BirGün gazetesi yazarı Ayşenur Arslan, bugünkü köşesinde Doğan ve Ciner grubuna değinerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Bakan Berat Albayrak'la ilgili önemli bir ayrıntıyı ele aldı.
İKTİDAR KONTRÜLÜNDELER
Arslan, iktidarın doğrudan kontrol ettiği gazetelerin olduğunun bilindiğini belirtirken, "Doğan ve Ciner Grubu’nun ya da Ferit Şahenk’in sahibi olduğu NTV’nin 'kontrol altında olmadığı' söylenebilir mi"diye sordu.
Usta gazeteci Arslan, Ciner Grubu’nun gazetesi HaberTürk’teki bir ayrıntıya da dikkat çekti.
DAMAT BERAT VE “KÖMÜRÜN FAZİLETLERİ”
Arslan, HaberTürk’te, haftada birkaç kez Berat Albayrak'ın haber olduğunu belirtti. Arslan, "Atılan yeni bir adım, söyleyecek yeni söz olmadığı için haber genellikle 'kömürün fazileti' üzerinedir. Cümleleri bile tekrardan ibarettir. Olsun! Ankara’ya, Saray’a, Enerji Bakanı Berat Albayrak’a mesaj verilir. Karşılığında ne alındığını ise, bir onlar bir de enerji alanındaki büyük çaplı yatırımlarıyla tanıdığımız Turgay Ciner bilir!" dedi.
“İHALELERLE İHYA EDİLDİLER”
Arslan ayrıca, medyanın "reisten yana olanlar" ile "ötekiler" olarak ayrıştığını ifade ederken, "Reis’ten yana olanlar, tirajları / reytingleri ne olursa olsun, başta kamu bankalarının reklamları olmak üzere havuzlarını doldurdular. Patronları, imzaları Ankara’da atılan ihalelerle ihya edildiler" diye belirtti.
Ayşenur Arslan'ın yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"İktidarın doğrudan sahibi olduğu veya tam anlamıyla kontrol ettiği gazete ve televizyonlar biliniyor. Doğan ve Ciner Grubu’nun ya da Ferit Şahenk’in sahibi olduğu NTV’nin 'kontrol altında olmadığı' söylenebilir mi?
2013 başında CNN Türk’ten ayrıldığımda Aydın Doğan’a veda ziyaretine gitmiştim. Gönderilişimi O’nun nasıl izah edeceğini merak ediyordum çünkü.
Özetle şöyle izah etti:
'Ben geçmişte ‘gazeteler gazetecilerindir’ diye düşünürdüm. Yanlışmış. Hayır, gazeteler / televizyonlar benim! Ben bu gazetelerin / televizyonların patronuyum. Gazeteciler de onların çalışanı.'
Bunu bir tek bana söylemiş değildi elbette. Öncesinde pek çok üst düzey yöneticiden duydum, somut örneklerine tanık oldum. Sonrasında da aynı anlayışın sürdüğünü gözlemledim: Doğan Grubu 'çalışanları' için öncelik, patronlarını ve O’nun çıkarlarını korumaktı.
Peki! Bu durumda Doğan Grubu çalışanlarına 'gazeteci' mi diyeceğiz yani! Diyebilecek miyiz!
İktidarın doğrudan sahibi olduğu veya tam anlamıyla kontrol ettiği gazete ve televizyonlar biliniyor. Doğan ve Ciner Grubu’nun ya da Ferit Şahenk’in sahibi olduğu NTV’nin 'kontrol altında olmadığı' söylenebilir mi?
Pek çok gazetesi / dergisi / kanalı ile sanki ayrı bir dere yatağından akıyormuş algısı yaratmaya çalışan bu yayın grupları, Saray’a yeterince selam çakmıyor mu! Hegemonya, bir bakıma onların 'güya tarafsız' varlığıyla inandırıcı hale gelmiyor mu! Bu sayede daha da güçlenmiyor mu!
Dikkatli okurlar fark edecektir. Ciner Grubu’nun gazetesi HaberTürk’te, neredeyse haftada birkaç kez Berat Albayrak birinci sayfadan haber olur. Atılan yeni bir adım, söyleyecek yeni söz olmadığı için haber genellikle 'kömürün fazileti' üzerinedir. Cümleleri bile tekrardan ibarettir. Olsun! Ankara’ya, Saray’a, Enerji Bakanı Berat Albayrak’a mesaj verilir. Karşılığında ne alındığını ise, bir onlar bir de enerji alanındaki büyük çaplı yatırımlarıyla tanıdığımız Turgay Ciner bilir!
Geçmişte AKPGülen beraberliği nedeniyle bulanık olan çizgiler 15 Temmuz’dan sonra iyice netleşti. Medya neredeyse yüzde 95 oranında 'Reis’ten yana olanlar' ile ÖTEKİLER diye ayrıştı.
Reis’ten yana olanlar, tirajları / reytingleri ne olursa olsun, başta kamu bankalarının reklamları olmak üzere havuzlarını doldurdular. Patronları, imzaları Ankara’da atılan ihalelerle ihya edildiler.
Peki ya ÖTEKİLER?
Yani, bir bakıma BİZ?"
https://www.siyasetcafe.com/damatberatvekomurunfaziletleri29069h.htm