Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu’nun 18 üyesinden altısını görevden aldı, 5 yeni ismi ise kurula üye olarak atadı. Karabıyık, CHP Bursa İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında; görevden alma kararı ile ilgili bilgiler verdi. Karabıyık, şunları söyledi:
“ÜYELERİN ALINAN KARARDAN ÖNLERİNE İMZA GELİNCE BİLGİSİ OLUYOR”
“2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 6. maddesine göre Yüksek Öğretim Kurulu seçilmekte, 21 üyeden oluşmakta ve görev, yetki ve sorumlulukları da ilgili maddede yer almaktadır. Bu kurulun görevlerini yapışı sırasında, işleyiş açısından ifade etmek gerekirse; kurulun toplantılarından önce o gün gündeme alınacak konuların, kurul üyelerine daha önceden bildirilmesi gerekiyor. Toplantı esnasında tartışmaya açılarak, müzakereye açılarak üyelerin görüşleri alınıyor ve karara bağlanıyor. Olması gereken usul bu.
Ancak son dönemde bu şekilde yürümediğinin duyumlarını artık fazlaca almaya başlamıştık. Ya gündeme girecek konular önceden üyelere verilmiyor, ya da çok kısa bir süre önce veriliyor. Ya da gündeme alınan konular, ‘tartışmaya açık değildir’ deyip görüş alınmıyor. Ki üniversite barajının kaldırılması olayında da aynı şeyi söylemiştik.
Şimdi bir adım daha ileri gidiliyor. Hiç toplantı gündemine alınmamış konular hakkında, toplantı sonrasında karar alınıyor ve üyelerin imzasına sunuluyor. Alınan karardan önlerine imza gelince, üyelerin bilgisi oluyor.
İşte, bu son gelişmelerin üzerine 8 üye bu uygulamaya, bu usule itiraz ediyorlar. ‘Böyle olmaması gerektiğini, kendilerinin bilgileri olmadan karar alındığını, tartışmaya açılmadığını son dönemde de hiç bilgileri olmadan karar alındığını’ ifade ederek itirazlarını dile getiriyorlar.
Kısa bir süre içerisinde YÖK Başkanı kendilerine, ‘hemen istifanızı vereceksiniz’ şeklinde bir çağrı yapıyor ve bir baskı yapıyor. Biz bu duyumu salı günü aldık. Bu konu son derece önemli.
“YÖK BAŞKANI TALİMATLA HAREKET EDİYOR”
Şunu da hatırlatmak isterim; biz CHP olarak YÖK’ü kaldıracağımızı, eş güdüm koordinasyon kurulu şeklinde bir oluşumu ve bütün yapılanmanın da özgür bir şekilde liyakat esasında olacağını...
Fakat şu anda bir YÖK var, bir yürütme kurulu ve üyeleri var. Devletin her kurumunda olduğu gibi orası da talimatla yürütülüyor ve talimatla iş yaptırılıyor ve baskı yaptırılıyor. Diğer kurumların olduğu gibi Sayın YÖK Başkanı da aynı şekilde talimatlarla hareket ediyor, bu konuda da üyelere baskı yapıyor.
“GÖREVDEN ALMA NEDENİNİN CEVABINI YÖK BAŞKANINDAN BEKLİYORUZ”
Salı günü bu duyumu aldıktan sonra hemen soru önergesi verdim. Bugün zaten konuyla ilgili bir basın açıklaması yapacaktım. Ancak bir de ne görelim, hep olduğu gibi bir gece operasyonuyla 8 üyenin 6’sı görevden alınmış. İkisi ne olmuş? Daha basına belki yansımadı ama, ikisi de bu baskılara dayanamayıp istifa etmişler. Aynı son yine sahnelenmiş.
Nedir görevlerine son verme sebebi? Bunu, sayın YÖK Başkanı nasıl açıklayacak? ‘Talimat aldım’ mı diyecek? Ya da ‘Bize uyum sağlamadılar, dediklerimizi yapmadılar ondan’ mı diyecek? Bunun cevabını, sayın YÖK Başkanı’ndan öncelikle bekliyoruz.
‘Söylediğimizi yapmıyorsan istifa edip çeker gidersin’, ‘İstifa etmiyorsan da biz seni görevden alırız, yerine de bize sadık, söz dinleyen kişileri alırız’ gibi bir yaklaşım… Bu anlayışı hiçbir kamu kurumunda kabul etmek mümkün değil.
Tek adam rejiminde sistemin geldiği nokta budur. Artık siyaset, eğitimin her alanına girmiştir. Üniversiteler bugün tarikatların alanı haline gelmiştir. Vakıflar; okul öncesi eğitimden, yüksek öğretime kadar eğitim sisteminin içine dahil olmuştur. Bunları zaten sürekli söylüyoruz bir de böyle açık açık ‘söylediğimizi yapmıyorsan görevden alırız’, zaten eğer söyleneni yapmazsa YÖK Başkanı da görevden alınır. Böyle giden bir tek adam rejiminin sonucunu bugün üzülerek sizlerle paylaştık.
İki gün önce vermiştim bununla ilgili soru önergesini. Aldığımız duyumlar doğru çıktı. Bu kadar hızlı olacağını da düşünmemiştik. Ama maalesef, sekiz YÖK üyesinin ikisi istifa edip, altısı da görevden alınmış. Şu anda sadece beş atama yapılmış. Diğerleri hakkında henüz bilgi yok. Bunu Meclis’te de gündeme getirmeye devam edeceğiz.
“ERKEN SEÇİMİN OLMASI GEREKİYOR”
Bu ‘ben yaparım olur’ anlayışının ortadan kalkması için çok neden ifade ediyoruz ama nedenlerden bir tanesi de aleni olarak gözler önünde. Artık; öğrencilerin, gençlerin, yoksulun herkesin daha özgür bir Türkiye’de adil bir şekilde, adaletli bir ortamda yaşayabilmesi için artık bu iktidarın gitmesi gerekiyor. Erken seçimin olması gerekiyor.
Siyasetin, eğitim sistemine, hiçbir kuruma girmemesi gerekir derken; eğitim kurumu başta olmak üzere hiçbir kuruma girmemesi gerekir derken, her gün artan bir şekilde kurumların yönetenlerin artık talimatla olduğunu, talimata uymayanında görevine son verildiğini görüyoruz.”
KRT