Home
16 Nisan 2019 ( 68 izlenme )
Reklamlar

Halk patates ve soğan kuyruğunda ama Tarım Bakanlığı kitapçığında birinci çıktık!


Tarım ve Orman Bakanlığı, “Kamuoyunda Gündeme Gelen Asılsız İddialar ve Gerçekler” başlığıyla bir kitapçık yayınladı.



Son yıllarda gündemden düşmeyen tarımsal üretim ve ithalata ilişkin kamuoyunda oluşan tepkilerin önüne geçmeyi amaçlayan Tarım ve Orman Bakanlığı, “Kamuoyunda Gündeme Gelen Asılsız İddialar ve Gerçekler” başlığıyla bir kitapçık yayınladı. Yerel seçimlere bir hafta kala, 25 Mart tarihinde Bakanlığın resmi internet sitesinde de yayınlanan kitapçıkta, Türkiye’nin tarımsal hâsılada Avrupa birincisi, zeytinyağında dünya ikincisi, buğday unu ihracatında ise dünya lideri olduğu öne sürüldü. Buğday, mısır, ayçiçeği ve çeltik gibi ürünlerde Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunun kırıldığı kaydedilen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayınında,“topraklarımızı koruyoruz” ve “Gıdada GDO’ya geçit yok” görüşlerine yer veriliyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, “Devasa sorunlarla yüklü tarım sektörünün sorunlarını bir an önce çözmek yerine her şeyin çok güzel ve tıkır tıkır işliyormuş gibi gösteren tarım politikaları nedeniyle 20022018 yılları arasında çiftçi 3,4 milyon hektar alanı ekip biçmekten vazgeçmiştir. Belçika’nın toplam yüzölçümünün 3 milyon hektar, Hollanda’nın ise 4 milyon hektar olduğu dikkate alındığında Türkiye tarımının gittiği istikamet daha çarpıcı şekilde görülecektir” değerlendirmesinde bulundu.

BAKANLIKTAN SEÇİMLERE BİR HAFTA KALA PEMBE TABLO KİTAPÇIĞI

Tarım ve Orman Bakanlığı, yerel seçimlere yaklaşık bir hafta kala bir kitapçık yayınladı. Tarımla ilgili kamuoyunun gündeminden düşmeyen tartışmalara yönelik “Kamuoyunda Gündeme Gelen Asılsız İddialar ve Gerçekler” başlıklı kitapçığın sunuş bölümünde, şu ifadelere yer veriliyor: “Ülkemiz yönetim sisteminde olduğu gibi, tarımda da yeni bir döneme umutla girdi. Türkiye’yi daha güçlü bir noktaya taşımak adına, var gücümüzle hizmet ediyoruz. Tohumdan sofraya, çiftçimizi, üreticimizi koruyor; tüketicimizi de kolluyoruz. Bu bağlamda, üretimde verimliliği ve kazançta bereketi sağlamak için, tüm imkânlarımızı seferber ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi, “Bir devlet için savunma ve yerli silah sanayi ne kadar önemliyse; o devlet için tarım da o nispette öneme sahiptir!” Tarım konusu, günlük siyasi söylemlere malzeme edilemeyecek kadar insani ve önemli bir konudur. Fakat buna rağmen, kamuoyunda, bazı basın organlarında ve sosyal medya platformlarında, Bakanlığımız politikalarıyla alakalı gerçek dışı iddialara yer verilmiştir. Bu türden iddialar vatandaşlarımızın algısını bilinçli olarak yönlendirmeye yönelik girişimlerdir. Hazırlanan bu kitapçıkla, vatandaşlarımızın doğru ve güvenilir bilgiye ulaşması amaçlanmaktadır.” 

DÜNYA VE AVRUPA BİRİNCİLİĞİ, CUMHURİYET TARİHİ REKORU

Üretimden ithalata, tohumdan ihracata birçok 27 ayrı başlıkta hazırlanan ve infografikler eşliğinde aktarılan rakamlarla Türkiye’nin tarım sektörüne ilişkin verilerin paylaşıldığı kitapçıkta, tarım sektörüne ilişkin pembe tablolar çiziliyor. Bakanlığın kitapçığında yer verilen bazı başlıklar ise şöyle: “Türkiye tarımsal hâsılada Avrupa’da 1’inci sırada. Tarımsal ihracatımızı 4,6 kat artırdık. Türkiye, gıda ve tarım ürünleri dış ticaretinde net ihracatçı bir ülkedir. Hükümetlerimiz döneminde, başta buğday, mısır, çeltik ve ayçiçeği olmak üzere birçok üründe Cumhuriyet tarihinin üretim rekorları kırıldı. Türkiye’yi, kendi tohumluğunu üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Buğday unu ihracatında ülkemiz 2005 yılından beri dünyada 1’inci sırada yer almaktadır. Türkiye tohum üreten ve tohum ihraç eden bir ülkedir. Su yatırımlarında Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Orman yangınlarına müdahalede lider ülkeyiz. Orman varlığımızı artırıyoruz. Topraklarımızı koruyoruz. Gübre ve yemde KDV’yi kaldırdık. Şeker pancarı üretim ve verimde önemli artışlar sağladık. Buğday unu İhracatında dünyada 1. Sıradayız. Hayvan varlığında önemli artışlar sağladık. Gıdada GDO’ ya geçit yok. Patatesin kalitesini, çiftçimizin gelirini koruma altına alıyoruz.”

ZMO İSTANBUL ŞUBE BAŞKANI ATALIK, KİTAPÇIĞI DEĞERLENDİRDİ

Üreticinin tarlada, tüketicinin ise cebinde ve mutfakta ağır biçimde hissettiği tarımsal üretimdeki hatalı politikaların neden olduğu yangına yönelik kamuoyundan yükselen tepkileri “asılsız iddialar” olarak nitelendiren Bakanlığın yayınladığı kitapçıkla ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, şunları dile getirdi:

TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRİNCİLİĞİ NASIL HESAPLANIYOR

“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı ‘Asılsız İddialar ve Gerçekler’ kitapçığında, Türkiye’nin tarımsal hâsılası Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda ve bir Avrupa ülkesi olmayan ve listeye ne amaçla eklendiğini bilemediğimiz İsrail ile karşılaştırılmakta ve 51,8 milyar dolar tarımsal hâsıla ile Avrupa birincisi olduğu belirtilmektedir. Doğrudur, ancak bu noktada tarım arazilerimizin Fransa’dan 1,3 kat, İtalya’dan 3 kat, İspanya’dan 1,5 kat, Hollanda’dan 21 kat ve İsrail’den 77 kat daha büyük olduğu da bilinmelidir. Bu yönüyle Türkiye birim alanda sağladığı üretim artışı ile değil, diğer ülkelere göre çok daha geniş tarım arazileri üzerinden elde ettiği gelir ile birincidir. Diğer yandan Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatından elde ettiği gelir Fransa’dan yüzde 75, İtalya’dan yüzde 62, İspanya’dan yüzde 66 ve Hollanda’dan yüzde 80 daha azdır. Dolayısıyla tarımsal hâsılada Avrupa lideri gibi duran Türkiye’nin tarımsal üretimde alması gereken daha çok yol vardır.

GSYH’DAKİ ARTIŞ ÜRETİMDEN DEĞİL, FİYAT ARTIŞINDAN KAYNAKLI

TÜİK verilerine göre 2017 yılında 189 milyar TL olan tarımsal GSYH 2018 yılında 213,4 milyar TL’ye yükseldi. Ancak, bir önceki yıla göre 2018 yılında üretimin tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 5,8 ve sebzelerde ise yüzde 2,6 azalırken sadece meyveliklerde yüzde 0,8 artış oldu. Hayvancılıkta ise neredeyse tamamıyla ithalata dayalı bir artış yaşanmaktadır. Bu durum tarımsal GSYH’daki artışın üretim kaynaklı değil, üretim darlığının yol açtığı fiyat artışından kaynaklandığını göstermektedir.

TARIMSAL İHRACAT RAKAMLARI GERÇEĞİ YANSITIYOR MU?

Kitapçıkta, 2002 yılında 3,8 milyar dolar olan tarımsal ihracatın 4,6 kat arttırılarak 2018 yılında 17,7 milyar dolar olduğu belirtilmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, burada verilen rakamlar gıda maddeleri ihracat verileridir. Tarım ürünleri dış ticaret verileri gıda maddeleri ile tarımsal hammadde verilerinin toplamından oluşur. Buna göre tarım ürünleri dış ticareti 2002 yılında 57 milyon Dolar, 2018 yılında 244 milyon Dolar olmuştur. Diğer yandan gıda maddeleri ithalatı aynı süreçte 6,5 kat, tarımsal hammadde ithalatı 2,8 kat artış göstermiştir. Sonuçta ihracat ile ithalat karşılaştırıldığında, ülkemize 17,7 milyar dolar değil sadece 244 milyon dolar kalmaktadır.”

ZEYTİNLİKLERİ YOK EDECEK TASARIDA TARIM BAKANININ DA İMZASI VARDI

Kitapçıkta, Türkiye’nin sofralık zeytin üretiminde dünyada üçüncüsü, zeytinyağı üretiminde ise ikinci sırada olduğunun altı çizilmesine değinen Atalık, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Uluslararası Zeytin Konseyi verilerine göre Türkiye 2006 yılına kadar sofralık zeytin üretiminde İspanya’nın ardından 2. sırada gelirken, o tarihten sonra üretimde atak yapan Mısır’ın ardından 3. sıraya gerilemiştir. Türkiye zeytinyağı üretiminde ise İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tunus’un ardından 5. sırada gelmektedir. Bu konuda da hatırlamamız gereken, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2017 yılında hazırlanan Üretim Reform Paketi Kanun Taslağı’nda zeytinliklerin yatırıma açılabileceği istisnasını içermesi ve bu çalışmada Tarım Bakanının imzasının da bulunmasıdır. Neyse ki halkımızın, sendikaların, derneklerin ve odaların yoğun itiraz ve mücadeleleri sonucunda zeytinlik alanlar düzenlemenin dışına çıkarılmıştır.

ÇİFTÇİYE ÖDENMESİ GEREKEN DESTEĞİN 90 MİLYARI NEREYE HARCANDI?

Kitapçıkta 2002 yılında 1,8 milyar TL olan tarımsal desteklerin 8 kat artışla 2018 yılında 14,5 milyar TL’ye çıkarıldığı belirtilmektedir. Bu miktarları dönemlerinin bütçeleri ile karşılaştırdığımızda, verilen destekler 2002 bütçesinin yüzde 1,6’sı kadar, 2018 bütçesinin yüzde 1,7’si kadardır. Görüleceği üzere bütçe içerisindeki payı açısından tarımsal desteklerde anlamlı bir artış sağlanmamıştır. Diğer yandan tarıma verilecek destek miktarı 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu ile hüküm altına alınmıştır. Buna göre tarıma verilecek tarımsal destek miktarının milli gelirin yüzde 1’inden daha az olamayacağı ifade edilmiştir. Kanuna göre 2007 yılından 2018 yılı dâhil çiftçiye verilmesi gereken tarımsal destek miktarı 192,8 milyar TL iken, verilen 102,8 milyar TL olmuş ve 90 milyar TL eksik ödeme yapılmıştır. 2018 yılında sağlandığı belirtilen 14,5 milyar TL nakit desteğin Tarım Kanunu’na göre 37 milyar TL olarak ödenmesi gerekiyordu. Verilen desteğin milli gelire oranı yüzde 0,4 ile yüzde 0,6  aralığında kalmış olup hiçbir zaman Tarım Kanunu’nda belirtildiği üzere yüzde 1 olmamıştır. Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasın ilk uygulamaya konduğu 1962 yılında bütçesinin yüzde 70’ini tarımsal desteklere ayrılırken, günümüzde bütçesinin halen yüzde 4550’sini ayırmaktadır. Tarım sektörüne ayrılan desteklemenin son derece düşük olması bir yana bu sektörde çalışanların kazancı da çok düşüktür. Dünya Bankası’nın 2017 yılı verilerine göre ülkemizde tarım sektöründe kişi başına milli gelirden 3.300 dolar düşerken, İtalya’da 15.300 dolar, İspanya’da 18.200 dolar, Fransa’da 19.300 dolar ve Hollanda’da 44.800 dolar düşmektedir. Kitapçıkta örnek verilen ülkeler içerisinde en fakir olan bizim tarım sektöründen geçimini sağlayan yurttaşlarımızdır.”

HAYVANCILIK DESTEĞİ ÜRETİM YERİNE İTHALATI HEDEFLİYOR

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı kitapçıkta, 2002 yılında 83 milyon TL olan hayvancılık desteklerinin 45 kat artışla 2018 yılında 3,7 milyar TL’ye yükseltildiğinin belirtildiğine dikkat çeken ZMO İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık şunları dile getirdi:  “Hayvancılık sektörü 2010 yılında başlatılan bu yana devam eden canlı hayvan ve kırmızı et ithalatından kurtulabilmiş değildir. Bu kapsamda 2018 yılında 1 milyon 461 bin büyükbaş, 426 bin küçükbaş ve 56 bin ton sığır eti ithalatına 2 milyar dolar ödendi. Bu ödemenin TL karşılığının 9,6 milyar TL’ye karşılık geldiği dikkate alındığında hayvancılığa verilen 3,7 milyar TL destekle daha baştan üretim yerine ithalatın hedeflendiği görülmektedir.

ÜRETİMİ ARTTIĞI SÖYLENEN BİTKİLERDE 22 MİLYARLIK İTHALAT YAPILDI

Kitapçıkta önemle üzerinde durulan konulardan biri de bitkisel üretimimizin arttığıdır. Ancak, önemli düzeyde dışa bağımlı hale geldiğimiz ve en yüksek ödemeyi gerçekleştirdiğimiz ürünler bazında konuyu ele alırsak; 2002 yılından 2018 yılına buğday ekim alanı 2 milyon hektar, kuru fasulye alanı 952 bin hektar, kırmızı mercimek alanı 1,8 milyon hektar, pamuk alanı 2 milyon hektar küçüldü. 2018 yılında 5,8 milyon ton buğday ithalatına 1,3 milyar dolar, 752 bin ton pamuk ithalatına 1,4 milyar dolar, 2,7 milyon ton soya ithalatına 1,1 milyar dolar, 2,1 milyon ton mısır ithalatına mısır ithalatına 421 milyon dolar, 712 bin ton ayçiçeği ithalatına 361 milyon dolar ödendi. 2018 yılında bitkisel üretim ve hayvancılık sektörüne toplam 14,5 milyar TL tarımsal destek verilirken sadece bu 5 bitkisel ürünün ithalatına ödenen dövizin TL karşılığı 22 milyar TL’dir.

İTHAL SAMANLAR BAZI YÖRELERDE TÖRENLE DAĞITILDI

Saman ithalatına da değinilen kitapçıkta ülke saman ihtiyacının sadece on binde 4’ü kadar ithalat yapıldığı belirtilmektedir. Doğrudur, ancak bu ithalat yapmadığımız anlamına gelmez. İşin en olumsuz yanı ise gelen ithal samanın bazı yörelerde törenle dağıtılmasıdır.

TARIMIN MİLLİ GELİRE KATKISI AZALDI, İTHALATA BAĞIMLILIK ARTTI

Kitapçıkta diğer önemli bir artışa tarımsal Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) örnek verilmektedir. Bu çerçevede 2002 yılında 37 milyar TL olan tarımsal GSYH’nın yüzde 475 artışla 2018 yılında 213 milyar TL’ye ulaştığı belirtilmektedir. Ancak, aynı sürelerde tarımın toplam GSYH içindeki payı yüzde 10,3’ten yüzde 5,8’e gerilemiştir. Tarımın milli gelire katkısı gerilerken diğer yandan ithalata bağımlılık giderek artmaktadır.

1 KİLO PATLICAN TOHUMUNU 277 DOLARA İHRAÇ EDİP,  8 BİN 287 DOLARA İTHAL EDİYORUZ

Kitapçıkta Türkiye’nin kendi tohumluğunu üreten ve ihraç eden bir ülke haline geldiği belirtilmektedir. İhracatımıza birkaç örnek vermek gerekirse; 1 kg patlıcan tohumunu 277 dolardan ihraç ederken aynı miktar patlıcan tohumunu 8 bin 287 dolardan ithal ediyoruz. Bu durum biber tohumunda sırasıyla 282 dolara 4 bin 134 dolardır. Bu sonuçlar tohumculuk sektörümüzün kalite açısından alması gereken daha çok uzun bir yol olduğunu göstermektedir.

BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI İTHALATA DAYALI ARTIŞ GÖSTERİYOR

Kitapçıkta diğer dikkati çeken bir konu da 20022018 yılları arasında büyükbaş hayvan varlığının yüzde 74 artış ile 10 milyondan 17 milyon başa, küçükbaş hayvan varlığının da yüzde 44 artışla 32 milyondan 46 milyon başa artırıldığı belirtilmektedir. Bu sürelerde büyükbaş hayvan ithalatının 4,8 milyon baş, küçükbaş ithalatının da 2,9 milyon baş olduğu dikkate alındığında özellikle büyükbaş hayvan varlığımızın ithalata dayalı artış gösterdiği, ciddi bir üreme sorunu yaşandığı ortaya çıkmaktadır. Gerek kaba gerekse karma yem açığımız kapatılamadığı sürece hayvancılığımızın gelişemeyeceği ortadadır. Yem açığımızı kapatabileceğimiz alanlar olan meralarımız ıslah edilmek yerine Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2017 yılında hazırlanan Üretim Reform Paketi Kanunu olarak bilinen mevzuat çerçevesinde Meraların amaçları dışında kullanım maddelerine bir yenisi daha eklenmiştir.

TARIMA VERİLEN DESTEK, MAZOT VERGİSİYLE GERİ ALINIYOR

Kitapçıkta, tarımda kullanılan önemli girdilerden olan mazot maliyetinin yüzde 50’sinin karşılandığı belirtilmektedir. Tarım sektöründe yaklaşık 4 milyar litre mazot kullanıldığı tahmin edilmektedir. Yetkililer tarafından mazottaki vergi oranının yüzde 60 civarında olduğu sık sık dile getirilmektedir. Mazotun 2018 yılı ortalama litre fiyatı 5,79 TL kabul edildiğinde 4 milyar litre mazotun fiyatı 23 milyar 160 milyon TL eder. Bu miktarın yüzde 60 üzerinden vergisi 13,9 milyar TL’ye karşılık gelmektedir. 2018 yılında verilen toplam desteğin 14,5 milyar TL olduğunu hatırlarsak, verilen desteğin tarımda kullanılan sadece bir girdi olan mazotun vergisi olarak geri alındığını görürüz. Mazot desteği olarak 2018 bütçesine 1,9 milyar TL konduğuna göre bu desteğin çiftçiyi rahatlatan ve gerçekle bağdaşan bir destek olmadığı ortadadır.

ÇİFTÇİ 16 YILDA 3,4 MİLYON HEKTAR ALANI EKİP BİÇMEKTEN VAZGEÇTİ

Devasa sorunlarla yüklü tarım sektörünün sorunlarını bir an önce çözmek yerine her şeyin çok güzel ve tıkır tıkır işliyormuş gibi gösteren tarım politikaları nedeniyle 20022018 yılları arasında çiftçi 3,4 milyon hektar alanı ekip biçmekten vazgeçmiştir. Belçika’nın toplam yüzölçümünün 3 milyon hektar, Hollanda’nın ise 4 milyon hektar olduğu dikkate alındığında Türkiye tarımının gittiği istikamet daha çarpıcı şekilde görülecektir.”

Yusuf Yavuz

https://odatv.com/tarimbakanligikitapcigindabirinciciktik15041903.html

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

‘Onların 29 Ekim’i varsa bizim 15 Temmuz’umuz var’ sözleri için suç duyurusu İmamoğlu'ndan Tevfik Göksu'ya: "Birkaç ay sonra kendisi emekli olacak yolu açık olsun, öyle görünüyor. Umutsuzluk görüyorum yüzünde" Atatürk Havalimanı'nın son haline tepki yağıyor! Uğur Dündar önce istifa etti sonra geri döndü