Sene 2011…
Hasdal’dayız.
Yüzlerce subay yargılanıyoruz.
Donanma’dan arkadaşlarımız ziyarete geliyor. Görüşte ‘’Donanma nasıl?’’ diye soruyoruz haliyle.
Kanımız donuyor!
‘’Çay Partisi’’ yapılıyormuş...
Donanma, tarihin en büyük baskınını yemiş, hiçbir şey olmamış gibi “Çay Partisi”yapılıyor. O dönem moda idi. Herkes, hiçbir şey olmamış gibi davranırdı.
“Çay Partisi” oradan yer etmiş kulağımda.
Bir de bugün bir kez daha idrak ettiğim var. Mustafa Kemal’in çay partisi…
Mustafa Kemal Büyük Taaruz öncesi Ankara’da çay partisi düzenletiyordu.
Nitekim, “Harp Hilesi” biz de ata yadigârı idi.
“Hilal Taktiği“ Atlantik’ten gelmedi ya, Jony’den ödünç almadık ya…
***
Sonra bugün, başka bir cümle takıldı kulağıma.
“Korkmayın paşam. Sorumluluk bana aittir. Kaybedersek beni hemen asarsınız!”
Yakup Şevki Paşa’nın Büyük Taaruz’un saldırı planına yaptığı itiraza; “Bu planla kaybedersek bize vatan haini derler. Bu meclis bizi asar" söylemine Mustafa Kemal’in cevabıdır bu.
Savaş, çatışma, harekat, görev; her ne boyutta olursa olsun, ölümü göze almış komutanlar ile askerler ile kazanılır, ikbal uğruna hesap yapanlarla değil…
Tıpkı Çanakkale’de ölmeyi emreden ile ölmeye gidenler gibi…
Tıpkı Ömer Halisdemir gibi…
***
Kan uykusu belgeselinde anlatılan iki çeşit komutan vardı ya…
Askeri ile sahada olan.
“Hala var mı onlar?” sorusunun cevabı vardır bugün:
O cevap Zekai Aksakallı paşadır! Bu ordunun gerektiğinde hangi ruh ile harp edeceğinin örnekleridir bu iki asker!
***
Yakup Şevki Paşa plana itiraz etmişti elbet, lakin Mustafa Kemal’in öngörüsünü, saha tecrübesini ve bilgisini hafife almıştı.
Hannibal’i bilmeden, Büyük İskender'i bilmeden, Sezar'ı bilmeden, Napolyon'u bilmeden Mustafa Kemal'in askeri dehasını anlayamazsınız... Hazreti Muhammed’in savaşlarını incelemeden anlayamazsınız.
Mustafa Kemal, Hannibal’ın Alp Dağları’nı nasıl geçtiğini çok iyi biliyordu. Hannibal Alp Dağları’nı geçecek, Türk Ordusu, Türk Süvarisi Anadolu dağlarında mı kalacaktı! Fahrettin Altay’ı tanımayanlar için belki üzerine düşünülebilir…
***
Mustafa Kemal bir askeri deha idi. O nedenle güney cephesinden, dağların üzerinden, sarp araziden saldırttı Fahrettin Paşa ve süvarilerini. Beklenmedik yerden. Baskın prensibi ile… Atalarından örnekler ile, Kurt Kapanı ile…
Ki Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nu hatıralarında Mustafa Kemal’in bu birikimini şöyle özetler:
“Dini tarihimizi bilhassa peygamberimizi, savaşlarını, tarih kitaplarından çokça okur ve hayranlığını sıkça dile getirirdi. Hele hele Bedir Savaşı’nı hep hayranlıkla anlatır ve “En Büyük Zaferdir!” derdi. Yavuz Sultan Selim ve Timurlenk de hayran olduğu padişah ve komutanlardı ama en çok takdir ettiği kişiyse Hz. Muhammed (S.A.V.) idi. O yoklukta ve mahrumiyette, o cehalette, yoktan var ederek bir devlet kurmak kolay iş değildir, ama Hz. Muhammed (S.A.V.) o zoru başarmıştır.”
***
Mustafa Kemal, Büyük Taaruz’da atalarından aldığı örnekler gibi ordusunun başındadır! Hacianesti İzmir’de iken, Mustafa Kemal Mehmetçik ile omuz omuzadır! Komutan Mehmetçiğine omuz vermez ise Mehmetçik yarım kalır, öksüz kalır!
Bir tartışmadır; “Harp bilim midir, sanat mı?”
Bu tartışma çok su kaldırır. Lakin ben hem bilim hem sanattır tarafındayım sanırım! Bilim tarafı malum. Silahınız, teçhizatınız modern ve yeterli değilse, ne yapsanız olmaz! Ki Mustafa Kemal’in bu kısma verdiği önem malum!
Lakin diğer taraf… Ölçemediğiniz kuvvetler var ya, işte Seyit Onbaşı’nın taşıdığı mermilerdir onlar, Fahrettin Altay’ın aştığı dağlardır. Nusrat’ın 26 mayınıdır. Bir ulus böyle kurtulur…
Atatürk bu ruhu damarlarına kadar hissetmese başarı gelir miydi ki?
***
Yaveri Muzaffer Kılıç 26 Ağustos sabahı top atışının başlamasının hemen ardından Mustafa Kemal'in dudaklarından dökülen fısıltıya şahit olur:
"Ya Rabbi! Sen Türk Ordusu’nu muzaffer et! Türklüğün ve Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme!"
Ve şöyle devam eder:
“O an gözlerinden birkaç damla yaş süzüldüğünü gördüm...”
***
Evet bu ruh sonunda kadar o meydanda idi. Lakin İngiliz Stratejist Fuller’ın harp prensipleri de o meydanda idi: Hedef, Taaruz, Güvenlik, Manevra, Sıklet Merkezi, Kuvvet Tasarrufu, Basitlik, Emir Komuta ve Baskın…
Hepsi cetvelle ölçülmüş idi.
Ki harp tarihine geçen o müthiş söz geldi: “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri”…
Taktik bir emirden çok, stratejik bir yönelimdir bu emir! Ardını okumasını bilene tabii…
***
Bu muhteşem askeri deha ile gurur duyan kimileri sosyal medyada yazıyor. Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının şerefine kaldırın diye…
Lakin ben çay koyacağım.
Demli bir çay.
“Paşamın Çay Partisi” anısına…
Bu ülkede “Çay Partileri” hiç unutulmasın diye…
Deniz Mehmet Irak
https://odatv.com/ataturkbusozlerihangikomutanasoyledi31081811.html