Home
17 Ağustos 2021 ( 60 izlenme )
Reklamlar

Umutsuzluğa kapıldığınızda Atatürk’ün bu anısını okuyun: Atatürk'ün şikâyet ettiği tek an!


Atatürk’ün özel kalem müdürlüğünü yapan, en yakınındaki isimlerden Hasan Rıza Soyak’ın ‘Atatürk'ten Hatıralar’ kitabında anlattığı bir anısı sosyal medyada gündem oldu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün özel kalem müdürlüğü ve genel sekreterliğini yapan, en yakınındaki isimlerden Hasan Rıza Soyak’ın ‘Atatürk'ten Hatıralar’ kitabı Atatürk’ün hayatına ait önemli ayrıntılar ve hatıraları içeriyor.

Hasan Rıza Soyak’ın kitabındaki Atatürk’ün yaşadıkları karşısında 5 dakikalık sinir krizi geçirdiği ve şikayet ettiği ender anlardan birini kaleme aldığı bölümü sosyal medyada gündem oldu.

Atatürk bu anlardan hemen sonra toparlanarak ‘Her ne hal ise. Yeise değil, hatta ufak bir tereddüte dahi düşmeye mahal yoktur. Halimizi bilmekle cesaretimizi kaybetmemeli.’ ifadelerini kullanıyor.

İşte Twitter’da Con Sinov hesabının paylaştığı Atatürk’ün o anlar şöyle:

“6 Mart 1930 günü akşamı ikameti için hazırlanan eve geldik. Biraz sonra sofrada buluşmak üzere yanındakilerden ayrıldı. Beni yanına alarak odasına girdi ve kapıyı kapattı. Bir koltuğa yığılır gibi oturdu. Çok yorgun ve sinirli görünüyordu. Bir sigara yaktı: Bunalıyorum çocuk.

Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum. Görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikayet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk, maddi, manevi perişanlık içinde. Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz.

Bunda bizim günahımız yoktur. Uzun yıllar, asırlarca dünyanın gidişinden habersiz, bir takım şuursuz yöneticilerin elinde kalan bu cennet memleket, düşe düşe şu acınacak hale düşmüş. Memurlarımız henüz istenilen seviyede ve kalitede değil; çoğu görgüsüz, kifayetsiz ve şaşkın.

Değerli halkımız ise, kendisine mukaddes akideler şeklinde telkin edilen bir sürü batıl görüş ve inanışların tesiri altında uyumuş kalmış. Bu arada beni en çok üzen şey nedir bilir misin? Halkımızın zihninde kökleştirilmiş olan her şeyi başta bulunanlardan beklemek alışkanlığı.

İşte bu zihniyetle; herkes büyük bir tevekkül ve rehavet içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan, yani şimdi benden bekliyor, fakat nihayet ben de bir insanım be birader. Kutsal bir kudretim yok ki.

Biraz durdu. Gözleri dolmuştu. Elleri hafifçe titriyordu. "Kalk bana kahve getirmelerini söyle de gel" dedi. Anlamıştım. Heyecanını yenmek için yalnız kalmak. Vakit kazanmak istiyordu. Kendisi ilk defa böyle halde görüyordum.

Dışarıda bir kaç dakika oyalandım. Odaya döndüğümde epey sakinleşmişti. Susuyordu. Getirilen kahveyi yavaş yavaş içti. Sonra her zamanki sesiyle konuştu:

Her ne hal ise. Yeise değil, hatta ufak bir tereddüte dahi düşmeye mahal yoktur. Halimizi bilmekle cesaretimizi kaybetmemeli.

Ümit ve şevk içerisinde yolumuza devam etmeliyiz. Er geç fakat muhakkak gayemize varacağız. Hadi, artık seni bırakayım. Ben de hazırlanıp sofraya ineceğim.

Salondan nasıl çıktığımı bilmiyorum. Çelik iradeli adamın, velev beş, on dakikalık olsun böyle bir sinir buhranı geçirmesi beni çok sarsmıştı. Günlerce bunun tesiri altında kalmıştım.

Hasan Rıza Soyak Atatürk'ten Hatıralar

İşte, onca savaşlar, isyanlar, inkılaplar ve mücadeleler içerisinde Atatürk'ün şikayet ettiği tek an... O da bir kişiye beş dakikalık sitemden ibaret. Umutsuzluğa kapıldığınızda, yorulduğunuzda aklınıza gelsin...”

İşte o paylaşımlar:

 

Hasan Rıza Soyak kimdir?

Hasan Rıza Soyak (1888, Üsküp 26 Ekim 1970, İstanbul), Türk bürokrat, siyasetçi.

Rüştiye'yi bitirdikten sonra İstanbul'da, Vilayet kaleminde devlet hizmetine girdi. 1914 yılında İstanbul Merkez Komutanlığı'na bağlı Sıkıyönetim Komutanlığı hatipliği görevinde bulundu. Aynı yıl 1. Kolordu Kurmaylığı bürosunda görevlendirildi. I. Dünya Savaşı'nın ilk yılını burada geçirdi ve 1916 yılında 2. Kolordu kurmaylığında aynı nitelikte bir göreve nakledildi. Ankara'daki görev yılları 1922 yılında TBMM'de kâtip olarak başladı. Bu görev, kendisini sürekli olarak Mustafa Kemal'in yakınında tutuyordu. Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, 1924 yılında kendisini mutemet olarak Çankaya Köşkü'ne aldı. 1927 yılında özel kalem müdürü, 1932 yılında genel sekreter vekili, 1934 yılında genel sekreter oldu ve bu görevi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümüne kadar sürdürdü. Genel sekreterlik görevini yürüttüğü sırada V. dönem Burdur milletvekilliği yaptı. 26 Ekim 1970 tarihinde saat 14.15'de Taksim'deki evinde öldü.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ataturkunsikayetettigitekanodasadece5dakika468759h.htm

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

AKP'lilerin ısrarla yapmak istediği Kanal İstanbul'un temelleri bakın ne için ve ne zaman atılmış ? New York Times’tan çok kritik Erdoğan analizi! "Kaybetmekten korkuyor..." AKP’lilere tabakta, vatandaşa tabldotta! İftar sofrasında yemek ayrımı İktidar yanlılarının tek derdi Sezen Aksu’nun şarkısı! Bunlara da tepki gösterseydiniz!