Sözcü'de yer alan habere göre, İzmir'de serbest avukat olarak çalışan İrem Melis Akgün 2526 Aralık 2021 tarihinde yapılan Avukatlar için Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavından 94,85 puan alarak ikinci sırada, Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavından 89,79 puan ile 99. sırada başarılı olarak mülakata girmeye hak kazandığını belirterek, mülakatta “Başarısız” bulunmasına isyan etti.
Mülakatta hukuk soruları sorulduğunu, yazılıda olduğu gibi mülakatta da tüm sorulara doğru yanıt verdiğini söyleyen Akgün, “Yazılı sınavdaki ikincilik derecem ile katılmış olduğum mülakatta sorulan sorulara eksiksiz olarak doğru cevap vermeme rağmen ‘Başarısız' bulundum. Maddi ve manevi olarak ciddi emekler sarf ettiğim yazılı sınavda ikinci olma başarısı ile hakim ve savcı olmama engel herhangi bir durumum, kusurum bulunmadığı halde ve hayatımın hiçbir döneminde siyasi, ideolojik veya cemaatsel oluşumların içerisinde yer almamama rağmen başarısız bulundum. Neden başarısız bulunduğumu da bilmiyorum. Neden elendiğim belli değil” dedi.
“MÜLAKAT OLMASIN, OLACAKSA ŞEFFAF OLSUN”
İdeallerini, hayallerini gerçekleştirmek, vatana ve millete hizmet etmek için yola çıktığını, ancak hayal kırıklığı yaşadığını belirten genç avukat şunları söyledi:
“Hiçkimsenin veya hiçbir kesimin talimatları ile iş yapmamayı amaç edinerek Hakimlik ve Savcılık mesleğine talip oldum. Şeffaflık ve belirlilik ilkelerine aykırı, denetim mekanizmaları olmayan, liyakati tespitten uzak bir şekilde yapılan mülakatlar neticesinde ‘Başarısız' bulundum.
Mülakatta aday adaylarına tanınan bir ila iki dakika arası süre, mülakat değerlendirme kriterleri olan; adayların muhakeme gücünün, bir konuyu kavrayıp özetleme yeteneğinin, çağdaş bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının, genel ve fizikî görünümünün, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğunun ve liyakatinin, anlaşılması için takdir edersiniz ki kesinlikle yeterli değil.
Bu durum bile mülakatların ne kadar objektiflikten uzak, idarenin tamamen keyfiliğine ve takdirine bırakıldığını olduğunu gösteriyor. Başarının değil, referansların yarıştığı bu süreçte mülakatın tamamen göstermelik bir hal aldığını acı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Mülakatlar Kamu Denetçiliği Kurumu'nun aldığı, Adalet Bakanlığı'nın hiçbir haklı gerekçesi olmadan uymaktan imtina ettiği karar kapsamında yapılmalı. Böylece daha az soru işaretiyle karşılaşılır, kimse neler oluyor, neden hakkımız yeniyor diye düşünmez.”
“GÖLGESİNDEN BİLE KORKAN HAKİM VE SAVCILAR…”
Akgün, “Bugünkü mülakat sistemi, mesleğini layıkıyla yapamayan, Adalet ve Hukuka Uygunluk ilkeleri yerine farklı motivasyon ve hırslara sahip, mesleğe alınırken bile denetimsiz ve kötücül sistem tarafından rekabeti bozucu davranışlara yönlendirilen ve tüm bunları yaparken de eğilip bükülebilen; bundan dolayı da bağımsız olma niteliğini kaybeden, gölgesinden bile korkar hale gelen hakim ve savcıları seçer hale gelmiştir” diyerek hakkını aramak için yargıya başvuracağını sözlerine ekledi.