Maske dağıtımındaki kriz özel sektöre maske satış izni verilmesiyle birlikte çözülecek gibi gözüküyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamaya göre halkın maskeye ucuz erişebilmesi amacıyla üç katlı cerrahi maskelerde fiyat tavanı belirlenecek.
Maske fiyatına devletin üst sınır koyması (azami fiyat) akıllara Osmanlı tarihinde uygulanan narh sistemini getirdi. Narh sisteminde piyasa fiyatlarının ve satılan malların kalitesinin kontrolü padişahın denetiminde bulunuyordu. Sadrazamlar çarşamba günleri fiyat kontrolü yapmak için yanlarına kadıları da alarak pazarlara iniyordu.
İstanbul Ünivresitesi Osmanlı Müesseleri ve Medeniyeti Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Arzu Tozduman Terzi'nin İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi'nde okutmak için hazırladığı Osmanlı Sosyal Tarihi ders notunda yer alan bilgilere göre; Osmanlı döneminde narh sistemi piyasa fiyatlarını ve satılan malların kalitesini denetlemek için kuruldu.
Savaş ve deprem gibi olağanüstü zamanlarda belirlenen narhlar ile normal zamanlardaki narhlar aynı şekilde değildi. Sadrazamlar çarşamba günleri yanlarına kadıları da alarak fiyat ve kalite denetimi yapardı.
Kanuni Sultan Süleyman devri sadrazamlarından Lütfi Paşa, kendinden sonra sadarete geleceklere makamın önemini anlatmak üzere yazdığı Asafnâme'sinde narh sistemi üzerine eğilmişti. Yavuz Sultan Selim'in de narh üzerinde hassas olduğu biliniyor.
Yavuz Sultan Selim saltanatında yeniçerilere, çarşıda satılandan bir akçe noksanına et satılması teklifinde bulunan sadrazama, Padişahın “cümle narh birdir, eğer yeniçeri ve eğer sair nâs, şöyle ki narhın hilafı zuhur ide, seni katl iderim” cevabını verdiğini kaynaklarda yazılmakta.
Ekmek, et, süt ve mamullerinin yaz ve kış aylarındaki fiyatları farklıydı. Sebzeler turfanda iken her gün veya birkaç gün ara ile narh verildiği halde bollaştıktan sonra son turfanda mevsimine kadar fazla bir değişme olmaz, son turfanda iken yeniden narh verilirdi.
Her sene, yiyecek maddeleri fiyatlarının ayarlandığı bir ay daha vardı. Halkın ramazan ayını huzur içinde geçirmesi düşüncesiyle genellikle Şaban ayında narh fiyatları belirlenirdi. Ramazan ayı boyunca hemen bütün yiyecek maddelerinin satışı buna göre yapılırdı. Kuraklık, zamansız ve fazla yağan yağmurlar, iyi mahsul alınamamasına sebep olduğundan, fiyatlarda mecburi olarak yükseltme yapmak gerekirdi.
İstanbul şehri dört kadılığa ayrılmış olduğu halde, narh tespiti işi, İstanbul Kadısı'nın vazifesiydi.
Malın maliyeti, tam olarak hesaplandıktan sonra genellikle onu on bir fayda şeklinde ifade edilen % 10 oranında bir kâr konurdu. Ancak iş güçlüğü olan mallarda bu oran % 20'ye çıkabiliyordu.
Bir taraftan esnafın narh fiyatları üzerinden satış yapıp yapmadığının tespiti, diğer taraftan satılan malın kalitesinin kontrolü gayesiyle teftişler yapılırdı. Padişahlar bile zaman zaman tebdil gezerek kanun ve nizamlara riayet olunup olunmadığını bizzat kontrol ederler ve gördükleri aksaklıkların giderilmesi için sadrazamlarına emir verirlerdi.
Sadrazamın piyasayı kontrol etmesi ise, başlıca vazifeleri arasında idi ve bu vazifesini kola çıkmak suretiyle yerine getirirdi. Sadrazam istedikçe yanında İstanbul kadısı, Yeniçeri ağası, muhtesib gibi vazifeliler olduğu halde kola çıkardı.
1856'dan itibaren sicillerde artık narh kaydına rastlanmıyor. Esasen bundan birkaç yıl sonra da önce sebze ve meyve, ardından ekmek hariç diğer maddeler üzerindeki narh kaldırılmış ve fiyatlar serbest piyasada belirlenir olmuştu.