Cumhurbaşkanlığı 2019 değerlendirme toplantısının ardından atılan manşet: “2020 şahlanış yılı olacak”
Gerçi Ağustos 2018’de de “Şahlanışın ilk 100 günü” manşetini atmışlardı.
Bakan Berat Albayrak 2020 yılı için oldukça iyimser bir tablo çizeli çok olmadı. Herkes uçacağımızı biliyor ve koltuklarda öylece bekliyorlar.
Ha bugün uçtuk,
ha yarın...
Mesele sadece küçük bir zaman sapması.
Her yeni yıla girerken nerede ise aynı isimlerden oluşan Anadolu Ajansının ekonomik beklenti haberlerine bakın...
2017 büyük atılım yılı olacak.
2018 yılında ekonomi şahlanacak.
2019 büyük fırsat yılı olacak.
2020 artık uçma yılımız geldi...
Hep bir toz pembe tablo. Hiç gerçekleşmeyen hayal dünyasının satılmayan ürünleri gibi. Karşılıksız beklentiler ama bu söylemlerle koltukmakamihale karşılığı olan bir sistem.
***
Uçacağız, bizi kimse tutamaz, Almanya bile bizi kıskanıyor, İngilizler zaten bize hasta, Amerika, Trump ile dostluğumuzu kaldıramıyor. Trump iyi, bürokrasisi kötü gibi...
Bütün bunlar siyasetin Halk nezdinde söylem ve karşılıkları. Ama maalesef ekonomi dünyası gerçeklerle yüzleşmek zorunda.
Bakınız borsanın yükselmeye, faizlerin de hızla düşmeye başladığı ve kendimizin oluşturduğu bu yalancı baharda yabancı yatırımcılar ne yapmışlar?
01 Ekim 2019 17 Ocak 2020 arası;
Hisse senetlerinde net 91,8 milyon dolarlık SATIŞ
Devlet İç Borçlanma Senetlerinde (DİBS) net 1 milyar 497,5 milyon dolarlık SATIŞ.
Yani yabancı yatırımcılar bizim şahlanışımıza, uçmamıza, baharımıza inanmamışlar ve fırsatı KAÇIŞ olarak değerlendirmişler.
***
Gelelim işin reel tarafına.
Muhtemelen bu veriye de bir göz atarlar artık ama biz yine de yazalım.
“Tüketici Güven Endeksi”...
20082009 küresel krizinde 60,0 seviyesinin altında sadece 3 ay kaldı (Kasım 2008Ocak 2009). Ardından hemen 60,0 seviyesinin üzerine çıktı ve 70,0 seviyelerinde seyretti.
Dün, Ocak 2020 anketi açıklandı. Tüketici güveni 58,9’da...
Eylül 2018’de 60,0 seviyesinin altına düştü ve bir ay hariç 16 aydır bu seviyenin altında bekliyor. Kısaca tüketicinin durumu hiç iyi değil. Çizilen pembe tablolar ile gerçekler maalesef çok farklı.
Umarım en kısa sürede hayal dünyamız ile gerçek dünyamız bir yerde buluşurlar. Aksi halde makas açıldıkça söylemler ile gerçeklerin karşılaştırılması toplumsal sorun olarak tedavi ihtiyacı bile doğurabilir.
BİST YAPTIRIMLARI!
Piyasalarda yaptırım yetkisi kimde? SPK’mı yoksa BİST’mi?
Oldukça karmaşık olan bir durum. Lakin gözüme çarpan bir çarpıklık var. SPK işlemler dahil piyasayı düzenleme ve denetleme yetkisine sahiptir. BİST’in böyle bir yetkisi bildiğim kadarı ile yoktur (Sonradan verilmedi ise...)
BIST, hisse işlemlerini düzenliyor. Gruplara ayırıyor veya işlem durumuna göre kısıtlama getirebiliyor.
10 kat 20 kat ve de çok hızla yükselen hisselere bir işlem kısıtlaması gelmezken, bir de bakıyorsunuz çok daha sınırlı hareket eden hisselere işlem sınırlaması gelebiliyor.
Ama asıl sorun şu: BIST yönetimi yatırımcı işlemlerini kısıtlayabilir mi? Kişi bazında kısıtlama ve sınırlama getirebilir mi?
Ya da şöyle de soralım: SPK’nın yetkilerini BİST kullanabilir mi? Hisse işlemine yönelik sınırlamalar elbette gelir ama yatırımcı sınırlama yetkisi BIST’e ne zaman geçti?
BIST’in sınırlayıcı kararlarında objektifliği SPK tarafından da iyice incelenmesi gerekmektedir. Hele hele bireysel yatırımcı kısıtlaması çok daha önemli olsa gerekir. Aksi halde iş mafyapolis iş biriliği olarak hatırlanan 30’lu yıllara bizi geri götürebilir. Mafyanın önünü temizleyen polis teşkilatını filmlerden hatırlarsınız dimi...
http://www.haberyuzdeyuz.com/guncel/koltukmakamihalesistemih28200.html