Türkiye'nin uyguladığı yeni ekonomik model vatandaşı her geçen gün fakirleştiriyor. Ekonomistler, yüksek enflasyon ortamında faizlerin düşük tutulması olarak özetlenebilecek bu sistemin adeta bir servet transferine neden olduğunu belirtiyor. En çok eleştirilen uygulamaların başında ise Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi geliyor. Servet sahiplerinin KKM'ye koydukları birikimlerine Hazine, mart ayında 11.7 milyar TL faiz getirisi ödedi. Merkez Bankası'nın dövizden dönen KKM'lere yaptığı ödemelerle bu rakamın 25 milyar TL'yi bulduğu tahmin ediliyor. Ancak, aynı dönemde 12.5 milyon emeklinin ikramiyelerin artırılmasına yönelik talepleri iktidar tarafından kabul edilmedi.
HİPERENFLASYON OLMAZ
CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Çiftçinin, esnafın, çalışanların taleplerine gelince elini cebine atmayan iktidar, bayramda emekliye yapılacak zammın enflasyon felaketine yol açacağını öne sürüyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da, servet sahiplerinin koruyucusu ve hamisi ” dedi. Toprak, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı'nda birer maaş ikramiye programımızı kopyalayıp ikramiyeye dönüştüren AKP, yüzde 61'e ulaşan enflasyona rağmen emekliye zam konusunu gündeme almadı. KKM sahiplerine üç ayda 25 milyar lira ödeyen iktidar, 13 milyon emekliye yapılacak bayram ikramiyesi ödemesinin 25 milyar lira olduğunu, eğer zam yapılırsa ‘hiperenflasyon' yaşanacağını bahane ediyor. KKM hesap sahibi 1 milyon kişiye üç ayda ödenen 25 milyar lira vergisizstopajsız paralar hiperenflasyona yol açmaz iken, 13 milyon emekliye ödenecek 25 milyar lira mı enflasyonu azdıracak?”
Sözcü muhabiri Batuhan Serim, İstanbul Avcılar Meydanı'nda vatandaşa mikrofon uzattı, “Ödediğiniz vergilerin karşılığını alabildiğinizi düşünüyor musunuz” diye sordu. Verilen yanıtlar şöyle:
Zeliha Düzenli:
Asla düşünmüyorum. Kendimize bir yumurta bile alamıyoruz, o vergileri bizden nasıl alıyorlar hayret ediyorum. Perişan olduk. Her şey ateş pahası. Bazen düşünüyorum; balkondan aşağı atlayayım. Çocuklara bela olacak, beni mezara bile götüremezler.
Adil Özdemir:
Hayır. Nerede alıyoruz? Alanlar alıyor, biz almıyoruz. Alanlar alıyor, götürüyor işte. (Karşılığını nasıl almak isterdiniz?) Emekliyim, maaşımı geçinebileceğim miktarda versin. Ama yok, nerede! (Neden verilmiyor sizce?) Kendilerinden artıyor mu ki bize versinler?
Akın Uludaş:
Hayır düşünmüyorum. Eğer vergiler bu ülkenin yurttaşlarına eşit bir şekilde dağıtılmış olsaydı bugün bu kadar yoksulluk olmazdı. Ülkenin haline bakın… Nereye gidiyor bu kaynaklar? Fakir insanlar kur korumalı sistemle zengin insanlara para ödüyor.
Ömer Çiçekli:
Ödediğimiz vergilerin karşılığını aldığımızı düşünmüyorum. Hizmet yok, bir şey yok, pahalılık var. Vergilerimiz doğru yere gitseydi bu pahalılık olmazdı, hizmet bu kadar az olmazdı.
Sedat Tanyer:
Verdiğimiz vergilerin karşılığını alamıyoruz. Ürünlere verdiğimiz paranın neredeyse yarısından fazlası vergi olduğu için biz de devletten bir şeyler bekliyoruz. Öğrenciyim ben, az önce karnımı doyurmak için 40 lira verdim. Soyadının açıklanmasını istemeyen Cengiz Bey ise “Memleketin vaziyetini görüyorsunuz, nasıl alalım? Vergiyi boş ver, karnımızı doyuramıyoruz” dedi.
Mesut Bey:
Bizim ödediğimiz vergileri kendi etrafındaki kendi adamlarına veriyor; bize bir şey yok. (Vergilerinizin ne şekilde size dönmesini isterdiniz?) Hakça herkese verilsin.
Güler Hanım:
Vergilerimizin karşılığını alamıyoruz. (Ödediğiniz vergilerin karşılığı olarak nasıl hizmetler beklerdiniz?) Daha rahat yaşamak. Daha huzurlu, stressiz, her şeyi alabilme gücümün olduğu.