Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, 104 emekli amiralin Montrö açıklamasının ardından yaşananlara dair dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Müyesser Yıldız yazısında, açıklamada ismi bulunan üç eski Deniz Kuvvetleri Komutanı; emekli Oramiraller Bülent Bostanoğlu, Murat Bilgel ve Eşref Uğur Yiğit'in koruma kararının kaldırılıp, lojmanlardan çıkartılmasının perde arkasını anlattı.
Gazeteci Yıldız, söz konusu kararın nerede, ne zaman ve kimler tarafından alındığını şöyle anlattı:
"Yargısız infaz sürecinde bir şey daha oldu.
Açıklamada ismi bulunan üç eski Deniz Kuvvetleri Komutanı; emekli Oramiraller Bülent Bostanoğlu, Murat Bilgel ve Eşref Uğur Yiğit'in koruma kararı kaldırıldı ve 15 gün içinde lojmanları boşaltmaları istendi.
Bu kararlar ne zaman, nasıl ve kimler tarafından alındı; işte bunu paylaşmak istiyoruz.
Malûm, emekli amirallerin açıklaması 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece yayımlandı.
5 Nisan Pazartesi günü, Merkez Koruma Komisyonu toplandı. Üç eski komutanının koruma durumunu görüşüldü ve artık herhangi bir tehditle karşı karşıya bulunmadıkları kanaatine varılmış olmalı ki, şu karar verildi:
'Özel koruma tedbirinin, çağrı üzerine koruma tedbirine dönüştürülmesi...'
Koruma Komisyonu'nun bu kararına İçişleri Bakanlığı aynı gün 'Olur' verdi ve karar yürürlüğe konup, ertesi gün Vali Yardımcısı’nın imzasıyla ilgili komutanlara tebliğ edildi.
Tebellüğ belgesinin en altında şöyle bir not da yer aldı:
'İlgili Yönergenin 13'üncü Maddesi 2'inci fıkrası ç bendi gereği, 'hakkında özel koruma kararı değişen/kaldırılan personel, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihi takip eden 15 gün içerisinde ikametindeki konutu tahliye eder' hükmü haizdir.'
Yakın koruma kararı kaldırılan ve lojmandan çıkması istenen komutanlardan birisi, tebellüğ belgesini imzalarken, şu şerhi düştü:
'Sözkonusu işlem hukuka aykırı olup, bu işlemin dayanağına dair gerekçeler konusunda tarafıma bilgi verilmemiştir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış bir kişi olarak terör örgütlerinin hedefi olmam nedeniyle bu idari kararın iptali için her türlü yasal hakkımı saklı tutuyorum.'
Olayın MSB ve Genelkurmay Başkanlığı ile ilgili kısmına gelirsek;
Merkez Koruma Komisyonu'nun kararı buraya da gönderilmiş olmalı ki, 6 Nisan'da Genelkurmay Personel Başkanlığı'nın ilgili komisyonu toplandı.
Toplantıda, 'özel koruma kararının' kaldırılması sebebiyle adı geçen komutanların durumunun tekrar değerlendirildiği belirtilerek, şu sonuca varıldı:
'Komisyona intikal eden bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda oluşan kanaate göre, hakkında 'özel koruma kararı' bulunmayan ................'ın meskende korunmasının mutlak surette zorunlu olmadığına ve ikametindeki konutun yönerge esasları çerçevesinde tahliye edilmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.'
Ve bu karar, gereği için 1. Ordu Komutanlığı'na, bilgi için ise Milli Savunma Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na gönderildi.
İki gün sonra, 8 Nisan'da da 1. Ordu Komutanlığı, sözkonusu kararı komutanların lojmanlarına tebliğ etti.
Son durum: her üç komutan da bu karara karşı öncelikle yürütmenin durdurulması, ardından iptali için İdare Mahkemesi’ne dava açtı.
Bostanoğlu, Yiğit ve Bilgel'in Avukatı Hüseyin Ersöz, şunları söylemekle yetindi:
'Haklarında hiçbir şekilde suç isnadı olup olmadığı belli olmayan askerlere yaptıkları görevler, yaşları ve pandemi koşulları gözardı edilerek lojmandan çıkmaları için 15 gün süre verilmesi, hukuka aykırı olmasının yanında hak ve vicdanla izah edilebilecek uygun bir yaklaşım değildir. Bizler idari yargıda davalar açtık, sonuçlanmasını bekliyoruz. İdarenin işlemlerinin keyfi olmaması kuralı bağlamında bu yanlış karardan dönülmesini de umuyor ve diliyoruz.'
Önce TSK'nın kumpaslarla 'kafeslenmesi'... Şimdi de bu olup bitenler... Gel de Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün 31 Temmuz 1920'de Afyon'da subaylara hitabındaki şu sözleri hatırlama:
'Düşmanlar, milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için, evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler. Silahlarımızı, cephanelerimizi, bütün müdafaa vasıtalarımızı elimizden almaya çalıştılar. Sonra kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz ve taarruza başladılar. Askerlik izzeti nefsini yok etmeye gayret ettiler... Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır... Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz. Buna da teşebbüs ettiler.'”
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/amirallerinlojmandancikarilmasininperdearkasi1829075