Türkiye'de polis intiharları yaşanmaya devam ediyor. Bir haftada peş peşe yaşanan 6 intihar vakasından sonra kamuoyundan gelen yoğun tepkilere İçişleri Bakanı Süleyman Soylu şöyle cevap verdi:
“Buradaki hedef çok nettir, Türk Polis Teşkilatı’nın konsantrasyonunu bozmak, yıpratmak, fitne oluşturmak ve onu kendi işinin odağından ayırmak” dedi.
Tepkiler üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü de bir açıklama yapmak zorunda kaldı ve intihar olaylarında adımlar atıldığını alınan önlemlerin sonuç verdiğini savunarak rakam da açıkladı:
“2021 yılının 9 aylık döneminde (1 Ocak7 Ekim) 69 olan intihar sayısı, personel sayısının artmasına rağmen bu yılın aynı döneminde 44'e düşmüştür.”
“İNTİHAR SAYISI 44 DEĞİL 50”
EMNİYET SEN Genel Başkanı ve Polisin Sesi Platformu Sözcüsü Faruk Sezer'den bu açıklamalara cevap geldi. Sezer, SÖZCÜ'ye verdiği özel mülakatta çarpıcı açıklamalarda bulundu.
2022 yılında intihar eden teşkilat mensubu sayısı 44 değil 50 olduğunun altını çizen Faruk Sezer, “Hepsinin tek tek isimleri elimizde. Eğer Emniyet Genel Müdürlüğü bizden bir şey saklamıyorsa, ben biliyorum ki 44 rakamı doğru değil. Acaba bu altı kişi kim. Hangi altı kişiyi siz saymıyorsunuz, bilmiyorsunuz. Varsa bir sebebi bunu açıklamalarını talep ediyorum.
Kamuoyuna intihar olarak yansımış ama daha sonra başka bir şey tespit edilmiş, EGM açıklamamış olabilir. Bu da EGM'nin kendi eksikliğidir. Beni ilgilendiren bizzat o olaya giden, o birimde, o ilçede, o ilde çalışan kişiler ve arkadaşlardan derlediğimiz bilgilere göre sayı 44'ten fazla” diye konuştu.
“KIYASLANAN ÜLKELERDE HALKIN İNTİHAR ORANI DAHA FAZLA”
Sendika Başkanı Sezer, EGM açıklamasında intihar oranlarının Fransa, ABD, Portekiz gibi ülkelerle kıyaslanmasının doğru olmadığını vurgulayarak durumu rakamlarla şöyle netleştirdi:
“Fransa yüz binde 35 olan polis intiharları, Fransa toplumunda kaç? Yüz binde 44. Fransa'da polislerden daha fazla vatandaşlar intihar ediyor. Portekiz'de yüz binde 19.5 polis intihar ediyor, halkta da bu oranlara yakın. Japonya'da köprünün teli koptu diye Japon mühendis intihar etti Türkiye'de. Köprünün bir civatasını sıkmadı diye intihar eden bir toplumla bizi mi kıyaslıyorsun. Japonya'da intihar oranı polis intihar oranından daha yüksek.”
“TÜRKİYE'DE POLİSLER ORTALAMANIN 4 KATI SAYIDA İNTİHAR EDİYOR”
Sezer şöyle devam etti:
“Sayın Genel Müdürlük, Türkiye'de polislerin intihar oranı yüz binde 15,17 demişsiniz, bu şu an 20'lerde de… Peki Türkiye'de intihar oranı kaç yüz binde 4. ama Türkiye’deki intihar oranının 4 katı polis intiharı oluyor. İşte bunu böyle karşılaştıracaksınız Sayın Emniyet Genel Müdürlüğü. 4 katıysa burada bir sorun vardır Sayın Genel Müdürlük. Yıllardan bu yana aynı hikayeyi okuyup duruyorsunuz. Bırakın artık bunu. Kendinizi yenileyin, geliştirin.”
Faruk Sezer özetle şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
Sayın Genel Müdürlük, polis intiharlarının nedenlerini şöyle sıralamış. Evlilik çatışmaları, ekonomik nedenler (kripto para, sanal bahis, iddia v.s.), duygusal sebepler, psikiytr rahatsızlıkları, mesleki stres faktörü… Bitti bu kadar.
EGM'YE GÖRE HİÇ MOBBING YOK: Türkiye'de EGM verilerine göre, intihar eden polislerin hiç mobbing, baskı, yıldırma, tehdit, hakaret, darp gibi konulardan dolayı illalah edip kafasına sıktığını söylemiyor. EGM verilerine göre böyle bir şey yok.
Sayın Genel Müdürlük, ekonomik nedenlerden daha düşük oranda olmasına rağmen evlilik çatışmalarını ilk sıraya koymuş. Eşlerden bana bilgiler geliyor.
“BEN ESKİ EŞİMİ İSTİYORUM”: “Ben bu adamı sevdiğimde bu adam bu teşkilatta çalışmıyordu. Çocukluk aşkımdı. . Benim eşim gitti yerine başka birisi geldi. Ortada ruh gibi dolanan, yüzü gülmeyen, bazen boşluğa bakan bir adam geldi. Hayat doluyduk biz. İşsizken biz gezmelere giderdik, sinemalara giderdik. Polis olduktan sonra sosyal hayatımız kesildi. Çünkü zaman yok. İşten eve evden işe…. Ben eski eşimi istiyorum yoksa boşanacağım.”
Ailevi sebep denilen olay bu. Ailesiyle kavga edip canına kıyan polis ne diyor, neden yapıyor bunu… Kavga neden başlıyor. Tamamına yakını meslekteki stresin hane içine vurmasından kaynaklanıyor. Bunu göremiyor mu Sayın Genel Müdürlük.
“İKİNCİ ŞARKA GİDENLER NEDEN BOŞANDI”: İkinci şarka giderken eşi sen tek git, ben gelmem dedi. Benim çocuklarım okul okuyor bu yaştan sonra ben gelmem dedi. Bilmiyor mu Sayın Genel Müdürlük. İkinci şarka gidip boşanan 50 yaşındaki adamları görmedin mi? Neden boşandı onlar?
Bu aile kavgası neden çıkıyor. Otel odasında, Şırnak'ta, Cizre'de, Diyarbakır'da, Batman'da Hakkari'de yıllardan beri kaç tane 50'li yaşlarda polis, polis evlerinde intihar etmedi mi Sayın Genel Müdürlük.
“İSTİFA ETMEK İÇİN BİR AN EVVEL PARA KAZANMAK İSTİYORLAR”: Diğer sebep ekonomik sebepler… İddia, kripto vs. Neden oynuyor bu insanlar. Bir an evvel para kazanıp istifa etmek istiyoruz diyorlar. Bir kafe, bir büfe açacak paramız olsun diyorlar. Küçücük bahçemiz var orayı ekecek bir paramız olsun diyorlar. Borçlar, kripto bunların tamamına yakını, bir an evvel param olsun, kendimi kurtaracak bir iş yapayım diyerek biraz kolay para kazanma yoluna giden ve battığı için de intiharı seçen insanlardır. O zaman da yine Emniyet Teşkilatı'nın çalışma sistemidir, baskısıdır, zorluğudur, mobbingdir sebep. Bunlardan kaçıp kurtulmak isteyenlerin sığındığı son limandır.
“AÇIKLANAN NEDENLERİN HEPSİ SON DAMLA”: EGM'nin açıklamasındaki 1236 çalışma düzenine geçildiği de büyük bir yalandır. Sonuç olarak açıklanan intihar sebeplerinin aslında intiharın asıl sebebi değil, intihara giden sürecin son adımıdır. Ondan önce aslında o ailevi sebeplerin aslında çok çalışan, istirahatsiz çalışan, izinsiz çalışan bu nedenle aile düzeni kuramayan o il senin bu il benim, o ilçe senin bu ilçe benim, o semt senin bu semt benim diyerek gezdirilen meslektaşlarımızın evlerinde huzursuzluk yaşamalarından dolayı çıkan kavgalardan sonra oluşan ailevi sebeplerdir.
PSİKOLOG GÖRÜŞMELERİ GÖSTERMELİK: Sayın Genel Müdürlük, ‘Geçen yıl 150 bin, bu yıl 92 bin psikolog görüşmesi yaptık' diyor. Bu görüşmelerin çoğu şöyle gerçekleşiyor. Birimin arka tarafında bir oda ayarlanıyor. Polisler gruplar halinde içeri alınıyor. “Bir sıkıntısı olan var mı, yoksa şu formu doldurun” denilip gönderilyor. Sonrasında ise ne yazık ki psikologların kendi söylemine olay şöyle gelişiyor. Polis, “Benim şu derdim var” diyor, psikolog “Onu yazamam” diye cevaplıyor… “Neden yazamazsın” , “Çünkü o zaman silahını almak zorunda kalırız. Senin silahsız çalıştıracaklar, o zaman da personel eksikliği olur, amirler bana “sorun belirtme” dedi.
EGM açıklamasında bahsedilen o broşürlerin, psikologlar tarafından doldurulması istenen anketlerin göstermelik olduğunu söylüyor hem psikologlar, hem polisler.”
BİR POLİS PSİKOLOĞUNUN NOTLARI: GÜNAH KEÇİSİYİZ
Emniyet Teşkilatı için çalışan bir psikoloğun paylaştığı notlar çok çarpıcı:
“Emniyette psikolog olarak görev yapıyorum. Son iki seneye kadar zorunlu görüşme diye tabir edilen tamamen askeriyenin çakması olan ama nereden baksanız elimizde kalan bir sistem getirildi.
Adı üzerinde ‘zorunlu görüşme'. Psikologlar olarak görüşmenin zorunluluğunun olamayacağını, bu işin gönüllülük işi olduğunu, polislerin asıl sorunlarının çözülmedikçe görüşmelerin bir işe yaramayacağını anlattık.
Ancak bu yorumlarımız tamamen çalışmak istemememize yoruldu.
Yıllardır rehberlik büro amirliğine bağlı görev yaptık. Geçmişte psikolog sayısı azdı. Her gelen amir yerini sağlamlaştırmak adına bizi konuşturmadı, büronun reklamını yapabilmek için gereksiz işler yaptırdı, bazılarıyla iş öyle bir raddeye geldi ki hakkımda günaydın demediğim için raporlar tutuldu.
Bana mobbing uygulayan amir, ‘sen üniversite mezunu bir psikologsun, memurlarla samimi olamazsın' diyerek insanların ortasında bas bas bağırdı.
Suçum samimi olmak değil memurlara karşı iyi niyetli olmamdı.
Yıllarca bunu yaşadıktan sonra şu anda psikosomatik bir rahatsızlıkla yaşamak zorundayım.
Tamamen stres nedeniyle ortaya çıkan bir rahatsızlık.
Tüm psikolog arkadaşlarımla en çok üzüldüğümüz durum polislerin bizi sorunları görmezden gelmekle suçlaması. Biz sizin gerçek sorunlarınızı biliyoruz, yıllardır her yazdığımız raporda çalışma sisteminden ek görevlerden ve amir tutumlarından bahsediyoruz. Mobbing sürecinde bizim de maruz kaldığımız oluyor. Ama bizim elimizden sizin sorunlarınızı çözebilmek adına hiçbir şey gelmiyor. Önceden makama bağlı çalışırken bizi sosyal hizmetler şubesine bağladıklarından bu yana daha da sesimizi kestiler.
Memur arkadaşlar sorunları ilettiğine bir üst makama bile bunları iletirken sorunlar yaşıyoruz.
Neler yaşandığını tahmin edersiniz. Zorunlu görüşmelere gelince, çok fazla personel var ve bizden 1 sene içinde hepsiyle görüşmemiz bekleniyor. Aylık haftalık hatta günlük görüşme sayılarımızın istendiğini biliyorum.
Artık görüşmelerde nitelikten çok nicelik aranır oldu.
Bir intihar olduğunda ne yaptınız diye psikoloğun soruşturma yemesi ne kadar doğru sizce?
Memur arkadaşlardan tek bir isteğimiz var, ne düşünüyorlarsa haklılar ancak bu işin sorumlusu olan biz değiliz. Maalesef biz günah keçisiyiz.
Sözcü