Merkez Bankası, yılsonu enflasyon tahminini 2 puan artırarak yüzde 38’e çıkardı. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları 2024 yılı için yüzde 34 ve 42, 2025 yılı için ise yüzde 7 ve 21 olarak belirlendi. Tek haneli enflasyonun ise ancak 2026’nın son aylarında görülebileceği belirtildi.
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın açıkladığı enflasyon raporunun genel değerlendirme bölümünde, Nisan ayında yüzde 69,8 olarak gerçekleşen enflasyonun ilk Enflasyon Raporu’ndaki tahmin aralığının üzerine çıktığı belirtildi. Yılın ilk çeyreğinde gıda fiyat görünümünde öne çıkan ana unsurun kırmızı et fiyatları olduğu vurgulandı. Kırmızı et fiyatlarının beyaz et fiyatlarını da olumsuz yönde etkilediği, işlenmiş et ürünleri fiyatlarını da önemli ölçüde yukarı çektiği ifade edildi.
DEZENFLASYON KAÇINILMAZ
Gelişmeler sonucu enflasyon tahminlerinin yukarı çekildiği raporda, ayrıca ilave ücret artışlarının olmamasının dezenflasyon sürecini destekleyeceği belirtildi. Enflasyon raporunun sunumu için kameralar karşısına geçen Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, sıkı para politikası duruşunun korunacağı mesajını verdi. Karahan, konuşmasında “Son üç ayda enflasyon, öngörülerimizden yüksek bir seyir izliyor. Tüketici enflasyonu öngörülen tahmin aralığının üzerinde gerçekleşmiştir. Öngörülerimizin aksine yılın ilk çeyreğinde toplam talep güçlü seyretmiş, kredi kullanımı artmıştır. Reel ücret artışları talebi destekledi. Son dönemde hizmetler grubundaki fiyat artışlarının, diğer gruplara kıyasla daha güçlü olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kırmızı et fiyatlarında yaşanan artışın enflasyon üzerindeki etkilerine değinen Karahan, “Son üç aylık dönemde gıda fiyatlarında güçlü artışlar gerçekleşmiş, özellikle kırmızı et fiyatları bu gelişmede öne çıkmıştır” dedi.
“TEK ARTIŞI VARSAYDIK”
Rapor sunumunun ardından sorucevap bölümünde TCMB Başkanı Fatih Karahan, asgari ücret artışına ilişkin soruya “Tek asgari ücret artışı olacağı dillendirildiği için biz bunu varsaydık, bunun iletişimini yaptık. Ücretlerin şu anda yüksek enflasyondan dolayı erimesi söz konusu. Bizim birinci yapmamız gereken şey kalıcı şekilde fiyat istikrarını sağlamak. Enflasyonu düşürürsek zaten kalıcı refah artışı olacaktır. Ücretler enflasyonist olmayacak şekilde, sağlıklı bir şekilde artmaya devam edecektir" yanıtını verdi.
Karahan, “Kredi kartı faizlerinde ilave sıkılaşma olabileceğini düşünüyor musunuz?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Kredi kartı konusunda, sadece azami faizleri düzenleme yetkimiz alanında. Faiz konusunda yakın dönemde bir ayarlama yaptık. Gelen veriler, bunun epey bir makulleştiğini söylüyor. Her türlü kredi gelişmelerini yakından takip ediyoruz. Şu aşamada ben ek bir önleme ihtiyaç duyulacağını düşünmüyorum. Talep konusunda biz ek sıkılaşmayı mart ayı sonunda yaptık. Bizim elimizdeki veriler, kredi kartı ile yapılan harcamalar zayıflamayı işaret ediyor. Saha gözlemlerimiz var. Kapsamlı bir ekibimiz var. Epey nabız tutuyoruz. Gelen işaretler talepte dengelenmenin başladığını gösteriyor."
GEÇİM ŞARTLARI İYİLEŞMEZ
Enflasyon tahminlerindeki artışa değinen Ekonomist Uğur Gürses, tahminlerin tutarlı olduğunu ancak geçim şartlarının iyileşmeyeceğine dikkat çekti:
“Beklentilerin iyileşmesi için enflasyonun düşüyor olması lazım. Parasal sıkılaştırma yani faiz artışları gecikmeli yansıyor. Yılsonu enflasyon tahminini tutarlı diye düşünüyorum. Tabii burada şu var: Bu aydan sonra ekonomideki yavaşlamayı da göreceğiz. Birçok alanda bir ekonomik yavaşlama belirginleşecek. O yüzden de fiyat baskısı azalacaktır. Ama şu var, geçim koşulları iyileşecek mi? Hayır. Geçim koşullarının iyileşmesi için epey bir zamana ihtiyaç var. Birkaç seneye ihtiyaç var. Şimşek politikaları ancak kanamayı durduran bir politika. Onun ötesinde daha büyük bir iyileşmeye ihtiyaç var. O da Türkiye’de sadece ekonomi reçetesiyle değil, politik alanda da bir demokratikleşme, hukukun üstünlüğüne geri dönüş gibi politik alanda iyileştirmeler gerekiyor.”
YOKSULLAŞMAYA YOL AÇAR
Ekonomi yönetiminin ‘talep düşerse enflasyon düşecektir’ yaklaşımında olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aziz Çelik, “Bunun önemli sonucu ücretlilerin, emek gelirlerinin baskılanması şeklinde ortaya çıkacak. Bu sadece asgari ücrete ikinci bir zam yapılmaması şeklinde gerçekleşmeyecek. Diğer ücret artışlarının ve emekli aylıklarının da en düşük düzeyde tutulması şeklinde bir dizi sonucu olacak. Bu da emek geliri elde edenlerin, dar gelirlerin yoksullaşmasına yol açacak. Enflasyon olgusunun faturası, emek gelirleri düşürülerek çalışanlara çıkarılmaya çalışılıyor” dedi. Çelik, “Enflasyonun daha yapısal sebepleri var. Yüksek enflasyonun getirmiş olduğu aşırı şirket kârları, aşırı sermaye kârları var. Bozulma var. Bütün bunlar enflasyonun aslında yukarı yönlü hareket etmesine yol açıyor. Bunun düzelmesi zaman alacak. Ücretleri bastırma politikasının yaratacağı sonuç ise ekonomide yavaşlama olarak ortaya çıkabilir. Talebin azalmasına dönük bir politika büyümeyi de etkiliyor. Bu işsizliği de etkileyebilir. Dolayısıyla bu politika sosyal açıdan başka sorunlara da yol açabilir” dedi.
BirGün