Şirketlere toplamda 29 ay borç ödemeden yapılandırma imkanı sağlayan ve bu dönemde de haciz yapılamayan şirketlerin bu durumu lehlerine kötüye kullanmaları nedeniyle hükümetin önlem alması bekleniyor. Bankacılar tıpkı bundan önceki iflas erteleme müessesesinde olduğu gibi bazı mahkemelerin 1 günde konkordato kararı verdiğini bu mahkemeleri bilen şirketlerin de o mahkemelere konkordato için başvurduğunu ifade ediyor. Bankalar 15 milyar lirayı bulan konkordatolu alacakların he zaman geri döneceğini bilmediği için banka bilançoları üzerinde ciddi risk yarattığını ifade ediyor.
Konkordato Türkiye’nin son dönemde en çok duyduğu kelime haline geldi. Kısaca şirketlerin nakit akışlarını yönetemedikleri için alacaklılarla anlaşıp borcunu bir ödeme takvimine bağlamak için kullandığı konkordato şirketlerin iflastan önce başvurduğu hukuki bir yol. Bu yolda aslında ipler tamamen alacaklıların eline geçiyor. Tabi ki eğer şirketler mevcut hallerinde ve gelecekte borçlarını ödeyebilme kabiliyetine sahip olsalar buna gerek duymazlardı.
Öncelikle konkordatonun ilan edilmesi için tabii ki şirketin borçlu olması ve bu borcunu kısa sürede ödeme kabiliyetini kaybetmesi gerekiyor. Borç ister bankalara ister ticari olarak ilişkide bulunulan kesimlere olabilir. Türkiye’de ticari borçların ne kadar olduğuna dair rivayetler var ancak şirketlerin konkordatoya konu olabilecek banka borçları çok net olarak ortaya çıkmış durumda. Şirket borçlarının artmasına neden olan durumun son dönemde tırmanan kurlar nedeniyle yabancı para borçları olduğunu da akıldan çıkarmayalım. Bu tutarı Merkez Bankası’nın son istikrar raporunda görebiliyoruz.
Merkez’in raporuna göre reel sektörün döviz cinsi açık pozisyonunda (yani döviz alacakları ile döviz borçları arasındaki fark) uzun süredir gözlenen artış eğilimi 2017 yılında bir miktar yavaşlasa da 221 milyar ABD dolara çıkmış durumda. Toplamda 335 milyar dolara ulaşan firma döviz borçlarının kompozisyonuna bakıldığında, ithalat borçlarının 42 milyar dolar olduğu, geriye kalan 293 milyar doların kredi borcu olduğu görülüyor. Yüksek miktardaki döviz borcu, döviz gelir ve varlığı yeterli seviyede olmayan veya vade uyumsuzluğu taşıyan firmaların kur şoklarına karşı kırılganlığını artırıyor ve belirsizliğin arttığı dönemlerde firmaları, borcun geri ödemesindeki kur riskini azaltmak için yüksek montanlı döviz alımlarına yöneltiyor. Bankaların tahsilde zorlandığı yani batık kredi tutarı 69 milyar lira düzeyinde. Ancak bir de ‘yakın İzleme’de denilen krediler var. Bunlar için ne batık ne değil diyebiliriz. Ancak geri ödemede zorluklar olacağı sanılan krediler olduğu da açık. İşte belki de son dönemde konkordato ilan edenlerin büyük bölümünün borcu bu durumda. Bu tutar ise biraz yüksek, tam 152 milyar lira.
https://www.sozcu.com.tr/2018/ekonomi/konkordatoilanedilenborclarinbankalardakitoplambedeli15milyarlira2725807/