İktidar, tarikatlar ve cemaatler eliyle ülke her geçen gün büyüyen bir karanlığa doğru çekiliyor. Cumhuriyet’in ilerici değerleri teker teker budanırken laiklik tasfiye ediliyor. Hilafet bayraklarıyla şeriat çağrısı yapan gericilerin hedef gösterdiği konser ve festivaller yasaklanıyor, içinde en küçük bir tarikat eleştirisi geçen dizilere anında RTÜK sopası gösteriliyor. Eğitim sistemi, gerici maarif modeli ve ÇEDES projesiyle kuşatma altına alınırken, bütün bir sosyal yaşam karanlık baskılar ve saldırılarla boğulmak isteniyor.
Şeriata, gericiliğe, tarikatlara, imam hatiplere yönelik en küçük eleştiri, TCK’nın 216’ncı maddesinde yer alan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla susturulmak isteniyor. Şarkıcı Gülşen, Avukat Feyza Altun gibi pek çok isim de yakın dönemde söz konusu madde dayanak gösterilerek gözaltına alındı. Tüm bunlar yaşanırken Meclis muhalefetinden ise laikliği savunan güçlü bir ses çıkmış değil. ÇEDES projesine, Maarif modeline karşı çıkan binlerce yurttaş ülkenin pek çok yerinde eylemler yapıyor. Şeriat çağrılarına tepki gösteren binlerce yurttaş sesini sosyal medyadan duyurmaya çalışıyor.
• Bir YouTube programında şeriat tartışması üzerine yaşananlar ise gerici kuşatmanın geldiği boyutu gözler önüne serdi. Sosyal medyada Diamond Tema isimli dijital içerik üreticisinin hadislere dayandırarak yaptığı şeriat karşıtı açıklamalar, gerici gurupların tepkisini çekti. Ölüm tehditleri alan şahıs hakkında TCK’nın 216’ncı maddesinde yer alan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla önce soruşturma başlatıldı, ardından yakalama kararı çıkarıldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç bu kararı, “İslam dini ve sevgili Peygamberimizle ilgili kullanılan tahrik edici, çirkin ve provokatif ifadeler asla kabul edilemez” sözleriyle duyurdu. Adalet Bakanı’na tepki gösteren İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ‘Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti’ konulu 26. Maddesine göre, ‘Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir’ açıklaması yaptı. Yaşananların ardından sosyal medyada binlerce kişi şeriata karşı çıkmanın bir suç olmadığını söylerken laikliğe sahip çıkma çağrısı yaptı.
• Kocaeli’nde bir lisede, askılı elbise giyen kız öğrenciler ‘uygunsuz kıyafet’ gerekçesiyle mezuniyet törenine alınmadı. Tepkilerin ardından yaşanan skandal hakkında soruşturma başlatılırken; Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den ise canlı yayında konuya dair flaş bir açıklama geldi. Tekin, yaşananları "Basit bir olay" şeklinde yorumladı.
• Diyarbakır merkez Kayapınar ilçesi Tema Park’ta dün gece özel bir dans okulu olan ‘Swingamed’in açık havada düzenlediği dans etkinliğine 50 kişilik bir grup, ‘TekbirAllahu Ekber’ sloganları atarak saldırdı. Saldırıda etkinlikteki bazı kişiler çeşitli yerlerinden yaralandı. İhbar üzerine olay yerine 112 sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.
• İsrail’in Filistin’de yapmış olduğu katliamları protesto etmek için Konya’da bir alışveriş merkezindeki yemek zincirini boykota gelen grup müşterilere saldırdı.
• İstanbul’un farklı ilçelerinde ve farklı illerde sık sık gezerek insanları taciz eden tebliğciler, bu kez de Beyoğlu Galata’da gezerken görüntülendi. Masalarda oturan kişilere seslenen tebliğcilerden biri, eliyle diz altını birkaç kere göstererek etek boylarına işaret etti. Kadınlara “Haram vallahi. Uzun giyinin” diyen gerici ardından “Dünyaya aldanmayalım, imtihandayız imtihandayız” diye bağırarak yürüdü.
• Avukat Feyza Altun sosyal medya hesabından şeriatı eleştirdiği gerekçesiyle açılan soruşturma kapsamında gözaltına alınmıştı. TCK’nın 216’ncı maddesinde yer alan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlaması yöneltilen Altun daha sonra serbest bırakılırken, yargılandığı davada üç yıla kadar hapsi isteniyor.
• Yerli dizileri ve popüler kültür ürünlerini sık sık hedef göstermesiyle gündeme gelen RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, LGBTİ+ temalı filmleri ve dizileri hedef gösterdi. Şahin, bu dizileri yine örf, adet ve inanca aykırı olmakla suçladı.
Gerici kuşatmaya ilişkin değerlendirmeler yapan SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen, “Şeriat eleştirisi nedeniyle linç ve ardından da yargının devreye sokulması, rejimin sınırlarını hatırlatan sembolik çıkışlar. Bu şekilde rejimin ana kodlarını da tartışılamaz, sorgulanamaz kılıyorlar” dedi.
“Daha önemlisi ve üzerinde durulması gereken aslında ÇEDES’le başlayarak, müfredat değişikliği ile sürdürülen eğitimin dinselleştirilme hamleleri” ifadelerini kullanan İşleyen, şu ifadeleri kullandı: “Eğitim sistemi içinde laikliğin kırıntısı dahi bırakılmıyor. Kamu okulları bir dini okula dönüştürülüyor ve türlü tarikatlara emanet ediliyor. Kimisi bir eleştiriye dava açarken diğeri ‘kıyafetin uygun değil’ diyerek öğrencileri okul kapısında bekletiyor. Tüm bu yaşananlar asıl olarak rejimin bu dinci faşist yönelimlerinin bazı ifadeleri olarak ortalığa dökülüyor. Bu tür anlarda kimi tepkiler de oluşuyor ancak bu dinci baskıdan çıkış yollarının gerçekten bulunması, eğitim başta olmak üzere dinciliğin kuşatmasına karşı örgütlü mücadele yollarının bulunmasından geçiyor.”
BirGün