Duayen iktisatçı Mahfi Eğilmez'den çarpıcı yazı...Deneyimli iktisatçı Dr Mahfi Eğilmez kendi blogunda yazdığı yazıda son "10 yılda yılda yarattığımız facialardan bir demet" dedi.
TELAFİSİ SON DERECE GÜÇ FACİALAR
Türkiye, son 10 yılda telafi edilmesi son derecede güç birtakım facialara imza attığını belirten Eğilmez, bunların hangisini ve ne kadarı hata olduğunu, hangisi bilerek ve isteyerek yapıldığını bilmediğini söyledi. Tamamının inanılmaz yanlışlar olduğunu ifade eden Eğilmez Öyle yanlışlar ki ekonomi ve finans ders kitaplarına “yapılmaması gereken hatalar” başlığı altında ayrı bir bölüm olarak girebilir" dedi
ÖZELLEŞTİRME
Özelliştirmenin kamu seminin kaynak ayıramadığı üretim tesislerinin özel sektöre devredilerek, yeni yatırımlara teknolojik verimlikik artışı sağlamak için yapılması gerektiğini belirten Dr. Mahfi Eğilmez gerçek özelleştirme olmadığını söyledi. Eğilmez'e göre, Türkiye, 21'nci yüzyıl öncesinde devlet eliyle kurduğu bütün tesisleri, işletmeleri, üretim birimlerini özelleştirdi ama ne üretim artışı sağlandı ne de ucuzluk sağlandı.
DIŞ BORÇLANMA
Türkiye'nin 21'nci yüzyıla girerken, dış borç stokunun 103 milyar dolar olduğunu kaydeden Mahfi hoca 2023 yılı sonunda dış borç stokunun 500 milyar dolar çıktığını söyledi. Dış borç stokunun 23 yılda 4 kat artığını belirten Mahfi Eğilmez, Bu borçlar nereye gitti sorusunu yöneltti. Eğilmez, "200 yıldır tekstil sektöründe olup da dünya çapında marka çıkaramamış bir ülkeyiz. dış borçlanma, yeni teknoloji ithaline, verimlilik artırıcı gelişmelere, üretimde kaliteyi artırmaya gitmediği sürece sadece ekonomiye yük getirir"
VATANDAŞLIK VERME
Mahfi Hoca vatandaşlık verilme konusunda da eleştirilerde bulundu. 400 bin dolara bir gayrimenkul alana vatandaşlık verildiğini hattı bunun yakın zamana kadar 250 bin dolar olduğunu hatırlatan Eğilmez "Bu gayrimenkuller üç yıl süreyle satılamıyor: Tek koşulu bu. Oysa başka ülkelerde bu tür yatırımlara ek olarak o ülkenin lisanını öğrenmek dâhil pek çok koşulu bir araya getirip uzun yıllar beklenmeden vatandaşlık alınamıyor. O ülkelerin çoğu beş yılın sonunda altın vize denilen süresiz oturum hakkı veriyor, vatandaşlık vermiyor. O arada da bir sürü masraf tahsil ediyor. Bizde vatandaşlığı alıp da üç yıl bekledikten sonra aldıkları evleri değer artışıyla daha yukarı bedele satanlar, vatandaşlığı almanın yanı sıra para da kazandılar. Böylece, hiçbir koşul aramadan üste para kazanmalarını sağlayarak vatandaşlık vermiş olduk."
ENFLASYON YÜKSELİRKEN FAİZ DÜŞÜRME
Eylül 2021'de enflasyonun yüzde 19, Merkez Bankası'nın politika faizinin yüzde 19 oldunun altını çizen deneyimli iktisatçı şöyle devam etti. "O aşamada “faiz sebep enflasyon sonuçtur” iddiasıyla ortaya çıkıldı ve faiz düşürülmeye başlandı. Enflasyonun yükselme hızı arttıysa da faizi düşürme ısrarı sürdürüldü ve sonunda yüzde 8,5’e kadar indirildi. Enflasyon yüzde 85’e yükseldi. Geçen yıl bu zamanlar faizin sebep değil sonuç olduğu anlaşılınca faiz yükseltilmeye başlandı. Faizin sebep değil sonuç olduğunu 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde anlamayı başarmış bir toplum olarak bir kez daha tarihe geçtik. Hâlâ enflasyonun düşmesini bekliyoruz. Neyse ki önümüzdeki aylarda baz etkisiyle düşüş olacak.
Gerçek enflasyon, açıklanan enflasyondan çok daha yüksek olduğu için insanlar alınan önlemlerin enflasyonu düşüreceğine inanmıyor, geleceğe ilişkin olumsuz beklentileri devam ediyor. Öyle olunca da insanlar tasarruf etmiyor, para tutmuyor, ellerine geçen parayla bir an önce dolar, altın, konut, araba ya da ihtiyacı olan mallardan fazla fazla almaya yöneliyor. Faiz gerçek enflasyona değil de açıklanan enflasyona göre ayarlandığı için insanlar bu alışkanlıktan vazgeçmiyor ve enflasyona katkı yapmaya devam ediyorlar. Gerçekleri saklayarak enflasyonu artırmış olduk.
KUR KORUMALI MEVDUAT
Yazısında faizlerin düştüğünde insanların dövize hücum ittiğini görünce Kur Korumalı Mevduat KKM diye bir araç icat ettiğini yazısında belirten Mahfi Eğilmez şunları yazdı:
"Bu araç aslında gerçek enflasyon kadar faizi başka bir ad altında bankalar değil de Hazine ve Merkez Bankası’na ödetme aracıydı. Sonraki aşamalarda Hazine devreden çıkarıldı ve yük Merkez Bankası’na devredildi. Uygulama 2023 yılında Merkez Bankası’nın 818 milyar lira zarar etmesine yol açtı. Normal olarak her yıl kâr eden ve bu kârı Hazine’ye (bütçeye) devreden Merkez Bankası zarar edince bütçe de o kadar kaynaktan mahrum kalmış oldu."
CARRY TRADE
Faizlerin yükselmesinin ardından yaşanan Carry Trade olayına değinen Mahfi Eğilmez yazısının son bölümünde şunları belirtti:
"Merkez bankası faizi yüzde 50’ye kadar yükseltti. Bu faiz, bırakın gerçek enflasyonu açıklanan enflasyonun bile altında. Buna karşılık kur, sabitleşme eğilimine girince insanlar dövizlerini bozdurup tl mevduat hesaplarına ya da tahvillere yatırıyor. Öyle olunca kur daha da gerilemeye başlıyor. Bu hesaplar 1 ay, 3 ay gibi çok kısa vadeli hesaplar. Vade dolduğunda kur değişmemişse alınan faiz, döviz faizi konumuna geçiyor. Böylece kendi paramızla borçlanmış gibi görünsek de aslında dünyanın en yüksek döviz faizini ödeyerek dövizle borçlanmış olduk.
21'inci yüzyılın ilk çeyreğinde ekonomi politikasında yapılmaması gereken ne varsa yapmış olmamıza karşın hâlâ ayakta durmayı becermemiz ise kayıt dışı ekonominin yarattığı paralel evrenin katkısıyla olmuştur. işin en acı yanı bugün geldiğimiz aşamada kayıt içi yaşayan insanların kayıt dışı yaşayan insanlara muhtaç duruma düşürülmüş olmasıdır. "
Yeniçağ