Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
Halkla İlişkiler birimi, "AKP, 15 Temmuz'dan sonra da FETÖ'den kopamadı"
başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda üniversitelere atanan
rektörlerden, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik iddialara kadar
birçok detay var. Fotoğraflarla süslenen 44 sayfalık raporda çarpıcı
iddialar yer alıyor... Rapordaki en çarpıcı bölüm ise Sözcü'ye yönelik
algı operasyonunda tanık yapılan isimlerle ilgili olanı. Raporda ayrıca
“FETÖ okullarında okuyan herkes FETÖ’cü olacak diye bir şart yok. Ancak
FETÖ okullarında okuyan Berat Albayrak’a, kayınbabası Erdoğan tek laf
etmezken ve Albayrak bakanlık koltuğunu korurken, Sözcü Gazetesi sahibi
Burak Akbay kesinlikle yalanladığı halde uzun yıllar FETÖ’nün içinde
kalan Fehmi Koru’nun 'Işık evlerinde kaldı' şeklindeki hiçbir somut
delile dayanmayan iddiasından yola çıkılarak FETÖ’cü olmakla suçlandı.
Hakkında açılan soruşturmaya bu temelsiz suçlama dayanak gösterildi.
Hangi vicdan sahibi insan bu kadar haksızlığı kabul edebilir...” tespiti
dikkat çekiyor.İşte detaylar...
AKP’nin FETÖ ile mücadelesinin ağır bir dille eleştirildiği rapor
“15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından FETÖ ile mücadele ettiğini iddia
eden AKP hükümeti, diğer taraftan geçmişten beri adı FETÖ'yle anılan bir
çok ismi önemli görevlerde tutmaya devam ediyor. Sadece bununla da
kalınmıyor, yapılan atamalarda yine adları bir dönem FETÖ ile anılan
kimi isimlerin oldukça kritik görevlere getirildiği de görülüyor.
Buna karşın hayatları FETÖ ile mücadeleyle geçmiş kimi insanlar
ise sırf muhalif kişiliklerinden dolayı FETÖ'cü yaftası vurularak
gözaltına alınıyor hatta tutuklanıyorlar.” ifadesiyle başlıyor.
FETÖCÜ GAZETECİLER TANIK FETÖYLE MÜCADELE EDENLER SANIK!
“15
Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından FETÖ ile yürütülen mücadelede
AKP'nin ikircilikli politikalarından kaynaklı olarak akıl almaz
tutarsızlıklar ve adaletsizlikler yaşanıyor.” iddiasının vurgulandığı
raporda eski FETÖ’cü kalemlerin günümüzde el üstünde tutulduğu, yine
eskiden FETÖ’yü eleştiren gazetecilerin ise ‘FETÖ’cülükle’ suçlandığı
tespiti yapılıyor.
SÖZCÜ OPERASYONUNDA İSYAN ETTİREN DETAYLARA VURGU
Fethullah
Gülen’in sağkolu Hüseyin Gülerce’nin hükümete yakın Star gazetesinde
köşe yazarı, Fehmi Koru’nun ise FETÖ ile Ankara arasında bir dönem
arabulucu olarak görevlendirildiğinin hatırlatıldığı raporda Sözcü’ye
yönelik algı operasyonuna ilişkin şu tespitlerde bulunuluyor; “Hüseyin
Gülerce, yıllardır FETÖ tehlikesine dikkat çeken muhalif Sözcü
Gazetesi'ne yönelik, FETÖ bağlantılı olduğu iddiasıyla açılan davada
tanıklık yaptı. Böyle bir tutarsızlık darbe dönemlerinde dahi görülmedi.
Gülerce hakkında bir dönem FETÖ'nün beyin takımında yer aldığı halde
sırf pişmanlığını beyan etti diye bugüne kadar hiçbir işlem
yapılmadı. Murat Aksoy, Şahin Alpay gibi gazeteciler sırf cemaate bağlı
gazetelerde yazdıkları gerekçesiyle tutuklanırken, yine cemaat
gazetelerinde yazı yazan Erhan Afyoncu, Mazhar Bağlı gibi
isimler de Erdoğan'ın emriyle rektör olarak atandı.,,”
FETO’NUN ONUR KONUĞU, BURAK AKBAY’IN İFTİRACISI…
“15
Temmuz 'dan sonra bile ne iktidar ne de yargı Fehmi Koru'nun FETÖ
ilişkilerini sorgulamadı. Üstüne Fehmi Koru'nun muhalif Sözcü
Gazetesi'nin sahibi Burak Akbay'a yönelik, hiçbir maddi delile
dayanmayan “FETÖ'cü olabilir” suçlaması ciddiye alınarak, Koru'nun
beyanı Akbay'a açılan soruşturmaya gerekçe yapıldı. Gülen'in yemek
masasının onur konuklarından Fehmi Koru'nun anılan ilişkileri
sorgulanmaksızın, keyfi gayet yerinde olarak yazılarını sürdürüyor. AKP
de sonra kalkıp FETÖ ile mücadele ettiğini iddia ediyor.”
İŞTE RAPORDA GEÇEN BÖLÜMLER
CHP
Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öner Cankurtaran tarafından
hazırlatılan raporda; gazetecisinden, belediye başkanına, bürokratından
yüksek yargı mensubuna kadar birçok isim alıyor. İşte, köşe yazısı
kıvamında hazırlanan rapordan bazı bölümler, ‘rapordaki ifadelerle’ o
isimler ve haklarındaki iddialar…
NAGEHAN ALÇI, RASİM OZAN KÜTAHYALI, ERKAN TAN, MAHMUT ÖVÜR...
Yine cemaate ait bankaya para yatırdığı için tutuklanan insanların
yanında FETÖ'ye ait olan Bank Asya'dan düşük faizle kredi alarak
kendilerine Boğaz'da yalı alan Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı
çifti 15 Temmuz'dan sonra da ekranlar da konuşmaya devam edebildi. Ya da
“Sayın Fethullah Gülen siz olmadan burada eğlenemiyoruz, coşamıyoruz,
kalbimiz buruk. Dönün artık. Özledik” diye övgüler dizen A Haber
Sunucusu Erkan Tan ve Gülen'i ABD 'de ziyaret eden Sabah Gazetesi Yazarı
Mahmut Övür'ün de aralar ında olduğu bir çok yandaş gazeteci, bugün
rahatlıkla muhalif insanlara yönelik FETÖ 'cülük suçlamasında
bulunabiliyorlar. Onların ifadesine dahi başvurulmaz iken FETÖ'nün en
güçlü olduğu dönemde FETÖ tehlikesine dikkat çeken “İmam'ın Ordusu”
kitabının yazarı Gazeteci Ahmet Şık, AKP güdümündeki yargı tarafından
FETÖ 'cülükle suçlanabildi. Benzer örnekleri artırabiliriz. Bütün
bunlardan dolayı AKP hükümeti, FETÖ ile gerçekten mücadele etmemektedir.
AKP hükümeti, sözde mücadele adı altında adamına göre davranmakta, FETÖ
suçlamasını muhaliflerine karşı kullanmaktadır. AKP'nin canını sıkan
kişilere FETÖ yaftası yapıştırılırken, geçmişte adları FETÖ ile anılmış,
FETÖ'ye övgüler dizmiş kimi isimler görmezden gelinmektedir. Hatta
bunlardan bazıları 15 Temmuz'dan sonra önemli görevlere de
atanmışlardır.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
'Süleyman Soylu, yakın tarihimizin en ilginç siyasetçilerinden biri.
Demokrat Parti Genel Başkanı olduğu günlerde Erdoğan'ı ve AKP'yi
“Paçalarından yolsuzluk akıyor”, “Başbakan rantın babasını getirdi”,
“Kendini padişah olarak görüyor” gibi açıklamalarla sert bir şekilde
eleştiriyordu. Sonra bu sözlerini unutarak AKP'ye geçti. Ancak Soylu'nun
asla toz kondurmadığı bir yer vardı. O da FETÖ! Hayli sivri dilli olan
Soylu, sıra FETÖ'ye gelince öve öve bitiremiyordu. Sadece bununla da
kalmıyor, FETÖ'nün avukatıymış gibi FETÖ'yü eleştiren çevrelere karşı
aslan kesiliyor, onları amansızca suçluyordu! Örneğin 2011 yılında Gülen
Cemaati'nin faaliyetlerini askıya almasını söyleyen MHP Lideri Devlet
Bahçeli ve CHP'li İsa Gök'ü FETÖ'nün yayın organı Samanyolu TV'ye
bağlanarak eleştirmişti. '(Soylu'nun o dönemki Fethullah Gülen yanlısı
sözlerine yer veriliyor) İçişleri Bakanı için ayrıca şu ifadeler yer
alıyor; “Geçmişindeki onca FETÖ övgüsüne karşın Süleyman Soylu, 15
Temmuz'un ardından Efkan Ala'nın yerine İçişleri Bakanı yapıldı. Ancak
geçmişinde Ala'ya göre çok daha fazla FETÖ övgüsü olan Soylu'nun hangi
akıl ve mantık ile FETÖ ile mücadelenin başına getirildiğini anlayan
çıkmadı.”
ENERJİ BAKANI BERAT ALBAYRAK
Berat Albayrak, mütevazi şartlarda yaşayan Gazeteci Sadık Albayrak'ın
oğluydu. Babası Erdoğan ile geçmişten tanışıyordu. Bu tanışıklığın da
etkisi ile Berat Albayrak, Erdoğan'ın kızı Esra Erdoğan ile evlendikten
sonra gerek kendisi gerekse kardeşi Serhat Albayrak füze hızıyla
yükselişe geçtiler. Bu yükseliş Berat Albayrak'ı Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı'na kadar oturttu. Kimi iddialara göre Erdoğan, Berat
Albayrak'ı veliaht olarak görüyor hatta Binali Yıldırım'ın yerine
düşünüyor. Bunun olup olmayacağını zaman gösterecek. Damat Albayrak da
FETÖ'nün okullarında yetişenlerden biri. Kendisi de bunu reddetmiyor.
Bununla ilgili sorulan bir soruyu TBMM'de kürsüden” Evet, cemaatin
okulunda. Ama burslu okumadım. 35 sene içerisinde cemaatin yüzlerce
okulunda okuyan yüz binlerce, milyonlarca gencin bir tanesiyim. Ama öyle
bir anne baba yetiştirdi ki beni, hiçbir zaman ama hiçbir zaman aklımı
bir beşere kiraya vermedim. Elhamdülillah, öyle vermedim ki, beni o
dediğiniz güruh iyi bilir kimin oğlu olduğumu, nasıl bir hayat
yaşadığımı. Bu ülkede o okullarda okumuş FETÖ'cü olmayan yüz binlerce
gencimiz var, aklını kiraya vermemiş insanlarımız var” diye
cevaplamıştı. Berat Albayrak haklı! FETÖ okullarında okuyan herkes
FETÖ'cü olacak diye bir şart yok. Ancak FETÖ okullarında okuyan Berat
Albayrak'a, kayınbabası Erdoğan tek laf etmezken ve Albayrak bakanlık
koltuğunu korurken, Sözcü Gazetesi sahibi Burak Akbay kesinlikle
yalanladığı halde uzun yıllar FETÖ'nün içinde kalan Fehmi Koru'nun “Işık
evlerinde kaldı ” şeklindeki hiçbir somut delile dayanmayan iddiasından
yola çıkılarak FETÖ'cü olmakla suçlandı. Hakkında açılan soruşturmaya
bu temelsiz suçlama dayanak gösterildi. Hangi vicdan sahibi insan bu
kadar haksızlığı kabul edebilir.
AKP'Lİ ŞABAN DİŞLİ
15 Temmuz Darbe Girişimi'nin en önemli isimlerinden biri de Tümgeneral
Mehmet Dişli'ydi. Darbenin komuta heyeti olan “Yurtta Sulh Konseyi”nin
üyesi olduğu iddia edilen ve hala tutuklu yargılanan Mehmet Dişli'nin
kardeşi Şaban Dişli, Erdoğan tarafından ekonomiden sorumlu
başdanışmanlığına getirilmişti. Dişli, daha sonra bu görevinden istifa
etse de 15 Temmuz'dan sonra yapılan bu atama kamuoyunda tepki çekmişti.
Çünkü darbe gecesi ağabeyiyle dört kere telefonda görüştüğü iddia edilen
Şaban Dişli'nin yolu geçmişte de FETÖ'yle kesişmişti. FETÖ'nün emniyet
imamı Kozanlı Ömer'in kayınbiraderi olan Bolu eski Valisi İbrahim
Özçimen de savcılık sorgusunda “Sakarya Milletvekili Şaban Dişli'ye vali
olmak istediğimi ilettim. O da daha sonra bana adımın verildiğini
söyledi” iddiasında bulunmuştu. Kanunlar önünde suç şahsidir. Bundan
dolayı tabii ki Şaban Dişli, ağabeyinin işlediği suçtan sorumlu
tutulamaz. Ancak bu kural Erdoğan tarafından Dişli için işletilirken,
binlerce tutuklu yakını için işletilmiyor. Mağdurlar devlet kapısında
kendilerinin bizzat işlemediği bir suçtan dolayı iş bulamıyor ya da var
olan işlerinden ediliyor.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ALİ ERBAŞ
Bütçeden en büyük payı alan kamu kurumlarının başında gelen Diyanet
İşleri Başkanlığı'na yeni atanan Prof. Dr. Ali Erbaş, göreve geldiği ilk
andan itibaren tartışmalara neden oldu. Erbaş'ın geçmişinde FETÖ'yle
yolunun pek çok kereler kesiştiği hatta FETÖ'nün en önemli
platformlarından biri olan KADİP/Kültürlerarası Diyalog Platformu'nun
yönetim kurulu üyesi olduğu ortaya çıktı. FETÖ'nün Abant
Toplantıları'nın da müdavimleri arasında yer alan Erbaş, FETÖ'nün yardım
kuruluşu Kimse Yok mu Derneği'nin etkinliklerinde de görülüyordu. Ancak
Erbaş'la ilgili bilgiler bunlardan ibaret değil. Erbaş'ın ayrıca 15
Temmuz'un kilit ismi firari Adil Öksüz'ün doktora tezinde de imzasının
bulunduğu da anlaşıldı. Erbaş ile birlikte Öksüz'ün heyetinde yer alan
isimlerden biri de o dönem Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin
Dekanı Prof. Dr. Suat Yıldırım'dı. Fethullah Gülen sonrası cemaatin
başına geçebilecek isimler arasında gösterilen Suat Yıldırım bugün
firarda. Jürideki diğer bir isim Prof. Dr. Davut Aydüz ise darbeden
sonra tutuklandı. Şimdi cevabı merak edilen soru ise geçmişte böyle bir
heyetin içinde yer alan ve pek çok FETÖ etkinliğine katılan Erbaş'ın
nasıl ve hangi kriterler dikkate alınarak Diyanet İşleri Başkanı olarak
seçildiğidir.
ERDOĞAN'IN BAŞDANIŞMANI YAVUZ ATAR
Hâlâ YÖK üyesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanı
olan Prof. Yavuz Atar'ın da FETÖ'cü olduğu iddiası ortaya atılmış, bu
medyada yer almıştı. Üstelik bu iddia bir dönem Gülen'in en yakınındaki
isimlerden biri olan ancak yıllar önce örgütten ayrılarak önemli itir
aflarda bulunan Nurettin Veren tarafından iktidar yandaşı TGRT'de ortaya
atıldı. Atar'ın FETÖ'cü olduğunu iddia eden Nurettin Veren, Atar'ın 15
Temmuz'dan sonra da FETÖ'nün kontrolünde olduğunu iddia ettiği
Kırgızistan'daki Manas Üniversitesi'ne gittiğini öne sürdü. Veren'in bu
iddialarını avukatı aracılığıyla cevaplandıran Atar, FETÖ'yle ilgisi
olmadığını, Manas Üniversitesi'ne FETÖ aracılığı ile değil Türkiye ile
Kırgizistan arasındaki ikili anlaşmalarla gittiğini öne sürdü. Atar
haklı da olabilir! Ancak haklarında FETÖ'cü olduklarına dair hiçbir
delil olmayan insanlar yargılanırken, söz konusu Erdoğan'a yakın bir
isim olunca iddialar incelenmeye bile değer görülmedi.
TRT ESKİ GENEL MÜDÜRÜ İBRAHİM ŞAHİN
Hâlâ merkez valisi olarak görev yapan İbrahim Şahin, 2007 ve 2014
yılları arasında TRT Genel Müdürü olarak görev yaptığı dönemde kurumu
FETÖ'cülerle doldurmakla suçlanıyor. Döneminde FETÖ'nün medya organı
Samanyolu TV'den çok sayıda kişi TRT'ye transfer edilerek önemli
görevlere getirilmiş, yine adları FETÖ'yle özdeşleşmiş olan Ekrem
Dumanlı, Hakan Şükür gibi isimler yüksek ücretlere TRT'de yorumcu
yapılmıştı. Şahin tarafından geniş yetkilerle Genel Müdür
Yardımcılığı'na getirilen Ahmet Koyuncu'nun FETÖ üyeliğinden 8 yıl 1 ay
hapis cezası almasına karşın ve yine FETÖ'den ihraç edilen Eski TRT
Haber Dairesi Başkanı Ahmet Çavuşoğlu'nun “TRT'de her şey genel müdürün
emri ile olur. O emreder biz yaparız. Kendi başına inisiyatif yoktur”
diyerek Şahin'i işaret etmesine karşın Şahin hakkında yeni soruşturma
açılmaması soru işaretlerine neden oluyor.
REKTÖR MAZHAR BAĞLI
Geçtiğimiz Mart ayında Erdoğan tarafından atanan altı rektörden biri de
Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi Rektörlüğü'ne getirilen Prof. Dr.
Mazhar Bağlı oldu. 25. Dönem AKP Şanlıurfa Milletvekili ve 2009 ile 2015
yılları arasında AKP MKYK üyesi de olan Bağlı da bir dönem FETÖ ile
arası gayet iyi isimlerden biriydi. FETÖ'nün yayın organı Zaman
Gazetesi'nde yazılar yazan Bağlı, bu yazılarında FETÖ'nün organize
ettiği Ergenekon soruşturmalarına destek çıkıyordu. 2013 yılında attığı
bir tweette kızını FETÖ okullarında okutmaktan duyduğu memnuniyeti dile
getiriyordu. Geçmişteki ilişkilerine karşı Bağlı da Erdoğan tarafından
ödüllendirilen isimler arasında yerini aldı.
REKTÖR ERHAN AFYONCU
Erhan Afyoncu'yu kamuoyu televizyon programlarından tanıdı. Askeri bir
geçmişi olmadığı halde 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından kapatılan
Harp Akademileri'nin yerine kurulan Milli Savunma Üniversitesi'nin
başına getirildi. Afyoncu, cemaate yakınlığıyla bilinen Bugün
Gazetesi'nde 2008 ve 2014 yılları arasında tam altı yıl boyunca tarih
yazıları yazmıştı. Afyoncu geçmişte de bir dönem Zaman Gazetesi'nde
yazılar yazmıştı. Ancak bu Erdoğan tarafından rektörlüğe atanarak
ödüllendirilmesine engel olmadı.
YSK BAŞKANI SADİ GÜVEN
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 16 Nisan referandumundan sonra kanunda
açıkça belirtilmesine karşın mühürsüz oyları geçersiz saymayarak büyük
bir şaibeye neden olmuştu. YSK Başkanı Sadi Güven, o günlerde bu şaibeli
kararı açıklamakta hayli zorlandı. Sadi Güven'in adı FETÖ üyesi olduğu
iddiasıyla tutuklanan Adıyaman eski Cumhuriyet Başsavcısı Faruk
Büyükkaramuklu'nun 16.11.2016 tarihinde mahkemede verdiği ifadesinde
şöyle geçmişti: “2011 yaz kararnamesi ile Adıyaman Cumhuriyet Başsavcısı
olarak atandım. Hala YSK Başkanı olan Sadi Güven, Fethiye'de stajdan
tanıdığım birisiydi. Kendisine Başsavcılık yapmak istediğimi söyledim. O
da beni seven bir kişiydi o vesile ile Adıyaman Başsavcılığına
atandım.” Bu ifade tek başına Güven'in FETÖ bağlantılı olduğu sonucunu
çıkarmaz. Ancak Cumhuriyet Davası'nda yargılanan Güray Öz'e hakkında
FETÖ soruşturması olan pideciyi niye aradığını soran yargının bu kadar
kritik konumda olan birine de FETÖ'den yargılanan bir kişiye geçmişte
neden referans olduğunu sorması gerekmez miydi? FETÖ'cü pideciyi aramak
araştırma konusu olurken, FETÖ'cü birini başsavcı olarak atamak neden
araştırma konusu olmadı? Referandumdan sonra bazı medya organlarında
çıkan Güven ve kimi YSK üyelerinin iktidar tarafından FETÖ'cülükle
suçlanma korkusuyla mühürsüz oyları iptal ettirmedikleri iddiaları
düşünüldüğünde bu soru da her zaman akılları kurcalayacaktır.
AKP'Lİ VEKİLLERİN PENSİLVANYA ZİYARETİ
Fethullah Gülen'i 2012'de ABD'nin Pensilvanya şehrindeki çiftliğinde
ziyaret eden AKP heyetinde yer alan 12 milletvekilinden biri olan 23 ve
24. Dönem AK Parti Adana Milletvekili Av. Fatoş Gürkan, Adana Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen FETÖ ile mücadele çerçevesinde el konulan 54
şirkete kayyum olarak atandı. AKP milletvekilleri bu ziyarette Gülen'e
saygılarını sunmuşlar, belki elini öpmüşler sonra da hatıra fotoğrafı
çektirmişlerdi. Gülen'in ayağına kadar giden heyette yer alan Gürkan'ın
el konulan FETÖ şirketlerine kayyum olarak atanması AKP'nin FETÖ'yle
olan mücadeledeki samimiyetsizliğinin örneklerinden sadece biridir.
ENGİN NOYAN
FETÖ bağlantılı kanallara çıkmak bir çok davada sanıkların karşısına
suç unsuru olarak konulurken bu kural herkes için aynı işlemedi. Engin
Noyan, FETÖ'nün kapatılan kanalı Samanyolu TV'de yıllarca program yaptı,
bu kanalda ünlendi. O günlerde,“Fethullah Hoca'yla gönül bağınız var
mı?” sorularına “Hocaefendi'yi çok severim ve önemserim” diyordu. Bu
ilişkilerine karşın Noyan, 15 Temmuz'dan aylar sonra devletin kanalı TRT
Avaz'da program yapmaya başladı.
15 TEMMUZ ŞEHİTLER ANITI'NIN MERMERLERİ FETÖ'CÜ ŞİRKETTEN ALINDI!
Erdoğan'ın talimatıyla yapımına başlanan 15 Temmuz Şehitler Anıtı'nın
mermerinin FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklanan itirafçı olan Sami
Çoban'ın şirketinden alındığı ortaya çıkmıştı. Sami Çoban'ın
şirketlerine devletin, darbe girişimi öncesi 33.5 milyon TL teşvik
verdiği de anlaşılmıştı. Çoban, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler
Konfederasyonu'nun (TUSKON) 1 Mart 2014 tarihinde düzenlediği genel
kurul toplantısında Erdoğan'ın “tehdit edildiği” konuşmayı ayakta
alkışlayan işadamları arasında yer alıyordu.
RAPORUN SONUÇ BÖLÜMÜNDEN ÇARPICI SORULAR
44
sayfalık rapor, “AKPFETÖ işbirliği şekil değiştirerek sürüyor mu?”
başlıklı bol sorulu şu bölüm ile sona eriyor; adını andığımız ve
geçmişteki FETÖ bağlantılarını veya övgülerini hatırlatacağımız
isimler mutlaka suçludur demiyoruz. Bu yargının işidir. Bizi
AKP'den ayıran hukukun üstünlüğüne ve suçu kanıtlanana kadar her
insanın suçsuz olduğuna olan inancımızdır. Ancak kamuoyu vicdanı
yaralıdır ve şu soruların cevabının peşindedir.
Ahmet Şık,
Kadri Gürsel, diğer Cumhuriyet Yazarları ve 2011 yılında
yargıdaki FETÖ'cü örgütlenmeye tepki göstererek Yargıtay'daki
görevinden istifa eden Celal Çelik gibi insanlar FETÖ'cülükle
suçlanırken, geçmişte FETÖ bağlantıları net olan bazı insanlar
neden korunup
kollanmakta ve üstüne ödüllendirilmektedir?
– Yoksa AKP – FETÖ işbirliği şekil değiştirerek sürmekte midir?
AKP,
kurumsal olarak bugün FETÖ'ye karşı görünse de adı hâlâ FETÖ ile anılan
isimlerden faydalanmaya devam ederek ileride şartların değişmesi
halinde FETÖ ile yeniden işbirliği için kapıyı aralık mı bırakmaktadı.
İsrail
ve Rusya ile olan ilişkilerde AKP'nin ve Erdoğan'ın yaptığı U
dönüşlerini düşündüğümüzde Erdoğan, FETÖ konusunda ileride U dönüşü
yapabilir mi?
– FETÖ ile mücadelede kriterler nedir? “Kandırıldım, bilmiyordum” demek yeterli midir?
–
Bank Asya'ya para yatırmak ya da Zaman Gazetesi abonesi olmak
kimi insanların KHK ile ihraç edilmesine hatta tutuklanmasına gerekçe
olurken, yıllarca FETÖ ile ilişkide olan bazı insanlar için
neden bu kriterler işletilmiyor?
– Korunup kollanan insanları diğerlerinden farklı kılan ne?
–
Bir şekilde Erdoğan'a ulaşıp onu ikna etmeyi başaran ya da kendisinden
fayda sağlanabileceği düşünülen FETÖ'cüler yargıdan ve yargılanmaktan
muaf mı tutulmaktadır?
Bunlar gibi daha bir çok soru cevap
beklemektedir. 15 Temmuz Darbe Girişimi kadar 15 Temmuz sonrası süreçte
de aydınlatılmayı bekleyen karanlık noktalar vardır. CHP, adaletin
herkes için eşit uygulanması için bu karanlık noktaları da aydınlatmanın
peşindedir.
http://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/sondakikahaberichpdenankarakulislerinikaristiracakfetoraporu2156600/