“DİKKAT ÇEKMEK İÇİN FAZIL SAY’A DAVA”
Savcılığın tutuklamaya sevk yazısında,Adnan Oktar'ın 80'li yıllardan itibaren sözde dini bir cemaat kisvesi altında, aslında İslam dinine ve ahlaka tamamen aykırı kurallar ve yöntemlerle suç amaçlı örgüt yapılanmasını oluşturduğu anlatıldı. Oktar'a ‘Mehdilik' olarak kutsallık kazandırmak amacıyla Kuranı Kerim'den çarpıtma yorumlarla örgüte kazandırılmak istenen şahısların zihinlerinin yıkandığı, koşulsuz itaat etmelerinin empoze edildiği, kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla Piyanist Fazıl Say'a dava açtıkları belirtildi. Yazıya göre, Oktar'a sunulacak kadınların örgüte çekilebilmesi için erkek örgüt elemanlarının gerekirse bu kadınlarla evlenmelerinin bile caiz olduğunun açıklandığı, özendirmek amacıyla ihtişamlı bir hayat görüntüsünün verildiği ifade edildi.
“KADINLAR KÖLE HALİNE GETİRİLDİ”
Savcılığın yazısında, Adnan Oktar'ın birçok kadını dövdüğü anlatılarak, “Oktar'ın mehdiliğine inandırılan kadınların, öncelikle örgüte yeni eleman kazandırılmasın da görevli erkek şahıslarla grup veya ayrı yarı cinsel ilişkiye zorlandıklar , çocuk yaştaki kızların dahi zorlandığı hatta cinselliği artırıcı ilaçların katıldığı içeceklerin kullanıldığı partilerin düzenlendiği ifade edildi. Bir çok kadına da eziyetler uygulanıp, sapkın arzusunu kabul eden birer köle haline getirildikleri ilişki görüntülerinin şantaj amaçlı kullanıldığı belirtildi.
“FETÖ GİBİ İSTİHBARAT TOPLADILAR”
Sevk yazısında Oktar'ın liderliğini yaptığı örgüt ile FETÖ arasındaki benzerliklere dikkat çekildi. Örgütün FETÖ gibi, imam kardeşler, imam bacılar, adliye imamı, para imamları, infak, himmet, ecir gibi isimler altında farklı alanlarda sorumlulukların bulunduğu, Oktar'ın da Gülen gibi kendisini mehdi ilan ettiği, 1725 Aralık'ın ardından örgüt mensuplarıyla özel toplantılar yaptığı, yine FETÖ gibi önemli yayın kuruluşlarında, holdinglerde çalışan örgüt mensupları aracılığıyla istihbarat topladıkları anlatıldı.
“ADNAN HOCA’NIN KEDİCİKLERİ SÖYLEMİ SUÇ FAALİYETLERİNİ GİZLEMEK İÇİN”
Sevk yazısında ifadelerine yer verilen mağdurlardan E.A. ifadesinde Adnan Oktar ile sözde bir imam nikahı ile evlendirildiğini, zorla ilişkiye girdiğini anlattı. Oktar'ın ‘Adnan Hoca'nın kedicikleri' söyleminin de yine örgütün suç faaliyetlerini gizlemek amacıyla kullanıldığı belirtildi.
“YURT DIŞI KURULUŞLARINA BELGE TEMİN ETTİLER”
Örgütün yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde faaliyet gösteren yabancı ülke kurum ve kuruluşlarıyla irtibatlı olduğu bu şekilde kişi ve kurumlara bilgi belge temin ettiklerine dair bulgulara erişildiği, kamu görevlileri ile irtibat kurarak aleyhlerindeki olaylardan önceden haberdar oldukları, yasal görünümde de olsa usulsüz temin edilen silahlarla örgüt üyelerinin silahlandırıldığı anlatıldı.
“ÖRGÜTÜN AMACI TOPLUMUN YAPISINI BOZMAK”
Sevk yazısında Adnan Oktar hakkında, “Kurmuş olduğu örgütü, dini değerlere zarar vermek, toplumun yapısını bozmak ve haksız elde ettikleri kazançları meşrulaştırıp lüks bir hayat sürerek devamlılığı sağlayacak şekilde yapılandırmıştır” denildi. Birçok örgüt mensubunun ise gerçeğe aykırı şekilde kuyumculuk faaliyetleri üzerinden alınan ruhsatlarla silahlandırıldıkları da sevk yazısında anlatıldı. Örgüte yurt dışından da para geldiği anlatılan sevk yazısında örgüte mensup kişilerin kurdukları şirketler üzerinden kara para akladıkları belirtilirken, örgüte gelen kayıtlı ya da kayıt dışı paraların nasıl değerlendirileceğine ise Adnan Oktar'ın karar verdiği anlatıldı.
“ÖRGÜT İÇERİSİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN BÜTÜN OLAYLARDAN OKTAR SORUMLU”
Sevk yazısında Adnan Oktar'ın örgütün kurucusu ve lideri olduğu bu sebeple örgüt içerisinde gerçekleştirilen tüm cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, şantaj ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçlarından, ayrıca küçük yaştaki mağdurlar S.M ve G.Ç'ye yönelik cinsel istismar eylemleri, müştekiler H.U ve E.A'ya yönelik cinsel saldırı ile 22 kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı eylemlerine de bizzat iştirak ettiği, bu şekilde atılı suçları işlediği belirtildi.
“ÖRGÜTÜ MEŞRU GÖSTERMEKLE SORUMLU ULVİYE DİDEM ÜRER”
Örgütte Adnan Oktar'dan sonra iki numaralı yönetici olan “Dido” kod adlı Ulviye Didem Ürer ile ilgili olarak Adnan Oktar'ın A9 kanalında yayınlanan programında ön planda olduğu, örgütü meşru göstermeye çalıştığı belirtildi. Örgütün tüm hesap bilgilerinin Adnan Oktar ile birlikte Ürer'de de olduğu anlatılan sevk yazısında, “Adnan Oktar'ın talimatıyla örgütten ayrılanlara karşı montaj yapılmış resimlerin karalama ve iftira amacıyla hazırlanıp internette yayınlanmasını sağlama noktasındaki faaliyetleri, denetimleri yürüttüğü” ifadeleri kullanıldı. Ürer'in sosyal medya üzerinden özellikle genç ve fiziki görünümleri iyi erkekler ile flört ederek örgüte kazandırmaya çalıştığı da sevk yazısında belirtildi. Örgüte yeni eleman temini faaliyetlerinden sorumlu düzeyde örgüt yöneticisi olduğu belirtildi.
“ALEV BABUNA, ÖRGÜTÜN KASASI”
Alev Babuna'nın ise yurt içi ve yurt dışından eskort kızları getirdiği, kızların Adnan Oktar'a karşı nasıl davranmaları gerektiğini kontrol ettiği ayrıca örgütün kasası olduğu anlatıldı. Babuna'nın Örgüt imamları gibi insanları yöneten ancak örgüt imamlarından farklı olarak insiyatif kullanma hakkı olan örgüt yöneticilerinden olduğu belirtildi.
OKTAR BABUNA, İMAM KARDEŞLERİN BAŞI
Şüpheli Ahmet Oktar Babuna’nın İmam Kardeşler Grubu’nun başı olduğu belirtilerek, “Diğer örgüt üyelerine görev dağılımı yapan ve bu konuları takip eden konumda olduğu, örgüt içi anlaşmazlıklarda şüphelinin şikayet merci olarak örgüt lideri Adnan Oktar’a doğrudan bağlı şekilde faaliyet yürüttüğü, İsrail başta olmak üzere örgütün yurt dışı irtibatlarını sağladığı” ifade edildi.
https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/sondakikaadnanoktarlailgiliflasgelisme2528183/