!
Şeriatla yönetilen Suudi Arabistan ile normalleşmek, para ve kredi sağlamak için Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin dava dosyasını cinayetin faillerine devretme kararı alan iktidarın, Tunus’ta demokrasiye, seçilmişlere ve halk iradesine saygı çağrısı yapması, inandırıcı değildir. Gayriciddi ve samimiyetsizdir. İhvancıİslamcı El Nahda Lideri Raşid Gannuşi’ye siyasi destek gösterisinden ibarettir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dışişlerini Bakanlığını yok sayan ve zora sokan bu tavrı, dış politikada ve TürkiyeTunus ilişkilerinde yeni bir gerginliğin kapısını aralayacaktır!”