”Kaçak Saray’ın hukuk bürolarından biri haline dönüştürülen “YSK” nam kurul!
Yeter artık ya, yeter bu yaptığın kanunsuzluklar!
Durup dinlenmeden kanun çiğniyorsun, hukuku kapı dışarı ediyorsun, Kaçak Saraylı Reis’in bir dediğini iki etmiyorsun.
2002’de böyle yaptın. ABD Büyükelçisinin bir buyruğuyla, yasayı masayı bir tarafa bırakarak Siirt’te seçim yenilettin.
Tayyip’in yüksek okul diploması yok. Siz de bunu adınız gibi bilmektesiniz…
Bakınız; o size yasal, meşru bir diploma örneği sunamadı. Sunamıyor, çünkü yok.
Ne tutuşturdu elinize?
Gayrikanuni yolla elde edilmiş, adına “duplikat” denilen geçersiz bir kâğıt parçası…
Bakın;
Ne yapmış bu saray noteri?
Diplomanın orijinalini görmeden, “gördüm, aslına uygundur!”, diyerek bir duplikat oluşturmuş. Aslı yok çünkü…
Aslı olmadığı için de noter kılığına bürünmüş Kaçak Saray görevlisi böyle bir sahte belge meydana getirmiş. Onu da size sunmuş Tayyip, siz de onu geçerli kılarak Tayyip’in Cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere girmesine izin vermişsiniz.
Biz de size başvurarak dedik ki;
Bakın Tayyip’in size sunduğu, yüksek okul mezunu olduğunu gösterir belge, kanunsuz yollarla hazırlanmış bir sahtecilik örneğidir. Bunu Türkiye Noterler Birliği tescil etmiş durumdadır. Bu resmi belgenin ışığında Tayyip’in Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğine sahip olmadığı tescil edildiğine göre, sizin elinizden aldığı mazbatanın iptal edilmesi gerekir. Çünkü o mazbata, bir sahtecilik ürünü sözde belgenin üzerine inşa edilmiştir. Bulunduğunuz makamın size yüklediği sorumluluğun gereğini bir kere olsun yerine geitirin; Tayyip’e vermiş olduğunuz Cumhurbaşkanlığı mazbatasını iptal edin, dedik.
Siz ne yaptınız?
Biz bu konuda karar vermiştik daha önce. Kararlarımız da kesindir. Tartışmaya açık değildir. Bu sebeple de ortaya çıkan bu yeni durumun ve belgenin ışığında yeniden değerlendirme yapıp kararımızı gözden geçirmemiz mümkün olmamaktadır…
Böyle bir hukuk ve kanun anlayışı olabilir mi ya?
Siz hangi mekteplerde okudunuz?
Siz güya hukukçulardan oluşmuş bir hukuk kurumusunuz ya.
Verdiğiniz bu karar, 16 Nisan Referandumu’ndaki mühürsüz zarflar içindeki pusulaların da geçerli olacağı şeklindeki kararınız kadar saçmadır. Hukuk, kanun, ahlâk ve vicdan dışıdır.
Tayyip’i kral yetkileriyle, padişah yetkileriyle Kaçak Saray’a oturttunuz…
Neyin sonucuydu bu?
Tayyip’in verdiği buyrukların sonucuydu…
Tüm bu uygulamalarınız Türkiye Hukuk Tarihine birer kara leke olarak geçecektir. İbretle ve tiksinerek anılacaksınız bu kararlarınızdan dolayı.
Şimdi, hukukçu arkadaşlarımızın da dünkü açıklamada ortaya koydukları gibi; varsayalım ki Tayyip nedamet getirdi ve “Benim yüksek okul diplomam yok. Ben büyük bir yanlış yaptım, suç işledim.”, dedi ve 15 Temmuz sonrasında yaptığı gibi; “Allah’ımdan ve milletimden özür diliyorum.”, dedi…
Peki, siz böyle bir durumda da; “Yok arkadaş, bizim verdiğimiz karar kesindir. Bizce Tayyip hâlâ Türkiye’nin Cumhurbaşkanıdır” mı diyeceksiniz?
Bu kararınıza göre demeniz gerekir, tutarlı olmanız için.
İşte düştüğünüz durum bu…
Nitekim; Dünya Kriminoloji Tarihinde bu tür vakalara rastlanmaktadır. Katil yıllar sonra teslim olarak itirafta bulunmaktadır. Filan cinayeti ben işledim, o günden bu yana vicdan azabı çekiyorum. Benim yerime suçsuz biri mahkûm oldu, hüküm giydi. Ondan af diliyorum ve onun kurtulmasını istiyorum, diye gelip savcılara, mahkemelere itirafta bulunmaktadır.
Bazen de gerçek suçluyu koruyan yalancı tanıklar gelerek olayla ilgili geçmişte yalancı tanıklık ettiklerini; aslında mahkûm olup ceza çeken kişinin, zamanında iddia ettikleri gibi o suçun faili olmadığını belirtmektedir savcılara.
Ya da bilimsel veriler, mesela kan örnekleri, DNA testleri, mahkûm olan kişinin olayla ilgisinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Böylece de dava yeniden görülerek yeni ortaya çıkan delillerin ışığında kanuna uygun bir hüküm oluşturulmaktadır.
Burada belki şunu diyebilirsiniz:
Biz Reis’imizi biliriz. Ölür gider de böyle bir itirafta bulunmaz. Bu bakımdan kendimizi garantiye alınmış hissetmekteyiz…
Peki…
Varsayalım öyle olsun. Fakat Marmara Üniversitesi’nin başına yeni bir yönetici ya da Rektör gelebilir. Bu kişi, aydın namusuna ve insancıl ahlâka sahip olduğu için Tayyip’in bu diploma meselesine ilişkin bir araştırmada bulunabilir.
Marmara Üniversitesi’nden Tayyip Erdoğan’a herhangi bir diploma verilmemiştir hiçbir tarihte, diyebilir…
Olabilir mi bu?
Pekâlâ olabilir.
Peki siz o zaman da mı bize verdiğiniz kanunsuz, akıl ve mantık dışı cevapta ısrarlı olacaksınız?
Dünya yerinden oynasa biz bu konuda kararımızı gözden geçirmeyiz ve değiştirmeyiz mi diyeceksiniz?
Kaldı ki; Odatv gazetecileri, Marmara Üniversitesinin dijital ortamdaki arşiv kaydına girerek Tayyip Erdoğan’a verilmiş bir diploma örneğine rastlayamamışlardır. Çünkü yoktur böyle bir diploma. Diploma yok ki arşiv kaydı olsun… Bu sonucu da yayımlamışlardır haber sitesinde.
Haydi bir örnek daha verelim:
Bir zamanlar HDP milletvekili Sabahat Tuncel’i cezası var diye milletvekili adayı yapmadınız. Bunun üzerine HDP İstanbul’da, Diyarbakır’da ve Türkiye’nin etkin oldukları illerinde kitlesel eylemler koyarak kararınızı protesto etti. Ve siz siyasi iradeden aldığınız buyruk üzerine, kararınızı değiştirip Sabahat Tuncel’in milletvekili adaylığını kabul ettiniz.
Daha pek çok örnek verilebilir kararlarınızı değiştirdiğinize ilişkin olarak da, zaten siz de biliyorsunuz, namuslu aydınlar da biliyor. O bakımdan geçelim…
Bakın; 17 yıldan beri buyruğunda ve hizmetinde bulunduğunuz Kaçak Saraylı Hafız ve avanesi yani AKP’giller artık hızla bayır aşağı gitmektedir. Bu kanunsuz, Ortaçağcı, çıkar amaçlı örgüt artık yolun sonuna gelmiştir.
Siz de onlara, bütün bu kanunsuz kararlarınızla hizmette bulunarak suç ortaklığı etmenizden dolayı aynı mahkemelere çıkarılacaksınız!
Görevinizi kötüye kullanmaktasınız 17 yıldan bu yana. Zincirleme şekilde ve giderek ağırlaşan sonuçlara yol açacak biçimde suç işlemektesiniz ve hesaba çekileceksiniz!
Kimsenin yapmış olduğu kanunsuzluk, işlemiş olduğu suç yanına kâr kalmayacak!
Bunu da yazın belleğinize!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!”
https://tele1.com.tr/ysknindiplomakararinatepkidiplomasiyokama63664/