Kamu görevlisi olma sıfatı bulunan ve toplumun her kesimindeki yurttaşlara eşit davranma yükümlülüğü olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın 24 Nisan 2020'de gerçekleştirdiği Cuma hutbesindeki sözleri tartışma yaratmıştı.
Ali Erbaş, "Erbaş, hutbesinde koronavirüs salgınıyla tüm dünyada mücadele yürütüldüğünü hatırlatırken, "İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir" ifadelerini kullanmıştı.
Toplumun geniş kesimlerinden tepki gören ifadeler nedeniyle çok sayıda kişi, dernek ve meslek örgütü suç duyurusunda bulunmuştu.
Manevi İlkeli Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (MİL DİYANETSEN) suç duyuruları hakkında süren soruşturmalar nedeniyle yapılan açıklamada halkın sandıkta seçtiği milletvekillerinde olduğu gibi "minber dokunulmazlığı ve hutbe veren din görevlilerinin yargılamadan muaf olunması talep edildi. Açıklamada sendikanın genel başkanı Celaleddin Gül'ün imzası yer aldı.
Gerçek Gündem'de yer alan habere göre MİL DiyanetSen'in açıklamasında, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan da savunulurken, "Dini değerlerimize saldırmayı kendisine vazife edinmiş malum çevreler, Diyanet'in ve Din görevlilerimizin başında ‘Demokles'in Kılıcı’ gibi durmakta, Allah'ın ayetleri Kur’an’ın hükümleri, vaaz kürsüleri ve minberlerde adeta sansürlenmek istenmektedir. Faiz ayeti okununca ‘sen ekonomist değilsin, işine bak’ deniyor. İçkikumar ayeti okununca ‘benim zevkime karışma’ deniyor. Zina ayeti okununca ‘burası özgürlükler ülkesi karışma’ deniyor. Miras ayeti okununca ‘hangi çağda yaşıyoruz’ deniyor. Eş cinselliğin haram olduğuna ilişkin ayetler okununca ‘eş cinsellik bir insan hakkıdır, Lgbt’cileri hedef gösterdin’ deniyor." ifadeleri kullanıldı.
MİL DiyanetSen tarafından yapılan açıklamanın tam metni ise şöyle oldu:
24 Nisan 2020 tarihinde Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Hacı Bayramı Velî Camii’nde eş cinsellik ve lutilik üzerine okuduğu hutbeden sonra bir çok sivil toplum kuruluşu Sayın Erbaş hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Kur’anın ayet ve hükümlerinin cuma hutbesinde okunmasından daha doğal ne olabilir.
Yaşanan bu üzücü olaydan sonra Mil Diyanet Sen olarak Diyanet İşleri Başkanlığımızın en seçkin kurulları tarafından özenle hazırlanan hutbelerin yargının konusu olmaması için Minber Dokunulmazlığını gündeme getirdik.
Dini değerlerimize saldırmayı kendisine vazife edinmiş malum çevreler, Diyanet'in ve Din görevlilerimizin başında ‘Demokles'in Kılıcı’ gibi durmakta, Allah'ın ayetleri Kur’an’ın hükümleri, vaaz kürsüleri ve minberlerde adeta sansürlenmek istenmektedir. Faiz ayeti okununca ‘sen ekonomist değilsin, işine bak’ deniyor. İçkikumar ayeti okununca ‘benim zevkime karışma’ deniyor. Zina ayeti okununca ‘burası özgürlükler ülkesi karışma’ deniyor. Miras ayeti okununca ‘hangi çağda yaşıyoruz’ deniyor. Eş cinselliğin haram olduğuna ilişkin ayetler okununca ‘eş cinsellik bir insan hakkıdır, Lgbt’cileri hedef gösterdin’ deniyor.
Son günlerde Atatürk üzerinden algı operasyonu yaparak Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve başkanını itibarsızlaştırmaya çalışanların bu çabaları da beyhudedir. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı ve din görevlilerimiz aziz milletimizin göz bebeğidir. Cuma hutbeleri üzerinden kafa karışıklığı oluşturmaya çalışan ve buradan bir şeyler çıkarmayı amaçlayan fitne ve fesatçılar bu amaçlarına ulaşamayacaklardır.
İşte bu yüzdendir ki; MilDiyanet Sen'in aylardır gündemden düşürmediği ‘Minber Dokunulmazlığı’ teklifi ivedilikle yasalaşmalıdır. Minber Dokunulmazlığı ile okunan hutbeler yargının konusu olmaktan çıkarılmalıdır.
MilDiyanet Sen Başkanı Celaleddin Gül ve yardımcıları daha önce Yılmaz Özdil'e yönelik “çukurlaşan gazeteci müsveddesi”, “ağzı lağım kokan” ifadelerini kullandıkları için yargılanmışlar ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sözler fikir özgürlüğü sayılmıştı.
Öte yandan, sendika sık sık LGBTİ++ bireyleri hedef göstermesi nedeniyle gündeme geliyor. Sendikanın Genel Başkanı Celaleddin Gül, ""Manevi, ilkeli ve liyakatli sendika olarak kurulduğumuz günden beri ‘önce ahlak ve maneviyat’ ilkesine dikkat çektik. Manevi kalkınma olmadan maddi kalkınmanın olmayacağını ifade ettik. Aileyi ve gençliğimizi dinamitleyen unsurlarla mücadele ettik. Bu kapsamda ahlaksız diziler ve programlara ve toplumu ifsat eden LGBT örgütlerine karşı ciddi mücadele verdik" dedi." ifadelerini kullanmıştı.