Eğitim hepimizin en öncelikli ve ortak meselesidir. Müfredatın çağın gerektirdiği bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandırması kritik önemdedir. Çocuklarımıza ve gençlerimize Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışır çağdaş bir eğitim sunulmalıdır. Yeni nesillerin ve ülkemizin geleceğinde belirleyici önemdeki müfredat çalışmasının hem yöntem hem içerik olarak bilimsel temelde, şeffaflık ve katılımcılık ile yürütülmesi esas olmalıdır.
Dünyada eğitim sistemleri yarış halindeyken ve yüksek katma değerli ekonomi olma hedefimiz varken, ülkemizin en kıymetli varlığı çocuklarımız ve gençlerimizin vasat bir eğitime mahkum edilmeyeceğinden emin olmalıyız. Çağdaş uygarlık seviyesini aşmanın yolu; Cumhuriyet değerlerini ve demokrasi ilkelerini özümsemiş, bilimteknolojide yetkinleşmiş, sosyoduygusal becerileri gelişmiş, özgür düşünceli nesiller yetiştirmektir.
Bu çerçevede, geçtiğimiz Cuma günü açıklanan "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" başlıklı eğitim müfredatının, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışır çağdaş bir eğitimin gerekliliklerini ne kadar karşıladığı kapsamlı şekilde tartışılmalıdır.
STK'LAR YETERİNCE DAHİL EDİLMEDİ
Ülkemiz; eğitim STK’ları, öğretmenleri, öğrencileri, velileri, akademisyen ve uzmanları, eğitimiş dünyası etkileşimi ile çok geniş bir “eğitim paydaş ekosistemi”ne sahiptir. Oysa müfredat hazırlık sürecinde yer alan kişi ve kurumlar açıklanmamış, farklı görüşlerden eğitim uzmanı ve STK’lar sürece yeterince dahil edilmemiş, yeni müfredata ilişkin görüşlerin iletilmesi için sadece bir hafta süre verilmiş, yeni müfredatın hemen önümüzdeki öğretim yılında belirli sınıflarda uygulamaya geçeceği kaydedilmiştir.
Gerçek beka meselesi olan eğitimde müfredat değişikliği oldu bittiye getirilmemelidir. Müfredat çalışmasında yer almış kişi ve kurumlar, yapılan ihtiyaç analizleri, çalıştay sonuçları gibi bilgi ve belgelerin kamuoyuna açıklanması faydalı olacaktır.
Farklı görüşlerden eğitim paydaşlarının müfredatın hazırlık sürecine dahil olması için bilimsel ve mutlaka daha fazla zamana yayılan bir geri bildirim süreci işletilmesi gereklidir. Bu süre zarfında ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ başlıklı müfredat değişikliğinin askıda kalmaya devam etmesi, eğitim paydaşlarının eleştiri ve önerileri ışığında yeniden ele alınması katılımcılığı ve uzlaşıyı artıracaktır. Alınan geri bildirimlerin neler olduğu ve müfredat revizyonunda nasıl dikkate alındığının açıklanması sürecin şeffaflığına katkı sağlayacaktır.
Bilimi esas alan, farklılıklara duyarlı, çocukların ve gençlerin potansiyellerini özgürce gerçekleştirmesini ve dünya çapında üst düzey bilgi, beceri, yetkinliklere sahip olmasını sağlayan bir müfredat ülkemizin çağdaş uygarlık seviyesini aşma hedefine hizmet edecektir.
TÜRKONFED'DEN AÇIKLAMA
Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) de “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını taşıyan yeni müfredata ilişkin açıklamada bulundu.
Taslağın derslerin kapsamı, eğitimde fırsat eşitliği gibi önemli konularda daha şeffaf ve kamuoyunu aydınlatıcı bir şekilde düzenlenmesi gerektiğinin belirtildiği açıklamada, 10 yıllık çalışmanın ürünü olan bu müfredatın bir haftada incelenip analiz edilmesinin mümkün olmadığı ifade edildi.
Açıklamada müfredattaki değişimin toplumsal yarara dönüşebilmesinin, bu değişimin toplumsal uzlaşma temelinde, katılımcı bir zeminde gerçekleşmesiyle mümkün olacağına dikkat çekildi.
Basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) olarak, çocuklarımızı ve gençlerimizi geleceğin dünyasına hazırlamak, ülkemizde küresel gelişmeler doğrultusunda ‘insançevre’ odaklı, ‘yeşil ve dijital’ bir ekosistem inşa edebilmek için yeni ve kapsamlı bir eğitim reformuna ihtiyaç duyulduğunu savunuyoruz. Bu yaklaşımla Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ana rotamızı eğitim olarak belirledik ve geçtiğimiz aylarda hazırladığımız politika notu ile de ülkemizin içinde bulunduğu orta eğitim tuzağından çıkışa yönelik önerilerimizi paylaştık.
Eğitimi önceliklendiren, özellikle Anadolu’daki iş insanlarının nitelikli insan kaynağı alanında yaşadıkları zorlukları yakından gören bir iş dünyası örgütü olarak, müfredatta değişiklik çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda geçtiğimiz hafta askıya çıkarılan ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ adını taşıyan yeni müfredata ilişkin düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşmayı da bir görev olarak kabul ediyoruz.
Öncelikle Milli Eğitim Bakanımızın ’10 yıllık çalışmanın ürünü’ olarak tanımladığı taslağın yalnızca bir hafta gibi son derece kısa bir süre askıda kalması, bilgiye erişim sağlamakta ancak bu bilginin analiz edilmesine olanak tanımamaktadır. Müfredatın ana hedeflerinden biriyle çelişen bu durumun ortadan kaldırılması için bu sürenin uzatılmasını talep ediyoruz. Bununla birlikte müfredattaki değişimin toplumsal yarara dönüşebilmesi, bu değişimin toplumsal uzlaşma temelinde, katılımcı bir zeminde gerçekleşmesiyle mümkündür. Bu kapsamda uzatılan süre içerisinde Bakanlığımız ile eğitim ve iş dünyasının bir araya gelmesi, istişare ve uzlaşmanın sağlanması sistemin başarısına önemli katkılar sağlayacaktır.
Eğitim yalnızca bilgiyi değil, aynı zamanda toplumu, çevreyi, dünyayı yorumlama anlayışını ve değerleri de şekillendirir. Bu noktada taslakta zorunlu dersler dışında yer alan derslerin nasıl ele alınacağı konusuna yer verilmemesi bazı soru işaretlerini de beraberinde getirmektedir.
ŞEFFAFLIK ÇAĞRISI
Taslakta, ülkemizde yıllardır aşılamayan yabancı dil öğrenmede yaşanan zorlukların giderilmesine ve güzel sanatlar, spor gibi yalnızca okul sıralarında değil hayat boyu devam eden alanlara yönelik bir çalışma açıklanmamıştır. Bunun yanı sıra müfredattan çıkarılan ya da kapsamı değiştirilen konuların çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimini nasıl etkileyeceğine yönelik belirsizliklerin giderilmesi için tüm derslerle ilgili süreçler şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır.
Öte yandan eğitimde yapılan değişikliklerin sadece müfredatla sınırlı kalmaması gerektiğine inanıyoruz. Eğitime erişim hakkı ve fırsat eşitliği için okullardaki fiziki altyapının iyileştirilmesi, kültürsanat alanlarından laboratuvarlara, kütüphaneden teknoloji sınıflarına kadar eksikliklerin tamamlanması, öğretmenlerin yaşadıkları zorlukların giderilmesi gibi temel konuların da ele alınması, dolayısıyla eğitimde yapılacak değişikliklerin geniş kapsamlı bir şekilde eğitim sisteminin diğer alanlarıyla birlikte değerlendirilmesi önemlidir.
Çağın gerektirdiği becerilere ve yetkinliklere sahip nesiller yetiştirmek için Cumhuriyet değerlerinden ve bilimsellik ilkelerinden ödün verilmeyen, evrensel bir yaklaşım barındıran müfredata ve sisteme ihtiyaç vardır. Bu sebeple TÜRKONFED olarak, çocuklarımız, gençlerimiz ve ülkemizin geleceği için hayati öneme sahip olan bu konunun tüm tarafların katılımıyla daha kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiğini önemle tavsiye ve talep ediyoruz.”
Sözcü