ABD Başkanı Donald Trump’a eskiden çok yakın çalışan iki isim aynı gün mahkeme önünde suçlu olarak tanımlandı. Trump’ın eski avukatı Michael Cohen, Trump’ın ilişkisinin olduğu iddia edilen iki kadına ödeme yaparak seçim kampanyalarının finansmanıyla ilgili yasaları deldiğini itiraf etti.
Trump’ın eski kampanya direktörü Paul Manafort ise vergi kaçırma iddialarının araştırıldığı bir dava kapsamında jüri tarafından 18 suçlamanın 8’inde suçlu bulundu.
Amerikan basını, bu iki ayrı mahkemede yaşanan gelişmelerin meydana geldiği 21 Ağustos Salı gününü şimdiden Trump’ın başkanlığının en zor günü olarak ilan etmiş durumda.
Bloomberg ve CNBC haber kanalları, Trump’ın başkanlığının en korkunç gününü yaşandığını manşetlerine taşıdı.
‘Sıcak bir tavadan, yanan bir ateşe’
Boston Globe gazetesi köşe yazarı Michael A. Cohen, 21 Ağustos’un Trump’ın başkanlığının sonunun başlangıç günü olarak hatırlanacak olması çok olası görüşünü ortaya atarken, “Bugünün en önemli kısmının ne olduğunu unutmayalım: ABD Başkanı bir federal suça karışmış oldu” ifadelerini kullandı.
Washington Post yazarı Jennifer Rubin ise, “Kemerlerinizi bağlayın. Trump şimdi sıcak bir tavadan yanan bir ateşe geçiyor” sözleriyle dikkat çekti.
Trump ise katıldığı bir etkinlik sırasında Cohen ile ilgili sorulara yanıt vermezken, Manafort ile ilgili suçlamaların kendisini ilgilendirmediğini, Manafort adına üzüldüğünü söyledi.
Diğer yandan halen özel yetkili savcı Robert Mueller, FBI’ın Rusya’nın 2016’daki başkanlık seçimlerine müdahale ettiği iddialarını araştırmaya devam ediyor. Bu soruşturma kapsamında da Trump’a yakın isimlerin adları geçiyor.
Görevinden azledilecek mi?
Yaşanan son gelişmelerin ardından Trump’ın görevinden azledilme (impeachment) ihtimali de yüksek sesle dile getirilir oldu.
Her ne kadar mahkemede Trump’ın ismi geçmese de Cohen’in mahkemede kabul ettiği suçlamalar arasında “bir siyasi adayın isteği üzerine bazı kişilerin bazı konularda sessiz kalması için ödemeler yaparak seçim yasasını ihlal etmek” bulunuyor.
Bu da dolaylı olarak bile olsa Trump’ın isminin bir federal suça karışmasına neden oluyor.
Washington Post gazetesinin konuyla ilgili yaptığı haberde danışılan uzmanlara göre Trump’ın görevde olduğu süre boyunca suçlanması çok mümkün gözükmüyor.
Adalet Bakanlığı 1973 ve 2000 yıllarında yaptığı araştırmalar sonucunda anayasanın görevdeki bir başkana suçlama yöneltmeye izin vermediğine karar verdi.
Bu araştırmaların sonucu hiçbir zaman mahkemeye taşınmadı, o yüzden ancak bir savcının aksine karar vererek suçlamaları mahkemeye götürmesi gerekiyor.
Ancak savcıların bu yönde adım atmak konusunda ne kadar istekli olacağı muallak.
Bu yüzden Trump’ın herhangi bir şekilde soruşturulabilmesinin tek yolu olarak görevden azil sürecinin başlatılması gözüküyor. Bu da Kongre’de Cumhuriyetçilerin çoğunluğu elinde tutması nedeniyle pek mümkün gözükmüyor.
Ancak bu yıl içinde düzenlenecek ara seçimler neticesinde Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirmesi takdirinde bu mümkün olabilir.
Eski ABD başkanı Barack Obama döneminde Adalet Bakanlığı’nın dördüncü ismi olan Neal Katyal, “Bu büyük bir olay. ABD Başkanı direkt olarak federal suçlarla ilişkili olarak anılıyor; hem de bir düşmanı tarafından da değil, kendi avukatı tarafından” diyor.
Washington Post’a konuşan Katyal, Watergate skandalından beri ilk defa ABD’nin böyle bir durumla yüz yüze kaldığını, bunun görevden azil sürecinin başlaması için çağrıların artmasına yol açacağını tahmin ediyor.
AZİL SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?
ABD anayasası, Kongre’ye başkanın üç kategoriden en az birince suç işlemesine kanaat getirilmesi halinde görevden alma yetkisi veriyor.
Bu suçlar ABD’nin düşmanı olan bir ülkeye yardım etmek olarak tanımlanan “ihanet”, siyasi fayda karşılığında para ya da hediye kabul etmeyi içeren “rüşvet” ve yasalarda kesin bir tanıma yer verilmeyen “ağır ve vahim suç” işlemek ya da “başka kötü davranışta” bulunmak olarak sıralanıyor.
ABD anayasa hukuku uzmanları, son kategoriye ne tarz eylemlerin girdiğinin net olmadığını belirtiyor. Ancak uzmanlara göre, genellikle bu kategorideki eylemlerde, kamuoyunun genelini doğrudan etkileyen ağır bir suçun işlenmesi ya da başkana duyulan güvenin ciddi şekilde kırılması kriterleri aranıyor.
Bugüne kadar, üç başkan hakkında Kongre’de görevden azil süreci başlatıldı. Ancak tarihte bu süreç sonunda Kongre tarafından azledilen ve görevden alınan bir başkan yok.
Azil süreci aslında ABD’nin kuruluşu sırasında İngiltere’den uyarlanan bir sistem. Bu süreç; herhangi bir yargı sürecinde olduğu gibi yargılama, hüküm ve cezalandırma aşamalarından oluşuyor.
ABD’de başkan azil sürecinin tüm aşamaları Kongre’de gerçekleşiyor.
Sürecin başlatılması için ABD Kongresi’nin iki kanadından biri olan Temsilciler Meclisi’nde herhangi bir üye başkan hakkında azil süreci başlatmak için girişimde bulunabiliyor.
Bu başvuru daha sonra Temsilciler Meclisi Adalet Komitesi’nin önüne gidiyor. Burada azil sürecinin devam edip etmeyeceği kararı oy çokluğuyla alınıyor.
Bugüne kadar birçok başkan hakkında bireysel olarak azil süreci başlatma başvurusu yapıldı. Ancak bu başvurular genellikle Adalet Komitesi’nde reddedildi ve süreç de noktalandı.
Adalet Komitesi’nin onay vermesi halinde bir de Temsilciler Meclisi’nde oylama yapılıyor.
Salt çoğunluğun kabul etmesi durumunda da azil süreci Senato’da devam ediyor.
Burada ise davaya benzer bir süreç işletiliyor. Başkanın azledilme talebine ilişkin kanıtlar ortaya konuyor, tanıklar dinleniyor. Başkan da ayrıca kendi savunmasını yapıyor.
Senatörler de jüri görevi üstlenerek, nihai kararı veriyor. Bir başkanın azledilmesi için Senato’da üçte iki çoğunluk gerekiyor.
https://www.sozcu.com.tr/2018/dunya/baskanligininenkorkuncgunutrumpicinazledilmesesleri2587334/