Bolu Belediyesi'nden içeri girdiğimde her katta yüzlerce insan Başkan Tanju Özcan'ı bekliyordu… Tanju Özcan tanıdığım en çalışkan siyasetçilerden. AKP'den 15 yıl sonra aldığı belediyenin nasıl “yönetilmediğini” anlattı. Kur'an'a el basıp yemin etmesini de Suriyelilerle ilgili son çıkışını da sordum.
‘15 YIL SONRA İLK OLDU'
– Vekildiniz, niye başkanlık için aday oldunuz?
Siyasete başlarken hayalim belediye başkanı olmaktı. 2009'da aday olmuştum, kıl payı kaybetmiştim. Sonra 4 kez milletvekili seçildim. 2011 seçimlerinde 34 yıldır vekil çıkmayan Bolu'dan Meclis'e giden ilk CHP'li olmuştum. Şimdi de 15 yıl sonra seçilen ilk CHP'li Belediye Başkanı oldum.
– Kur'anı Kerim'e ve bayrağa el basarak göreve başladınız…
Atatürk, Birinci Meclis'i dualarla açmıştı. “Bolu'yu tarafsız şekilde, kimseyi ayırmadan, yetimin hakkını koruyarak, harama el uzatmadan, hukukun üstünlüğüne ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkarak, Mustafa Kemal'in ilkelerinden ayrılmadan yöneteceğime Allah'ın ve şerefim üzerine yemin ediyorum. “ Söylediğim bu. Kendim yazdım, kalbimden böyle geldi ve böyle yaptım.
– Kemal Bey seçim sonrası sizi aradı mı?
Kemal Bey, “Kıl payı bir başarı bekliyordum ama sen beni şaşırttın, net bir sonuç aldın” dedi. O gece de aradı, ertesi sabah da aradı, hatta biraz önce de konuştuk! Suriyeliler meselesi hakkında…
‘HALK OLUMLU BAKTI'
– Ben de onu soracaktım.
Burada Iraklı, Suriyeli ve Afgan göçmenler var. 4 ayrı kurumdan para desteği alıyorlar; sosyal hizmetler, sosyal yardımlaşma, belediyeler ve Kızılay. Bolu'da en şık onlar giyiniyor, en rahat onlar yaşıyorlar. Bu dört kurumun da birbirinden haberi yok. Yani biz belediye olarak hangi mültecinin hangi kurumdan yardım aldığını bilemiyoruz, onlar da bizimkileri bilemiyor. “Belediyeden bu yardımları yapmayı ben uygun görmüyorum” dedim, bununla ilgili de çok olumlu tepkiler alıyorum halktan.
‘BENİM İÇİM SIZLIYOR'
– Kemal Bey niye aramış?
Kemal Bey'e konuyu yanlış anlatmışlar. Doğrusunu anlattım. Benim içim sızlıyor, bu misafirlik fazla uzadı. Burada gördüğüm bir olay var, unutamıyorum. Yaşlı bir teyze, eksi 10 derecede kaldırıma oturmuş yağyoğurt satıyordu, karşısında da bu arkadaşlar, hepsi de çok sağlıklı, genç, bankamatik önünde sıraya girmişler, tıkır tıkır paralarını alıyorlardı. Bu vicdani değil. Türkiye'de artık bir tartışmanın başlaması gerektiğini düşünüyorum.
– Nedir o tartışma?
Şu; Suriyelilere biz 7 yıldır ev sahipliği yapıyoruz, 4 yıl önce sayı 2 milyondu, şimdi 4.5 milyonu aştı. 510 yıl sonrasını düşünemiyorum. Bizim devlet olarak da bir karar vermemiz lazım; Suriyelileri gönderecek miyiz, göndermeyip topluma entegre mi etmeye çalışacağız? Sadece yardımlar değil, sosyal sıkıntılar var…
‘ÇÖZÜM NEREDE?'
– Ne anlamda?
Türkiye, bir Suriye iç savaşı ile karşı karşıya kalırsa ne olacak? Bana Kur'an'dan ayetlerle yanıt vermenin anlamı yok, çözüm nerede? Ne kadar daha harcayacağımız belli değil Suriyelilere. Bunları konuşmamız gerek. Beka deyip durdular, asıl beka sorunu bu değil mi? Ben sosyal demokratım, kimsenin yatağa aç girmesini arzu etmem. Sosyal demokrat olmanın bir gereği de haksızlık karşısında susmayacaksın.
– Nasıl bir belediye devraldınız?
Durum, tahmin ettiğimden daha kötü. 56 gün geçti. Sürekli istiyorum resmi yazı ile, belediyenin borçlarını hâlâ çıkartabilmiş değilim. Bazı müteahhitlere “Seçim sonrası hak edişlerinizi düzenleyin” demişler, her gün borç artıyor. Bolu Belediyesi'nin kiralık araç sayısını tespit edemedim. Dün gelen yazıyla 46 idi, bugün 49'a çıkmış.
‘AKIL ALACAK GİBİ DEĞİL…'
– Personeldeki durum ne?
Personel sayısını da bulamadım. Birim birim istiyorum bir rakam çıkıyor, personel müdürlüğünden istiyorum başka bir rakam. En son, Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvurdum, bizde kaç kişi sigortalı çalışıyor diye…
– Aklım almıyor bunları…
Akıl alacak gibi değil zaten. Belediyelerin bir de iştirakleri var biliyorsunuz. Burada BoBes adında biraz kirli ilişkilerin döndüğü bir yapı da var. Öyle bir disiplinsizlik ki kiralık araçlar var, kimin kullandığı belli değil. Araç takip sistemini sökmüşler, ne kadar yakıt harcanmış, nereye gidilmiş, kim kullanıyor… Hiçbiri yok ortada. Bu araçlar kamu kaynağı ile alınmış ama bir tane Bolu Belediyesi çıkartması yok üzerinde. Kişilere özel tahsis edilmiş…
‘İMAMOĞLU ZORU BAŞARDI'
– Şeffaf bir belediyecilikten söz ediyorsunuz…
Kesinlikle bunu yapacağız. Bunun için de somut bir önerim var, Bolu Belediyesi'nin bir sözcüsü olacak, haftalık bilgi paylaşacak, encümen kararları, komisyon kararları ile ilgili…
– Ekrem İmamoğlu sürecini nasıl izliyorsunuz?
Ekrem Bey herkesi kucaklayacağını kanıtladı ve bazı tabuları da yıktı. Yasin okuması toplumdaki yanlış bir algıyı yok etti. Biz dindar insanlarız ama dinin siyasette kullanılmasını istemeyiz, galiba burada biraz ölçüyü kaçırmıştık. Çok zor bir işi başardı. Ekrem Bey kazandı ve Türkiye için de bir umut verdi.
– Belediyedeki yapıyı denetime mi açacaksınız?
İçişleri Bakanlığı'ndan müfettiş talep ettim. Bağımsız bir denetim firmasına da bütün hesapları kontrol ettireceğiz. Bankamatik memurları var. Bolu AKP Kadın Kolları Başkanı mesela, ben hangi birimde çalıştığını bir türlü öğrenemedim. Ama her ay maaş ödeniyor. Bunlara izin vermeyeceğiz. CHP Kadın Kolları Başkanı da olsa fark etmez, yanlış işler bunlar.
– Personelle ilgili bir tasarrufunuz olacak mı?
Olacak mutlaka. Çünkü özellikle yapılmış bazı son dakika alımları var. 19 Aralık'ta aday olduğumda tabloya baktım, o zaman 1001 çalışan vardı. Şu anda İŞKUR aracılığı ile 1600'a yaklaşmış bu sayı, son hafta bile alımlar olmuş. Bankamatik dışında kimsenin ekmeği ile oynamayacağımızı söylemiştim zaten. Ama Bolu dışında oturanları bile çalışan haline getirmişler, Düzce'de oturuyor, bizde çalışıyor.