Atatürk ve Kemalizm hakkındaki videosuyla yankı uyandıran Fransız müzisyen yazar Loulou Dedola, Cumhuriyet’ten Çağdaş Bayraktar’a konuştu.
Atatürk hassasiyetinin nasıl oluştuğundan Türkiye ve Türk milletine bakışına dair birçok konuda açıklamada bulunan Dedola, Batı’daki Türkiye algısına ve 21’inci yüzyılda Türkiye’nin rolüne dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
İşte Cumhuriyet’ten Çağdaş Bayraktar’ın Dedola ile söyleşisi:
Atatürk ve Kemalizm ile ilgili videonuz Türkiye’de yoğun bir ilgi gördü. İnsanlar sizi merak ediyor. Loulou Dedola kimdir? Öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
İsmim Loulou Dedola. Fransa’da yaşıyorum. Birlikte Avrupa ve Afrika’da çok seyahat ettiğimiz RCO müzik grubunun lideri, yazarı ve bestecisiyim. Aynı zamanda roman yazarı, sinema ve çizgi roman senaryo yazarıyım. Özellikle de Musta Kemal Atatürk hakkında (üzerine) bir çizgi roman yazdım.
Atatürk hassasiyetiniz nasıl oluştu?
Atatürk için tutkum; tarihi ve özellikle de 20. yüzyıl tarihini incelemeye başlamamla oluştu. Bu kişiliği keşfettiğimde kendisinin bütün insancıl (hümanist) ve ilerici (progresist) felsefelerin kavuşma noktasında olduğunu anladım. Fakat beni Atatürk’ü keşfetmeye iten gerçekten kişisel bir çalışma oldu. Dolayısıyla Fransa’da yeterince Kemal Atatürk konusunu çalışmadığımızı düşünüyorum.
Söylemlerinizde bir siyasi lideri sevmekten ziyade onun fikir yapısına hâkim olduğunuz, ciddi bir fikirsel birikiminiz olduğu görülmekte. Öyle ki bu fikirsel derinlik, Türkiye’deki bir kesimde bile olması gereken seviyede değil. Bu bilinç sizde nasıl ve hangi yazar ve kitaplarla oluştu?
Çok geniş kapsamlı araştırmalar yaptım, özellikle Glénat Yayınları için ‘Türk Baba’ isimli kitabımı yazarken. Mustafa Kemal Atatürk hakkında o zamana kadar çok okumuştum, fakat bu bir tarih kitabı değil. Bu neredeyse bir ‘azizlerin hayat öyküsü’ kitabı. Bu yüzden çoğunlukla Kemal’i seven insanların sözlü ifadelerinden ilham aldım. Bu kitapta insanların neden Kemal’i sevdiklerini göstermek istedim.
Batı’nın önemli bir bölümünde sizin yaklaşımınızın aksine Türkiye, Türk ve Atatürk karşıtlığı görülmekte. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Bu konu hakkındaki düşüncelerimi şimdiye dek çok kez anlattım. Bence insanlar kötü niyetli vaizler tarafından taciz (istismar) ediliyor. Kemal, Türkiye’yi yok olmasına yönlendiren bir sistemle bağlantısını koparmak istedi. Diğerleri bu eski sisteme geri dönmek istiyor. Bu politik bir tartışma. Ancak bu uydurma bilgileri yayma hakkını vermez. Türkiye’nin medyadaki imajı iki devletin hükümetleri arasındaki ilişkinin niteliğine göre değişmektedir. Maalesef, çok büyük çapta sahte bilgiler dönemindeyiz. Ancak Fransızların Türkiye konusundaki endişeleri sakin ve iyi tartışılan bir anlatıma direnemiyor. Bu genellikle yaptığım şeydir. Her iki ülkenin halkını bir araya getirebilen çok fazla konu var. Kemal’in Fransızca konuşan birisi olduğunu da asla unutmayın.
“KEMALİZMİN TEMELİNİ ANLADIKLARINDA…”
Fransa’dan Türkiye’ye baktığınızda nasıl bir Türkiye portresi görüyorsunuz?
Öncelikle yinelemeliyim ki ben kendimi Kemalist olarak görüyorum. Kemalist olmaktan da gurur duyuyorum. Yaşam felsefemi Kemalizm düşüncesini canlandırmak üzerine kurdum. Fransa’dan baktığımda, 21. yüzyılı barış ve ilerlemeye doğru dönüştürmekte Türkiye’nin çok büyük bir rolü olduğunu hissediyorum. Tarihi ve coğrafi konumu nedeniyle Türkiye’nin oynayacağı rol çok büyük. İnsanlar, Kemalizmin temelini anladıklarında, bilinci ve bilgisi olan hiç kimse Kemal’e saldırmaz. Kemalizm evrensel bir değerdir. 21. yüzyılda yaşadığımız tüm sorunların çözümü Kemalizmde. Bundan yüzde yüz eminim.
Kısa sürede Türk insanı sizi çok sevdi. Onlara ne söylemek istersiniz?
Karşılıklı tanışmamız uzun zaman aldıysa da birbirimizi sevmek çok kısaydı. Size söz veriyorum, yakında aranızda olacağım. Her şey için çok teşekkürler ve yakında görüşmek üzere. Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
Fırsat buldukça Afrika ülkelerine giden Fransız müzisyen yazar Loulou Dedola, Atatürk’ü ve Kemalizmi Afrikalı çocuklara anlatıyor. Dedola, sorunlarla boğuşan Afrika için de çözümün Kemalizm olduğunu söylüyor.