Helal
Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
görüşmelerinde, CHP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Tacettin
Bayır, terör, işsizlik, eğitim, sağlık gibi başlı sorunların çözülmediği
bir ortamda bu kanun tasarısı görüşmelerinin zaman kaybı olduğunu ifade
etti ve 1725 Aralık operasyonu üzerinden
“Helal” ve “Haram”’ın tanımını yaptı. Bayır, “Neyin helal neyin haram
olduğu noktası, sizin aldığınız ürüne alın teri ve emeğinizle
kazandığınız para helal paraysa, aldığınız ürün helaldir, ama ayakkabı
kutularındaki dolarlarla alıyorsan o haramdır” dedi.
Meclis Genel Kurulda konuşan Bayır, şunları söyledi:
“BU NASIL MÜSLÜMANLIK?”
“İhracatın helal, ithalatın haram olduğunu da belirten Bayır,
Sırbistan’dan alınacak 5 ton löp et için, “Asıl haram, 250 bin
Müslümanı öldüren Sırplardan et almaktır” çıkışında bulundu. Bayır, “5
bin ton et, karkas et kararı aldı iktidar. Nereden getiriyor, biliyor
musunuz? Sırbistan’dan, 250 bin Müslüman’ı katleden, Müslüman’ları
(Boşnak halkını) yok eden bir ülkeden getiriyor. Bu nasıl Müslümanlık?
Şimdi bu et helal mi, haram mı? Böyle şey olur mu? Bunun neresi helal?”
ÜLKEMİZİ İTHALATA MAHKÛM EDEN TEK NEDEN ‘’PLANSIZ ÜRETİMDİR’’
“2002’deki et, süt, ekmek, altın fiyatları, vatandaşların icralardaki
dosya sayısı ve kredi kartı borçlu sayıları ile 2017’deki fiyatlarının
karşılaştırmasını elindeki örneklerle milletvekillerine göstererek, ‘’Bu
rakamlar ekonominin çöktüğünün göstergesidir. Bugün birçok tarım
ürününü ne yazık ki ithal ediyoruz. Bugün Türkiye’yi ithalata mahkûm
eden tek neden plansız üretimdir.1980 senesinde Türkiye’nin nüfusu henüz
45 milyon iken hayvansal varlığı 80 milyonun üzerindeydi. Türkiye artık
1980’lerde ve 1990’larda ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi tarımda
kendi kendine yetebilen, üretimin artanını ise ihraç eden bir ülke değil
ne yazık ki, bu gerçekle yüzleşmemizin zamanı geldi de geçiyor bence.
Türkiye artık sığır, koyun, keçi, buğday, mercimek, kuru fasulye gibi
kalemlerde ithalat yapan bir ülke. Samanı bile ithal hâle getirdik.
Ülkemizi ithalata yönlendiren etkenlerin başında plansız üretim
gelmektedir. Çiftçimize hiçbir destek sağlanmadan bilinçsizce üretim
yapılıyor. Ürün ihtiyacından çok fazla üretilip tüketilemiyor, ihraç da
edilemiyorsa bu sefer ürün para etmiyor. Çiftçimizi de bu şekilde mağdur
ediyoruz.”
TARIMIN KURTULUŞ REÇETESİNİ AÇIKLIYORUM
“İktidar kanadının, ‘’Muhalefet hep eleştiriyor, soruna çözüm
önermiyor’’, söylemlerine de cevap veren Bayır; iktidara, tarımın içinde
bulunduğu kötü durumdan çıkarmanın kurtuluş reçetesini de açıkladı.
‘’Türkiye’nin tarımda şu anda bulunduğundan çok daha iyi bir noktaya
gelebilmesi için çok aşamalı bir planla hareket edilmesi gerekmektedir.
Bunlardan birisi zorunlu kalemler dışında ithalatı durdurmak olmalıdır.
Üreticiye destek olmadan, onu korumadan tüketiciye destek olamazsınız.
Öncelikli olarak ilk aşamada derhal, sulama, iklim, ürün ve hayvan
haritası yapılmalıdır.
İkinci aşamada, hangi bölgede il, ilçe,
köy, hangi ürünler kaliteli ve verimli olarak yetiştirilebiliyorsa
sadece o bölgelere destek verilmelidir. Üçüncü aşamada, çiftçi, köylü,
toprak sahibi tespit edilmeli, verilecek olan destek gerçek çiftçilere
doğru bölgelerde verilmelidir. Kayıt dışılığı ortadan kaldırarak neyi ne
kadar ürettiğimizi bilmeliyiz. Sonra, ülkemizin hangi ürüne ne kadar
ihtiyacı var, hangi ürünlere dış pazarda talep olduğunu bilmeliyiz.
Türkiye’nin hangi ürünleri iç talep için, hangi ürünleri dış talep için
üreteceğini netleştirecek ve bölge, çiftçi, ürün desteği bütünleşmesini
sağlamalıyız. Çiftçimizin bilinçli üretim yapabilmesi için her ilde
eğitimler verilmeli. Ziraat fakültelerinde, bölgede hangi ürünün verimli
olduğu tespiti yapılarak buna uygun tohum ve gübre çeşitleri üretilmesi
konusunda çalışılmalıdır.
Özellikle gençlerimizi tarıma
yönlendirmek, özendirmek için çalışma yapmalıyız. Türkiye’de
maliyetlerin düşürülmesi, kayıt dışılığın önlenmesi, gıda güvenliğinin
sağlanması, tüketici ve üreticinin korunması gibi tüm yapısal sorunların
çözümü için kooperatifleşmek gerekiyor. Ülkemizin şirket tarımcılığı
zihniyetinden tamamen vazgeçmesi gerekmektedir. Çözüm, kendi tarım
programlarımızı uygulamaktan geçiyor. Çiftçiye para veren değil, para
kazandıran bir Tarım Bakanlığı istiyoruz, çiftçiye para kazandıran Tarım
Bakanlığı istiyoruz.
Üretimi artırmadan, ithalatla, gümrük
vergisini düşürerek enflasyon sorununa çözüm bulamazsınız. Kısa vadede
fiyatları düşürebilirsiniz fakat kapıları açarak, ülkeyi ithalat
cennetine dönüştürerek tarımı bitiriyorsunuz. Sadece tarımı değil, yerli
üretimi ve üreticiyi, buna bağlı olarak yerli sanayiciyi de
bitiriyorsunuz. İthalat yapmak bu kadar büyük zenginliklere sahip
ülkemize yakışmıyor. Hedefimiz, ihracat yapan bir Türkiye olmalıdır.
İthalat işsizliği körükler, ihracat ise işsize iş bulur, yerli malı
piyasaya canlılık getirir.’’
http://halktv.com.tr/