2011 yılında Suriye'de çıkan iç karışıklar nedeniyle Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin sayısı her geçen gün artıyor.
Türkiye'de bugün 3 milyon 600 binden fazla Suriyeli yaşıyor. Kamu Denetçiliği Kurumu'nun açıkladığı "Türkiye'de Suriyeliler" başlıklı özel raporda, bu sayının 10 yıl içinde 45 milyonu aşmasının beklendiği belirtiliyor.
Sığınmacı olarak Türkiye'de bulunan Suriyelilere verilen imtiyazlar, Türk vatandaşların tepkisine neden oluyor.
BBC'de yer alan habere göre, 30 yıldır Yusufpaşa'da unlu mamuller satan bir dükkan işleten Kadir Demir, bölgede Suriyeli nüfusun artmasıyla kiraların çok yükseldiğini, Suriyelilerin kendi dükkanlarından alışveriş etmeyi tercih ettiklerini ve Türklerin dükkanlarına pek girmediklerini, bu durumun da kendilerini olumsuz etkilediğini söylüyor.
Demir, "Belediye bizden her şeyi talep ediyor. Havalandırma sisteminden tut her şeyine kadar, işçilerin sağlık sigortasına kadar hepsini istiyor. Ama bir Arap'ın dükkanına git, herhangi bir belediye bunu umursamıyor. İşletmecilik yok, ruhsat yok, işgaliye yok, hiçbir şey yok" diyor.
"BİZ ÜLKEMİZDEN O KADAR FAYDALANMIYORUZ"
Suriyelilerin devletten maaş aldığı iddialarını tekrarlayan Demir, "Mülteci oldukları için ülkemizden bizden daha iyi faydalanıyorlar. Biz o kadar faydalanamıyoruz onlar kadar" diye konuşuyor.
Haksız rekabet ya da Suriyelilere maaş verildiği gibi iddiaların hükümet nezdinde yalanlandığını hatırlatmamız karşısında Demir, "Hayır," diyor, "Hepsini gelsinler, bana sorsunlar. Katılmıyorum."
Kadir Demir, Suriyeliler konusunda izlenen politikaların 31 Mart'taki yerel seçimde de tercihini belirleyeceğini söylüyor.
"Biz artık tepkimizi sandıkta göstereceğiz" diyen Demir, ekliyor:
"Bir an önce artık bu sistemin değişmesi lazım. Bu sistemlerin değişmesi için seçimde bu Suriyelileri destekleyen partilere oy vermeyeceğiz artık. AK Parti'ye asla ve asla artık oy vermeyeceğim" diye konuşuyor.
"32 YAŞINDAYIM, BUNLAR KADAR RAHAT YAŞAMADIM BU ÜLKEDE"
Aynı bölgede 10 yıldır tekel bayii işleten Yunus Emre Acay da Suriyelilere ayrıcalık tanındığı iddialarından bahsediyor. "Hastanelerde öncelik onların zaten. Nereye gitsen öncelik adamlara tanınıyor. Buranın vatandaşı gibidirler" diyor.
Acay, dil farklılığı nedeniyle iletişim kuramamalarının da bir sorun olduğunu savunuyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bizim örf ve adetlerimize göre değiller. Onlar rahat insanlar. Sanki onlar Hawaii'de yaşıyorlar, biz başka yerde. Ben 32 yaşındayım, ben bunlar kadar rahat yaşamadım bu ülkede, öyle diyeyim."
"İnşallah onların da savaşı biter, huzurlu olurlar. Evlerine bir an önce gitseler daha iyi olur. Buradaki insanlar için de sükunetli olur. Gitmeleri lazım. Gitmeleri lazım."
Yerel halk ile Suriyeli mülteciler arasındaki gerginlik kimi zaman ölüm ya da yaralanmayla sonuçlanan olaylara da yol açabiliyor.
Eylül ayında Şanlıurfa'da birbirine komşu Türk ve Suriyeli aileler çocukları arasındaki tartışma nedeniyle kavga etmiş, kavgada iki Türk hayatını kaybetmişti.
"Suriyelileri istemiyoruz" diye bağırarak sokağa dökülen, Suriyeli esnafın dükkanlarını tahrip eden mahalleli, valiliğin sağduyu çağrısı ve polisin müdahalesiyle sakinleştirilmişti.
Şiddet olaylarına bir diğer vahim örnek de Temmuz 2017'de Ankara'nın Yenimahalle ilçesinin Demetevler mahallesinde yaşanmıştı.
Sosyal medyada Suriyeli bir mültecinin 5 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettiğine dair bir söylenti yayılması üzerine Suriyeli ve Türkiyeli erkekler arasında sopalı, taşlı ve bıçaklı kavgalar çıkmıştı. Olaylara müdahale etmeye çalışan 3 polis memurunun bıçakla yaralandığı yönünde haberler yayımlanmıştı.
Uluslararası Kriz Grubu'nun Ocak 2018'de yayımladığı "Türkiye'deki Suriyeli Mülteciler: Kentsel Gerilimleri Azaltmak" başlıklı raporunda da 2017'nin ikinci yarısında Suriyeli mültecilerle bağlantılı toplumsal gerginlik ve adli olayların sayısının yaklaşık 3 kat arttığı ve bu olaylarda bir yıl içinde 24'ü Suriyeli olmak üzere en az 35 kişinin yaşamını yitirdiği belirtiliyor.
Raporda, şiddet olaylarının yaşanma olasılığının yerel halkın Suriyelileri kültürel olarak farklı gördüğü ve kayıt dışı çalışan Suriyeli işçi veya işletme sahipleri ile rekabet etmekte zorlandığı durumlarda daha yüksek olduğu ifade ediliyor.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/turkvatandaslardansuriyelitepkisi219350h.htm