Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki hafta yaptığı “Piyasalardaki nakit sıkışıklığının farkındayız, önlemlerimiz olacak” açıklamasının ardından ekonomi yönetiminden gelen ikinci adım karşılıksız para basma oluyor.
Piyasalarda durgunluğa neden olan nakit sıkışıklığını gidermek için geçen hafta oto, gayrimenkul ve beyaz eşya sektörlerinin de aralarında bulunduğu altı kalemde ÖTV ve KDV indirimleri yapan iktidar, bu kez inşaat sektörü üzerinden parasal genişleme adımı atmaya hazırlanıyor.
Medyaya yansıyan ve konunun doğrudan tarafı olan inşaat şirketleri tarafından doğrulanan bilgilere göre Hükümet, konut sektöründe satmayan konutları devralarak bedelinin bir bölümünü bu şirketlerin borçlu olduğu bankalara yatıracak.
Kalan tutar ise yaşayabilmeleri için şirketlere nakit olarak verilecek. Böylece yaklaşık 2 milyon kişiye istihdam sağlayan aynı zamanda AKP’nin demografik ve iktisadi tabanında önemli bir payı olan inşaat şirketleri yoluyla ekonomi canlandırmaya çalışılacak.
Hazine ise devraldığı konutları teminat gösterip, aralarında İslami borçlanma bonosu ‘sukuk’ların da bulunduğu tahvillerle gelir elde edecek.
Yapılacak işlem doğrudan inşaat sektörünün satmayan konutlarının Hazine yani vergi ödeyen vatandaşın sırtına yükleyerek bankacılık ve inşaat sektörlerini kurtarmak olduğu için olayın etik boyutu var. Bu boyut 2001’de bankalarını soyan patronların ürettiği zararın kamuya yıkılmasından farklı değil.
Tabii sakıncaları sadece bununla da sınırlı değil. Yapılacak işlem aynı zamanda tıpkı 2017’de bir seçim ekonomisi aracı olarak faaliyete geçirilen Kredi Garanti Fonu gibi, devletin finansal sistemi kullanarak karşılıksız para basması anlamına da geliyor.
2017 ilk çeyreğinde faaliyete geçirilen KGF kredileri sayesinde Hazine borç alabilecek teminatı olmayan, yani kredi alamayacak şirketlere bankacılık sisteminin ek kredi açmasını sağlandı. Bu yolla son 1.5 yıl içinde yaklaşık 540 bin işletmeye 300 milyar lira düzeyinde kredi açıldı.
Başlangıçta konulan geri ödeme şartları bu yıl 24 Haziran seçimleri öncesinde esnetildi ve limit artırımları yoluyla en azından 2018’deki geri ödemelerden vazgeçildi. Ortaya çıkan kredi genişlemesi ithalatı ve cari açığı artırırken, ülkede giderek artan siyasi karmaşayla birlikte döviz kurlarında sıçrama ve enflasyonda 2002 sonrası zirvenin görülmesine neden oldu.
Öte yandan AKP’nin geçen yıl KGF ile yaptığı ve bu kez de konut sektörü üzerinden deneyeceği anlaşılan yeni parasal genişleme operasyonunun içeriği henüz net değil.
Kampanyada önemli bir rol üstlenen İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım’ın verdiği bilgiye göre devletin satın alacağı konutların bedelinin yüzde 70’i ile şirketlerin bankalara olan borçları ödenecek. Kalan yüzde 30 ise şirketlere verilecek ve faaliyetlerinin devamı sağlanacak. Durbakayım devlete satılacak konutların belirlenmesi için TOKİ’nin iştiraki olan Emlak Konut’la envanter çalışması yaptıklarını söyledi.
Halka açık bir şirket olan Emlak Konut’tan KAP’a gönderilen açıklamada envanter çalışması olduğu kabul edildi. Sadece İNDER değil sektördeki diğer işveren örgütleri GYODER ve KONUTDER’in katılımıyla bir envanter çalışması yapıldığı doğrulandı.
Emlak Konut diğer ayrıntılar konusunda ise yayınlanan haberleri yalanladı. Ancak diğer ayrıntılar zaten Emlak Konut’la değil doğrudan Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kontrolünde olan konular. Dolayısıyla Emlak Konut’un ayrıntılar konusunda “Envanter dışında çalışmamız yok” açıklaması böyle bir planın olmadığı anlamına gelmiyor.
‘Konutta stokları eritecek müjde’ sloganıyla pazarlanan kurtarma paketinin ne kadarlık bir konut stoku için geçerli olduğuna gelince, bu konuda farklı rakamlar var.
TÜİK’in verilerine göre son beş yılda inşaat izni verilen ile oturum izni alan konut sayısı arasında 2 milyon fark var. Bu sayı sektördeki toplam stok adedi olarak da kabul ediliyor. Ancak İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım bu rakamın 600 bin civarında olduğunu belirtti.
Sektörde 1 milyonluk konut stoku olduğunu söyleyen inşaatçılar da var. Konuyu kamuoyunun gündemine getiren Sabah Gazetesi’nin haberine göre sektörde belirtilen kampanyanın kapsamında olan 800 bin satılmamış konut var. Ayrıca önümüzdeki 1.5 yıl içinde 1 milyon yeni konutun daha bitmesi bekleniyor.
Konunun bankacılık tarafına gelince inşaat sektörü toplam krediler içinde bankacılık sektörünün en fazla risk aldığı alanı oluşturuyor. İnşaat ve emlak pazarlama alanına açılan kredi büyüklüğü 360 milyar lira ve bu tüm bankacılık sektörü içinde yüzde 14 paya sahip. Bankalar aynı zamanda sektörün diğer bacağını oluşturan tüketici finansmanında da 200 milyar liralık kredi açmış durumda.
Finansman yani Hazine bacağı ise Hazine’yi ilgilendiriyor. Çünkü evleri alan devlet bunları seküritize edip yani teminat gösterip borçlanarak ödediği parayı tahsil etmeye çalışacak. Satılamayan evleri aldıktan sonra düşünülen kira geliri karşılığında tahvil çıkarma formülü ise pratikte oldukça zor.
Türkiye’de gayrimenkul kira gelirlerinin tahvile döndürülüp satışı, özellikle 2010 yılından bu yana zaten hem Hazine hem de özel sektör tarafından kullanılan bir yöntem. İslami tahvil ‘sukuk’ olarak da bilinen bu borçlanma aracından 2010 yılından bu yana Hazine toplam 6 milyar dolar ve 24 milyar TL’lik satış yaptı.
Özel sektör ise 2 milyar dolar ve 18 milyar TL’lik sukuk satışı gerçekleştirdi. Söz konusu rakamlar devletin piyasadan satın alacağı konut stokunun büyüklüğü düşünüldüğünde piyasanın gerekli imkânı sağlama ihtimalinin düşük olduğu görülüyor.
Ayrıca satışı ya da kiralaması yapılmış gayrimenkuller için şirketler ya da devlet zaten sukuk satışı yapabiliyor. Satılmayan konutlar karşılığında sukuk ihracının yapma imkânı olmadığı için, böyle bir formülün doğrudan teminatsız borçlanma yani tahvil ihracından farklı bir tarafı yok.
Özet olarak daha önce inşaatçılara kamu bankaları aracılığıyla zararına kredi verdirten, vergi indirimleri de dâhil birçok avantaj sağlayan AKP, istediği canlanmayı elde edemeyince bu kez para basıp satılmayan konutları alma yoluna başvuruyor.
Gerekli olan kaynak ise, para basma yani borçlanılarak bulunacak. Ve milyonlarca vergi mükellefinin borcu olarak devletin borç stokuna eklenecek. Böylece inşaatçılar ve onlara borç veren bankaların batıkları tarihin en büyük kurtarma operasyonlarından biriyle vatandaşlara devredilecek.
https://ahvalnewscom.cdn.ampproject.org/c/s/ahvalnews.com/tr/ekonomikkriz/tarihivurgunagaoglununbatiklariayseteyzeninsirtina?amp