AKP iktidarı her biri aynı zamanda yandaş müteahhide rant olan taştan, betondan, çelikten yapılan devasa yapılarla övünüyor. En son Çamlıca tepesine dikilen kuleye Türkiye’nin en büyük bayrağı çekilerek mesele tamamladı. Üstelik en büyük cami ile aynı fotoğraf karesine girebilecek şekilde tasarlandı.
Bayrak çekme töreni 23 Nisan gibi bir günde Erdoğan’ın katıldığı tek resmi tören olma özelliğini de taşıdı. Ülke toprağını üzerine bina yapılan arsa olarak gören konuşması ise hafızalara yer etti.
AKP’nin her şeyinin en büyüğünü yapma isteği kuşkusuz yönetim anlayışından bağımsız değil. Bir yandan oluşan devasa rant paylaşılacak diğer yandan içi boş da olsa güç göstermeye devam edebilecekti. Her biri kaynak israfı ve ülke ekonomisi için kara delik olan bu gösteri dünyası AKP siyasetinin parçası haline geldi. Öyle ki her işi gösteriye ve propagandaya dönüştürmeden sonuç alamayacaklarını düşünüyorlar. Pandemi döneminde gerçekleştirdikleri kongrelerinden, bayrak çekme törenine kadar.
AKP ELİTLERİN PARTİSİ
Erdoğan ve ailesiyle başlayan daha sonra tüm iktidar kadrolarına ulaşan lüks ve şatafat merakı artık ülke için büyük bir ekonomik tehdit haline geldi. Sayıları ülkenin yüzde biri bile olmayan ama ülkenin tüm kaynaklarına hükmeden ve her türlü olanağa sahip mutlu bir azınlık oluştu. AKP kendi elitlerini yarattı. Bu elitler yönetimde kalmak için sürekli daha büyük cami, bayrak, köprü ve havaalanı yapmak zorundalar. Tabi lükslerinden taviz vermeden. Yüksek duvarlar arkasındaki lüks evlerde ya da yalılarda süren hayatın ülke ekonomisine verdiği zararı birkaç örnekle özetleyelim.
Bin odada ne yapılıyor?: Atatürk Orman Çiftliği üzerinde 150 bin metrekarenin üzerinde bir alana yapılan ve Erdoğan’ın ifadesiyle “1150” odaya sahip Saray’ın elektrik, ısıtmasoğutma, peyzaj, temizlik gibi işler için aylık maliyetinin 25 milyon liranın üzerinde olduğu Sayıştay raporlarına yansıdı.
Saray’a 16 uçak: Sayı tam olarak bilinmese de yıllar içinde alınanlar alt alta konulduğunda Saray’ın 16 özel uçağı olduğu tahmin ediliyor. Bu uçakların sadece yıllık bakımına yaklaşık 800 bin dolar harcanıyor. Birçok bakanlığın da kiralık olarak bünyesine kattığı özel uçakları kullandığı biliniyor.
Otomobil filosu: Sadece Saray’ın hizmetine sunulan 300’ün üzerinde lüks aracın olduğu biliniyor. AKP dönemi tam anlamıyla makam araçları saltanatı yaşandı. Her birinin maliyeti bir milyonu bulan makam araçları şehrin sokaklarında boy gösteriyor.
Uçak inmeyen havaalanları: Neredeyse her ile yapişletdevret modeli ve yolcu garantisi verilerek yapılan havalimanları ülke ekonomisi için uzun yıllar taşımak zorunda kalacağı kambur olacak. Sadece Zafer Havaalanı’na bakmak yeterli. 20122020 yılları arasında 8 milyon 915 bin 411 yolcu garantisi verilen havaalanını 8 yılda yalnızca 318 bin 935 yolcu kullandı. Hata payı ise yüzde 97. Buna karşılık garanti ödemesi de 45 milyon 891 bin 152 Avro. Verilen Hazine garanti ödemeleriyle havalimanının nerdeyse maliyeti karşılanmış durumda. Atatürk Havaliman’ı kapatılarak 3. havalimanının açılması gibi onlarca örnek bunlara eklenebilir.
İnşaatçıların zenginleştiği ülke: Hazine garantili araç geçmeyen köprüler, tüneller, otoyollar, hasta garantili şehir hastaneleriyle ülke insanı yoksullaşırken bir avuç inşaatçı zenginleşti. AKP beşli çeteyi de dünya literatürüne sokmayı başardı. Her yıl en çok kamu ihalesi alan şirketler sıralamasında bizim beşli sürekli ilk basamaklarda yerini almayı başardı.
Ülke derin bir yoksulluk yaşıyor. Milyonlarca insan açlık sınırının altında gelirle hayata tutunmaya çalışıyor. Bırakın sağlıklı gıdaya ulaşmayı binlerce aile geceleri aç yatıyor. Hiçbir vasfı, eğitimi olmayan bir gün bile çalışmamış AKP’nin elitleri milyon dolarlarla oynarken, lüks araçlarla pozlar verirken binlerce üniversite mezunu genç parkbahçe işlerinde çalışmak için sınavlara giriyor, ter döküyor.
Üç şirkette yönetici gözüküp aylık 100 bin lira civarında maaş alanlar, kendi bakanlığına şirketinden ürün satanlar, çocuğunu, yeğenini genel müdür yapanlar bu uygulamaları haklı ve ahlaki görürken marketler çocuk bezine, çocuk mamasına alarm takarak ürünlerini “yoksullardan” koruyor.
Diz kırıp iftar sofrasına oturan AKP’li yöneticiler lüks arabalarla ve onlarca koruma eşliğinde ayrılırken, belediyeler aynı mahallede oturan yoksul bırakılmış ailelere destek olmak için askıda ekmek, askıda fatura kampanyaları düzenleyerek çare bulmaya çalışıyor.
PANDEMİ TURNUSOL KAĞIDI OLDU
AKP, 20 yıllık iktidarı boyunca tüm popülist söylemlerine rağmen her zaman zenginden yana oldu. Halk onlar için sadece propaganda nesnesi olarak görüldü.
İktidarlarının belli dönemine kadar saklayabildikleri bu gerçek pandemi döneminde çırılçıplak ortaya çıktı. Yurttaş ülke kaynaklarının bölüşümüne en ihtiyaç duyduğu anda yalnız bırakıldı. İktidar, sadaka verir gibi verdiği bin 500 lirayı sürekli yurttaşın gözüne sokarken ne şatafattan ne de yağmadan vazgeçti.
Salgın döneminde milyonları açlık ve ölüm arasında tercih yapmak zorunda bırakanlar tüm sorumluluğu yurttaşlara yükleyip köşelerinden hamaset yapmaya devam ettiler. Yarattıkları ülke ortada:
Salgında tam bir basiretsizlik: İktidar salgında dünyanın en başarılı ülkesi olduğunu savunup duruyor. Son iki hafta içinde vaka ve ölüm sayılarıyla dünyanın zirvesine çıkmayı başardı. Başarısız ve ilgisiz yönetimi devam ederse önümüzdeki 15 gün içinde 5 binin üzerinde insanımızın ölmesi kaçınılmaz olacak.İnsanlarımızın hayatına mal olan sağlık alanında yaşanan başarısızlığın yanında olumsuz sonuçları uzun yıllara yayılacak ekonomik yıkımda yaşandı.
İktidarın destek diye sunduğu Kısa Çalışma Ödeneği bile çalışanların ücretinden kesilerek oluşturulan İşsizlik Fonu’ndan sağlandı. İnsanına verdiği destek konusunda dünyanın en son sıralarında yer aldı. Bir yıl içerisinde binlerce küçük işletme kapandı.
Tüm ülke yoksullaştı: Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı aylık 10 bin liranın üzerine çıktı. Açlık sınırı ise 3 bin 400 lira oldu. Başta gıda olmak üzere birçok temel kalemde enflasyon yıllık yüzde 30’ların üzerine çıktı.
Türkiye yolsuzlukta zirvede: Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 86’ncı sırada yer aldı. Son 8 yıl içinde en çok gerileyen 5 ülke arasında. Tarihin en büyük kişisel yolsuzlukları yine AKP döneminde yaşandı.
Her ailede bir işsiz üretildi: AKP başta gençler olmak üzere milyonlarca kadın ve erkeği işsizliğe mahkûm etti. Her üniversite mezunu üç gençten biri işsiz. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 40'lara yaklaşmış durumda. Her ay yüz binlerce insanımız iş aramaktan vazgeçiyor.
BÖYLE DEVAM ETMEYECEK
Bir yandan ülkenin tüm kaynaklarını kendisine bağlayan bir parti ve partinin yanında yer alan elitler topluluğu diğer yandan da her türlü adaletsizlikle ve yoksullukla boğuşan ülkenin neredeyse tamamı var. AKP eliyle yaratılan bu adaletsiz dünyada yaşananları hiçbir hamasi sözcük, hiçbir büyük yapı kapatamaz. İktidarın günahları arttıkça bunları daha çok deneyecek. Ama epeydir kral çıplak ve bunu hiçbir büyük yapı örtemez.
https://www.birgun.net/haber/tumulkeakplielitlerecalisiyor342584