Diyarbakır’da kuran kursundan çıktıktan sonra kaybolan ve 19 gün sonra cesedi bir çuval içinde dere yatağında bulunan 8 yaşındaki Narin Güran soruşturması derinleştirildi. İtirafçının cezaevinden çıkarılarak ek ifadesinin alınması üzerine köye giden jandarma ekipleri Bahtiyar’ın evinde ve ahırında yeniden DNA ve incelemesi yaptı. Cezaevinde birbirleriyle görüşmelerine izin verilmeyen Güran ailesi bireylerinin kameralı özel odalarda tutuldukları ve dışarıdaki aile bireylerinin dahi görüşmelerine izin verilmediği belirlendi.
Soruşturma kapsamında gerek şüpheli, gerekse bilgisine başvurulan bazı kişilerin gizli tanık olarak ifade verebilecekleri öğrenildi. Bununla ilgili İçişleri Bakanlığının da tanık koruma programında görevli 3 kişilik uzman bir heyeti Diyarbakır’a gönderdiği ortaya çıktı.
Diyarbakır’ın Bağlar İlçesine bağlı Tavşantepe Köyünde 21 Ağustos günü kaybolduktan sonra cesedi 8 Eylül’de köye 2 kilometre uzaklıktaki dere yatağında bulunan Narin Güran cinayetiyle ilgili soruşturmada itirafçı Nevzat Bahtiyar’ın ek ifadesinden sonra soruşturma genişletildi. Bahtiyar yeni itirafında, “Cesedi yerde yatar vaziyette gördüm. Ağzından köpük gibi bir sıvı gelmişti. Salim’den aldıktan sonra önce ahırın penceresinden içeri bıraktığını” belirtmesi üzerine Jandarma olay yeri inceleme ile JASAT ekipleri yeniden köye gitti.
Güran ailesi aleyhine ifade verdiği için ailesinin can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle ailesinin boşalttığı köy evinde ve evin bitişiğindeki ahırda yeniden inceleme yapıldı. “Cesedi pencereden ahıra bıraktım” dediği pencere içinde ve çevresinde, boşaltılan evde ikinci kez amca Salim, anne Yüksel, ağabey Enes ve Nevzat Bahtiyar’a ait olabileceği değerlendirilen parmak izi, tırnak, kan, tükürük, salya, kıl örnekleri olabileceğine dair DNA bulgusu incelemesi yapıldı. Ahırın yanı sıra boşaltılan evde de benzer örnekler olabileceği gerekçesiyle titizlikle inceleme yapıldı.
2 saat süren incelemenin ardından JASAT ekibi, aldıkları numunelerle birlikte köyden ayrıldı.
Nevzat Bahtiyar hariç tümü aile bireyleri ve akraba olan 12 kişi T2 ve T3 Yüksel Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki özel kameralı odalarda tutuluyor ve soruşturma tamamlanana kadar birbirleriyle görüşmelerine hiçbir şekilde izin verilmiyor.
Aynı şekilde görüş günlerinde de dışarıdaki akraba ve aile bireylerinin de tutukluların ziyaretçi olarak cezaevinde görüşmelerine izin verilmediği öğrenildi. Bir araya geldikleri takdirde delillerin karartılmasına yönelik tekrardan ifade değişikliğine gidebilecekleri ihtimali nedeniyle cezaevindeki özel güvenlikli odalara alınan aile bireylerinin odalarına sayım ve yemek ihtiyacı için girişçıkış yapan infaz koruma memurlarının da yine belirlenen daimi personelden seçildiği ve bunların da dışarıdaki aile bireyleriyle olası bir irtibat kurmaları veya bilgi getirip götürmelerinin de önüne geçmek için mesai saati içinde tümünde ses kaydı alabilen yaka kamerası olduğu öğrenildi. Aile bireylerinin gerek birbirleriyle gerekse dışarıyla tüm bağlantılarının kesildiği ifade edildi.
Aile bireylerinden ve köyde tanık olarak bilgisine başvurulan kişi sıfatıyla daha önce ifadeleri alınan iki kişinin can güvenlikleri nedeniyle soruşturma dosyasında cinayetin sır perdesini aralayacak doğrudan görgüye dayalı bilgi sahibi oldukları için gizli tanık olarak ifadelerinin alınacağı bilgisi üzerine 3 kişilik uzman ekip Ankara’dan Diyarbakır’a geldi.
İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen tanık koruma programında görevli uzman ekibin, iki kişinin gizli tanık sıfatıyla korumaya alınması için çalışma yürüttüğü belirlendi. Uzmanlar, gerek 12 kişinin tutuklu bulunduğu cezaevinde, gerekse Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturmayı yürüten savcılarla görüşmeler yaptıktan sonra tekrar Ankara’ya döndü.
Önceki gece cezaevinden çıkarılarak adliyeye getirilip 3 savcı tarafından ifadesi alınan ve 3. kez ifadesini değiştiren Bahtiyar şöyle dedi:
Salim beni ağabeyi Arif’in evine çağırdı. Evde bir oda hariç tüm odaların kapıları kapalıydı. Salim beni solda bulunan odalardan birine götürdü. Narin’in yerde hareketsiz yatar vaziyette olduğunu gördüm. Ağzında köpük şeklinde sıvı vardı.
Salim bana, ‘Yüksel’le birlikte olduğumuzu gördüğü için bu kızı ben öldürdüm. Sende benim suç ortağımsın. Olaya tanık olduğun için cesedi yok edeceksin. Yoksa oğlunun kafasına sıktırırım. Bunu yok et ve sonrasında sana 200 bin lira vereceğim’ dedi. Cesedi birlikte Battaniyenin içine bıraktık. Salim cesedi kucağıma verdi ve cesetle birlikte evden çıktım.
Kapı önünde Narin’in terlikleri vardı. Salim’in isteğiyle alıp battaniyenin içine koyduktan sonra aracıma bırakmak için evime doğru gittim. Cesedi ilk önce bana ait ahıra pencereden bıraktım. Ardından ahırdaki çuvalı aceleyle cesedin başından geçirdim. Çuvalı bağlamamıştım. Battaniyeyi arkamdan aracıyla gelen Salim’e verdim. Salim, ‘Cesedi gerekirse parçala, sonra dereye at’ dedi.
Arif’in evine doğru baktığımda Narin’in annesi Yüksel yüzünü ellerinin arasına alarak ağlıyordu. Cesedi dereye götürüp gizledim. Narin’in bir ayağı çuvalın dışında kalmıştı. Telaşla yaptığım için bağlayamadım. Olaydan birkaç gün sonra Salim’le yolda karşılaştık. Benimle kaş göz işareti yaparak selamlaştı.
Cesedi bıraktığım yeri Salim’in görüp görmediğini bilmiyorum. Ancak Eğertutmaz deresi köyün yüksek yerlerinden görülmektedir. Bu nedenle Salim beni arkadan izleyerek cesedi nereye bıraktığımı görmüş olabilir. Ben Narin’i kesinlikle öldürmedim.”
Sözcü