Merkez Bankası bugün yıl sonu dolar kuru beklentisi 9,9785 olarak güncelledi. Bu güncellemeden hemen sonra Ekonomist Mahfi Eğilmez, sosyal medya paylaşımda "Geldik dolar kurunu 10 TL'nin altında tutma çabalarına. Ödünç rezervler de buna gidecek" dedi. Bu paylaşımdan sonra akıllara Merkez Bankası'nın son bir haftada yaptığı iki hamle geldi.
İlk olarak Merkez Bankası, 9 Kasım'da döviz cinsi mevduat için zorunlu karşılık oranı 200 baz puan arttırdı. Yapılan açıklamada, "Türk lirası cinsinden zorunlu karşılık tesislerinin yaklaşık 7,4 milyar lira, yabancı para cinsinden zorunlu karşılık tesislerinin ise yaklaşık 3,8 milyar dolar karşılığı tutarında artması öngörülmektedir" denildi.
İkinci olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 11 Kasım'da brüt rezervlerini 1 milyar 660 milyon dolar artarak 125 milyar 444 milyon dolara yükseldiğini açıkladı.
Merkez Bankası'nın Piyasa Katılımcıları Anketi'nde yıl sonu dolar kuru beklentisi 9,9785 açıklamasından sonra Perşembe günü 10 liraya kadar çıkan ve sonra 9.97 sınırlarında seyreden doların nasıl bu seviyede tutulacağı merak edilemeye başlandı. Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez, Merkez'in doları 10 Liranın altında tutmak için "Geldik dolar kurunu 10 TL'nin altında tutma çabalarına. Ödünç rezervler de buna gidecek" dedi.
Mahfi Eğilmez
Yine sosyal medyadan bir takipçisinin 'rezervler tamamen biterse ne olur' sorusunu da yanıtlayan Eğilmez, "Rezervler zaten ekside, ödünç rezervi artırıp onu da harcıyoruz" yanıtını verdi.
Eğilmez'in işaret ettiği swap anlaşmaları ile sağlanan ödünç rezervin doları 10 TL sınırında tutma aracı olarak kullanılması akıllara muhalefetin akıbetini merak etmeye devam ettikleri 128 milyar doları hatırlattı.
Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı olduğu 2018 yılının yaz ayında doları 6.85 sınırında tutmak için Merkez Bankası kamu bankaları üzerinden dolar rezervlerini satmaya başlamıştı. Sürecin sonunda MB önce net döviz rezervlerini tüketmiş sonra da brüt rezervlerden harcamaya devam etti. Ve toplamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 128 milyar doları harcadı. Şimdi de Merkez'in 11 Kasım'da açıklanan 125 milyar 444 milyon dolarlık brüt rezervlerinin harcanması söz konusu.
Ekonomist Mahfi Eğilmez, mahfiegilmez.com'da ödünç rezervi şu şekilde tanımladı:
Merkez bankaları niçin döviz ve altın rezervi tutar? Bu sorunun yanıtı genellikle sıkıntılı zamanlar ve kötü günler içindir şeklindedir. Eğer bir ülkenin parası uluslararası alanda kabul edilen bir değişim aracı niteliği taşıyorsa o zaman o ülke merkez bankasının ayrıca başkasının parasını döviz rezervi olarak bulundurması gerekmez. Mesela Dolar küresel sistemde tanınan, alış verişlerde geçerli olan bir para olduğu için Fed’in ayrıca başka bir ülke parasını rezerv olarak tutmasına gerek yoktur. Benzer bir durum büyük ölçüde Euro ve Avrupa Merkez Bankası için de geçerlidir. Bunlar kadar olmasa da rezerv para niteliğine yakın üç para birimi daha vardır: Yen, Sterlin ve İsviçre Frangı. Öteki ülkelerin paraları rezerv para niteliği taşımaz. Örneğin Türkiye, uluslararası ödemelerini, bazı sınırlı istisnalar dışında, TL ile yapamaz. Türkiye’ye mal satanlar ödemenin TL ile yapılmasını kabul etmez karşılığında Dolar ya Euro talep ederler.
Bir ekonomide kriz ortaya çıkmışsa o ülkede parası olan yabancılar paralarını alıp gitmek isterler. Bu gibi durumlarda döviz talebi tavan yapacağı için döviz yokluğu yaşanabilir. İşte bu aşamada rezervler devreye girer ve döviz paniğini önleyerek krizin daha da ileri aşamalara ulaşmasını önler. Kriz olması da şart değildir. Türkiye’ye borç verenler, bir sıkıntı durumunda alacaklarını alabilmek için Türkiye’nin yeterli döviz stokuna sahip olup olmadığını görmek isterler. Bu nedenlerle TCMB’nin döviz rezervi bulundurma ihtiyacı doğar. Altın rezervi de TCMB açısından aynı amaca dayalıdır. TCMB için anlattıklarımızı üç aşağı beş yukarı parası rezerv para olmayan bütün ekonomilerin merkez bankaları için genelleştirebiliriz.
Parası rezerv para niteliğinde olan ve genellikle döviz rezervi bulundurmayan ya da ihmal edilebilecek oranda bulunduran ekonomilerin altın rezervi tuttuklarını görürüz. Bunun nedeni geçmişten kalan bir stokun ve alışkanlığın devamıdır. Geçmişte kağıt para altın karşılığı basılırdı. Bu gelenek birinci dünya savaşı sonrası terk edildiği halde ABD Dolarında 1971 yılına kadar devam etti ve o tarihte ABD de kağıt paranın altın karşılığını kaldırdı. Ne var ki geçmişte karşılık olarak tutulan altın stokları elden çıkarılmadı ve bu ülkelerin altın rezervi olarak kalmaya devam etti.
Yakın zamana kadar TCMB’nin döviz rezervleri kendi satın aldığı dövizler ile döviz mevduatı karşılığında bankalardan zorunlu karşılık olarak aldığı dövizlerden oluşurdu. Şimdi bunlara ek olarak bankalardan TL zorunlu karşılıklarına karşılık ROK uygulamasıyla aldığı dövizler de bu rezervlere dahil oldu ve bu yolla TCMB döviz rezervlerini 100 milyar doların üzerine çıkardı. TCMB’nin 22.03.2013 günü itibariyle toplam 125,3 milyar dolar tutarındaki rezervlerinde altın rezervinin payı 20,3 milyar dolar, döviz rezervinin payı ise 105 milyar dolardır.
Merkez bankaları, bankaların kaynaklarını sınırsızca krediye dönüştürmesi üzerinde denetim sağlayabilmek, onlara zor zamanlarında likidite verebilmek için bankalardan kaynaklarının bir bölümünü zorunlu karşılık adı altında alırlar. TCMB, eskiden aldığı bu karşılıklara faiz öderdi. Doğrusu da budur çünkü bu bir vergi değil bir güvence parasıdır. Bu karşılıklar, kaynaklar hangi para cinsinden ise o para cinsinden alınırdı. TCMB, son dönemde bu uygulamayı değiştirerek TL kaynaklar için döviz ya da altın ile karşılık yatırılabilmesi uygulamasını rezerv opsiyon katsayısı ile devreye soktu.
İki Soru Üç Yanıt
Birinci soru: Merkez bankaları niçin rezerv tutar? Ülke ekonomisinin sıkıntılı ve kötü günlerinde, kriz dönemlerinde döviz gereksinimi karşılamak için.
İkinci soru: Merkez bankaları bankalardan niçin zorunlu karşılık alır? Bankaların sıkıntıya düştükleri dönemlerde onlara karşılık olarak yatırdıklarını iade ederek likidite sıkıntısını aşmalarını sağlamak için.
Üçüncü yanıt:
Rezerv Opsiyon Katsayısı yöntemini kullanarak bankaların TL zorunlu karşılıklarının bir bölümünü dövizle alıp rezervlere ekleme buluşu iyi günlerde iyi sonuç verir. Merkez Bankası’nın rezervleri yüksek görünür, ekonomiye güven artar. Ne var ki gün gelir de işler tersine dönerse bu ödünç rezervler zorunlu karşılıklarla iç içe girer ve baş ağrıtır.
Bu tür bir rezerv politikası iyi günler için iyi kötü günler için kötüdür. Oysa rezervler iyi günleri daha iyi göstermekten çok kötü günlerde durumun daha da kötüye gitmesini önlemek için tutulur.
Rezervin ödüncü olmaz. Ödünç veren geri isterse rezerv vadesi geçmiş borca dönüşür.