Reza Zarrab ‘ın tanık, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın sanık olarakr lyargılandığı ve 11 Nisan’da sonuçlanması beklenen davayı yakından izleyen CHP’nin ABD Temsilcisi Yurter Özcan, Rıza Zarrab’ın savcıya yeni bilgiler verdiğini, bu kapsamda soruşturmanın genişleyebileceğini söyledi. Davanın “Recep Tayyip Erdoğan’ı devirme davası olmadığını kaydeden Yurter Özcan “ABD, Erdoğan’ı devirmek isteseydi, ilgili makamlara ve banka yetkililerine konu defalarca anlatırlar mıydı? İnsan devirmek istediği birini defalarca uyarır mı? Bu dava Türkiye için siyasi bir dava değil, göz göre göre gelen bir davadır” dedi. Yurter Özcan, Zarrab davası ve muhtemel gelişmeleri şöyle değerlendirdi:
“Dava, Zarrab davası olarak başladı ve kendisi tanık olunca dava Hakan Atilla’ya kaldı. İddianamede 9 kişinin adı geçiyor. ABD’de firarilere gıyabında yargılama yok. O yüzden tamamen Hakan Atilla’ya yönelik süreç işledi. Ancak Zarrab tanık olmasına rağmen ceza alacaktır. 11 Nisan’da alacakları ceza belli olacak. İddianameye göre bu süreçte banka önemli bir rol oynamış. Bankalara yönelik olası yaptırım, Hakan Atilla davasından bağımsız işliyor. Bankalarla ilgili karar ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı ve 11 Nisan’dan önce de bir karar çıkabilir. Genelde Hazine Bakanlığı ceza keseceği bankalarla pazarlık yapıyor.
Zarrab mahkemede, kendi kazandığı parayı 100 150 milyon dolar olarak açıkladı ve bunun verilen rüşvetlerden sonra elinde kalan para olduğunu söyledi. Zarrab net kazancının da binde 4, binde 5 olduğunu aktardı. Zarrab’ın açıklamalarından yola çıkarsak İran yaptırımlarını delmenin toplam boyutu, 30 milyar dolar ediyor. Bu sadece Zarrab’ın yaptığı operasyon. Zarrab dışında da bu operasyonu yapanlar var.
Zarrab ve Hakan Atilla davasını ortaya çıkaran FBI ajanının dosyadaki görevi devam ediyor. Bu durumda soruşturma genişleyebilir. Bizim mahkemede anladığımız, Zarrab’ın halen konuştuğudur. Savcılıkla yaptığı anlaşmaya göre bildiği her şeyi anlatmak zorunda. Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve diğer sanıklar firari statüde ama ilerde İnterpol aracılığıyla istenebilirler. Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış kendini korumak için KKTC vatandaşlığına geçti . Çünkü ABD, KKTC tanımıyor ve İnterpol Bağış’ı isteyemez. Bağış’ın aldığı bu önlemin ben çok da işe yarayacağını sanmıyorum..
ABD’nin İran’a yaptırımlarının delinmesi nedeniyle İran tarafına geçen 30 milyar doların nerelerde kullanıldığının ilerleyen günlerde sorgulanacak. Mahkeme sırasında anladığımız, İran’ın bu paraları teröre finansman sağlamak için kullandığı. Suriye, Lübnan, Irak’ta İran paramiliter güçlerinin fonlandığına yönelik iddialar var. Ne yazık ki önümüzdeki süreçte Türkiye’nin adı bu tür olaylarla anılmaya devam edecek.
Türkiye’ye kimse ‘İran’la iş yapmayın’ dememiş. ABD ‘siz ticareti yapın, doğalgaz ve petrol karşılığında, sadece Türkiye’de üretilen medikal cihaz, gıda, ilaç yollayın İran’a denilmiş.’ Türkiye iki türlü zarara uğratıldı. Türkiye olarak İran’la 25 30 milyar dolarlık ticaret yapabilirdik. Bu işi legal olarak yapmamışlar. Legal yapmamalarının sebebi ise rüşvet çarkı olmayacak olmasıydı. Bu çevresindekilerin ceplerini doldurma iç güdüsüyle verdikleri bir karar. Şimdi, Türk bankasına gelebilecek cezayı vergileriyle ödemiş olacak ve bu ikinci fatura. Türkiye halkı birinci faturayı da İran’a yapabileceğimiz ihracatı kaçırarak ödemişiz. Yerli çiftçi, ilaç ve medikal sanayi ihracat fırsatını kaçırmışız.
Zarrab, Türkiye’de kurduğu ilişkilerin benzerini başka ülkelerde de kurmaya çalıştı. Biz sadece 17 Aralık’ın rüşvet iddiası kısmını görmüşüz ancak olay daha büyükmüş. Terör sponsorluğundan ABD’nin milli güvenliğini tehdit etmeye kadar varan bir şebeke suçu. Zarrab, sadece İran Türkiye arasında değil, benzerini Çin ve Hindistan’da da kurmaya çalışmış. Çinliler bunu fark etmişler ve durdurmuşlar. Normal şartlarda kamu bankasının da bunu durdurması lazımdı.”
Yurter Özcan, Politikyol’a yaptığı değerlendirmede “Şebeke suçlarında kimsenin az ya da çok suçlu olduğuna bakılmıyor. ‘Suçlu mu, suçsuz mu?’ diye bakılıyor. ABD’nin elinde yıllardır süren teknik takipler, Zarrab’ın mail hesabı var. Eylül 2014’ten beri ABD onu takip ediyormuş. Sadece Türkiye’den giden polis Hüseyin Korkmaz’ın tanıklığıyla filan işleyen bir şey değil. Dava dosyası zaten 20102015’i kapsıyor. 1725 Aralık olayı 2013’ün sonunda oldu. Adamların elinde 17 25’in öncesi ve sonrası da var” dedi.