Dolarizasyonun en büyük mali sorunlardan biri haline geldiği Türkiye'de ekonomi yönetimindeki değişime rağmen vatandaşın dolar aşkı devam ediyor. Ekonomist Atilla Yeşilada'nın buna çok net bir açıklaması var: Vatandaş TÜİK'e güvenmiyor, açıkladığı enflasyon ve işsizlik rakamlarına inanmıyor. Peki çözüm? Yeşilada, “TÜİK büyük bir şeffaflıkla enflasyonu nasıl hesapladığını açıklamalı, veri tabanını ekonomistlere açmalı. Doğru enflasyon rakamı açıklanır, üzerine yüzde 3 faiz verilirse vatandaş dolarını bozdurur” dedi.
– Yeni ekonomi yönetimi piyasanın beklediği bir dizi kararı hayata geçirdi ancak dolarizasyon devam ediyor. Neden?
Bu şartlar altında da devam edecek. Ben açıkçası burada suçu TÜİK'e buluyorum. TÜİK gerçek enflasyon ve işsizlik rakamlarını açıklamalı. Ekonomi beklentiler üzerine döner, rakamlar üzerine değil. Açıklanan rakamların hiçbir önemi yok, insanlar onlara güvenmiyorlarsa. Ve güvenmiyorlar… Bunu anketler gösterdi. Bu yanlış bir düşünce de olabilir ama bunu ortadan kaldırmak o kadar kolay ki. TÜİK her ay çıkar, detayları ile enflasyonu nasıl hesapladığını anlatır. Enflasyon bir hesaplamadır, verilerini bir veritabanına koyarsınız, isteyen ekonomistler girer aynı hesabı yapar, aynı sonucu alabiliyor mu bakar. Zaten birkaç ekonomist baksa ve “Doğru, biz yanılmışız” dese sorun bitecek.
HESAP VERMEME KÜLTÜRÜ
– Şeffaflık TÜİK için de gerekli yani…
Elbette ama bu gizlilik her yerde var biliyorsunuz. Merkez Bankası hesapları ile ilgili sorun da biliyorsunuz 6 ay boyunca MB bir tek açıklama yapmadı. Buna, hesap vermeme kültürü diyorlar. Çok elzem bir konuda güvenilir bir kaynak inandırıcı bir açıklama yapmıyorsa insanlar komplo teorisi üretir.
– Dolarizasyon nasıl sona erer?
Herkesin enflasyonu değişiktir. Ama güvenilir bir otorite ortalama enflasyon şudur dediğinde insanlar yatırım kararlarını buna göre alırlar. Birisi beni enflasyonun yüzde 15 olduğuna ikna ederse ben paramı hangi şartlarda TL mevduatta tutarım; bana bunun üzerinde bir faiz verirse… Bu, MB hesaplarına göre yüzde 3'tür. Yani halka enflasyonun yüzde 15 olduğuna inandırırsak, yüzde 18 faiz verildiğinde dolarizasyon sona erer.
50 MİLYAR $ ÇÖZÜLSE…
– Bunun kısa vadede nasıl bir yararı olur sizce?
Şu anda 280 milyar dolara kadar döviz mevduatı var. Bunun 50 milyar doları TL'ye çevrilse bunu iki yararı olur. Bir: TL mevduatı artacağı için kredi faizleri düşer. İki: Bu para Merkez Bankası'na repo edilir ve MB rezervleri artar.
– Halkın güveninin azalmasında vaka sayısı diye uzun süre hasta sayısının açıklanmış olmasının da etkisi var mı sizce?
Mutlaka o da var. Orada iki zıt sonuç çıktı ortaya. Benim gibi vakaların hasta sayısından çok yüksek olduğunu düşünenler hiç evden çıkmadı. Bu, ekonomiye zarar verdi. Geri kalan 6 bin vakayı görüp hiç tedbir almadı. Türkiye'nin bu yaptığı hatadan turizm büyük yara aldı. Rusya yakınıyor, ikinci dalgayı Antalya'ya giden turistler başlattı diye. Açıkçası ekonomik anlamda hiçbir yarar sağlayamadık. Şimdi biz salgın bitti dediğimizde de inanmayacaklar.
– Aktif rasyosunun kaldırılmasının ikinci dalgada esnafa kredi verilmesinin önünü tıkayacağı yorumları yapıldı. Katılır mısınız?
Esnafın kredi ihtiyacı yok, esnafın nakit enjeksiyona ihtiyacı var. ABD'ye bakın, Fed 500 milyar dolar verdi. Biz bu vergileri neden veriyoruz, Kanal İstanbul'a yatırılsın diye mi? Nerede zor günümüzde devlet? Kredi vermek zaten bir tuzaktır, adam nasıl ödeyecek? Bu insanların cebine direkt para konulması gerekiyor. Hazine başka yerden kessin, Cumhurbaşkanlığı bütçesi bu yıl artmasın örneğin, milletvekili maaşlarına bir yıl da zam yapılmasın. Kaynak var, yok değil.
https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/gercekenflasyonrakamlariaciklansindolaraskibiter6145861/