Home
05 Ekim 2022 ( 13 izlenme )
Reklamlar

Katar tezkeresi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi!


Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Katar'da Dünya Kupası Kalkanı Harekâtı kapsamında 6 ay süreyle görevlendirilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan tezkerede, Katar’ın 21 Kasım18 Aralık tarihlerinde 2022 FIFA Dünya Kupası organizasyonuna ev sahipliği yapacağı belirtildi.

Bu organizasyona dünya sathından 1 milyon kişinin üzerinde katılım beklendiği ifade edilen tezkerede, bu kapsamda düzenlenecek spor etkinliklerinin güvenli şekilde gerçekleştirilebilmesi için Katar Silahlı Kuvvetleri ile Katar hükümeti tarafından davet edilen ülkelerden unsurların katılımıyla Dünya Kupası Kalkanı Harekatı’nın müştereken icra edileceği bildirildi.

Tezkerede, “Dünya Kupası Kalkanı Harekatı, 2022 FIFA Dünya Kupası organizasyonunun başarılı ve güvenli şekilde gerçekleştirilmesi için organizasyonun güvenliğini etkileyebilecek başta terörizm olmak üzere çeşitli tehdit unsurlarına karşı Katar sınırları, kara, hava ve deniz yetki alanlarında gerekli tedbirlerin Katar ve katılımcı ülkeler tarafından müştereken teşkil edilecek Görev Kuvveti vasıtasıyla alınması suretiyle icra edilecektir.” ifadesi kullanıldı.

“KATAR HÜKÜMETİNİN TALEBİNE OLUMLU YANIT VERİLMİŞTİR”

Katar hükümetinin, harekat kapsamında dost ve müttefik ülkelerden silahlı kuvvetlere ait unsurlar ile katkıda bulunmalarını talep ettiği, Türkiye’den de aynı kapsamda talepte bulunduğu belirtilen tezkerede, şunlar kaydedildi:

“Dünya Kupası Kalkanı Harekatı’na ülkemizin yanı sıra ABD, Fransa, İngiltere, İtalya ve Pakistan’ın askeri unsurlarıyla katkıda bulunmaları söz konusu. 2022 FIFA Dünya Kupası’nın dünya genelinde yoğun şekilde takip edilecek bir spor etkinliği olması, Katar ile sahip olduğumuz tarihi, kültürel ve beşeri bağlar ile siyasi, ekonomik, askeri ve diğer alanlarda geliştirdiğimiz müstesna iş birliği, Körfez bölgesinin istikrar ve güvenliğinin tüm bölge bakımından taşıdığı önem muvacehesinde Katar hükümetinin söz konusu talebine olumlu yanıt verilmesinin yararlı olacağı değerlendirilmiştir.”

Dünya Kupası Kalkanı Harekatı kapsamında görevlendirilecek TSK unsurlarının, tüm görevlendirme süresince milli komuta altında bulunacağına işaret edilen tezkerede, harekat kapsamında TSK unsurlarınca icra edilebilecek faaliyetlerin de yine milli komuta dahilinde yapılacak değerlendirme suretiyle gerçekleştirileceği bilgisi verildi.

Tezkerede, Dünya Kupası Kalkanı Harekatı’na katılımın, 2022 FIFA Dünya Kupası organizasyonunun güvenliğinin sağlanması için Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin Katar’da görevlendirilmesi konusunda 7 Aralık 2021’de iki ülke arasında imzalanan “Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Uygulanmasına İlişkin Protokol”ün gerekleriyle de uyum ve bütünlük içinde olduğu aktarıldı.

“KÖRFEZ BÖLGESİNİN GÜVENLİK VE İSTİKRARINA KATKIDA BULUNMAYA DEVAM EDİLMEKTEDİR”

Türkiye ile Katar arasında 23 Mayıs 2007’de Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Anlaşması, 19 Aralık 2014’te Askeri Eğitim, Savunma Sanayii ile Katar Topraklarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Konuşlandırılması Konusunda İş Birliği Anlaşması ve 28 Nisan 2016’da Katar Topraklarında Türk Kuvvetlerinin Konuşlandırılmasına İlişkin Uygulama Anlaşması’nın imzalandığı belirtilen tezkerede, şunlar ifade edildi:

* Bu suretle oluşan güçlü ahdi çerçeve dahilinde teşkil edilen KatarTürk Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığı faaliyetlerini sürdürmekte, Katar’ın kurumsal imkan ve kabiliyetinin yanı sıra Körfez bölgesinin güvenlik ve istikrarına da katkıda bulunmaya devam edilmektedir. İki ülke halkları arasındaki güçlü dostluk ve kardeşlik bağları, Katar devletiyle önemli bölgesel sorunların çözümüne yönelik görüş birlikteliğimiz, bölgesel ve uluslararası platformlarda karşılıklı destek ve dayanışmamız ile terörizm ve benzeri tehditlerle mücadelede izlediğimiz ortak kararlı tutum ışığında, Katar ile ilişkilerimizin stratejik önemi haiz olduğu değerlendirilmektedir.

* Bu mülahazalarla, Katar hükümeti tarafından talep edilen desteği sağlamak ve Dünya Kupası Kalkanı Harekatı’na iştirak etmek üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde TSK’nın, Katar sınırları içinde ve Katar kara suları ile mücavir bölgelerinde görevlendirilmesi ve bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa’nın 92. maddesi uyarınca 6 ay süreyle izin verilmesi hususunda gereğini bilgilerinize sunarım.

İYİ PARTİ

Tezkerenin oylanması öncesi partiler adına milletvekilleri söz aldı. Tezkere üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz alan Aydın Milletvekili Adnan Sezgin, Türkiye ile Katar arasında imzalanan niyet mektubu ve protokolün daha önce denenmemiş iş birliği modeli olduğunu söyledi. Sezgin, “Türkiye resmi personeliyle yeni bir tip lejyonerliğe mi soyunuyor? İktidarın eliyle Wagner’ciliğe, Blackwater’culuğa mı özeniyor? Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgesinde ve dünyada barışı ve huzuru korumak, küresel istikrara katkı sağlamak amaçlarıyla sayısız uluslararası görev gücüne, tatbikata ve harekata katılmıştır. Ancak bugüne kadar hiçbir zaman özel bir uluslararası organizasyonu üstlenen bir ülkeye yardım etmek için adeta bir özel güvenlik şirketi gibi yurt dışında görevlendirilmemiştir. Bu ayıp tezkereye İYİ Parti olarak kuvvetle karşıyız.” ifadelerini kullandı.

TürkiyeKatar ilişkilerinin dostluk ilişkisinin ötesinde, anlaşılması mümkün olmayan pek çok çarpıklıkla ve şaibeyle dolu olduğunu iddia eden Sezgin, “Sayın Cumhurbaşkanı’na hediye edilen uçak, Tank Paleti Fabrikası’nın satışı, Katar ile yapılan swap anlaşması ve bu anlaşmada dolar kurunun yüksek fiyatta sabitlendiği iddiaları, Kanal İstanbul yorumları bu garipliklerden sadece bazıları. Katar ile son dönem ilişkilerimizin üzerine inşa edildiği ihvancı uluslararası ilişkiler vizyonu ve iktidarın buradan hareketle kurguladığı politikalar artık kökünden çökmüştür.” sözlerini sarf etti.

MHP

MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Katar ile ilişkilerin yüksek seviyede ilerlemesi ve her türlü sınama karşısında güçlenerek yoluna devam etmesinin Türkiye’nin dış politikasının ve etki sahasının gelişmesine katkı sunan bir mahiyette de ilerlemeyi sürdürdüğüne işaret etti.

Körfez bölgesinin stratejik öneminin küresel seviyede yaşanan enerji krizi dolayısıyla bugünlerde daha da arttığını vurgulayan Özdemir, “Bu şartlarda Katar’a destek olmak Türkiye’nin dostluğunun nelere kadir olduğunun görülmesine olanak tanımıştır. Katar’ın diğer Körfez ülkeleriyle yaşadığı sorunlar devam ederken ülkemizin verdiği destek, karşı karşıya kaldıkları problemlerin aşılmasında önemli bir etki de doğurmuştur. Kriz ve gerginlik coğrafyalarının başında gelen Körfez bölgesinde barışın hakim olması için iş birliği imkanlarının daha da geliştirilmesi açısından Katar ile süregelen münasebetlerimiz diğer bölge ülkeleriyle olan ilişkimize de pozitif yönde katkı sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin küresel hedefleri açısından Katar’ın değerli bir yere sahip olduğuna dikkati çeken Özdemir, “Böylesine büyük ve uluslararası çaptaki organizasyonda Türk güvenlik güçlerinin sorumluluk üstlenecek olması gerek Katar gibi dost ve kardeş bir ülkeye karşı vermemiz gereken destek olarak kabul edilmeli gerekse de ülkemizin prestij ve yüksek kudreti açısından dikkate alınması gereken bir durum olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’nin sağlayacağı güvencenin tüm dünya ülkeleri tarafından takip edilecek bir faaliyette görünmesi, küresel barışa sağladığımız katkının müstesna bir örneği olacaktır.” şeklinde konuştu.

HDP

HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, kendi güvenliğini sağlayamayan Katar’ın Türkiye’den destek istediğini ifade ederek, “Kime güvenerek yapıyorsun? Kimden destek istemiş? Amerika’dan, Fransa’dan, İngiltere’den, İtalya’dan istemiş. 22 tane Arap ülkesi var, tek bir tanesinden istememiş. Bir Türkiye’den istemiş bir de Pakistan’dan istemiş. Çok ilginç bir durum değil mi? O kadar dost çevre var Orta Doğu’da, asker mi kalmamış gitsin buraya? Ama gitmiyor.” diye konuştu.

Özsoy, partisinin, bu tezkereye de “hayır” oyu vereceğini söyleyerek, “Hükümeti bu vesileyle, dış politikayı iç politika malzemesi olarak kullanmamaya, içsel anlamda daha tutarlı, daha uzun vadeli düşünmeye davet ediyoruz. Evinizin içini düzenlemeden dışarıda yapacağınız hiçbir girişim, size seçimleri kazandıramayacak.” sözlerini sarf etti.

CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, Türkiye’nin uluslararası organizasyonlarda görünür olmasını istediklerini ancak bunun, polis ve askerin vatan toprakları dışına göndererek, tehlikenin içine atarak yapılmaması gerektiğini söyledi.

İktidarın, tezkereyi siyasi olarak gerekçelendirmede güçlük çektiğini, tezkerede önceki yapılan anlaşmalara atıf yapmaktan öte elle tutulur bir siyasi gerekçe göremediklerini savunan Çeviköz, “Biz ne polisimizin ne askerimizin ayağına taş değsin isteriz. Polislerimizin gönderilmesine izin istenmişken asker göndermek için nasıl bir olağanüstü milli menfaat durumu söz konusudur; hele hukuki meşruiyetin nasıl sağlandığını hiç anlamış değiliz.” ifadelerini kullandı.

Çeviköz, partisinin, uluslararası terörle mücadele kapsamında uluslararası toplumun aldığı ortak kararları, barındırdığı riskler bakımından sakınca görmediği takdirde desteklediğine işaret ederek, şöyle devam etti:

“Hiçbir uluslararası kuruluşun koruması dahi olmadan polislerimiz, askerlerimiz ateşe atılmak isteniyor, buna izin vermemiz mümkün değil. Biz bütün ülkelerle eşitlikçi bir yaklaşım içinde olunmasını elbette isteriz. Katar ile iki egemen ülke olarak dostane ilişkiler geliştirilmesinden elbette memnunuz ancak bu ilişkilerin asimetrik bir duruma dönmesi ve ülkemizin milli menfaatlerini ihlal eden boyuta getirilmesini asla kabul etmeyiz. Biz bu tezkereye, tezkerede sözü edilen, daha önce imzalanmış bulunan ikili anlaşmalar konusundaki tutumumuzla uyumlu olarak olumsuz oy vereceğiz.”

AKP

AKP Kocaeli Milletvekili ve eski Milli Savunma Bakanı Işık, bir dost ve kardeş ülkenin, büyük bir uluslararası organizasyona ev sahipliği yapacağını, bu noktada Türkiye’nin ve bazı dost ülkelerin desteğine ihtiyaç duyduğunu anlattı.

Muhalefetin görevinin eleştiri olduğunu ancak eleştirinin dozajının çok iyi ayarlanması gerektiğini dile getiren Işık, “Bizden talep edilen ve bizim de göndermeyi düşündüğümüz, takdir yine yüce Meclisindir, 250 civarında asker, 1 korvet ve bununla ilgili teknik ekipman. Bundan ‘bir özel güvenlik şirketi’, ‘Wagner tipi bir yapılanma’, lejyonerlik çıkarmak bence siyaseti çok çok zorlamak anlamına geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.

AKP iktidarını “ihvancı dış politikayla” suçlayanların, haksızlık ettiğini ifade eden Işık, “Türkiye, ilkeli dış politikayı kendi çıkarlarıyla buluşturma gayreti içerisinde olmuştur. Elbette, eğer Suriye’de, Devlet Başkanı Esed, 500 bin insanın üzerine bomba yağdırır ve o insanların ölümüne sebep olursa Türkiye bunu asla kabullenmez ve gerekli tepkiyi gösterir ama bu asla, ‘biz Suriye’yle ilelebet düşman kalacağız.’ anlamına da gelmez. Türkiye, başta güvenlik tehditleri olmak üzere bölgede değişen şartları göz önüne alarak gerekli adımların atılmasından da çekinmez. Bunu, ‘dış politikada bir ikilem, shifting’ veya bir başka şekilde izah etmek bana göre haksızlıktır.” diye konuştu.

Fikri Işık, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin de “Bir cinayet işlenmiştir, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bu konuda en net tavır sergilenmiştir ama bu ilelebet Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin kötü gitmesi anlamına gelmez. Orada doğru olan o tavrı koymaktır, daha sonra da ilişkilerimizin sürdürülebilir şekilde karşılıklı çıkarlara, dost ve kardeşlik ilişkilerine dayalı olarak sürdürülmesidir.” ifadelerini kullandı.

Tezkerenin kabul edilmesini isteyen Işık, “Türkiye ve Katar dost ve kardeş iki ülke. Katar halkında ve yönetiminde Türkiye’ye karşı çok büyük bir sempati var. Bunun sonuçlarından biri de bizim de dostumuzun, kardeşimizin ihtiyaç duyduğu anda onun yanında olmamızdır. Bu tezkere de bundan başka hiçbir şey ifade etmiyor. Bu tezkereden başka anlamlar çıkarmanın bana göre hiçbir gereği yok.” dedi.

Işık, Türkiye’de vatandaşa güven veren bir muhalefetin olmayışının, Türkiye’nin en önemli problemi olduğunu da söyledi.

CHP

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, AKP’li Işık’ın sözlerine “Güvenilir olmayan ‘Bütün komşularımızla barış içerisinde yaşayacağız.’ deyip bütün komşularıyla düşman olan bir siyasi iradedir; bunun adı da AKP’dir.” şeklinde cevap verdi.

Şahsı adına söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise tezkerenin, Katar ile şeffaf olmayan bir ilişkinin ürünü olduğunu ileri sürerek, “Ülkemize, halkımıza, topraklarımıza bir tehdit yokken askerimizin, polisimizin canını riske atmaya değer mi?” sorusunu yöneltti.

“BİR GÜVEN ÇIPASI OLMUŞ DURUMDAYIZ”

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç, spor diplomasisinin son yıllarda büyük ivme kazandığına işaret etti. Uzun yıllar Gençlik ve Spor Bakanlığı yaptığını anımsatan Kılıç, futbolun, hükmettiği ekonomi açısından farklı özelliklere sahip olduğuna dikkati çekti.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki var olan herhangi bir ihtilafın yine iki ülke arasında çözülmesi gerektiğini vurgulayan Kılıç, “Ama eğer AB şartsız ve hiçbir sorgusuz destek olursa, işte bugün olduğu gibi, kendilerinin yüzlerine de söylediğimden dolayı ‘Şımarık çocuk gibi hareket eden AB üyesi Yunanistan ile bu noktaya gelinir.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye dış politikasını küçük göstermeye çalışmanın doğru olmadığını kaydeden Kılıç, “Biz şu anda dünyanın en sıcak askeri ve silahlı temas açısından, temaslarından birinin yaşandığı bölgenin en yakınında olan bir ülkeyiz ve bütün bu karmaşanın içerisinde tabiri caizse bir güven çıpası olmuş durumdayız. Çarpışan, askeri bir şekilde birbiriyle karşı karşıya gelmiş olan iki farklı ülkenin yönetimlerinin güven duyduğu ve başvurmak için kendilerinde güven hissettikleri bir ülke ve bu noktada da bir Cumhurbaşkanımız var.” diye konuştu.

Kılıç, kendileri için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her bir vatandaşının, özellikle de TSK unsurları ve emniyet güçlerinin can güvenliğinin en üst noktada önemli olduğunu dile getirerek, “Eğer yüce Meclisimiz kabul eder, bu tezkere geçerse, bu noktada görev alacak askerlerimiz, burnu kanamadan, kıllarına bir zarar gelmeden görevlerini ifa ederek inşallah ülkelerine döneceklerdir.” dedi.

Sözcü

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Uçsa da uçmasa da paralar Katar’a! 2022 yılının ilk seçim anketinde dikkat çeken sonuçlar: Cumhur İttifakı eriyor! Ödüllü projenin inşaatı durdu! İktidar ve Saray hayal satmaya devam etsin: Ülke yangın yeri!