Çarşıya pazara alev topu düştü. Zirve yapan hayat pahalılığı, vatandaşların kiloyla aldıkları meyvesebzeleri gramla hatta taneyle almalarına neden oluyor. Zorunlu gıda gereksinimi için vatandaş kendince çareler üretmeye çalışıyor; kiloyla değil gramlataneyle, bütün olarak değil dilimle satın alma yoluna gidiyor.
1 KEMİK 8.82 TL
Artık pazarlarda yarım kilo fiyatlarının yazılı olduğu etiketler, hatta çeyrek olarak satılan sebzeler yer alıyor. Ekonomik darboğazla mücadele eden vatandaşlar da edebildiği kadar alışverişini daha ucuza getirmeye çalışıyor; kendinin, çocuğunun, torununun yiyeceğinden kısmak zorunda kalıyor. Markette satılan 1 adet gün kurusu kayısının fiyatı bile Halk Ekmek'ten fazla… Eskiden ücretsiz verilen tavuk ve kuzu kemiği çoğu yerde artık ücretli. 294 gramlık 1 adet kuzu kemiğinin fiyatı 8 lira 82 kuruş… 1 adet yerli muzun fiyatı 3 TL'ye yaklaşırken, çeyrek dilim lahana bile 5 TL etiketle satılıyor. Yine kış mevsimi sebzesi olan karnabaharın çeyreği de 5 TL'den ucuza satın alınamıyor.
SÖZCÜ muhabiri, İstanbul Şişli'de taneyle gıda alışverişi yaptı; sepette sadece 16 çeşit üründen 1'er tane yer aldı ve toplam fiyat tam 58.23 TL tuttu. İşte sepetteki ürünler: 1 adet patlıcan: 4.88 TL, 1 adet hıyar: 3.63 TL, 1 dilim (86 gram) beyaz peynir: 3.26 TL, 1 adet gün kurusu kayısı: 1.40 TL, 1 adet sivri biber: 0.37 TL, 1 adet yerli muz: 2.55 TL, 1 adet (300 gram) domates: 1.46 TL, 1 adet (495 gram) nar: 6.41 TL, 1 adet portakal: 0.70 TL, 250 gram Halk Ekmek: 1.25 TL, 1 adet simit: 3.50 TL, çeyrek dilim kabak: 10 TL, çeyrek dilim lahana: 5 TL, çeyrek dilim karnabahar: 5 TL, 294 gram kuzu kemiği: 8.82 TL: Toplam: 58.23 TL.
Meyve sebze cenneti ülkemizde tarımın içine sokulduğu çıkmaz, kur ve emtia fiyatlarındaki artışla birleşince vatandaşlar daha önce hiç yaşamadıkları bir gıda krizinin içine düştü. 1953'ten beri İstanbul'da yaşadığını belirten bir vatandaş durumu “Böylesini ilk kez görüyorum” sözleri ile özetledi.
Pazar röportajında bir vatandaş “Ben 35 liraya kemik aldım kemik” diye isyan ederken, bir başka vatandaş ise eskiden kiloyla aldığı domatesi artık 2 tane almaya başladığını söyledi. Pazarcı esnafı ise özellikle son 2 aydır, taneyle veya gramla alışveriş yapanların sayısının 2 katına çıktığını dile getirdi.
Geçen sene kiloyla satıyorduk, şu an 250 gram, 300 gram satıyoruz. Mesela lahanayı tam satıyordum, şimdi 4 parçaya bölüyorum, zar zor alıyorlar. ‘Bize ucuz gelse, elimizden geldiğince ucuz satmaya çalışacağız' diyoruz ama gelmiyor. 15 yıldır burada tezgah açıyoruz, 15 yıldır tam ürün alanlar şimdi çeyrek almaya başladı.
Son dönemde yarım kilo, birkaç yüz gram veya taneyle alışveriş yapanlar çok oluyor. Son 2 aydan beri artış var. Artan fiyatlardan dolayı daha az miktarda alıyorlar. Etiketleri görünce, ‘pahalı' diyorlar. Haklılar… Bu şekilde düşük miktarlarda alanların sayısı yarı yarıya, belki yarıdan da daha fazla artış oldu.”
“Her şey çok pahalı. Ben hiçbir üründe bir ucuzlama görmüyorum ama inşallah olur. Gönlümüzce alışveriş yapamıyoruz. İsteyip de alamadığımız ürünler oluyor. Mesela domatesi ancak 2 tane alabiliyoruz. Eskiden kiloyla alabiliyorduk. Son 12 aydır taneyle ürün almaya başladık. İnşallah iyi olur, temennimiz bu.”
Eti, sebze meyveyi artık yarım kilo hatta tane hesabıyla alabiliyorum. Daha önceden kiloyla alıyorduk, iki kilo da alıyordum ama şimdi yok… 1.5 aydan beri böyle devam ediyoruz. Paramın yettiği kadar… İsteyip de alamadığım çok şey var. Torunuma meyve alamıyorum. Bir mandalina alıp gideceğim. Sonumuz ne olacak bilmiyorum.
Bir tane, bir tane alıyoruz artık. Pirinç alacağız mesela, 200 gram alıyoruz. Önceden 23 kilo alıyorduk. Karnabaharı yarım almayı tercih ediyoruz. Görüyorsunuzdur tezgahlarda… Durum çok kötü yani. ‘Ekonomide hiçbir sıkıntı yok' diyorlar ama bence çok büyük sıkıntı var. Artık çocuklarımıza harçlık veremeyecek duruma geldik.
“Türkiye'nin son 20 yılda bu duruma gelmesinin sebebi nedir? Yanlışlıklar. Yanlışları hep kendi var etti. ‘Enflasyon tek hanelere inecek…' Birileri kendini avutuyorsa avutsun yalnız halkla, mahzun insanlarla oynamasın. Bu pazarın dolması gerekiyor, nerede bu insanlar? Ben 1953'ten beri İstanbul'dayım, böyle pahalılık bilmiyorum.”
Kimse hiçbir fiyatı indirmiyor. Ne süt ürünlerinde, ne yağlarda, ne de bakliyatlarda. Benim hiç inancım yok. Pazarda dolana dolana dönüp ucuz arıyorum… Kalitelisini zaten alamam, onlardan hiç alınmıyor… Önceden çok güzel, çok rahat alışveriş yapardık. Ben bu hafta kasaptan kemik aldım kemik… Onun bile kilosunu 35 lira yapmışlar.
Sözcü