Home
30 Kasım 2017 ( 1558 izlenme )
Reklamlar

Zarrab duruşmasında ikinci gün

ABD’nin New York kentinde dün başlayan Jürili duruşmada Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla sanık olarak yargılanırken, tanık olmayı kabul eden Reza Zarrab duruşmada açıklamalarda bulunmuştu.

İzleyici yoğunluğu nedeniyle mahkeme salonuna ek yeni bir salon açıldı. Ek salonda kurulan monitörle duruşma buradan da canlı olarak izlendi. Duruşmaya basının ilgili çok yoğun oldu. Türk ve Amerikan basının yanı sıra Fransız, İngiliz, Alman ve bir çok ülkenin medya kuruluşları da davayı izledi.

ZARRAB TEHDİT EDİLDİĞİNİ ÖNE SÜRDÜ

Jürili duruşmanın ikinci oturumu başladı. Savcılar ve avukatlar salonda yerlerini aldılar.  Reza Zarrab salona geldi. Dün mahkum kıyafetiyle salona gelen Zarrab, bugün koyu renkli bir takım elbise ile duruşma salonunda yerini aldı.

Savcının "Neden farklı kıyafet giyiyorsun?" şeklindeki sorusuna, Zarrab "Avukatlarım dün, sayın hakimin müsaadesiyle, farklı kıyafet giyebileceğimi söyledi. Ben de onların bana getirdiği kıyafetleri giydim" şeklinde yanıt verdi.

Zarrab, Manhattan'da gözaltında olduğu sırada tehdit edildiğini öne sürdü. "Neden FBI gözetimine alındın?" diye sorulduğunda, "Güvenlik sebebiyle. Gözaltındayken aldığım tehditler yüzünden" dedi.

CUMHURBAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN'IN İSMİ DAVADA İLK KEZ GEÇTİ

Zarrab ifadesinin bir bölümünde, Ziraat Bankası ve Vakıfbank'ın da bu işlere dahil olmak istediğini ifade etmesi dikkat çekti. Bu sırada davanın savcısının "O dönem Türkiye başbakanı kimdi?" sorusuna Zarrab, "Recep Tayyip Erdoğan" yanıtını verdi.

Savcının bu son soruyu neden sorduğu anlaşılamadı.

Zarrab bu ifadelerinin ardından, “Demek istediğim, dönemin başbakanı Erdoğan ve hazine müsteşarlığı... Bu ticaretin başlatılması için talimat vermişti” ifadelerini kullandı. Zarrab bir telefon görüşmesinde "Başbakan ve Ali Babacan onay verdi" dediğini aktardı ve “Başbakan Erdoğan ve Babacan İranla işlemlere (altın ticareti) yardım edilmesi için Vakıfbank ve Ziraat Bankasına şahsen talimat verdiler” ifadelerini kullandı.

BARIŞ GÜLER’LE GÖRÜŞÜYORDUM

Zarrab, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ile irtibat kurduğunu söyledi. Zarrab, Barış Güler'den yardım istediğini söyledi. Barış Güler, o dönem Zarrab'ın şirketinde danışmanlık yapıyordu. Zarrab, Barış Güler ile bire bir görüşmeler yaptığını, telefonda konuştuğunu ve Whatsapp üzerinden mesajlaştığını da aktardı.

PARA AKTARMA SİSTEMİNDE YER ALAN HİNTLİ ŞİRKET

Zarrab, Süleyman Aslan’ın, Halkbank'tan Arap Türk Bankası'na para göndererek onlara yardım ettiğini, buna karşılık, o bankanın da bize yardım etmesi gerektiğini kastettiğini aktardı. Zarrab, para aktarma sisteminde yer alan Hintli şirketlerden birinin Bharat Oil olduğunu söyledi.

Zarrab sistemin bir de ters versiyonu olduğunu aktardı. Buna göre paralar önce Arap Türk Bankası'na Euro cinsinden yatırılıyor, sonra da TL cinsinden Halkbank'a yatırıldı.

BEN EKARTE EDİLECEKTİM

Zarrab, Süleyman Aslan ve Halkbank ile olan ilişkilerinden ve İran'ın doğrudan ödeme yapma talebinden bahsetti. Zarrab, İranlıların bankaları, ödemeleri doğrudan yapma konusunda ikna ederek kendisini aradan çıkarmasından endişe ettiğini aktardı. Böyle bir şeyin olmaması için de Süleyman Aslan ile birlikte çalıştığını belirtti. Zarrab, “İranlıların verdiği uluslararası para transferi talimatlarını ben yerine getiriyordum ve İranlılar bunu doğrudan Halkbank'ın yapmasını istiyordu. Halkbank buna razı gelirse, ben ekarte edilecektim” dedi.

Zarrab, Erdoğan'ın adını birkaç kez andı ve sistemi onayladığını ima etti. Ancak bu bilgiyi, başkalarından duyduğu izlenimi verdi. Dayanaksız bir ifade gibi görünmesine rağmen savunma buna itiraz etmedi. İfadenin savunma makamıyla ilgisi olmadığı belirtildi.

Zarrab, “Şemada gösterdiğim Sermayeh Bank gibi birçok İran bankasının da Halkbank'ta hesapları var” dedi.

Erdoğan'ın onay vermesi konusunda, Zarrab, bunu Zafer Çağlayan'dan öğrendiğini söyledi. Bir telefon tapesinde de Aslan'ın "Sayın bakan ve diğerleriyle birlikteydik" ifadesi geçti.

KAPI BEKÇİSİ SÜLEYMAN ASLAN’DI

Zarrab, sağ kolu Happani'ye "Yarın Levent'in patronuna iki göndereceğiz. Hazır et" dedi. Zarrab, “Levent'in patronu derken Süleyman Aslan'ı kastediyorum” ifadelerini kullandı. Zarrab, “Süleyman Aslan'a rüşvet vermek, Zafer Çağlayan'a rüşvet vermekten daha önemliydi çünkü asıl kapı bekçisi Aslan'dı” dedi.

Atilla'nın avukatı Cathy Fleming, sunulan yeni tapelere, epostalara, vb. sürekli itiraz ediyor ancak yargıç bunları kabul ediyor. Avukat ileride olası bir temyiz için zemin hazırlıyor.

KOL SAATİ İTİRAFI

Zarrab'ın şirketine ait bir iç muhasebe kaydı gösterildi. Belgede İran ticaretiyle ilgili ödenen ve alınan paralar gösterildi.

Zarrab, iç muhasebe kalemlerini açıkladı. Ödemelerden biri bir kol saati için yapılmış. Bağlamı verilmedi. Zarrab birçok kol saati aldığını söyledi.

Başka bir ödemede, 2 milyon Euro'luk tutarın karşısında "nakit" ifadesi ve Süleyman Aslan'ın isminin baş harfleri var.

Zarrab, çok fazla rüşvet ödediğini, kimi zaman ödemeyi yanlış kişilere veya yanlış tutarlarda yaptıklarını söylüyor.

VERDİĞİ RÜŞVETLERİ KARIŞTIRMIŞ

Zarrab, kimi zaman Aslan'a ödedikleri rüşvetlerle Çağlayan'a ödedikleri rüşvetleri birbirine karıştırdıklarını söyledi. Zarrab'ın kendi hesabından Çağlayan'a 3 milyon fazladan ödediği belirtildi. (para birimi belirtilmedi).

Zarrab, sanık Atilla'ya "kesinlikle" rüşvet vermediğini söylüyor. "Zaten ekonomi bakanına rüşvet ödüyordum. Halkbank'ta diğer kişilere ödeme yapmama gerek yoktu" dedi. Zarrab, Atilla'nın rüşvet talep etmediğini de ekledi.

ÇİN’DE DE DENEMİŞ

Zarrab'ın, İran paralarının Türkiye'ye getirilmesi konusunda Halkbank'ta katıldığı toplantıdan bahsediyor. “Halkbank'ta kurduğun sistemleri diğer ülkelerde de kurmaya çalıştın mı?” sorusuna Zarrab, “Evet, denedik” yanıtını verdi. Zarrab, “Başka hangi ülkede?” sorusuna ise “Örneğin Çin'de” diyerek karşılık verdi.  Zarrab, raporda, aynı sistemi Çin'de de kurmak için şirket kurma fikrinden bahsedildiğini söylüyor. “Çin'de hiç şirket kurdun mu?” sorusuna da “Evet” yanıtını verdi.

Zarrab, bankaların, yaptığı işlemlerin İran'la ilgili olduğunu fark ederek kendisinin Çin pazarına girmesini engellediğini söylüyor. “Çin'de işlerin durdurulana kadar ne kadar süre faaliyet yürüttün?” sorusuna Zarrab, “Birkaç ay” yanıtını verdi.

Zarrab'ın çalışanı Rüçhan Bayar'ın gönderdiği bir eposta değerlendiriliyor.

Eylül 2012'de gönderilmiş. Türkiye'deki sistemin Çin'de de kurulması için Zarrab'a sunulan bir bilgi raporu veya özet.

Atilla'nın avukatı bunun “dayanaksız ve şayia olduğu” gerekçesiyle itiraz ediyor.

Zarrab, Çağlayan'a yaptığı ödemelerden birinin “kol saati” olarak sunulduğunu anlatıyor. 2013'te gündeme gelen malum kol saati olup olmadığı konusunda bir açıklama yapmıyor.

ZARRAB'A, ZAFER ÇAĞLAYAN'IN ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ İLE YAPTIĞI KONUŞMA SORULDU

Zarrab'a, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın özel kalem müdürü Onur Kaya ile yaptığı bir telefon görüşmesinin tapesiyle ilgili sorular soruluyor. Zarrab bu sorulara, “Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında birçok toplantı yapıldı. Bu toplantılara ben de katıldım” diyerek yanıt verdi. Söz konusu tapede Onur Kaya ve Zarrab, Zafer Çağlayan'dan söz ediyor. Zarrab, "İran heyetiyle Zafer Çağlayan'ın katılacağı bir toplantı ayarlayacaktık" dedi. Çağlayan ve NIOC, İran Petrol Bakanlığı ve Sermayeh Bankası yetkililerinin katıldığı toplantılar düzenlediklerini söyledi.

Zarrab ile dönemin İstanbul trafik müdürü arasında gerçekleşen bir telefon görüşmesinden söz edildi. Zarrab bir toplantıya geç kaldığı için emniyet şeridini kullanma izni istediğini söyledi. Reza Zarrab, Halkbank yetkilileriyle İranlılar arasında gerçekleşen bir toplantıyı anlattı. Sanık Hakan Atilla'nın adı tekrar geçti. Zarrab, Hindistan'a yapılan ham petrol satışlarından biriken paranın nasıl aktarılacağını görüştüklerini ifade etti. "İranlılar baskı yaptı ve Halkbank'tan uluslararası ödemeleri yapmalarına olanak verilmesini istedi" şeklinde konuştu.

"MEDYA ÖĞRENİRSE ANLAŞMA ÇÖPE GİDECEKTİ"

Zarrab yine şema çizdi. Zarrab,  "İlk olarak NIOC'a ait paranın Hindistan'dan, Halkbank'taki NIOC hesabına getirilmesi gerekiyordu" dedikten sonra, ardından İran'ın talebi geldiğini ifade etti ve, "NIOC, Halkbank'ın uluslararası ödemelere doğrudan aracılık etmesini istiyordu" dedi.

“Peki para Hindistan'dan Halkbank'a nasıl getirilecekti?” sorusuna, Hindistanlı şirketin Halkbank'ta hesap açacağını, Hindistan'da ham petrolü alan şirketin, parayı doğrudan Halkbank'taki hesaba yatıracağını anlattı. Zarrab buradan da paralar başka bir Türk bankasına geçirileceğini söyledi. Zarrab da parayı bu bankadan alacaktı. Zarrab bu ikinci bankadan parayı altın karşılığında alacağını, sonra bunları nakde çevirip uluslararası ödemeleri yapacağını anlattı.

Zarrab, Süleyman Aslan'ın bu anlaşmayı kabul ettiğini söyledi. Ancak bir koşulu vardı dedi ve şu ifadeleri kullandı: "Halkbank'ta Hint şirket adına açılan hesap medya tarafından öğrenilirse, anlaşma çöpe gidecekti."

SÜLEYMAN ASLAN'DAN RET

Zarrab, toplantıda konuşulan diğer bir konunun ise, Halkbank'ın, İran'ın uluslararası ödemeleri doğrudan yapması için düzenlemeleri esnetmesi olduğunu anlattı. Bu talebin, Bijan Alipour'dan geldiğini ifade etti. Süleyman Aslan bunun mümkün olmadığını söylediğini anlatan Zarrab, Aslan, İran adına uluslararası ödemelerde aracılık yapamayacaklarını, ancak mevcut sistem üzerinden ödemeleri yapmaya devam edebileceklerini söyledi. Zarrab, "‘Mevcut sistem’ dediği bendim” dedi. Swiss Otel'de düzenlenen toplantıya katılan kişilere ait kartvizitler gösterildi. İsimler arasında Kadri Kaleli geçiyor. Ayrıca Aslan ve Atilla da katılmış.

ZARRAB PARA TRAFİĞİNİN NASIL YAPILDIĞINI ANLATTI

Ekim 2012'de Zarrab ile Arab Türk Bank yetkilisi Özgür Eker arasında geçen bir telefon görüşmesinden söz edildi. Zarrab, Eker ile Hindistan'dan Türkiye'ye para aktarma meselesini konuştuklarını anlattı. Paranın Halkbank'tan Arab Türk Bankası'na (A&T Bank) aktarılmasına karar verildiğini belirterek, "Para bu bankaya gidecek, oradan sana gelecek, senden de bana gelecek"  dedi. Zarrab şu ifadeyi tekrarladı: “Hindistan'dan paralar Halkbank'a; Halkbank'tan da Arap Türk Bankası'na gönderiliyor. Buradan da Zarrab'ın hesabına aktarılıyor, altına çevriliyor ve ticarette kullanılıyor.”

“Peki neden farklı bankaya transfer yapılıyor?” sorusuna Zarrab, “Araya başka bir banka sokarak, paranın kaynağını gizlemek için” diye yanıt verdi. Zarrab, paranın geldiği ülkeler arasında İtalya ve Hindistan'ı saydı. Zarrab, para trafiği için “karmaşık” dedi.

PARALAR NEDEN DOLAR VE EURO YAPILMIYORDU

Zarrab devam eden ifadesinde, “Para Hindistan'dan Halkbank'taki hesaba geçince, Halkbank bunu Türk lirasına çeviriyor. Çünkü Arap Türk Bankası'na Türk lirası cinsinden yatırılıyor ve uluslararası bir muhabir banka üzerinden gönderilmiyor. Para Türk lirası cinsinden olduğu için EFT olarak gönderiliyordu. Böylece Halkbank, ‘Bizi ilgilendirmez, istediğiniz kişiye parayı göndeririz’ diyebiliyordu. Çünkü uluslararası bankacılık düzenlemeleri konusunda bir kaygıları yoktu” dedi.

Zarrab, parayı dolar olarak göndermeleri durumunda paranın ABD bankacılık sistemlerinden geçmek zorunda kalacağını anlattı. Euro kullandıkları zaman da Avrupa bankacılık sistemine takılacağını ifade etti. Ama TL olduğu için Türkiye'de kalacağını ve dikkat çekmeyeceğini söyledi. Zarrab, Arap Türk Bankası'ndan bu sistem için onay aldıktan sonra, Süleyman Aslan'a gidip bankanın sistemi kabul ettiğini aktardığını ifade etti.

SÜLEYMAN ASLAN, ZARRAB’A NEDEN “İÇİM RAHAT DEĞİL” DEDİ

Zarrab, Süleyman Aslan’ın kendisine çok büyük bir risk aldığını, içinin rahat olmadığını söylediğini anlattı. “Aslan bir şekilde geleceğini garanti altına almak istiyordu” diyen Zarrab, “Aslan'a sürekli uyarı geliyordu. Amerika'dan, ABD'nin İran'la ilgili işlemlerden duyduğu kaygılarla ilgili uyarılar” ifadelerini kullandı.

Zarrab, Süleyman Aslan'ın sürekli olarak ABD'den uyarı aldığını söyledi. Gazeteci Katie Zavadski, Zarrab'ın "Süleyman Aslan'a rüşvet vermek için Zafer Çağlayan'ın onayını almam gerekti" dediğini iddia etti.

Zarrab, Aslan'ın "içim rahat değil" demesini "para istiyor" şeklinde yorumladı ve bankadan çıkıp kendi yardımcısı Abdullah Happani'yi aradığını anlattı. Zarrab, “Tıpkı Zafer Çağlayan gibi bu da para istiyor diyorum” dedi. Zarrab, "bu" diyerek, Süleyman Aslan'ı kastetti.

Zarrab, Zafer Çağlayan'ın zaman zaman, şirketine ait hesap ekstrelerini bizzat kontrol ettiğini söyledi. Zarrab, “Çağlayan'ın bilgisi olmadan hiçbir şey yapmayacaktım. Zaten biz de Çağlayan'dan hiçbir şeyi gizlemedik. Onun bilgisi dışında hiçbir şey yapmadık” dedi. Zarrab, Aslan'a rüşvet vermek için neden Çağlayan'dan izin alması gerektiğini açıklamak için bunları anlattığını ifade etti.

ÇİNLİLER BU İŞE İZİN VERMEDİ

Duruşmada, Zarrab ile Rüçhan Bayar arasındaki bir telefon görüşmesine ait tapeden söz edildi. Zarrab'ın aktardığına göre Rüçhan Bayar kendisine, Çin bankasında irtibat kurdukları kişinin, "Halkbank'ta yaptıkları işin aynısını Çin'de yapmalarına kesinlikle izin vermeyeceğini" söylediğini iddia etti.

Zarrab Çin'de İran'la ilgili ticari işlemleri yapmayı kotarmak için, bu ülkede Süleyman Aslan'a benzer bir pozisyonda olacak olan Çinli yetkiliye rüşvet vermeleri gerektiğine karar verdiklerini anlattı.

Özetle, Çin'in, İran'la altın ticareti yapılmaması konusunda Türkiye'den daha sorumlu davrandığı anlatılıyor. Zarrab, “(Çinliler) Para ticaretinin İran'la ilgili olduğunu anlar anlamaz ticareti durdurdular” ifadelerini kullandı.

Davanın ikinci bölümünde, Zarrab'ın Çin'de kurduğu şirket ve Çin'deki bankalara yazdığı bir mektup taslağı hakkında konuşuldu. “Epostadaki metin, Çin'de yaptığın işlerle mi ilgili?” sorusuna Zarrab, “Evet, İran'ın ticaretiyle ilgili” yanıtını verdi.

Zarrab, Çin'deki işlemlerin Türkiye'den daha sıkıntılı olduğunu çünkü İran'la ilgili işlemler konusunda Çinlilerin gergin olduğunu söyledi.

ZARRAB’A AİT ŞİRKET

Zarrab'a ait Royal Maritime şirketinin işlemlerini anlatan bir belge inceleniyor. Zarrab işlemleri ve ihracat sürecini anlatıyor. Ancak muhabirin aktardığına göre tercüman yüzünden anlatılanları anlamakta zorlanıyorlar.

Zarrab, “Elimize ulaşan para tutarına eşdeğer miktarda altın ihracatı yapmamız gerekiyordu. İsterseniz şema üzerinde gösterebilirim” dedi.

Hakim, şema önerisini reddetti.

ATİLLA'NIN AVUKATI İTİRAZ ETTİ

Atilla'nın avukatı Cathy Fleming yine "şayia ve dayanaksız" olduğu gerekçesiyle Zarrab’ın ifadesine itiraz etti.

Atilla'nın avukatı Fleming, bağlantılar ve belgelerin doğrulanması konusunda itirazlar yöneltti. Ama bu itirazları daha çok ileride yapılacak bir temyiz başvurusu için yerine getirdiği formaliteler olarak değerlendiriliyor.

YENİ BİR TAPE DAHA SUNULDU

Öte yandan yeni bir tape kanıt olarak sunuldu. Ancak Mehmet Hakan Atilla'nın avukatı tüm bu tapelerin kanıt olarak kabul edilmesine itiraz ediyor. Bu nedenle tapeler, doğrulanma işlemine tabi tutulmak üzere kabul ediliyor.

En son tape, Zarrab ile Levent Balkan arasındaki bir görüşmeden. HSBC bankasındaki bir işlemden bahsediliyor. Zarrab, bu işlemin İran ticaretiyle ilgili olmadığını söyledi. Atilla'nın avukatı, bunun davayla ilgisiz olduğu gerekçesiyle itiraz etti.

“Süleyman Aslan'la Whatsapp üzerinden neleri konuşuyordunuz?” sorusuna Zarrab, “Genel olarak, hassas konuları, özel konuları ve önemli konuları WhatsApp üzerinden konuşuyorduk” dedi.

Savcı, WhatsApp yazışmalarını kanıt dosyasına eklemek istedi. Atilla'nın avukatı itiraz etti ve "sidebar" talep etti. (sidebar: avukatların itirazlarını hakimle, jürinin duyamayacağı şekilde konuştuğu alan. yargıç kürsüsü önünde bulunuyor.)

Savcılar, Zarrab ile Mehmet Hakan Atilla arasında geçtiği söylenen, İran'la ilgili bir telefon görüşmesinin ses kaydını kanıt olarak sunmak istedi.

ALTIN TİCARETİ NASIL SONLANDIRILDI

Görüşme kaydı dinlendikten sonra tapesi de kanıt olarak sunuldu. Zarrab, görüşmede Atilla'nın "İran'dan gönderilen paraların ve bu paraları gönderen şirketlere ait ortaklık yapısını gösteren evrakların Halkbank'a gönderilmesi lazım" dediğini anlattı. Savunma, çeviriye itiraz etti, konunun "hissedarlarla" ilgili olduğunu söyledi.

Savcı, Süleyman Aslan'ın gönderdiği bir mesajı yeni bir kanıt olarak sunuyor. Mesajda Aslan, altın ticaretinin sona ereceği konusunda bir uyarı yapıyor, "Gıda, ilaç ve benzer mallara yönelik devasa bir talep var" diye yazdı.

Zarrab, "Defalarca Hakan Atilla'ya yardım ettik, o da bize yardım etti" dedi. Atilla'nın 2013'te İran'la ticarette kullanılacak bazı "resmi evrakların" onaylanmasına yardımcı olduğunu söyledi.

ABD'nin, İran ile altın ticareti konusunda tutumunu sertleştirdiği dönemde, Zarrab ve Süleyman Aslan, işlemleri "gıda ticareti" olarak gösterme seçeneğini değerlendirdiğini anlattı.

Zarrab, altın ticaretinin nasıl sonlandığını “Bu durumda ne yapmak zorunda kaldınız?” sorusuna verdiği yanıtta anlatı. Zarrab yanıtında, “Nisan 2013'ten itibaren yeni bir yöntem, yeni bir sistem bulmamız gerekiyordu” ifadelerini kullandı.

Zarrab, Happani ile yaptığı bir telefon görüşmesini anlattı. Zarrab, Happani'ye, "Adam bize sahte evrak vermemizi söylüyor" dedi. Halkbank "gıda ticareti işlemlerine başlayın" dediği için, Zarrab da Happani'ye "gıda ticareti işlemlerine başlamamız lazım" dedi.

Zarrab ile Süleyman Aslan arasında geçen bir WhatsApp yazışmasında "Sayın Genel Müdürüm, gıda işini bugün başlattım" ifadeleri kullanılıyor. Zarrab, gıda ticaretinin başladığını ancak fiili olarak gıda gönderilmediğini söyledi.

Savcılar, Zarrab ile Atilla arasındaki ikinci bir telefon görüşmesine ait ses kaydını sundu.

Telefon görüşmesi Nisan 2013 civarında yapılmış (Zarrab tarihi tam olarak hatırlamıyor). Zarrab, görüşmenin, Aslan'ın bahsettiği, İran'la gıda ticaretine aracılık etme mevzusu hakkında olduğunu söyledi.

Zarrab, telefon kaydında, "Gıda işi, altın işinden biraz farklı" dedi ve "Hakan Atilla, Süleyman Aslan'la yaptığım görüşme sonrasında gıda ticaretinin başlatılacağını biliyordu. Ancak ben Atilla'ya, gıda ticaretinin daha farklı yapılacağını anlatmaya çalışıyordum" ifadelerini kullandı.

Bunun üzerine Hakim, Zarrab’a “Nasıl” diye sordu. Zarrab da “İş yaptığınızda, Türkiye'den mal ihraç ediyorsunuz. Ama gıda işinde, Dubai üzerinden transit olarak İran'a gönderiliyormuş gibi gösterilecektir” diyerek yanıt verdi.

Zarrab, görüşmede, Atilla'nın, fiili olarak bir ticaret yapılmayacağından haberdar olmadığını söyledi. Görüşmede bunu anlamaya çalıştığını aktardı. Zarrab, "Fiili olarak herhangi bir mal gönderilmeyeceği söyleniyor. Zaten bu işi akreditif mektubuyla yapmamızın da imkanı yoktu" dedi. Görüşmede Atilla, "Bunu bir inceleyeyim Reza Bey, dürüst olmak gerekirse bu yapı benim düşündüğüm gibi değil" dedi.

Daha sonra Zarrab, “Gittim, Süleyman Aslan'a, Hakan Atilla ile konuştuğumu ve Atilla'nın konuyu tam olarak anlamadığını söyledim” dedi. Zarrab, Süleyman Aslan'ın bu işlemlerin önünü açılması için talimat verdiğini düşündüğünü aktardı.

BU TAPELER NASIL ELDE EDİLDİ

Abdullah Happani ile Zarrab arasında başka bir telefon görüşmesi daha açıklandı. Ancak bu telefon tapelerin nasıl elde edildiği duruşmayı izleyen ABD’li gazeteciler tarafından da merak konusu. Açıklanan tapeye göre Zarrab, Süleyman Aslan ile yaptığı görüşmenin özetini Happani'ye aktardı.

Telefon görüşmesinde, Zarrab, bir pürüzü giderdiğini söyledi. Zarrab, “Daha önce dediğim gibi, Hakan Atilla bu konudan haberdar değildi. [...] Ben de konuyu Süleyman Aslan ile görüştüm ve çözdüm” dedi.

Zarrab, Süleyman Aslan'ın, kendisinin yanında Atilla'yı aradığını ve işini halledeceğini söylediğini anlattı. ABD’li muhabirlere göre, Zarrab'ın ifadesi, Atilla'yı büyük bir planda bir piyon olarak gösteriyor. Savcıların iddia ettiği "fikir babası" pozisyonunun çok uzağında…

Bugünkü duruşmanın sonunda Hakim Berman "Hamama giren terler" diye espri yaptı.

REZA ZARRAB DÜN NELER SÖYLEMİŞTİ

Dün "(ABD ile) işbirliği yapmak sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı yoldu" diyerek ifade vermeye başlayan Reza Zarrab, eski Bakanlar Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış’a ilişkin dikkat çeken iddialarda bulunmuştu. Ayakları kelepçeli ve hapishane giysisiyle tanık koltuğuna oturtulan Zarrab, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a 4550 milyon Euro rüşvet verdiğini söylemişti. Zarrab, Aktif Bank'ta hesap açmasına eski AB Bakanı Egemen Bağış'ın yardımcı olduğunu ifade ederek, "Aktif Bank Genel Müdürü ile görüşmeden sonra hesap açtım, günlük 510 milyon euro işlem hacmiyle açıldı" şeklinde konuşmuştu.

http://odatv.com/rezazarrabsalonagetirildi3011171200.html

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Anketler alarma geçirdi, AKP kaybetmemek için çözüm arıyor! 10 ay sonra açıklandı! Saray’ın müteahhidine 320 milyon TL’lik ihale! İstanbul’da mezar yeri ücretlerine dev zam Giderayak kamuyu zarara uğratanlara karşı suç duyurusu!