Hazine ve Maliye Bakanlığının hazırladığı vergi paketinden tüm kesimler payını aldı.
Pakette, belediyelerin borçlarından organize sanayi bölgelerine (OSB), kıymetli maden mevduat hesaplarından iflaslara kadar geniş kapsamlı düzenlemeler öneriliyor.
Vergi paketinde düzenlemelerin hedefleri, "Vergilemede güvenliğin sağlanması ve kayıt dışılıkla mücadele; vergi adaletinin güçlendirilmesi ve dolaysız vergilerin payının artırılması, vergi tabanın genişletilmesi, vergilendirmede basitlik ve vergiye uyumun artırılması, bazı istisnaların kaldırılması veya uygulanma şeklinin değiştirilmesi, cezaların etkinliğinin artırılması, devreden KDV’nin ve KDV iadelerinin azaltılması; ithalatın azaltılmasına katkı sağlanması, ithalat ve yurt içinde vergilendirmenin uyumlaştırılması, tahsilat etkinliğinin artırılması ve ihtilafa neden olan bazı konuların çözülmesi" şeklinde sıralanıyor.
Kanun teklifine dönüştürülerek TBMM'ye sunulması beklenen vergi paketinde, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları düzenlemeleri yer aldı. Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları her yıl yeniden değerleme oranında artırılıyor. Ancak “gelinen noktada bu cezaların caydırıcılığının azaldığının görüldüğü” belirtilerek, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının artırılması, bazı özel usulsüzlük cezalarının tekrarında artırımlı ceza uygulanması önerisi yapıldı.
Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarına ilişkin bazı kalemler ile mevcut ve artırılması öngörülen ceza miktarları şu şekilde sıralandı:
Fatura verilmemesi ve alınmaması (asgari) ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlenmemesi: 3 bin 400 liradan birinci tespitte 10 bin, ikinci tespitte 20 bin, üçüncü tespitte 30 bin, dördüncü tespitte 40 bin, beşinci tespitte 50 bin, altıncı ve sonraki her bir tespit için 100 bin TL.
Muhasebe standartlarına uymama: 40 bin TL’den 100 bin TL’ye
Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymama: İşleme konu tutarın yüzde 5’i oranında alınan ceza yüzde 10’a ve 8 milyon 700 bin TL olan üst sınırın 20 milyon TL’ye
Tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması (Sermaye şirketleri): 1100 TL’den 20 bin TL’ye
Serbest meslek erbabının defter kayıtlarının ve ilgili vesikaların noksan, usulsüz veya karışık olması: 660 TL’den 10 bin TL’ye
İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi (İkinci sınıf tüccar): 330 TL’den 5 bin TL’ye
Vergi beyanname, bildirim, evrak, vesika ve eklerine ilişkin şekil, muhteviyat hükümlerine uyulmaması (Sermaye şirketleri): 580 TL’den 10 bin TL’ye
Bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi (İkinci sınıf tüccar): 150 TL’den 3 bin 500 TL’ye
Vergi paketinde, kitap ve süreli yayınların tesliminde uygulanan KDV istisnası da kaldırılıyor.
3065 sayılı Kanun uyarınca basılı kitap ve süreli yayınların teslimi KDV’den istisna tutuluyor. Uygulamada, istisna kapsamında olmayan yayınlar ve kırtasiye ürünlerine de istisna uygulandığının tespit edildiği, mükelleflerin istisna nedeniyle genel giderleri ve ATİK yüklenimlerini de iade alabildiklerinin belirlendiği gerekçeleriyle bu istisnanın yürürlükten kaldırılması önerildi.
İstisna öncesi dönemdeki gibi indirimli oranda KDV uygulanması, uygulamanın kanuni düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılacak işlemler için geçerli olması öngörüldü. 2023 yılı içinde toplam işlem bedeli 64,1 milyar TL olan bu istisnanın kaldırılmasıyla toplam 2,3 milyar TL gelir bekleniyor.
Pakete göre, kayıt dışı faaliyetlerde vergi kaybı cezaları da artırımlı uygulanacak.
Vergi idaresinin bilgisi dışında çalışanlara kesilecek vergi ziyaı cezasının verginin bir katı olarak kesilecek cezalarda 1,5 kat, verginin 3 katı olarak kesilecek cezalarda 4,5 kat olarak uygulanması öneriliyor.
Vergi paketinde iflaslarla ilgili de düzenleme öngörülüyor.
Kamu alacaklarının tahsil güvenliğini sağlamak ve oluşabilecek ihtilafları önlemek amacıyla kanunda yer alan hileli iflas ifadesi iflas şeklinde değiştirilecek.
Yem ve gübre teslimlerinde KDV istisnasının kaldırılması istendi.
Bunun gerekçeleri ise “Uygulamada istisnadan ithalatçılar ile bu ürünlerin ticaretini yapanların yararlanması, istisnanın çiftçilerin alım bedellerine olumlu olarak yansımaması, istisnanın ithalatı cazip kılması (2023 yılında yaklaşık 100 Milyar TL); bu ürünlerin her aşamadaki tesliminin istisna olması nedeniyle alım ve satımı istisna kapsamında olan aracıların taşıma vb. giderler ile ATİK yüklenimlerine ilişkin iade taleplerinin takibindeki sıkıntılar yaşanması, doğalgazın gübrenin temel girdisini oluşturması ve istisna kapsamında doğalgazın KDV’sinin iade edilmesi” gösterildi.
Beklenen fayda sağlanamadığından istisnanın kaldırılması önerilen vergi paketinde, “Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinden çiftçiye doğrudan destek ödemesi olarak ayrıca ödeme yapılması ve eskiden olduğu gibi yem teslimlerinde yüzde 10, gübre teslimlerinde yüzde 20 KDV uygulanması uygun olacaktır” ifadeleri yer aldı.
2023 yılında yem için toplam işlem bedelinin 394,2 milyar TL olup istisnanın kaldırılması halinde toplam etkisinin 15,1 milyar TL; 2023 yılında gübre için toplam işlem bedeli 254,7 milyar TL olup istisnanın kaldırılması halinde toplam etkisinin 18,8 milyar TL olacağının tahmin edildiği vurgulandı.
Vergi paketinde, “belediyelerin borcunun birikmemesi için” öneriler de yer aldı.
“Belediyelerin Cari Borçlarının Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Ayrılan Paylarından Öncelikle Kesilmesi” başlıklı öneride, belediyelerin, bağlı kuruluşlarının ve belediye şirketlerinin gerek vergi gerekse SGK prim borçlarının sürekli arttığı, yapılandırma kanunları kapsamında 10 yıllık ödeme imkanları verilmesine rağmen bu Kanunların şartlarının da yerine getirilmeyerek yapılandırma hükümlerinin ihlal edildiği belirtildi.
5779 sayılı Kanun gereğince il özel idareleri ve belediyeler ile bu idarelere bağlı kuruluşların ve bunlara ait tüzel kişilerin vergi, prim, Hazine alacağı, geçmiş uzlaşma Kanunları kaynaklı borçları ve İller Bankası’na olan borçları için bu idareler adına her ay genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden ayrılacak tutardan kesinti yapılarak alacaklı idarelere ödendiği anlatıldı.
Bu borçlar için kendilerine verilen payın azami yüzde 40’ının kesilebildiği, yapılacak kesintilerin oranlarını, alacakların çeşidine, alacaklı kuruluşlar dahil çeşitli kriterlere göre Cumhurbaşkanı’nın belirlemeye yetkili olduğu vurgulanan vergi paketinde, kesinti oranının sınırlı olması ve alacaklı kuruluşların çokluğu nedeniyle vergi ve SGK alacaklarına yeterli tutarda ödeme de yapılamadığı kaydedildi.
Vergi paketinde, bu durum nedeniyle 5779 sayılı Kanun’da düzenleme yapılarak il özel idarelerinin, belediyelerin, bu idarelere bağlı kuruluşların ve bunlara ait tüzel kişilerin, gelir (stopaj) vergisi ve katma değer vergisi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergiler ile sosyal güvenlik primlerinin vadesini izleyen ayda bu idarelere ödenecek paydan kesilmesi yoluyla tahsilatının sağlanması önerildi. Böylece yeni borç birikimi önleneceğinden bütçe gelirlerine ve prim gelirlerine olumlu katkı sağlayacağı belirtildi.
Mevcut durumda genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan tesislerin inşasına ilişkin mal teslimleri ile hizmet ifaları KDV'den istisna tutuluyor.
Vergi paketinde, bu istisna nedeniyle mükelleflerin iade talep etmemesinin devreden KDV tutarlarının artmasına neden olduğu belirtilerek, devreden KDV'nin azaltılması amacıyla bu istisnanın kısmi istisnaya dönüştürülerek devam etmesi istendi.
2023 yılı içinde toplam işlem bedeli 2,5 milyar TL olan bu uygulamanın, kısmi istisnaya dönüşmesi halinde toplam etkisinin 107 milyon TL olacağı tahmin ediliyor.
5 yıldan fazla devreden KDV’nin gider veya maliyet olarak dikkate alınmasına ilişkin önerilerin de yer aldığı vergi paketinde, mükelleflerin alışları dolayısıyla ödedikleri KDV’nin, satışları üzerinden tahsil ettikleri KDV’den fazla olması halinde aradaki farkın mükelleflere iade edilmeyip, sonraki dönemlerde hesaplanan KDV’den mahsup edilmek üzere devredildiği anlatıldı.
Pakette, bunun yerine, mükelleflerin KDV beyannamelerinde yer alan indirilecek KDV tutarlarının 5 takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilememesi halinde, bu süre sonunda yapılacak vergi incelemesi ile bu devreden KDV tutarının mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınması önerildi.
Ayrıca birleşme, devir ve bölünme işlemlerinde, bu işlemler nedeniyle devreden KDV ve iade hakkının 5 takvim yılı kriterine veya zamanaşımına bağlı olmaksızın vergi incelemesi yoluyla yeni şirkete devrine imkan sağlanması istendi.
Oganize sanayi bölgeleri (OSB) ile küçük sanayi sitelerinin su, kanalizasyon, arıtma, doğalgaz, elektrik, haberleşme, yenilenebilir ve diğer enerji tesisleri ile yol yapımına ve küçük sanayi sitelerindeki iş yerlerinin inşasına ilişkin, bunlara veya bunlar tarafından oluşturulan iktisadi işletmelere yapılan mal teslimleri ile hizmet ifaları KDV'den istisna bulunuyor. Ayrıca halihazırda bunların arsa ve iş yeri teslimleri de KDV'den istisna tutuluyor.
Bu istisnanın “kısmi istisna”ya dönüştürülerek devam etmesi gerektiği belirtilen pakette, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca sicil verilerek tüzel kişilik kazanan OSB sayısı 361 olup bunların 269 adedi faaliyette, 92 adedinde ise proje, kamulaştırma ve inşaat işlemleri devam etmektedir. 2023 yılı içinde toplam işlem bedeli 13 milyar TL olup kısmi istisnaya dönüşmesi halinde toplam etkisinin 616 milyon TL olacağı tahmin edilmektedir” denildi.
Serbest bölgelerdeki üretim faaliyetlerinden elde edilen kazançların tamamı, üretilen ürünlerin yurt içine ya da yurt dışına satılıp satılmadığına bakılmaksızın kurumlar vergisinden istisna tutuluyor. Bölgede imal edilen ürünlerin FOB bedelinin en az yüzde 85’inin ihraç edilmesi durumunda çalışanların ücretleri gelir vergisinden istisna tutuluyor.
Bu nedenle, serbest bölgelerde faaliyet gösteren kurumların münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançların istisna olması, yurtiçine yaptıkları satışlardan elde edilen kazançlara tanınan istisnanın kaldırılması öneriliyor.
Pakette, 2023 yılı itibarıyla 652 mükellefin 42 milyar TL kurumlar vergisi istisnasından faydalandığı, vergi etkisinin yaklaşık 10 milyar TL olacağı hesaplandı. Düzenlemenin ihracatın teşvik edici yönü bulunduğu, ayrıca, istisnanın ihracat ile sınırlandırılmasının tahmini gelir etkisinin 7 Milyar TL olacağının tahmin edildiği vurgulandı.
Vergi paketinde, "Esas faaliyet konusu kıymetli maden alım satımı olmayan işletmeler, yatırım amaçlı olarak altın, gümüş, platin ve paladyum gibi kıymetli madenleri satın almakta ve aktiflerine kaydetmektedirler. Bu kıymetli madenler dövizde olduğu gibi değerlenmediğinden, kıymetlere ilişkin değer artışları satış aşamasına kadar vergilendirilmemektedir. Diğer taraftan kıymetli maden mevduat hesapları, banka açısından bir borç, işletmeler için ise bir alacak niteliği arz etmektedir. Söz konusu hesaplar da döviz hesaplarında olduğu gibi değerlemeye tabi tutulmadığından, vergilendirme vadesinde yapılmaktadır" gerekçesi anlatılarak, şu öneride bulunuldu:
"Aktifte yer alan kıymetli madenler ile mevduat hesaplarının döviz ve döviz hesaplarında olduğu gibi borsa rayici ile değerlenmesi bu değerleme sonucu, geçici vergi dahil hesap dönemleri itibariyle değerleme farklarının vergilendirilmesi, işletmelerin aktifinde yer alan kıymetli madenlerin borsa rayici ile değerlenmesinin gelir artırıcı etkisinin olacaktır. Kıymetli maden mevduat hesaplarının (fiziki ve kaydi) değerleme gününde borsa rayici ile değerlenmesi neticesinde ise bankalar açısından gider, hesap sahibi işletmelerce gelir etkisi olacaktır. Bankacılık sisteminde kıymetli madenlere dayalı hesapların büyüklüğü 852 Milyar TL olup, bu tutarın 52,7 milyar TL’si ticari işletmelerindir. Düzenlemenin 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi önerilmektedir."
Sözcü