Küresel salgın, iklim değişikliği gıda ve tarım arzında dünyada dengeleri sarsıcı bir şekilde değiştirmeye devam ederken, Türkiye’de ise ürünü tarlada kalan borç batağındaki çiftçi ile fahiş fiyatlarla gıda almak zorunda kalan tüketici manzaraları öne çıkıyor.
TÜİK verilerine göre geçen yıl üretim maliyetleri ortalamada yüzde 36 artan, 2021’de bazı ürünleri yüzde 120’lere varan maliyet artışları ile ekmek zorunda kalan çiftçinin borçları da aydan aya katlandı. Bu durumun en büyük sebeplerinden birisinin de dışa bağımlılık olduğu belirtiliyor.
Halk da en az çiftçiler kadar bu durumdan etkileniyor. Çünkü pazar ve marketlerdeki fiyatlar el yakıyor. Son dönemde sezon meyvesebzeleri dahi ateş pahası oldu; özellikle dar gelirli yurttaşlar kiloyla alışveriş yapmayı unuttu.
SÖZCÜ muhabiri, İstanbul Bakırköy Meydanı’nda vatandaşa mikrofon uzattı, “Türkiye eskiden tarımda kendi kendine yetebilen bir ülke konumundayken şu an birçok kalemde ithalata bağımlı hale geldik. Sizce neden böyle oldu?” diye sordu. Verilen yanıtlar şöyle oldu:
“AÇLIĞA DEVAM”
Sadullah Koçhan: “Böyle olacağı belliydi. Biz pancar ekiyoruz, kotayı Amerika veriyor. Buğday ekiyoruz, tohumu İsrail veriyor. Arpayı ekiyoruz, dışarıdan alıyoruz. Devlette de güç olmadığı için… Mecbur açlığa devam.”
“BATTIKÇA BATIYORUZ”
Nursel Özdemir: “İktidarın bozukluğundan (böyle oldu). Her şey başta biter. Baş bozuk olursa böyle olur. (Nasıl düzelir sizce bu durum?) İktidar değişirse, güçlü bir vatansever gelirse olur. Yoksa bu şekilde olmaz. Mümkün değil. Battıkça batıyoruz.”
“ÇİFTÇİMİZE İHANET”
İmdat Pabuç: “Türkiye eskiden kendi kendine yetebilen bir ülke iken şimdi bütün ürünleri yurtdışından alıyoruz. Bu kendi çiftçimize ihanet demektir. Hükümetin bu politikalarını onaylamıyoruz. Geriye dönüş için çok ciddi bir devrim yapmak gerekiyor. Ülkemiz yeteri kadar insan ve doğa kaynaklarına sahip. Özelleştirilen kamu alanlarını millileştirirsek, çalışmaya yine başlarsak en geç 20 yılda kendimize geliriz diye düşünüyorum.”
“HÜKÜMETİN ÇİFTÇİYE ACİL DESTEK VERMESİ LAZIM”
Muhammet Aydemir: “Çiftçiye olanak sağlanması lazım. Çiftçiye olanak sağlanacak ki onlar da onlar da tarıma önem versin. Biz bir tarım ülkesiyiz ama yabancı ülkelerden ithal ediyoruz… Ukrayna’dan buğday alıyorduk, savaşa girdiler, buğday alamıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Hükümetimizin bu konuda acil destek vermesi lazım. Gidişat kötü. En önemlisi mazotu düşürecek, çiftçiye özel indirim yapacak, çiftçiler işini gücünü yapacak, biz de buğdaya doyacağız.”
“TARIMDAN KOPTUK”
Fatma Bulut: “Nedeni yönetim. Tüm nüfusu İstanbul’a topladılar. ‘Kısa yoldan az hizmet yapalım’ dediler. Diğer bölgelere yatırım yapılmadı. Ne oldu? İnsanlar İstanbul’a geldi… Tarımdan da kopmuş olduk. (Nasıl düzelir bu durum sizce?) İnsanların aklı başına geldiği zaman.”
“EN BÜYÜK SEBEBİ HÜKÜMETİN YAPTIĞI YANLIŞLAR”
Ömer Baran: “Türkiye artık neyi kendisi yapabiliyor ki? Hep ithalat… Durumu görüyorsunuz, apaçık ortada. Artık bir şeylerin bir an önce kendine gelmesi ve bu ülkenin rayına oturması gerekiyor. Bu da kesinlikle halkın elinde. Bu hale gelmemizin en büyük sebebi, hükümetimizin yaptığı yanlışlar.”
“TÜRKİYE’NİN İŞİ ÇOK ZOR”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Biz de bu kadar dışarıya bağımlı olduğumuzu bilmiyorduk, şimdi öğrendik. RusyaUkrayna savaşı çıktı, anladık ki biz dışarıya iyice bağımlı kalmışız. Gerçekten Türkiye’nin işi zor. Allah bizi bu sıkıntılardan kurtarsın. (Neden bu hale geldi sizce?) Neden olabilir… (Çıkış yolu ne sizce?) Çıkış yolunu biz biliyoruz. Çıkaracağız inşallah.”
“HEP VAAT VAR, HİÇ İCRAAT YOK”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Hep söz var, vaat var ama hiç icraat yok. Böyle böyle halkı uyutuyorlar, kandırıyorlar. Bunun sonu, bunlar gitmeden bitmeyecek. Hepimiz bitmiş durumdayız. Herkes kaçmaya çalışıyor buradan. Neden? Bizim ülkemiz çok güzel. Her şeye de yetiyorduk… Kendi tarımımızı kendimiz yapıyorduk. Her yere kendimiz verirken şimdi biz alıyoruz ve borçluyuz. Her şeyin fiyatı bunlar yüzünden artıyor. Ne yapacağız bilmiyorum. Allah yardımcımız olsun. Çok zor günler bizi bekliyor. Bunların gitmesi gerekiyor bir an önce.”