Gıda ürünlerinde raflardaki çeşitliliğin azalması ve gıda enflasyonunun daha da artması beklenirken; sanayicinin artan maliyetlerini birim fiyatlara yansıtması sonucu beyaz eşyadan mobilyaya, çatal bıçaktan elektrikli ev aletleri ve otomobil fiyatlarına kadar tüketici fiyatlarını artırıcı etkilerin yaşanması bekleniyor.
İhracat tarafında ise zamanında teslim edilemeyen siparişlerin iptal edilmesi riski olduğu belirtiliyor.
Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD) Başkanı Ebru Akdağ, “Gıda alanında sadece et ve süt sektörleri kesintilerden muaf tutuldu. Hayvansal ürünlerde bozulma daha hızlı olur evet ama tüm gıda ürünlerinde bozulma ve israf riski var” dedi.
Akdağ, bozulmalar nedeniyle zehirlenmelerin meydana gelebileceğine, bunun da gıda güvenliği riski oluşturacağına işaret etti.
“Ülkemizde zaten çok ciddi bir gıda israfı ve çok ciddi bir gıda enflasyonu var. Enerji kesintileri bu iki sorunu daha da artıracaktır” diyen Akdağ, şöyle devam etti:
“Bunun dışında kısılan üretimin ve gıda tedariğinde oluşacak sorunların etkisiyle raflardaki gıda ürünlerinin azalması ve artan maliyetlerin etkisiyle de fiyatların artması gibi olumsuzluklar yaşanacaktır. Dolayısıyla muafiyetin tüm gıda sektörü ile birlikte soğuk hava depoları, ambalaj tesisleri için de olması gerekirdi.”
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ise, enerji kesintilerinin üretimi doğrudan etkilediğini, bunun da hem maliyetleri artırıcı etki yapıp hem de ihracatı olumsuz etkilediğini söyledi.
“16 alt sektörü bulunan kimya sektörümüzde üretimde hem doğalgaz hem de elektrik olarak yoğun enerji kullanımı söz konusu” diyen Pelister, “Bu durum da maalesef üretim aksaklıklarına ve ihracat sipariş teslim sürelerinin uzamasına sebep olurken aynı zamanda üretim maliyetlerinin artmasına da sebebiyet verecektir” diye konuştu.
Yoğun ısı kullanan alt sektörlerin üretimi kısması ya da durdurmasının mümkün olmadığına vurgu yapan Pelister, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Kesintiler üç gün bile olsa kimya sektörümüzde yapılacak üretim aksaması zincirleme etki yaparak bizden ham madde alan diğer sektörleri de olumsuz etkileyecektir. Kimya sektörümüzün diğer sektörlere de ham madde ve yarı mamul verdiğini göz önünde bulundurursak, sektörümüzün bu kısıtlamadan olabildiğince muaf tutulmasını bekliyoruz.”
Ostim Sanayici ve İş İnsanları Derneği (OSİAD) Başkanı Süleyman Ekinci ise verdiği bilgide, enerji kesintilerinin sadece üretimde değil sevkiyatta da sıkıntılar yaşatmaya başladığını anlattı.
Ekinci ayrıca, sanayideki enerji kısıntılarından kaynaklı sadece çelik sektöründe 1 milyar TL’lik kayıp yaşanacağını dile getirdi.
Demir çelik sektöründe bir cevherden demir üretimi olduğunu bir de mamul üretimi olduğunu belirten Ekinci, “Yüksek ısılı fırınlar üretime devam ediyorlar ancak mamul çekecek olan prosesin bir sonraki aşaması durdu. Çeliğin durması demek de zincirleme birçok alanı etkiler. Beyaz eşyayı etkiler, çatal bıçaktan masa sandalyeye ve otomobile kadar birçok alanı etkiler” dedi.
Ekinci, sadece çelik sektöründe yaşanılacak ekonomik kayba ilişkin şunları söyledi:
“Türkiye’nin demir çelikte günlük ortalama 120 bin ton çelik üretimi kapasitesi var. 3 gün durduğumuz zaman aşağı yukarı yıllık üretimimizin yüzde 1’i oranında kayıp yaşarız. Bunun da çarpan değeri 1 milyar lirayı buluyor. Ancak bu sadece çelik tarafında yaşanılan kayıp. Bunun daha lojistiği var, nihai ürün yapanı var. Çelik durduğu zaman kayıplar zincirleme gider.”
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Adnan Aslan da önceki gün yaptığı yazılı açıklamada, enerji kesintilerinin sektöre 1 milyar TL’lik kaybı olacağını vurgulamıştı.
Aslan şöyle devam etmişti:
“Üretim bantlarının durdurulamayan kısımlarından ötürü yüzde 40 doğalgaz kesintisi yaklaşık yüzde 60, diğer yandan 72 saat elektrik kesintisi en az 80 saatlik üretim kaybına sebep olacak.
İhracat tarafında da zamanında teslim edilemeyen siparişlerden ötürü iptaller ve cezalar yaşanacak. Ayrıca yüklenmeyecek gemiler için bekleme bedelleri ve cezaları söz konusu olacak.
Daha önemlisi Türk üreticilerin yurt dışında müşterileri nezdinde ileriye dönük performanslarına ilişkin soru işaretleri yaratacak.”
Sözcü