Yürüttüğü süreç ve il örgütüyle 31 Mart seçimlerinin en başarılı isimlerinden biriydi CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu… Seçime 4 ay kala il başkanlığı binasındaki sohbetimizde “AKP'nin adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan bile olsa sonuç değişmeyecek. İstanbul'u alacağız” demişti. 31 Mart'ı 1 Nisan'a bağlayan o uzun gecede İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'yla ıslak imzalı tutanakları tek tek toplayıp seçimin kaderini değiştirdiler. Canan Kaftancıoğlu o günü ve sonrası yaşananları şöyle anlattı:
HALK KUTUPLAŞMA İSTEMEDİ
– İstanbul'u kazanacağınızdan nasıl bu kadar emindiniz?
İl başkanı olduğum günden itibaren hem kamuoyu araştırmalarında hem de sahada net gördüm ki 25 yıl yönetimdeki AKP, özellikle son 15 yılında İstanbul halkıyla bağlarını tamamen koparmıştı. AKP'nin iktidarını devam ettirmek için bir stratejisi vardı, hep işine geldiği şekilde toplumu genellikle kutuplaştırma ve ayrıştırma üzerinden kimi seçimlerde bunu kendi lehlerine çevirmeyi başarmışlardı. Ama toplumun kutuplaştırmaya, ayrışmaya prim vermeyeceğini bir yıl öncesinden görmüştük. Bu defa toparladığımız verilere göre bir strateji belirledik. AKP güçlü siyasi figürler öne sunacaktı biz tam tersi, yerel yönetimler konusunda başarılı olan bunu da yaptıklarıyla başaracağı bilinen Erkem Bey'in adaylaşmasıyla da sonuca ulaşıldı.
“200 BİN KİŞİYİ GÖREVLENDİRDİK”
– İstanbul il yönetimi ve partililerin 25 yıl sonra gelen başarıdaki katkısı büyük. Kaç kişilik bir ekipsiniz?
Bir şeyi başarmanız için önce inanmanız lazım. Bu yenilmez, yıkılmaz denilen herkeste umutsuzluğun olduğu dönemde başarabileceğimizi inandığımızda tüm İstanbul üyelerimizden sürekli bunun olabileceğini anlattık. Aslında bu başarının mimarı bu işe inanan örgütümüz. 200 bin kişiyi seçimde görevlendirdik. Görevlendirilen kişilerin doğru bildirim ve geri bildirim kanallarını oluşturduk. Biz Amerika'yı yeniden keşfetmedik. CHP örgütü her seçimde yıllardır elinden geleni yaptı ama örgüte nasıl çalışacağını tarif etmezseniz yaptığınız iş görünmez hale geliyor. Örgütün zaten kazanmaya yönelim duygusunu, çalışma isteğini planlı ve sistematik şekilde tarifledik.
AA VERİ GEÇMEYİ DURDURUNCA…
– Seçimin kaderini ıslak imzalı tutanakların size ulaşması mı değiştirdi?
24 Haziran seçiminde de ıslak imzalı tutanakları almıştık. Ama diğer illerdeki seçim usulsüzlükleri ve o geceyi doğru yönetememekten dolayı yaptığımız iş görünmedi. 31 Mart'ta da aynı şekilde ilerledik. Farkı ise süreci doğru yönetmemiz oldu. Aslında AKP 31 Mart akşamı seçimi sonuçlandıracağını düşünüyordu. Zaten Anadolu Ajansı'nın veri geçmeyi durdurması, sonrasında oluşan bilgilendirmelerden o gece bu işi bitirme niyetinde olduklarını biliyoruz. Ne zaman ki biz ‘Islak imzalı tutanakları toplayıp hepsi elimizde' dedik işte o zaman oyunu bozduk.
“ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ…”
– Tutanakların elinizde olduğuna inanmayıp, sorgulattırdılar değil mi?
Evet. Elimizde olduğunu görünce de bu işi bitiremediler. ‘Kazandık. Şu kadar oy aldık' dediler. İstanbul'u afişlerle donatmaya başladılar. Biz o oyunu o gece bozmasaydık onlar bir kaç saat sonra çıkıp “Atı alan Üsküdar'ı geçti bu iş bitti seçimi kazandık” deyip bitireceklerdi.
‘50 SAAT GÖZÜMÜ KIRPMADIM'
– 31 Mart gecesi ve sonrasında hafızanıza kazınan bir ‘o an' var mı?
İlk defa hiç uyumadığım bir 50 saat oldu. Gözümü bile kırpmadan geçti. Ekrem Bey'in Anıtkabir'e gittiği gün basın açıklaması yapmam gerekiyordu. Mikrofona geldim tam o an benim şalter kapandı. Her şey gitti bir anda. ‘Ben kimim ne yapıyorum' dedim ve o an ‘Birkaç saat uyumalıyım' dedim. Bir gün de Üsküdar İlçe Seçim Kurulu'nu ziyaret etmek istedim. Çukurda bir yerde. İçeri partililer alınmıyor. Ancak tepeden kuş bakışı görebiliyorsunuz içeriyi. Araçla ilçe seçim kuruluna girip çıktık. Koşarak iki kadın yokuşta aracı durdurdu. ‘Başkanım siz miydiniz? Biz de içeri bir araba girdi acaba kimdir diye koştuk' dediler. 60 yaşında üzerinde iki kadın oyları korumak için koşuyordu…
5 YIL SONRAKİ SEÇİME HAZIRLIK
– YSK seçimi iptal ederse ne olacak?
31 Mart akşamı İstanbul halkı iradesini ortaya koydu. Biz CHP olarak halkın iradesine geçmişte olduğu gibi bundan sonra da saygı duyacağız. Seçimin iptali için hiçbir hukuksal gerekçe yok. Hiçbir toplumsal beklenti de yok. İstanbul'da herkesin kabullendiği, hukuksal bir dayanağı yokken bu seçimler asla ve asla iptal edilemez. O yüzden ben İstanbul il örgütü olarak 5 yıl sonraki seçimlere hazırlanmaya başladım. Önümüzdeki günlerde İstanbul'da az farkla kaybettiğimiz ilçe ve adaylarla ilçe başkanlarıyla toplantı yaparak hangi gerekçelerle kaybedildi, 5 sene sonra nasıl alırız diye bir çalışma yapıyorum. AKP içinde sadece 35 kişi istiyor diye bu seçimi iptal edemez. YSK içindeki hukukçuların da hiçbir dayanağı olmadan bu seçimi iptal edemeyeceğini göreceğiz.
– İptal edileceği ve Haziran'da yeni bir seçim yapılacağı söyleniyor…
31 Mart akşamı da ‘Seçimi kazandık' demişlerdi…
HERKESE EŞİT HİZMET ANLAYIŞI
– CHP yönetiminde nasıl bir İstanbul olacak?
Bir kere Ekrem İmamoğlu'nun en önemli vaatlerinden biri ‘Benim yönetim anlayışım farklı olacak' dedi. İstanbul halkı ilk günden itibaren nefes almaya başladı. Çünkü Ekrem Bey siyasetinin merkezine insan ve insana hizmeti koyacak. Bunu İstanbul halkı görmeye başladı ve İstanbul halkı herkese eşit uzaklıkta ve eşit hizmet anlayışını hissetti. Sosyal politikalarıyla Ekrem Bey yönetiminde İstanbullu daha mutlu, daha özgür ve ekonomik olarak da kendini güvende hissedecek.
PARMAK SAYISI SÜRECİ ETKİLEMEZ
– Meclis'te AKP çoğunlukta. Bu bir zorluk yaratır mı?
Zorlanmayacak. Siz süreci şeffaf hale getirirseniz parmak sayısı süreçleri etkilemez. Öğrencilere kart indirimi vaat etmişti. Hayır diyemedikleri için ‘Biz de 40 lirayı öneriyoruz' dediler. İstanbul rahatlayacak. Demokrasi için de büyük bir fırsat olacak. AKP için de bir fırsat bu, umarım vatandaşın verdiği mesajları doğru alır ve okur.
‘ATATÜRK SAYESİNDE…'
– Seçim sonrası siyasetin dili değişir mi diye beklerken gerginlik sürüyor. Kemal Kılıçdaroğlu'na saldırı sonrası da size yönelik iddialar oldu…
Görünen o ki vatandaştan kopuk olmaya devam ediyorlar. Bana şahsıma yapılan saldırılarda en büyük neden İstanbul'u kaybetmeyi sindirememiş olmaları. Bir kere hakikaten inanan çalışan bir örgüt kaybetmelerine vesile oldu. O örgütün temsilcisi başı ben olduğum için öfkelerini üzerimden bastırmaya çalışıyorlar. Hâlâ inatla kutuplaştırma, düşmanlaştırma siyaseti yapıyorlar. Ama bunun toplumda karşılığı yok. CHP için de benim için de kimin terör örgütü olup olmadığı gerçeği hiç değişmez. 10 sene önce de terördür bugün de. Ya da FETÖ. Kendileri FETÖ ile devletin bütün kademelerinde birlikte var olurken bizim için yine FETÖ'ydü. Onlar işine geldikleri gibi bizi vurmaya çalışıyorlar ama bunun toplumda karşılığı yok. AKP'nin bana olan saldırılarının altında yatan sebeplerden biri de siyasette var olan erkek egemen siyasette var olmayı başaran kadın siyasetçi modeli olmam. Bu kadın siyasetçi kimin sayesinde var oldu. Cumhuriyet ve Atatürk sayesinde. Bu koşullar oluşmasaydı ne ben ne diğer kadınlar bu toplumda var olamayacaklardı. Bana yapılan saldırıların bir kısmı da aslında tırnak içinde söylüyorum ‘Cumhuriyet düşmanlığı'nın yansımasıdır.