Hazine eski müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez, 'Kendime Yazılar' isimli bloğunda, GSYH verilerini değerlendirdi. Eğilmez'in yazısı şöyle:
"TÜİK, 2024 yılı GSYH'sini büyüme hızını ve kişi başına gelirini açıkladı. Bunları ve ayrıntılarını geçen yıl verileriyle karşılaştırarak analiz edelim. Önce bir tablo sunalım (tablodaki veriler için kaynak: TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, IV. Çeyrek: EkimAralık, 2024 ve TÜİK, Yıllık Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, 2023 Bültenleri.)
Buna göre 2024 yılındaki ortalama yıllık yüzde 3,2 oranındaki büyümeye üretim açısından baktığımızda bu büyümenin başlıca inşaat, net vergi (dolaylı vergilerdeki artışlar) ve finans sektöründeki büyümeden kaynaklandığını, sanayi sektöründe çöküş yaşandığını, tarım kesiminin de neredeyse hiç büyüyemediğini görüyoruz. Bu görünüm bize ekonominin deprem inşaatları, özellikle hane halkının kredilere dayalı tüketimi (finans sektörüne katkı açısından) ve dolaylı vergilerdeki büyük artışlar eliyle büyüyebildiğini gösteriyor. Türkiye’nin potansiyel büyümesini yüzde 4,5 – 5 olarak alırsak 2024 büyümesinin potansiyelin altında kaldığını görebiliriz.
2023 yılında yaşanan büyük tüketim patlamasının (yüzde 13,5 oranındaki artış) 2024 yılında tekrarlanmadığını tablodan görebiliyoruz. Devletin nihai tüketim harcamalarında ve toplam yatırım harcamalarında da gerileme söz konusu olmuş. Bu gerileme, orta sınıfın kaybolması, ücretli kesimin büyük bölümünde ücret artışlarının enflasyonun gerisinde kalması, enflasyonla mücadele çerçevesinde uygulanan tasarruf önlemlerinin sonucunda ortaya çıkmış görünüyor. İhracatın 2023’de yaşadığı azalmadan yeniden artışa dönmesi ve ithalatın azalmaya geçmesi cari açığın düşürülmesi açısından umut verici olsa da bunlar aslında büyümenin düşük çıkmasının da nedenleri arasında bulunuyor.
Gelelim GSYH’nin ve kişi başına gelirin dolar bazında artış öyküsüne. Bunun enflasyon ve kur oranlarına bağlı bir illüzyon olduğuna daha önce birkaç kez değindim. Yine aynı durumla karşı karşıyayız. 2024 yılı cari fiyatlarla (enflasyondan arındırılmamış) GSYH’si 2023 yılına göre yüzde 63,5 artarak 43.411 milyar Türk Lirasına ulaşmış. Bunu 32,8 olan ortalama kura bölünce karşımıza 2023 yılına göre dolar bazında yüzde 17 oranında artmış 1.322 milyar dolarlık bir GSYH büyüklüğü çıkıyor.
Normal koşullarda bir ülkede paranın iç değer kaybı (enflasyon) ile dış değer kaybının birbirine çok yakın olması gerekir. Eğer Türk Lirasının dış değer kaybı da iç değer kaybı kadar (yüzde 58,5) olsaydı bu durumda 2024 yılında kur (23,5 x 1,585 =) 37,25 olacaktı. Bu durumda da dolar cinsinden GSYH (43.411 / 37,25 =) 1.165 milyar dolar, kişi başına gelir de 13.610 dolar olarak bulunacaktı.
Yaptığımız bu hesaplama da tam olarak doğru değil çünkü 2023 yılının USD/TL kurunun doğru olduğu varsayımına dayanıyor. Oysa USD/TL kuru yalnızca 2023 yılından önce de baskılanıyordu. Baskılama 2021 yılından itibaren çok daha fazla oldu. Düzeltmeyi geriye doğru giderek yaparsak dolar cinsinden GSYH daha da düşük çıkacak. Buna karşılık yüzde 20 – 25 dolayında olduğu tahmin edilen kayıt dışı ekonomiyi de bu hesaba eklersek o zaman 1.165 milyar dolarlık GSYH makul bir düzeyi ifade eder hale geliyor.
Burada değinmemiz gereken bir nokta da kişi başına gelir hesabı. GSYH hesaplanırken Türkiye’de iş yapan, ücretle çalışan, üretime katkıda bulunan sığınmacıların bu katkıları GSYH hesaplamasına katılıyor, buna karşılık GSYH’den kişi başına geçilirken bu kişiler nüfusta sayılmıyor. Sığınmacıları 3 milyon kişi olarak kabul eder ve bunları da dâhil ederek 2024 yılının kişi başına gelirini hesaplarsak (1.165 / 88,6 =) 13.148 dolarlık bir değere ulaşırız.
Özetle söylemek gerekirse 2021 Eylülünden itibaren önce kur korumalı mevduat hesaplarıyla sonra da yabancı ve yerli carry trade ile enflasyonun oldukça altında tutulan USD/TL kuru GSYH ve kişi başına gelirin dolar cinsinden olması gerekenin oldukça üzerinde görünmesini sağladı.
İllüzyon ile başkalarını kandırmak eğlencelidir ama bu illüzyona kendimiz de inanır ve ekonomi politikasını buna göre ayarlarsak işin eğlenceli yanı kalmaz."
Tele1