İstanbul ve Tekirdağ'da SGK'dan günde 8 bin lira para kazanmak için 112 acil servisi manipüle ederek hastaları anlaşmalı hastanelere götüren ve 12 bebeğin ölümüne neden olan, 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı Yenidoğan Çetesi davası 12. günde de sürdü.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, bazı tutuksuz sanıklar ile bir kısım müşteki ve tarafların avukatları katıldı.
SÖZ SIRASI AİLELERDE
Duruşmada bugün mağdur aileler dinlendi. Gazeteci Nagihan Yılkın'ın aktardığına göre, duruşmada ilk olarak bebek Kerem Muhammed Tokluoğlu'nun babası müşteki Mustafa Mevlüt Tokluoğlu beyanda bulundu.
Mustafa Mevlüt Tokluoğlu: Avukata anlattım zaten her şeyi onun dışında söyleyecek bir şeyim yok. Bizim doktorumuz tavsiye etti. Biz de daha ucuz olduğu için Avcılar Hospital'i tercih ettik. İkiz bebek bekliyorduk. Birisi rahmetli oldu. Açıkçası biz bir şey görmedik. Ne olduysa içerde. 15 gün yoğun bakımda kaldı hastanede. Eğer bir ihmal varsa suçluların cezalandırılmasını istiyoruz.
Mahkeme Başkanı: Şikayetçi misiniz?
Mustafa Tokluoğlu: Evet
"BİZE ÖLECEK DENMEDİ"
Mustafa Tokluoğlu'nun ardından eşi Esra Tokluoğlu da şikayetçi olduğunu söyledi.
Anne Esra Tokluoğlu: Benim bebeğimin önceden bilindik bir şikayeti vardı. Doktorumuzla konuşuyorduk ama ölünecek diye bir şey söylenmedi. Ben tamamen bayıltılmıştım. Sonrasında ne oldu bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Siz ilk defa mahkemede mi ifade veriyorsunuz?
Anne Tokluoğlu: Evet, daha önce ifademiz alınmadı.
Mahkeme Başkanı: Kimle muhatap oldunuz?
Anne Tokluoğlu: Biz kendi doktorumuzla muhatap olduk. Doktorumuz tavsiye etti. Evimize de uzaktı. Evimize yakın bakıyorduk.
Mahkeme Başkanı: Eviniz neredeydi?
Anne Tokluoğlu: Bayrampaşa'daydı. Doktorumuzun muayenesi Şişli Fulya’daydı. Bizi Avcılar’a yönlendirdi.
Mahkeme Başkanı: Şikayetçi misiniz?
Anne Tokluoğlu: Evet
Mahkeme Başkanı: Yenidoğan yoğun bakımda kimle muhatap oldunuz?
Anne Tokluoğlu: Bize Ali Gedikbaşı tavsiye etti. İsmini hatırlamıyorum. O zaman söylemişti ama hatırlamıyorum. Yaşayan bebekle bilgi alabildik zaten sadece diğeriyle ilgili bilgili alamadık. Eşim bebeğin nasıl olduğunu sormaya gittiğinde öğrendik. Bize bilgi verilmedi. Yenidoğanda beyaz önlüklü bir beyefendi bize bilgi verdi.
Mahkeme Başkanı: Görseniz hatırlar mısınız?
Mağdur baba: Hatırlarız.
Mahkeme Başkanı: Buradaki sanıklardan biri mi?
Mağdur baba: Burada yok galiba.
Üye hakim: Hamileyken bebeğinizin ne riski vardı?
Mağdur anne: İdrarını yapamıyordu, böbrekleri gelişmedi.
“YAŞAMA İHTİMALİ VARDI”
İlker Gönenli’nin avukatı: Başınız sağ olsun. Ali Gedikbaşı doğuma katıldı mı? Yapılanlardan bahsetti mi?
Mağdur anne: Katıldı, tedaviyle ilgili bir şey söylemedi. Sadece uğraşıldığını kurtarılamadığını söyledi.
Avukat: Doğru müdahalede bulunabilseydi yaşayabilme ihtimali vardı. Baba bebeğin fotoğrafını çekmek istediğinde bebeğin öldüğü bilgisi verilmiş.
“BEBEĞİMİN ÖLÜSÜNÜ BÜSKÜVİ KUTUSUNDA VERDİLER”
Hemşire yardımcısı Batuhan Çetin'in, doktor Rıza Keykubat'ın kendisine " '500 gram, bu bebek zaten ölecek. Çek fişini, gitsin' dediğini itiraf ettiği Kaya bebeğin babası Mehmet Hanifi Kaya'nın konuşması şöyle:
"Esencan hastanesine gittik. Sonra Güney’e sevk ettiler. Ben arabayla gidene kadar doğum gerçekleşmişti. Ben hastaneye gidince 8 bin lira ödeme dediler. Kartla ödemel istedim kabul etmediler. 4 bin nakit 4 bin karttan dediler. Eşinin durumu kritik yoğun bakıma alınmamız gerekiyor dediler. Bana tüm bilgileri Songül hanım verdi. Daha sonra bilgi veren Damla Atak geceleri de Batuhan Çetin bilgi verdi. Songül hoca çocuğun durumu gayet iyi dedi. 3 gün sonra ne olduysa çocuğun öldü dediler. Batuhan Çetin aramıştı.
Bana bebeğimin ölüsünü bisküvi kutusunda verdiler. Sonra kendi aracımla Çatalca’ya yola çıktım. Ölüm belgesinde imzamın eksik olduğunu söylediler. Tekrar yola çıktım, defin işlemleri için."
“HİÇ ÇOCUK DOKTORU GÖRMEDİM”
Mahkeme Başkanı; Eşinizin hamile olduğu dönemde hangi hastaneye gittiniz?
Kaya bebeğin babası: Esencan'dı
Mahkeme Başkanı: Güney hastanesine nasıl geçtiniz?
Kaya bebeğin babası: 4 saat boyunca bekledik. 112’den yer bulmaya çalışıldı. Güney hastanesinde 1 kişilik yer var dediler.
Mahkeme Başkanı: Güney hastanesinin ambulansı mı geldi?
Kaya bebeğin babası: Evet
Mahkeme Başkanı: Parayı kime verdin?
Kaya bebeğin babası: Danışmaya.
Mahkeme Başkanı: Buradan biri mi?
Kaya bebeğin babası: Yok
Mahkeme Başkanı: Doktor olarak biriyle muhatap oldun mu?
Kaya bebeğin babası: Sadece kadın doğum doktoru Songül hanımla. 3 gün boyunca oradaydım hiç çocuk doktoru görmedim.
Mahkeme Başkanı: Batuhan Çetin ne zaman aradı?
Kaya bebeğin babası: 2’yi 14 geçe.
Mahkeme Başkanı: Kaç gibi görebildiniz?
Kaya bebeğin babası: 4 gibi görebildim. Saat 9’da Ali Gidik’in odasına gittim. Herhangi bir bilgi verilmedi. Ölüm belgesini verdiler. Geri döndüm onu imzaladım tekrar
Mahkeme Başkanı: Aynı belge miydi?
Kaya bebeğin babası: Hiç bakmadım.
“DOKTOR İFADEMİ ÖĞRENMEK İSTEDİ”
Kaya bebeğin babası konuşmasının devamında "Songül hanım beni aradı Whatsapp'tan. Benim ifade içeriğime ilişkin benden bilgi istedi. Ben de telefonu yüzüne kapattım. Bunu da beyan etmek isterim." dedi.
Üye hakime: Hastaneden sabit hattan mı, cepten mi arandınız?
Kaya bebeğin babası: Cepten
Üye hakime: Kayıtlı mı telefonunuza, söyleyebilir misiniz?
Kaya bebeğin babası: Evet. Sonu 4546
Üye hakime: Arayan numaraların tespitini istesek kabulünüz var mı?
Kaya bebeğin babası: Evet
“TEŞEKKÜR MEKTUBU BIRAKMADIM”
Avukat: Sizin bebeğiniz Esencan hastanesinde mi doğdu?
Kaya bebeğin babası: Hayır
Avukat: Teşekkür mektubu bıraktınız mı?
Kaya bebeğin babası: Hayır. Ben böyle bir mektup yazmadım nereden çıktığını da bilmiyorum.
ALİ DİRİK'İN TUTUKLANMASI TALEP EDİLDİ
Kaya bebeğin ailesinin avukatı, "Kaya bebek sembol haline gelmiştir. Kaya bebeğin görüntülerinden sonra kamuoyunda infial hale gelmiştir. Uygulanan muamele insanlık dışı. Çocuğunu büsküvi kutusuyla verilmesi onunla yola çıkarılması tekrar yoldan geri dönülmesi. Ölüm belgesini sabah sunduk. Ali Dirik ıslak imzalı, Rıza Keykubad e imzalı. Kendisiyle ilgili tutuklama talebimiz var. Batuhan Çetin’in ifadeleri insanın kanı donduracak nitelikte. Batuhan’ın çaresizliği. Aşağıdan yukarıya kadar herkes sorumlu. Ali Dirik’in de kasten adam öldürmeden tutuklanmasını talep ediyoruz."
"DOĞUMDA SIKINTI OLMADIĞINI SÖYLEDİLER"
Ayaz Karaduman bebeğin babası Erhan Karaduman, beyanda bulunarak eşinin hamilelik sürecinde herhangi bir sıkıntısının olmadığını söyleyerek, "Kasım'ın 26'sında eşimin sancısı tuttu. Kanuni Sultan Süleyman Hastanesine gittik. Doğum sabaha karşı gerçekleşti. Beni arayıp normal kata aldıklarını söylediler. Durumlarında bir sıkıntı olmadığını söylediler. Kız kardeşim de hastaneye geldi. Saat 09.00'da odada durmamamı söylediler. Akşama doğru küçük çocuğumun yanına eve gittim. Gece kız kardeşim arayıp hastaneye gelmem gerektiğini, bebeğimin kötüleştiğini söyledi. İlk çocuğum da doğduğunda sıkıntısı vardı. Hastaneye gittiğimde çocuğu küveze almışlardı. Sonra yoğun bakıma aldılar. Daha sonra kalbinin delik olduğunu, kalp yetmezliği olduğunu, ameliyat olması gerektiğini söylediler. Bebeğimi Bağcılar Medilife Hastanesine sevk ettiler. Ben de onunla birlikte gitmiştim. Bebeğe süt getirmemi istediler. Ben de hastaneden çıkıp eşimin yanına Kanuni Sultan Süleyman Hastanesine dönerken yolda beni arayıp hemen hastaneye gitmem gerektiğini, çocuğun kötüleştiğini söylediler. Bana dışarıdan bir doktorun geleceğini, bunun için üç bin liralık ücreti olduğunu söylediler, bunu ödedim. Medilife'ta doktor geldiğinde çocuğun metabolik rahatsızlığı olduğunu ve yüzde 90 ihtimalle öleceğini, ölmese bile engelli olacağını söylediler. Çocuğumun metabolik rahatsızlığı olduğunu daha önce söyleyen olmamıştı" dedi.
"DEVLET VARKEN NEDEN ÖZELE SEVK EDİLDİ ANLAMADIM”
Üye hakime: Hamilelik sürecinde hangi hastanelere gidildi
Erhan Karaduman: Bakırköy Devlet, Çam ve Sakura.. Çevremde bir sürü devlet hastanesi var niye oraya sevk ettiler anlamadım.
İlker Gönenli avukatı: Kanuni’ye karşı bir soruşturma var mı?
Erhan Karaduman: Bilmiyorum. Kimin suçu varsa şikayetçiyiz.
Dursun Eryılmaz avukatı: Kaç haftalık hamileydi.
Erhan Karaduman: Eşim 39 haftalıktı, kanuni 38 dedi, Bağcılar Medilife 36 dedi. 3 farklı hafta söylendi.
Dursun Eryılmaz avukatı: Yüzde 10 yaşar diye hangi hastane dedi?
Erhan Karaduman: Bağcılar Medilife
“TEK HAKİKAT BEBEKLERİN ÖLÜMÜDÜR”
Ayaz Karaduman bebeğin ailesinin avukatı da "Duruşmada yaratılmak istenen bir algı var. Kötü niyetli bir cumhuriyet savcısı var daha sonra basın da süsleyerek bu medyaya servis edilmiş. Buradaki sanıklar da mağdur edilmiş. Bunlar savsataysa hakikat nedir? Tek ve büyük hakikat bebeklerin ölümüdür. Bir sürü devlet hastanesi olmasına rağmen neden Bağcılar Medilife’a sevk edildi, henüz buna ilişkin bir bilgimiz yok. Delil yok denildi. Çocukların ölümünün bile somut delil olarak görülmemesine çok şaşkınım." ifadelerini kullandı.
“500 DOLAR PARA İSTEMİŞLER”
Ayaz bebeğin ailesinin ardından Opara bebeğin ailesinin beyanına geçildi. Mahkeme başkanı sürece ilişkin tercümana bilgi verdi. Nijeryalı aile ingilizce beyanda bulundu. Opara bebeğin babasının konuşması şöyle tercüme edildi:
"Ocak ayında Medilife hastanesine gittik. Doktor muayenesini yaptı bize üşütmüş dedi. Doktor oksijene ihtiyacı var demiş. Anne kucağında oksijen müdahalesi yapılmış daha sonra bir oda vermişler. Doktor 1 gece burada kalması lazım demiş. Biz şu an çocuğu entübe edicez demişler ama çocuğu entübe etmemişler.
Hastanede 5 aylık bebek için entübe olmadığını bize söylemediler."
Ahmet Atilla Yılmaz’ın avukatı: Sayın başkan itiraz etmemiz gerekiyor. Yoğun bakım diyor ama tercüman entübe diyor.
Mahkeme Başkanı: Kayıtlara geçiyor zaten.
Tercüman araya girişlerin ardından şöyle devam etti:
"Yoğun bakıma çocuğu aldıkları zaman çok hasta çocuk var yerimiz yok her yer dolu demişler. 500 dolar para istemişler önce daha sonra başka hastaneye göndereceğiz demişler. Çocuk 3 gün Medilife Hastanesi'nde kaldıktan sonra Birinci Hastanesi'nin yoğun bakımına yönlendiriyorlar. Ayın 17’sinde çocuğumu o hastaneye gönderdiler, 18’inde vefat etti."
Mahkeme Başkanı: Birinci hastanesine para ödemiş mi?
Tercüman: Günlük 6 bin lira istemişler sonra çocuk 2 gün kaldığı için parayı geri ödemişler.
Mahkeme Başkanı: Totalde ne kadar istemişler? Günlük 7 bin tl olduğunu toplamdan 35 bin tl ödediğini söylemiş.
Tercüman: 2 gece için 14 bin tl para almış üstünü geri vermiş.
Burak Mengü: Tercümede sıkıntı var.
Mahkeme başkanı: Kolluk ifadesinden gidelim. Medilife’ta 4 gece kaldı diyor. Burada 3 gece. 3 günü yoğun bakım mı?
Tercüman: Evet, doğrudur
Mahkeme Başkanı: Diğer bir hastane bulun demiş…
Tercüman: 3. günde doktor onlara bebeğin durumu kötü, hastane bulun demişler. 112’yi aramışlar çok yoğun olduğu için hastane bulamamışlar. Daha sonra beni birinci hastanesine yönlendirdiler çünkü çocuğum çok hastaydı.
Avukat itiraz etti: Venedik bey hastane arayıp aramadığını söyledi
Mahkeme Başkanı: Önemli olan bu mu yani şimdi!
“ÖLDÜ DEDİLER AMA AZ DA OLSA NEFES ALIYORDU”
(Mahkeme Başkanı kolluk ifadesinden devam ediyor)
Mahkeme Başkanı: Gecesi 7 binden 5 günlük 35 bin tl mi ödemiş onu sorar mısınız?
Tercüman: Evet efendim doğrudur. Daha sonra ambulansla çocuğumu Birinci Hastanesi'ne götürdüler. Entübe ettiler. Sen eve git dediler. Eczaneden birkaç bir şey almamı söylediler aldım. Ertesi gün hemşire 'gel çocuğunu gör' dedi. 'Hastaneye gel çocuğunu gör çocuğun kötü' dediler. Daha sonra hastaneye gittim çocuğun öldü dediler. Çocuğumu görebilir miyim demiş. Doktor da içeriye almış. İçeriye girdiğimde çocuğun öldü dediler. Ama benim çocuğum az da olsa nefes alıyordu, cihaza baktığım da onda da işaret vardı.
Mahkeme Başkanı: Sabah kaç gibi gitmiş hastaneye?
Tercüman: 8 gibi
Mahkeme Başkanı: Az da olsa nefes alıyordu diyor ya kaç gibi hatırlıyor mu?
Tercüman: Tam saati bilmiyorum ama olayın gerçekleştiği saat 8 ile 10 arası.
Mahkeme Başkanı: Yoğun bakım ünitesinde doktor olarak bilgi veren kişi Hakan Doğukan Taşçı mıydı?
Tercüman: Evet.
Mahkeme Başkanı: Doktor olarak tanıtmış mı kendisini?
Tercüman: Sizin Medilife’taki doktorunuz size ne söyledi demiş. ‘İki hafta çocuk yoğun bakımda kalırsa kendisini toparlar’ dediğini söyledim. Daha sonra yaşıyor yaşamıyor mu diye test yapacağım demiş. (Baba, Hakan Doğukan için diyor) bu şahısla görüştükten sonra 1 saat hastanede bekledim. Sonra çocuğun ölmüş dediler.
Mahkeme Başkanı: Biraz karıştı. Beylikdüzü'nden ilk geldiğinde görüşmüş mü?
Tercüman: Hayır
Mahkeme Başkanı: Sabah 8’de gittiğinde mi görüşmüş?
Tercüman: Evet
Mahkeme Başkanı: Ne diye tanıtmış kendini
Tercüman: Doktor olduğunu söylemiş.
Mahkeme Başkanı: Ne söylemiş kendisine?
Tercüman: Kendisi hastaneye gittiğinde bu şahıs demiş ki senin bebeğin saat 7 sıralarında öldü hayata geri döndüremedik. Demiş
Mahkeme Başkanı: Kollukta 6 diyor teyit eder misiniz?
Tercüman: Saat 6’da aramışlar, çocuğun kötü durumda demişler. Türkçe konuşuyordu anlamıyordum sadece gel gel demişler.
Mahkeme Başkanı: 6’da mı vefat ettiğini söylemişler yoksa 7’de mi?
Tercüman: Sabah saatlerinde vefat ettiğini söylemişler ama hangi saatte olduğunu söylememişler.
Mahkeme Başkanı: Az önce 7 dedi, karakolda 6 demiş…
Tercüman: Saat 6’da aradıkları için kendisini saat 6’da öldü sanmış.
Mahkeme Başkanı: 35 bin vermişti ya ne kadarını iade etmiş?
Tercüman: Ben onlara 35 bin verdim ama 2 günlük kesinti yapıp geriye kalanı iade ettiler.
Mahkeme Başkanı: Şikayetçi mi bu olaydan?
Tercüman: Evet
“PARA YOKSA TEDAVİ DE YOK”
Babanın ardından Opara bebeğin annesi beyanda bulunmaya başladı. Anne, tercüman eşliğinde "Ocağın 14’ünde çocuğum rahatsızlandı. Nefes almakta zorlanıyordu. Oksijen almasını gerektiğini söylediler daha sonra odaya aldılar çocuğu. 13 dk sonra üst kata çıkmamız gerekiyor oradaki cihazlar daha iyi dediler. Odadaki oksijen aletler çalışmıyordu. Yukarı çıktık ama daha da zorlandı. Tekrar aşağı indirdiler. Dudakları ve parmak uçları renk değiştirmeye başlamıştı. Oksijen vermeye çalışırken çocuk kucağımda titriyordu. O gece hastanede kaldık ama benim çocuğum çok zorlanıyordu. Nefes alması son aşamadaydı. Daha sonra hemşireler geldi. Doktorlar bu çocuğun yaşaması mucize dediler. 1 gece hastanede kalktıktan sonra doktor bu çocuğun durumu kötü başka hastaneye gitmesi gerekiyor dedi. Doktor gidip bir hastane bulun dedi. Birkaç taneye gittikten sonra gittiğimiz hastanelerden doktorun hastane bulması gerekiyor, Dizin değil dediler. Medilife’tan biri eşimi aradı eğer ‘çocuğunuzu başka hastaneye götürmek istiyorsanız 500 dolar vermeniz gerekiyor’ dediler. Sadece bir hemşire kontrol ediyordu. Doktor yoktu, benim çocuğum daha da zorlanıyordu nefes almakta. Resepsiyondan eşimi arayıp ekstra para istediler. Eşim kartla yapsam olur mu dedi, kabul etmediler nakit ödemen gerekiyor dediler. Eşim çalışmadığı için bize süre verin iş yerinden borç alsın dedik. Para yoksa tedavi de yok demişler. Eşimin başka seçeneği yoktu, bir arkadaşı geldi parayı verdi. " dedi.
"DAHA SONRA 60 BİN DOLAR PARA İSTEDİLER"
Opara bebeğin annesi şöyle devam etti:
"Bizi doktor aradı, 'Bir hastane var ama sizden 60 bin dolar para istiyor çocuğun tedavisi için' dedi. Biz de ilk olarak 20 bin dolar ödeyebileceğimizi söyledik. Çocuğu Birinci Hastanesi'ne sevk etmek için ambulans ayarlandı. Hastaneye gittik ödememizi yaptık. Bizden eczaneden çocuk için malzemeler almamızı istediler ve ertesi gün çocuğumuzu görebileceğimizi söylediler."
Mahkeme Başkanı: Şikayetçi mi?
Tercüman: Evet, şikayetçi.
Mahkeme Başkanı: Daha önce çocuğun rahatsızlığı var mıymış?
Tercüman: Yok.
Mahkeme Başkanı: Doğum nerede gerçekleşti?
Tercüman: Mediplus.
Mahkeme Başkanı: Şu an cenazesi nerede?
Tercüman: Sarıyer.
Kaya bebeğin avukatı: Birinci hastanesini tavsiye eden doktor kim?
Tercüman: İsmini bilmiyorum, görsem tanırım.
"KONUŞTUĞUMUZ DOKTORLAR BURADA YOK"
Opara bebeğin ailesinin avukatı: Türkçe bilmiyorlar. Hatırlamaları için kısa da olsa teşhise izin vermenizi talep ediyoruz.
Burak Mengü: İtirazımız var, usule aykırı olsa olsa yüzleşme olur.
Mahkeme Başkanı: Kimler ayağa kalksın bir sürü isim var burada. İsmini okuduklarım ayağa kalksın.
Birinci hastanesinden ve Medilife hastanesinde çalışanlar mağdur ailenin karşısına dizildi.
Mağdur baba Hakan Doğukan’ı işaret etti. Birinci hastanesinde görüşmüş: "Medilife’daki doktorları burada görmüyorum. 2 doktor vardı onları da burada göremedim."
Mağdur anne de "Emin değilim ama 3 kadın Medilife’taki hemşirelere benziyor. Bizi karşılayan doktor ve yoğun bakımdaki doktor burada değiller." dedi.
Ailenin avukatı: Şikayetçiyiz, katılma talebimiz var.
SAVCI MÜTAALASINI AÇIKLADI
Yenidoğan Çetesi davasında savcı ara karar mütalaasını açıkladı. 22 tutukluların tutukluluk halinin devamına, tutuksuz sanıklar Birinci Hastanesi'nin sahibi Ali Aksu, Güney Hastanesi Başhekimi Ali Dirik, Silivri Kolan hemşiresi Renginar Molla, hemşire Ceren Hatice Kırım, hemşire Serenay Şenkalaycı, TRG Hastanesi İdare Müdürü Murat Mantuş, TRG Hastanesi doktoru Mehmet Gürül, Bağcılar Şafak Hastanesi İşletme Müdür Yardımcısı Mustafa Kazan, tıbbi sekreter Sümeyye Özdemir, doktor Şeyhmus Çelik’in derhal tutuklanmasını istedi.
Savcı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Aile Bakanlığı ile müşteki ailelerin katılma taleplerinin kabulune, barolar ve siyasi partilerin katılma taleplerinin ise reddine karar verilmesini talep etti.
12 ŞİRKET HAKKINDA İNCELEME TALEBİ
Savcılık henüz tedbir ya da el koyma kararı bulunmayan 12 şirket hakkında da suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine yönelik tedbir kararı konularak suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Şirketler şöyle:
1. Beylikdüzü Medilife Hastanesi (Yonca Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.)
2. Birinci Hastanesi (Beymed Sağlık İnş. San. ve Tic. A.Ş.)
3. Güney Hastanesi (Güney Sağlık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.)
4. Çorlu Reyap Hastanesi (Reyap Medikal Hizmetler A.Ş.)
5. Bağcılar Medilife Hastanesi (Medilife Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.)
6. TRG Hospitalist Hastanesi (Bağcılar Sağlık Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.)
7. Avcılar Hospital Hastanesi (Akabe Sağlık Tesisleri San. ve Tic. A.Ş.)
8. Silivri Kolan Hastanesi (Vital Fors Sağlık Hizmetleri Bilgisayar ve Elektronik Tic. A.Ş.)
9. Özel İstanbul Reyap Hastanesi (Reyap Sağlık Hizmetleri Tic. A.Ş.)
10. Özel İstanbul Şafak Hastanesi (Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Tic. A.Ş.)
11. Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi
12. GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti.
DAVANIN GEÇMİŞİ
19 HASTANE SORUMLU
Bin 400 sayfalık iddianamede, ölen 10 bebek maktul, 5 kişi müşteki, Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü suçtan zarar gören, 19 özel hastane ve sağlık şirketi 'malen sorumlu' olarak yer aldı.
582 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ
Çete elebaşları Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerinin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
KAN DONDURAN İTİRAF
Çete üyelerinin yargılandığı ikinci duruşmanın üçüncü gününde kan donduran bir itiraf geldi. Hemşire yardımcısı Batuhan Çetin, doktor Rıza Keykubat'ın kendisine " '500 gram, bu bebek zaten ölecek. Çek fişini, gitsin' dediğini itiraf etti.
Tele1