Home
07 Ocak 2024 ( 11 izlenme )
Reklamlar

Cinayet soruşturmasına seçim ayarı: Sinan Ateş'in öldürülmesini soruşturan savcı 2 aylık rapor aldı, soruşturma durdu


AKP ile MHP arasında gerilim noktalarından olan Sinan Ateş cinayetinin soruşturmasını yürüten savcı Ayhan Ay iki ay rapor alarak izne çıktı. Cinayete ilişkin soruşturma ve iddianamenin yazımı durdu. İddianamenin yerel seçimden sonra çıkması ve iki parti arasındaki krizin ertelendiği belirtiliyor.



Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesinin üzerinden 1 yıl geçti ancak cinayete ilişkin soruşturmada hala iddianame hazırlanmadı.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre; Ateş cinayetine ilişkin soruşturma "iddianame yazım aşamasına" gelmişken, yeni bir savcı kriziyle karşı karşıya kaldı.

SAVCI RAPOR ALIP İZNE ÇIKTI

Soruşturma savcısı Ayhan Ay, sürpriz bir şekilde 2 ay sağlık raporu alarak izne çıktı. Dosya ise Başsavcı Vekili Ahmet Altun'a devrildi.

Ayhan Ay, 2023 Aralık ayı sonunda sürpriz bir şekilde izne çıktı. Ay'ın geçen hafta ise iki aylık rapor aldığı öğrenildi. Bu durum, Mart ayına kadar Ay'ın izinde olacağı anlamına geliyor. Böylece Sinan Ateş cinayeti iddianamesinin 31 Mart yerel seçimleri öncesinde tamamlanması zora girdi. Adliye kulislerinde, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde iddianamenin yazımının AKP ve MHP arasında krize neden olacağı gerekçesiyle istenmediği, bu nedenle Ayhan Ay'a izne çıkmasının söylendiği konuşuluyor.

SORUŞTURMA MHP YÖNETİCİLERİYLE GÖRÜŞEN SAVCIYA DEVREDİLDİ: TAHLİYE TALEBİ

Soruşturma dosyası ise Başsavcı Vekili Ahmet Altun'a devredildi. Bu sırada ise tutuklu şüpheli avukat Serdar Öktem'in tahliye talebinde bulunduğu öğrenildi. Başsavcı Vekili Ahmet Altun'un bu talebi pazartesi günü (yarın) savcılık görüşüyle sulh ceza hakimliğine göndermesi bekleniyor.

Ahmet Altun'un soruşturmaya koordinatör olarak atanmasının ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter ile Ankara'da görüştüğü ortaya çıkmıştı. Bu görüşmede Yönter'in Altun'a "Yargıtay üyeliği karşılığında Serdar Öktem'in tahliyesini istediği" iddia edilmişti. Yönter bu iddiayı yalanlamış ancak Ahmet Altun sessiz kalmıştı.

SAVCIYI TEHDİT EDEN ÜLKÜ OCAKLARI YÖNETİCİSİ TAHLİYE EDİLDİ

Bu arada Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça’yı, FETÖ’cü olmakla suçlayan Orhun Haber isimli sosyal medya hesabını yönettiği iddiasıyla 27 Kasım'da tutuklanan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Mert Kerim Ejder, Cuma günü tahliye edildi.

SORUŞTURMADA NELER YAŞANDI?

Ankara'nın Çukurambar ilçesinde 30 Aralık 2022 tarihinde 5 kurşunla öldürülen Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturmada 22 şüpheli tutuklanmıştı. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel ile eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın tutuklanmasını sağlayan Başsavcı Vekili Durdu Özer, bu süreçte "siyasi baskılar" sonucunda dosyadan alınmıştı. Soruşturma, Eylül 2023'te Ankara Başsavcı Vekili Ahmet Altun’un koordinatörlüğünde yeniden savcı Ayhan Ay'a verilmişti.

Savcı Ayhan Ay, soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyordu. Hatta cinayet öncesinde Sinan Ateş'e ait adres ve konum bilgilerini paylaşan cinayet büroda görevli komiser M.E.A. bu süreçte tutuklandı. Soruşturma, iddianame yazım aşamasına geldi. Ayhan Ay, bu süreçte dosyada şüpheli olan ve Tolgahan Demirbaş'a Sinan Ateş'in adresini ve konum bilgilerini öğrenme talimatı vermekle suçlanan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ın hukuki durumunu değerlendirecekti.

CİNAYET ÖNCESİNDE NELER YAŞANDI?

Sinan Ateş’in öldürülmesinden önce de Ülkü Ocakları içindeki gruplar birbirilerine karşı eylemler yaptı. 15 Mart 2022'de; Eski Mersin Ülkü Ocakları İl Başkanı Çağrı Ünel'e saldırı düzenlendi. Ünel, kendisine saldıran ülkücü Emrullah Kaplan'ı silahla vurarak öldürdü. Ünel'in saldırıdan önce Mersin'deki ülkücülerden, kendisine saldırmalarını istendiği fakat kabul etmediklerini söyledikleri bir telefon aldığı iddia edildi. Olayla ilgilenen savcılık; saldırının, sosyal medyada yaşanan bir tartışma yüzünden gerçekleştiğini ifade etti. Kimi kişiler, Ateş'in görevden alınmasına karşı çıktığı için Ünel'e saldırı düzenlendiğini ve Emrullah Kaplan'ın ölümü üzerine Ateş'e saldırılmış olabileceğini öne sürdü.

Cinayet soruşturmasına seçim ayarı: Sinan Ateş'in öldürülmesini soruşturan savcı 2 aylık rapor aldı, soruşturma durdu  Resim : 5
Sinan Ateş ile Çağrı Ünel

İsmail Saymaz; Ünel'e düzenlenen saldırının ardından kaleme aldığı 19 Mart 2022 tarihli yazısında, "Kaplan'ın ölümünün, silahların konuştuğu şiddet dalgasının önünü açabileceğini" ve "Kaplan’ın intikamı adına başka hayatların heba olabileceğini" yazmıştı.

Bazı Ülkü Ocakları üyeleri ise Sinan Ateş'in FETÖ'cü olduğunu iddia etti. Emrullah Kaplan'ın; "FETÖ'cü bir hainin tetikçisi" tarafından öldürüldüğünü ifade eden bazı ülkücülerin, Ateş'i kastettiğini öne sürenler oldu. Milliyetçi Hareket Partili Kürşat Yılmaz, Ateş'in ve katilinin FETÖ ile ilişkisinin olabileceğini söyledi.

Ateş’in öldürülmesiyle ilgili ileri sürülen iddialardan birisi de “İYİ Parti'ye yakınlaştığı” idi. Kuruluş yıllarında İYİ Parti'ye ilişkin eleştirel bir tavır alan Ateş; 29 Aralık 2022 tarihinde sosyal medya hesabından, İYİ Parti üyesi siyasetçilerle beraber olduğu bir fotoğraf paylaştı. Ateş; ardından, Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi'ne bağlılığını ifade eden bir açıklamada bulundu.

Cinayet soruşturmasına seçim ayarı: Sinan Ateş'in öldürülmesini soruşturan savcı 2 aylık rapor aldı, soruşturma durdu  Resim : 7
Sinan Ateş, İYİ Parti'nin kuruluş sürecinde Meral Akşener'den yana tavır alan Mahmut Korkmaz ve İbrahim Sungur ile çekildiği fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşmıştı

Ateş; saldırıdan iki hafta önce Iğdır'da bulundu ve sosyal medya hesabından; Türkiye'nin en doğusunda bulunduğu dile getirdi. Bu zaman dilimi içinde Iğdır’daki bazı ülkücüler mevcut Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ı etiketleyerek, "Sen emret genel başkanım; vatanın en doğusundan binlerce YİĞİT’in, bir YILDIRIM gibi tepelerine insin bütün hainlerin" şeklinde bir Instagram hikâyesi paylaştı. Iğdır'da bulunduğu zaman dilimi içerisinde Ateş'e eşlik eden Eski Iğdır Ülkü Ocakları İl Başkanı Mutluhan Kaşkar'a; 16 Aralık tarihinde ülkücüler tarafından sopalı saldırı, 21 Aralık tarihinde ise sopalı ve kılıçlı saldırı girişiminde bulunuldu.

Cinayet soruşturmasına seçim ayarı: Sinan Ateş'in öldürülmesini soruşturan savcı 2 aylık rapor aldı, soruşturma durdu  Resim : 8

Bir yakını; Ateş'in saldırıya uğrayacağını bildiğini, "benim ölüm fermanımı çıkardılar" dediğini aktardı.

TUTUKLANANLAR KİMLERDİ?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, saldırıya ilişkin soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında toplam 13 kişi tutuklandı.

Uyuşturucuya karşı yürüyüş yapan Hasan Ferit Gedik isimli öğrenciyi öldürmekten 35 yıl 4 ay hapis cezası alan, 2015'te tahliye olan ve 2018'de hakkında yakalama kararı çıkartılan "Dodo" takma adlı Doğukan Çep, azmettirci olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Cinayet soruşturmasına seçim ayarı: Sinan Ateş'in öldürülmesini soruşturan savcı 2 aylık rapor aldı, soruşturma durdu  Resim : 9
Hasan Ferit Gedik, 30 Eylül 2013'te Maltepe Gülsuyu Mahallesi'nde uyuşturucuya karşı yapılan yürüyüşte vurularak öldürüldü. Gedik'i vuranlar cezaevinden Erdoğan'a mektup yazdı: “Sizin de cezaevlerinde emirlerinizi bekleyen ak değil ama kara da olmayan, şehadet şerbetine susamış, bir emriniz ile Afrin’de ve tüm hain yuvalarında savaşmaya hazır olan neferlerinizin olduğunu bilmenizi isteriz. Bir emrinizi bekliyoruz.”

Verdiği ifadede; genel başkanlık döneminde temyiz dosyası için Ateş'ten yardım istediğini, fakat yardımcı olmaması üzerine saldırıyı planladıklarını; amaçlarının öldürmek değil, gözdağı vermek olduğunu söyledi. Saldırının azmettircisini, saldırıyı gerçekleştiren Eray Özyağcı'nın bildiğini iddia etti. Çep ile Özyağcı'nın; saldırıdan iki ay önce, Darıca'daki bir restoranı basıp dört kişiyi yaraladıkları ortaya çıktı.

Saldırı sonrasında Vedat Balkaya tarafından motorsiklet ile Gölbaşı'na ulaştırılan "Papi" takma adlı saldırgan Eray Özyağcı'nın, daha öncesinde Doğukan Çep ile Türkmen Dağı'nda gönüllü olarak YPG ve Suriye Ordusu'na karşı savaştığını ve Ateş'in ölümünden sonra Suriye'ye veya Gürcistan'a kaçtığını iddia edenler oldu. Özyağcı, Yunanistan'a geçiş yapmaya çalıştığı sırada Edirne'de yakalandı.

Özyağcı saldırıyı gerçekleştirirken motorsikleti süren Vedat Balkaya tutuklandı. Özyağcı'nın; kendisine, "husumetlim var, Ankara'ya gidelim" dediğini; saldırı zamanında ise, "küçük bir hesabım var, sen beni ileride bekle" sözlerini sarf ettiğini, ateş seslerini duyunca Özyağcı ile birlikte olay yerinden uzaklaştığını ifade etti.

Suat Kurt, saldırıdan iki gün önce Ankara'ya gelip Ateş'in bulunduğu yerler üzerine keşif yaptığı ve bunları saldırgan Eray Özyağcı'ya bildirdiği gerekçesiyle tutuklandı.

Özyağcı'yı, İstanbul'dan saldırının gerçekleştiği yer olan Ankara'ya, transporter model bir araç eşliğinde Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak isimli iki özel harekât polisinin getirdiği belirlendi. Polislerden birinin uyuşturucudan suç kaydı bulunduğu ve yolculuk sırasında, polis kimliği kullanılarak bir polis çevirmesinin atlatıldığı tespit edildi. Polisler; eğlence için Ankara'ya gittiklerini ve Özyağcı'nın, ziyarete gideceği bir hastasının bulunduğunu ve "masrafa ortak olacağını" söylemesi üzerine birlikte yola çıktıklarını ifade ettiler. Kendisini farklı bir isimle tanıtan Özyağcı ile saldırıdan on gün önce, yola çıktıkları aracı kiraladıkları otoparkta tanıştıklarını ve Özyağcı'nın gerçek kimliğini, İstanbul'a geri döndükten sonra gözaltına alınmaları sonucu öğrendiklerini öne sürdüler. Doğukan Çep, polislerden biri ile tanışıklığının bulunduğunu ifade etti.

Özyağcı'nın Ankara'ya gittiği transporter model aracın sahibi Mustafa Uzunlar tutuklandı. Çep'in; polis arkadaşlarıyla birlikte Ankara'ya bir düğüne gitmek için aracı istediğini dile getirdi. Özyağcı ve polislerin araca binerken, Çep'in; kendisinin kalacağını, arkadaşlarının gideceğini söylediğini öne sürdü. Aracı 27 Aralık'ta teslim ettiğini ve 28 Aralık'ta otoparka geri bırakıldığını belirtti. Şüphelilerden; Çep, Özyağcı, Saraç ve Köktürk'ü daha önceden tanıdığını ifade etti.

Saldırıdan önce; saldırganları evinde konuk eden Hakan Saraç, olay ile bir alakasının olmadığını ifade etti. İstanbul'daki bir arkadaşından, Ankara'ya gelecek ve kalacak yerleri bulunmayan iki kişinin olduğunu söylediği ve ilgilenip ilgilenemeyeceğini sorduğu bir telefon aldığı için saldırganları evinde ağırladığını öne sürdü.

Çep'e 97 bin lira gönderdiği iddia edilen Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul İl Yöneticisi Ufuk Köktürk tutuklandı. Köktürk, 28 Aralık gecesi saat on birde; Çep'in iki günlüğüne acil paraya ihtiyacı olduğunu söylediği bir FaceTime araması yaptığı ve 4 bin lira gönderip gönderemeyeceğini sorduğunu söyledi. Kendisinde ve işlemlerini gerçekleştirdiği eşinin kartında da para bulunmadığını söyleyen Köktürk; Çep'in ısrarı üzerine, yanında bulunan tanıdığından para alarak, eşinin banka kartı üzerinden Çep'e 4 bin lira gönderdiğini dile getirdi. Çep ile daha öncesinde aralarında para transferleri yaşandığı için kendisine gönderilen IBAN'i sorgulamadığını söyledi ve saldırı ile bir bağının olduğuna yönelik suçlamalara itiraz etti. Köktürk'ün; 2013 yılında bir lise öğrencisini öldürmekten yirmi yıl hüküm giyip, yalnızca bir yıl cezaevinde yattığı ortaya çıktı. 2013 yılında Maltepe Cezaevi'nde yattığı sırada, Çep ile aynı koğuşta bulunması yüzünden tanışıklığının var olduğunu öne sürdü. Çep ile Köktürk'ün davasını; aynı Milliyetçi Hareket Parti'li avukatın savunduğu ortaya çıktı.

Balkaya tarafından Gölbaşı'na ulaştırılan Özyağcı'yı, Gölbaşı'dan çıkardığı iddia edilen Ülkü Ocakları'nda yöneticilik görevinde bulunmuş Tolgahan Demirbaş; Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un evinden gözaltına alındı. Kılavuz'un; Demirbaş'ın gözaltına alınma sürecini engellemeye çalıştığı ve polislere, "siz gidin, sahibiniz gelsin" dediği iddia edildi. Soruşturma savcısı Ayhan Ay'ın yürüttüğü soruşturma dosyasına, daha sonradan atanan yeni savcı Durmuş Ali Kaya tarafından Demirbaş'ın ifadesi alındıktan sonra adli kontrol talebi ile hakimliğe sevk edildi. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Demirbaş'ın, Gölbaşı'nda bulunduğu polisler tarafından tespit edildi. Demirbaş, Gölbaşı'na gezmeye gittiğini söyledi. Daha sonraki süreçte Tolga Demirbaş’ın, Olcay Kılavuz’un da bulunduğu evden gözaltına alınması sırasında polislerin tuttuğu tutanak kaybolduğu için savcılar tarafından soruşturma dosyasına Kılavuz dahil edilemedi.


Gerçek Gündem

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Havalimanı 5 yılda koca ormanı yuttu! Sözde 'kürdistan bayrağı günü' etkinliğine vatandaştan uçan tekmeli tepki! Erdoğan yıkılan binaların yüzde 98'inin 1999'dan önce yapıldığını söylemişti, sözlerini yalanlayan görüntüler ortaya çıktı Adile Naşit aramızdan ayrılalı 33 yıl oldu...